İŞBİRLİKÇİ HÂMAN MANTIĞI…

İŞBİRLİKÇİ HÂMAN MANTIĞI… Güneş tanrısının oğlu olduğuna inanan eski Mısırlılar başlarındaki idareciye *FİRAVUN* derlerdi. Aynı zamanda İslâm dil bilginlerine göre firavun kelimesi, kibir ve gurur anlamına da gelmektedir. Sözlük anlamı dışında *FİRAVUN* kelimesinin sapma ve saptırma, bozulma ve başkalarını bozma, zarara girme ve zarara uğratma anlamlarında da yaygın bir kullanılışı olduğu ifade edilmektedir. Buna göre her zâlim, sapkın ve mütekebbir kişi firavundur. Kur’anı Kerimden anladığımıza göre; bazı krallara Firavun denilmezken, gurur ve kibir yüklü olanlara FİRAVUN adı verilmiştir. Örneğin, Yusuf Aleyhiselam dönemindeki Mısır kralı Firavun olarak nitelenmezken, Musa Aleyhiselam zamanındaki krallar FİRAVUN olarak anılıyordu…Eski Mısırlılar güneşe RA adını vermiş ve ona YÜCE TANRI diyerek tapınmışlardır. Mısır inançlarına göre her kral iktidarını Ra ile olan ilişkisine dayandırır ve kendisini Ra’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak empoze ederdi. Zamanla RA soyundan geldiğini savunan krallar, kendilerinin de *YÜCE RAB* olduklarını halka kabul ettirmek amacıyla Firavun yani GÜNEŞ TANRISININ OĞLU ünvanını kullanmaya başlamışlardı…

 

2.  İŞBİRLİKÇİ HÂMAN MANTIĞI… Cenabı hak, Musa aleyhiselamı Risalet yani Peygamberlik göreviyle, beraberinde kardeşi HARUN Aleyhiselamı da Peygamber olarak gönderdi. Kardeşiyle birlikte Mucizelerle desteklenmiş olarak Firavuna gitmelerini emretti. Kendilerini Allahı zikir ve emirlerini teblig hususunda gevşeklik  ve noksanlık, eksiklik yapmaktan sakındırdı. Haddi aşmış olan Firavuna ayrıca yumuşak söz söylemelerini tavsiye etti. Olur ki bu şekilde zorbalığı hafiflemiş, güzel sözle kalbine girmiş olurlarda o da Allahtan korkmuş olur. Musa ve Harun Aleyhiselamlar aynı zamanda tabii bir İNSAN olarak dedilerki: Biz Firavun un zorbalık ve hainliginden korkarız. Nasıl ki; Musa aleyhiselamın yardımcısı, HARUN Aleyhiselam ise, Firavunun yardımcısı veziri, müşaviri, müsteşarı, has adamı da HÂMAN idi… Kasas suresi ayet. 6. meali şöyle: ***Ve o yerde onları hakim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan İsrailoğullarından gelecek diye korktukları şeyi göstermek istiyorduk…***

 

3.  İŞBİRLİKÇİ HÂMAN MANTIĞI… Tarihi sürece baktığımızda hiç bir İmparator, Kral, Padişah, Hakan, Şah…adı her ne olursa olsun TEK başına başarı ya da zulmü yüklenmemişlerdir. Tabir caiz ise her Firavunun yanında bir HÂMAN vardır. Her hayırlı yöneticinin yanında MAKBUL bir yardımcısı olduğu gibi. Firavunun yanında, çok iyi yetişmiş, bilgili, tecrübeli ama bu özelliklerini yanlış yer ve zamanda kullanan*EVET EFENDİM*, haklısınız efendim, isabet buyurdunuz efendim…düşünce ve mizacında olan aynı zamanda sözleriyle etkileyici konumda olan HÂMAN vardı. HÂMAN zekasıyla, bilgisiyle, kurnazlıgıyla, CİN fikirliligiyle, Olayları kendi istedigi konuma sürükleme maharetiyle kısacası AKLİ melekelerini iyi yönde degilde emredildiği şekilde şeytani bilgisini ortaya koyan etkili, her emrini yerine getiren, maharet sahibi, sözünü ikiletmeyen, güvenilir bir ELEMAN idi…Rabbimiz Kasas suresi ayet. 38. de mealen şöyle buyuruyor:*** Firavun: Ey ileri gelenler. Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey HÂMAN. Haydi benim için çamur üzerine ateş yak ve tuğla imal et, bana bir KULE YAP ki Musa’nın tanrısına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir, dedi…***

 

4.  İŞBİRLİKÇİ HÂMAN MANTIĞI…Kardeşlerim, Firavun mücadele esnasında, Musa aleyhiselamın sözlerine cevap veremeyince hemen etrafında bulunan insanlardan MEDET bekledi. Açıkça yardıma muhtaç bir hâle düşmesine rağmen yine de gurur ve kibirinden, büyüklenme tutkusundan asla TAVİZ vermedi. Başta HÂMAN olmak üzere, ileri gelenlere, MELE gurubu denilen aklı erenlere, ben sizin için benden başka bir İLAH bilmiyorum, benden başka hükmedici tanımıyorum. Benden başka sözünü dinleyeceğiniz, yasalarını uygulayacağınız bir tanrınızın olduğunu sanmıyorum. İLAH olarak, size hükmedici olarak, size egemen olarak sadece BEN varım. Öyleyse İLAH olarak sadece beni bilecek, sadece bana kulluk edecek, Mûsâ’nın sözünü ettiği İlahını asla kabul etmeyeceksiniz dedikten sonra hain işi bilimsellikle, felsefeyle, kendi mantığıyla halletmek için en *HAS* adamı HÂMAN’A görev verirken HÂMAN olayın haklı, haksız, doğru yanlış sorgulama yönüne bakmadan sadece menfaatını, çıkarını düşünerek verilen görevi İFA ediyordu…Biz buna işbirlikçi mantığı diyoruz…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.