FARZ… Kardeşlerim… FARZ, Dilimizde bir şeyi kesinleştirmek, TAKDİR etmek, pay ve parçalara ayırmak, belirlenmiş şey ve pay anlamlarına gelen gelen bir terimdir. *FARZ* bir fıkıh terimi olarak, Allâh ve Allahın şanlı Rasulü (sav) tarafından kesin, mutlak, kat’î bir delille emredilen fiil ve ÂMEL demektir. Rabbimiz Zümer Suresi ayet.9.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür…*** İbn-i Abidinadlı değerli FIKIK kitabımızda deniliyor ki; FARZIN HÜKMÜ; onu şüphe götürmeyecek şekilde inkâr edenin kâfir olmasıdır. İstihfaf ve istihzâ da inkâr hükmündedir… Allah korusun bu gibi meseleler kesinlikle ALAY vari konuşulacak ve de şaka mevzuu yapılacak konular değildir… Rabbimbizleri Mükellef olduğumuz fiillere RİAYET edenlerden eylesin…Sallu…
2. Kardeşlerim… Allahû Teâla’nın her mükellefin nefsine teklif ettiği emirlerine *FARZ’I AYN* adı verilir: Beş vakit NAMAZ, oruç ve bunun gibi… Rabbimiz Ahzab Suresi ayet.38.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah’ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber’e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah’ın âdeti böyle idi. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir…*** Allah Celle şanuhunun, Peygamber Efendimize(sav) FARZ kıldığı şeylerde peygambere bir güçlük yoktur. Allah’ın istediği bir konuda hiç kimsenin peygambere bir söz söyleme hakkı da, YETKİSİ de yoktur. Bu husus bizzat Peygamber efendimiz (sav)için değil, tüm MÜ’MİNLER için caiz olan bir iştir. Rabbinin farz kıldığı bir konuda peygamberin onu yerine getirmesinde bir güçlük yoktur. Allahın istediği bir şey FARZ’DIR mutlak bir KANUN’DUR… Rabbim teslimiyetimi artırsın inşaallah…Sallu…
3. Kardeşlerim… Allah Celle Şanuhunun İMTİHAN için beyan buyurduğu emir ve nehiylerin tamamına *TEKLİF* adı verilir. Malûm olduğu üzere insanın lehindeki ve aleyhindeki haklarına sahip olabilmesine de *EHLİYET* denilmiştir. Allahû Teâla’nın tekliflerine muhatab olabilmek için EHLİYET şarttır. Her mükellefin yapmak veya yapmamak hususunda sorumlu tutulduğu İslâmi fiillere *EFGÂLİ MÜKELLEFİN* yani Mükellef olan kimselerin fiilleri denir. Bunlar başlıca sekiz çeşit olarak tesbit edilmiştir: Farz, Vâcip, Sünnet, Müstehab, Mübah, Haram, Mekruh, Müfsid…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 238.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın…*** Müfessirlerimizin ifadesine göre: Arapça’da bu kelime (VÜSTA) hem orta, hem de yüce, YÜKSEK anlamlarına gelmektedir. Hem ORTA NAMAZ, hem de bütün sıfatlarını havi olarak Allah Celle Şanuhunun İSTEDİĞİ biçimde kılınan NAMAZ manâsına gelmektedir…Rabbim bizleri SECDE ederken Yükselen Kullarından eylesin…Sallu…
4. Kardeşlerim…FARZ, mükellefin İFA sorumluluğu açısından farz-ı ayın ve farz-ı kifâye şeklinde ikiye ayrılır. Teklife Muhatab olan kimselerden bir kısmının EDA etmesiyle diğerlerinden düşen kat’i emirlere *FARZ’I KİFAYE* denilmiştir. Cenaze namazı kılmak, tıp ilmini öğrenmek, emr-i bi’l ma’ruf ve Nehy-i Ani’l Münker ve bunun gibi…Fıkıh Alimlerimize göre, farz ile vacip aynı manada kullanılmaktadır. Ancak BİZ Hanefî mezhebinde olanlara göre, farz ile vacib birbirinden farklı olarak kabul edilmiştir. Buna göre farz, Kur’ân âyeti veya mütevatir sünnet gibi kesin olarak sabit olan bir nassla, AÇIK bir şekilde yapılması emredilen fiil ve âmellerdir. Farzı yapan sevap kazanır, özürsüz olarak yapmayan azabı hak eder, inkâr eden ise dinden çıkmış olur. Rabbimiz A’raf Suresi ayet.26.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bunlar, Allah’ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar…*** Rabbim bizleri FARZ olan dini emirleri SIZLANMADAN yerine getiren itaatle TESLİM olanlardan eyler inşaallah… Sallu…