DUA…

DUA… Mushaf’ın ilk sûresi olan FATİHA SURESİ, insana Rabbinden DUA, NİYAZ, İSTEME USÜL VE YÖNTEMİNİ, METODUNU öğretir. İsteme yetisini bizlere bahşeden Rabbimiz Fatiha ile bize nasıl isteyeceğimizi ve neleri isteyeceğimizi TALİM ettirir. Yapmış olduğumuz dua’ların Allah katında İCABET bulmasını istiyorsak duadaki USUL’ÜMÜZ Fatiha’da öğretildiği gibi olmalıdır. Aksi bir yol vusul’süzlüğe sebep olacaktır. Fatiha’nın ilk kelimesi olan HAMD, ŞÜKÜR ve TÂZİM’İ kapsar. İnsan her durum ve halde Allahu Tealaya HAMD eder. HÂMD, her şeyi Allah’a borçlu olmanın en güzel İTİRAFIDIR. Hâmd, Allah’ın bizim için takdir etmiş olduğu her şeye rıza göstermenin dil ile ifade edilmesidir. Çünkü insan, istediği her şeyin kendisi için hayırlı mı yoksa şerli mi olduğunu bilemez. Bunu ancak her şeyi bütün olarak gören ve bilen Allah Teala’dır. Allahın bilgisiyle TAKDİR ettiğine ise kul rıza gösterir. Rabbimiz Furkan Suresi ayet.77.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Mü’minlere de ki:“Eğer DUA’NIZ olmasaydı Rabbim size niçin değer verecekti ki…*** Namazlarımızdan sonra İÇTEN VE SAMİMİ bir dille, bağırıp çağırmadan Rabbimize hâlimizi ve ihtiyaçlarımızı Rabbimizin bizlere öğrettiği USUL İLE ARZ edelim. Unutmayalım ki, kalbimizin Allah’la diyaloğunun devamı DUA’LARIMIZA bağlıdır…Sallu… 

 

2.  DUA… İnsanın YERYÜZÜ misafirhanesinde ve sonsuzluklar diyarındaki SAADETİ kendisini yoktan var eden Rabbiyle arasındaki SAMİMİYET VE SEVGİYE bağlıdır. Bunun dışındaki bütün mutluluk arayışları beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Bir ömür aranan MUTLULUK bir yudum dahi tadılamadan hayat sermayesi tükenip biter. Peşinde koşulan, HIRS’LA elde edilmek istenen hiçbir dünyalık METAA VE HAZ insana gerçek anlamda mutluluk getiremez. Olsa olsa insanın mutsuzluğunu derinleştirir. Eşrefi mahlûkat olan insanı sonu olmayan girdap’lara çeker. Peygamber Efendimiz (sav) bu tehlikeyi *DÜNYEVİLEŞME* hastalığı olarak isimlendirmiş ve İsrailoğullarını helâk’e sürükleyen bu hastalığa karşı ümmetine defaatle uyarılarda bulunmuştur. Bütün ibadetler insanın dünyevileşmesini engellemek ve Allah ile İRTİBATINI sürekli kılmak için emredilmiştir. Çünkü insanın dünyevileşmesi Allah ile ilişkisini zayıflatmasıyla başlar. Yani kul, Allah’tan uzaklaştıkça dünyevileşir.  İbadetler ise kulun Rabbiyle arasındaki samimiyet ve sevgiyi artırır. İnsanı yaratan Allah celle  şanuhu, insanı gerçek anlamda MUTLU edecek şeyleri de şüphesiz EN İYİ bilendir. Emredilen her bir ibadet bu bilginin bir neticesidir. Rabbim SONUMUZU HAYREYLESİN…Sallu…

 

3.  DUA… İBADET, en geniş anlamıyla Allah’ın RAZI OLACAĞI ve kuluna duymuş olduğu sevgiyi artıracak her şeydir. NAMAZ, ORUÇ, HACC, ZEKAT… ise somut hale getirilmiş, zamanı, mekanı ve şartları belirlenmiş ibadetlerdir. DUA İSE; Peygamber Efendimizin (sav) dilinde bütün ibadetlerin BEYNİ olarak nitelendirilmiştir. İfade etmiş olduğumuz her bir İBADET içinde DUA’YI’ da barındırır. NAMAZ ibadeti, Kur’an’da bildiğimiz anlamda dua ile aynı anlama gelen *SALAT* kelimesi ile ifade edilmiştir. Namaz, tekbirinden selamına kadar birçok duayı İÇİNDE barındırır. *ZEKAT* ve *İNFAK*, sahip olunan maddi varlığın şükrünün onu bize EMANET olarak veren Rabbimize kendi cinsinden arz edilmesidir. *ORUÇ* sağlıklı bir beden için yapılan eşsiz bir ŞÜKÜR ARZ’IDIR. *HACC* ise, dünyanın RUH’U olan ahiretin simgesel olarak yaşanması ve o ana kadarki ÖMRÜN HESABININ yapılmasıdır. Haccın içindeki Arafat, adeta ömürlük bir TEVBE’NİN ifadesidir. Rabbimiz Yunus suresi ayet.12.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek YAN YATARKEN, gerek OTURURKEN, gerek DİKİLİRKEN BİZE DUA EDER. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. İşte o aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle güzel gelir…*** Rabbim DUA’YI dilimizden düşürmesin…Sallu…

 

4.  DUA… Bütün İBADETLERİN BEYNİ mesabesinde DUA vardır. Müstakil olarak da zaman ve mekân şartı taşımayan tek ibadet DUA’DIR. Mü’minin uykusundan uyandığı anda ağzından dökülen ilk sözleri DUA’DIR. Daha sonra gün içerisinde yemesi, içmesi, konuşması, işi, güler yüzü, lavaboyu dahi kullanması DUA İLE BAŞLAR ve dua ile sonuçlanır. Çünkü muhtaç olarak yaratılan insan bütün ihtiyaçlarını Rabbine ARZ EDER. Dua eden insan, kendi kendisine YETMEDİĞİNİN farkına varan insandır. Dua etmeyen kimse ise, kendi kendisine YETTİĞİNİ ZANNEDEN ve kendisine tapınan bir müşriktir. İnsanın kalbini Rahman ve Rahim olan Allahın merhametine açan ibadet dua’dır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış amacımıza ulaşmak için TERBİYE etmeye bizlere istemeyi öğreterek başlamıştır. Peygamber efendimiz (sav) İbn Abbas’ın rivayet ettiği bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Kim Allaha, kırk sabah yalnız onun için İBADET EDERSE, kalbinden diline yararlı bilgi ve GÜZEL SÖZ PINARLARI fışkırır…** Rabbim bizleri güzel düşünen, hayırlı işler peşinde olan, toplum yararına gayret eden ve İbadeti unutmayanlarla bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.