Rabbimiz Maide suresi ayet.82.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Andolsunki, iman edenlere düşmanlık bakımından insanların en şiddetlisi olarak, Yahudileri ve Allaha ortak koşanları bulacaksın.***.*** Bilinmelidirki Kuranı kerim bahse konu ettigi milletler içerisinde özellikle Yahudiler üzerinde durur. Peygamberler katili olarak tanımladıgı bu milletin tarihinden örnekler verir. Yahudilerin varlıgına sinmiş olan, inkar, zulüm,entrika, anarşi ve hilekarlıkları beyan edilir. Müminlere en büyük düşmanlıgın Yahudilerden gel ecegini de açıkça bildirir mukaddes kitabımız…***İnsanlar arasında müminlere en amansız düşman olanların yahudiler ve Allah’a ortak koşanlar olduğunu göreceksin…***
Şehid Seyyid Kutup Rahmetullahi aleyh, bu Ayetin tefsirinde diyorki: Ayet-i kerimenin ifadesi Peygamber efendimize (sav) özel bir hitab olabileceği gibi, genel geçer bir gerçeği dile getiren genel bir hitap da olabilir. Çünkü her insanın görebildiği apaçık bir realiteyi dile getirmektedir. Kur’an-ı Kerim’in kendisiyle indirildiği dil olan Arapça’da bu tür ifade biçimlerine rastlamak mümkündür. Ayet, her iki halde de, değindiği gerçeği açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Bu gerçeği belirttikten sonra, ayetin ifade biçiminde yahudilere ortak koşanlardan önce yer verilmesi dikkat çekmektedir. Yani iman edenlere en amansız düşmanlar müşriklerden önce yahudilerdir. Yahudilerin düşmanlığı müşriklerinden daha yaman, daha acımasız daha apaçık ve düşünen herkesin görebileceği bir realitedir. Düşmanlıkta önce yahudiler sonra müşrikler gelir.
İnsan bu Rabbani açıklamayı, İslâm’ın doğuşundan günümüze kadar somut tarihi gerçeklerle açıklamaya çalıştığında, yahudilerin iman edenlere karşı düşmanlığının, müşriklerin düşmanlığına oranla daha amansız, daha katı, daha ısrarlı ve daha köklü olduğuna karar vermede asla tereddüt etmez!
Yahudiler, Medine’de ilk İslâm Devleti kurulduğu andan itibaren İslama karşı düşmanca tavır koydular. İslâm ümmetinin ilk ümmet olduğu günden itibaren ona karşı tezgahlar kurdular. Kur’an-ı Kerim’in bu düşmanlık ve düzenbazlıklara ilişkin açıklamaları ve işaretleri yahudilerin tarih boyunca İslâm’a, peygamberimize (salât ve selâm üzerine olsun) ve müslüman ümmete karşı giriştikleri sürekli savaşı, on dört asra yakın bir zamandır bir an dahi sönmeyen ve bugün hâlâ yeryüzünün her bölgesinde bütün şiddetiyle devam eden savaşı, tek başına aydınlatmaya yeterlidir.‘
Hz. Peygamber Medine’ye vardığında ilk iş olarak yahudilerle bir arada yaşama anlaşması yapmış ve onları ellerindeki Tevrat’ı tasdik edene; İslâm’a çağırmıştı. Fakat onlar bu anlaşmaya bağlı kalmamışlardı. Nitekim tarih boyunca her zaman Rableriyle ve daha önceki peygamberleriyle yaptıkları her sözleşmeyi bozmuşlardı. Onlar ne zaman bir ahit yaptılar ise aralarından bir grup onu bozup bir yana atmadı mı? Aslında onların çoğu inanmaz.
Onlara Allah katından önlerindeki kitabı onaylayan bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerin bir grubu, Allah’ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi onu arkalarına attılar. Yahudiler Allah’ın Evs ve Hazreç kabilelerini İslâm’da birleştirdiği günden itibaren İslâm ve müslümanlara karşı düşmanlıklarını gizlediler. Artık yahudiler, onlar üzerinde ne olumlu ne de olumsuz hiçbir etkiye sahip değildi. Müslüman ümmetin liderliği belirginlik kazanıp Hz. Muhammed’in (salât ve selâm üzerine olsun) dizginleri eline aldığı günden itibaren yahudilerin otoritesine yer kalmamıştı.
Onlar yahudi düzenbazlık dehasının ortaya koyduğu, Babil’deki esaretin, Mısır’daki köleliğin ve Roma Devleti’ndeki ezikliğin kendisine kazandırdığı her çeşit silah ve vasıtayı kullanmıştı. İslâm, tarih boyunca ulusların ve inançların kendilerine uyguladığı baskıdan sonra, onlara geniş imkanlar tanımasına rağmen, onlar ilk gününden itibaren İslâm’ın nezaketini en çirkin tuzaklarla, en alçak hilelerle geri çevirmişlerdi.
Yahudiler Arap yarımadasında Allah’a ortak koşan bütün güçleri İslâm’a ve müslümanlara karşı kışkırtmıştı. Birbirinden apayrı kabileleri müslüman kitleye karşı savaşmak için, bir araya getirmeye çalışmışlardı. İnsanların müslüman olduğu devirlerde İslâm, onları hakkın gücü ile mağlup edince, İslâm’a karşı daha sinsi düzenbazlıklara yönelip, kitaplarına uydurma şeyler sokmaya çalıştılar.
Öyle ki bu tahrifatta yüce Allah’ın korumayı garanti ettiği Kur’an-ı Kerim dışında yakasını kurtarabilen tek İslâm kitabı kalmamıştır. Ayrıca müslümanların safları arasında ayrılık tohumlarını ektiler. Daha yeni olarak İslâm’a girenleri, İslâm’ı henüz iyice kavrayamamış müslüman ülkelerden birtakım kimseleri kullanma metoduyla, fitneyi körüklemeye çalıştılar. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki İslâm düşmanlarını bu dine karşı kışkırtarak da bir takım komplolar hazırladılar.
Onların bu tavırları son asra kadar değişmeden geldi. Şimdi onlar yeryüzünün her tarafında İslâma karşı yürütülen savaşın liderliğini yapıyorlar. Bu kapsamlı savaşta hem Haçlıları hem putperestleri kullananlar, yeni akımlar oluşturan ve müslümanların adlarını taşıyan bazı kimseleri kahraman yapanlar, bu dinin temellerinden her birini yok etmek; Haçlı-Siyonist bir savaş vermek için, bu kahramanları ileri sürenler de yine onlardır!
Ve gerçekten yüce Allah doğru söylemiştir: „İnsanlar arasında müminlere en acımasız düşman olanların yahudiler ve Allah’a ortak koşanlar olduğunu göreceksiniz.“ Medine’de kurulan İslâm Devleti’ne karşı düşman kitlelerini kışkırtan, Beni Kurayza ve diğer yahudiler ile Mekke’deki Kureyş ve Arap yarımadasındaki diğer kabileleri birleştiren yahudidir.
Hz. Osmanın (Allah ondan razı olsun) ölümü ile sonuçlanan ve ondan sonra baş gösteren iç çekişmelerde göze çarpan fitne olayında halk kitlelerini kışkırtan, dağınık kitleleri birleştiren ve doğru yanlış haberler yayan yahudilerdir. Hz. Peygamber’in (salât ve selâm üzerine olsun) hadislerine, rivayetlere ve İslâm tarihine uydurma ve yalan şeyler katmaya önderlik eden yahudidir. Bunu izleyen ve yeryüzünün herhangi bir yerinde ortaya çıkan İslâmî direnişin öncülerine karşı başlatılan savaşın arkasında yahudi vardır.
Sonra, ateist-materyalist ideolojinin arkasında olan yahudidir. Hayvanî seksüel duyguların, serbestliğini öngören görüşlerin arkasında yahudi vardır. Tüm kutsal bilinen şeylere ve sınırlamalara karşı olan, yıkıcı görüşlerin çoğu yahudi tezgahıdır! Yahudilerin İslâm’a karşı başlattıkları savaş, Allah’a ortak koşanların ve putperestlerin eskisi ve yenisiyle İslâm’a karşı verdikleri barbarca savaşlardan daha uzun boylu ve daha geniş çaplı olmuştur.
Allah’a ortak koşucu olan Araplarla girişilen savaş, bütünü ile yirmi yıldan fazla bir zaman almamıştı. Pers İmparatorluğu’yla girişilen savaş da ancak bu kadar zaman almıştı. Bu asırda ise, Hint putperestliğiyle İslâm arasındaki savaşın şiddetli bir savaş olduğu açık olmasına rağmen, bu savaşın şiddeti, Siyonizmin İslâm’a karşı sürdürdüğü savaşın şiddetine ulaşmamıştır.
Marksizm de bu uluslararası savaşın bir boyutudur. Yahudilerin İslâm’a karşı başlattığı sürekli ve geniş kapsamlı savaşın, Haçlı savaşlarından başka bir benzerine rastlanamaz. Yüce Allah’ın „İnsanlar arasında müminlere en acımasız düşman olanların yahudiler ve Allah’a ortak koşanlar olduğunu göreceksin“ dediğini işitir ve metinde yahudilerin, ortak koşuculardan önce kaydedildiğine dikkat eder, sonra da tarihi hakikatleri – realiteyi gözden geçirirsek, yahudilerin, neden ortak koşuculardan daha önce yer aldığını, Allah’ın buna ilişkin hikmetini bir ölçüde kavrayabiliriz!
Bu yahudilerin, çirkin, iğrenç karakteridir. Yahudiler; Sürekli olarak gönüllerinde İslâm’a ve peygamber efendimize (sav) karşı bir kin beslemişlerdir. Bu nedenle Allah peygamberini ve müslümanları onlardan sakındırmıştır. Yahudilerin bu çirkin ve iğrenç karakteri ile İslâm ve İslâm’ı en güzel biçimde yaşadıkları sırada müslümanlardan başkası baş edememiştir. Bu çirkin ve şirret karakterden dünyayı ancak İslâmi gerçekler ve Müslümanlar kurtarabilir diye inanıyoruz…
Müslümanlar Tarihin her döneminde; Mukaddes kitapları olan Kuranı Kerime ne zaman canla başla sarıldılarsa Allahın izni ile en şerefli mevkileri elde etmişlerdir. Bu İslâm ümmeti, Kur’an-ı Kerim’in direktifleri ve açıklamalarına göre, stratejisini ve hareketini belirlemek, tüm insanlara karşı tutumlarını bu direktiflere ve açıklamalara uygun biçimde ayarlamak için inanıyor ve ona sahipleniyordu.
Bu kitap, İslâm ümmetine yön veren, onu harekete geçiren, kılavuzluk eden ve yol gösteren bir kitaptı. Onun içindir ki bu ümmet hep galipti, mağlup olmamıştı. Zira peygamberi yüce ilahî direktifler doğrultusunda ona liderlik ettiği andan itibaren, düşmanıyla giriştiği savaşlarda, sürekli olarak doğrudan Rabbanî bir liderliğe bağlı olarak hareket etmiştir. Bu Rabbanî direktifler ve Kur’an-ı Kerim’in kapsadığı açıklamalar halâ tazeliğini korumaktadır.
Bugün de yarın da İslâm’ın mesajını yüklenenler, bu direktiflerle – emirlerle, yönlendirmelerle ve açıklamalarla sanki şu anda kendilerine iniyormuş gibi muhatap olmak zorundadırlar. Bu direktiflerin ve açıklamaların ışığı altında çeşitli insan kesimlerine, çeşitli görüşlere, ekollere, inançlara, çeşitli kurumlara ve düzenlere, çeşitli değerlere ve ölçülere, usül ve metodlara karşı tavırlarını belirlemek mecburiyetindedirler. Bu, bugün böyle olduğu gibi yarın da böyle olacak ve kıyamete kadar da öyle devam edecektir inşaallah…
Yahudiler kendi aralarında düşünce ve inanç bakımından çeşitli guruplara ayrılırlar. Biz önemli olan bazı gruplarını tanımaya gayret edelim. Birinci grup Füreysiler: Füreysiler Yahudi grupları içerisinde en şiddetli olanlarındandır.Bunlar Ahbar veya Rabbaniler diye de kendilerini tanıtırlar. Bu grupta olan Yahudiler tasavvuf ehli olan ve Rahip olan yahudilerdir. Bu yahudi grubunda olanlar evlenmezler., mezheplerini sonuna kadar koruma gayretini güderler. Ölümden sonra dirilişe, ahiret gününe ve meleklere inanırlar…
İkinci grupta olan Yahudiler Sıdkilerdir. Aslında bunlara inkarcı Yahudiler demek daha dogrudur diye düşünüyoruz. Bunlar inkarlarıyla meşhur olan topluluklardır. Sıdkiler grubundaki Yahudiler Ölümden sonraki dirilişi, hesabı, cennet ve cehennemi, Talmudu, melekleri ve beklenen Mesihi inkar eden Yahudi grubudur sıdkiler…
Üçüncü grup Yahudiler ise Mutaasıplar grubudur. Bu Yahudilerin düşünce yapıları Füreysilereyani birinci gruptakilere yakınlık gösterir. Ama hoşgörüsüzlük ve düşmanlık sıfatlarıyla bilinirler. Bu düşünce grubu içerisinde olanlar birinci miladi yılda ayaklanmışlar, bu sırada Romalıları ve hatta Romalılara yardım eden tüm Yahudileri öldürmüşler ve bunun üzerine kann dökenler adıyla anılır olmuşlardır bu Yahudi frubu…
Diger bir Yahudi grubun yani dördüncü grubun adıda Yazıcılar veya Nesihçiler grubudur. Yazı ve Nesihle ugraşmaları sonucu Yahudi Şeriatını ögrenmişler ve böylece vaaz ve Nasihat görevini üstlenmişlerdir. Kendilerince hikmetli söz erbabı ve efendiler adıyla anılır olmuşlardır. Bu gruptan içlerinde birinin lakabı Baba dır. Okulları ve Müritleri aleyhine çok servet sahibi olanlar bu grupta olan Yahudilşerdir…
Beşinci grup Yahudiler Okuyuculardır. Fureysilerin yıkılışından hemen sonra ortaya çıkan bir Yahudi azınlık grubudur. Fureysilerin taraftarlarına sahip çıktılar. Bu grup ancak Ahti kadimi yani eski ahidi tanırlar. Talmudu dinlemedikleri gibi, Tevratın şerhinde yani sonraki açıklamalarında olan özgür açıklamalara inanmazlar…
Altıncı grup Yahudiler Samirilerdir. İsrail ogulları dışından Yahudilige giren ve sonradan Yahudileşen grup bu cümledendir. Kudüs daglarında yaşarlar. Musa, Harun ve Yuşa bin Nuh Aleyhiselamın Peygamberliklerine inanırlar, ama onlardan sonra gelenlere inanmazlar. Samirilerin kıblesi Kudüsle Nablus arasındaki Garizm adlı bir dag dır. Dilleri ise Yahudilerin İbrani dilinden başka bir dil dir…
Yahudi gruplarından yedinci si ise Sebeilerdir. Bu grup İslam dinini içten yıkmak için Müslüman görünen Abdullah ibni Sebe taraftarlarıdır. Hazreti Osman efendimize karşı fitne alevini azdıran, başkaldırıyı, isyanı sözden fiiliyata, eyleme dönüştüren bu gruptur. Ayrıca bu gruptakiler görüşlerini haklı göstermek için Hadis uydurmuşlar, İslam Cemaatındaki Dini – Siyasi fitne hareketinin tam anlamıyla bayraktarı olmuşlardır…
Yahudilerin inandıkları kitabın başında Ahdi Kadim gelir. Bu hem Yahudilerce ve hem de hristiyanlarca da kutsal kitap olarak bilinir. Tabii dirki Musa Aleyhiselama inen degiştirilmemiş Tevrata biz Müslümanlarda inanırız. Ahdi Kadimde Şiir, nesir, hikmetler, meseller, hikayeler, masallar, felsefe, gazel ve mersiye içeren bir kitaptır. Iki bölüme ayrılır. Tevrat:beş bölümden oluşmakta bunlar: Tekvin veya halk, Huruc, Lavin, yani haberler, adet ve tesniye.
Talmud ise; Hahamların sözlü olarak naklettikleri rivayetlerdir. Bu rivayetleri miladi. 150.yılında Haham Yudas, MİŞNO adını verdigi bir kitapta toplamıştır. Bunların yanında Yahudi grupların itibar ettigi daha sayılamayacak çok kitapları vardır biz bu konuda teferruata girmek istemiyoruz…
Ancak Katolik kilisesi yahudi tanımlamasında bu kitaplara yedi adet daha ekiloy bunlar: Tobya, Yahudiyyet,, hikmet, Yesu bin Seyrah, Baruh, Birinci mekabin ve ikinci mekabin. Nitekim kralların cüzlerini, de dört olarak tesbit ediyorlar. Birinci Samuel ile ikinci Samuel ve iki cüz ilave ediyorlar…(Çagdaş fikir akımları ans.sayfa.409-420.)
Teferruattan çıkıpta genellemeye geçecek olursak ve bizimle alakalı bölümlerinde söz söyleyecek olursak diyebilirizki: Bütün insanlıga gönderilen son Peygamber Hazreti Muhammedin(sav) Peygamberligini azgınlıkları sebebiyle yalanlayan bu millet yani Yahudiler, İslam dünyasının en büyük düşmanı oldugu gibi, tarih boyunca bütün milletlerce de Lanetlenen bir ırk olmuştur.
Muharref Tevrattan alınan şu ifadelere bakınız: *Milletlerin servetini yiyeceksin * Ya da * Yahudi olmayan her insandan çalınan her şey meşrudur. Yahudilerden gayrısı, sadece birer hayvan hatta birer hınzırdır. Yahudi olmayanın malı ve canı, Yahudiye helaldır…* Şu son günlerde bütün dünyada olup biten ekonomik krizin de her zaman oldugu gibi tetikleyicileri yine Yahudilerdir.
Amerikanın en büyük finans kuruluşlarından olan bir müessese iflas etmiş, 130.banka da gözetim altına alınmıştır.Daha önce 13. bankaya el konuldugu bilinmektedir. Bazı ekonomi uzmanlarına göre bu kurumların Özelde Amerika ama genelde dünya ekonomisine verdigi zarar. 3.trilyon doları aşmıştır. Yahudi teşkilatının merkezi konumunda olan İlluminati çetesinde yer alan bazı hanedanlar bilinçli olarak dünya ekonomisini karıştırmak ve altüst etmek için harekete geçmişlerdir. Yatırım amacıyla Hindistan,Türki cumhuriyetleri ve Çin gibi ülkeleri tercih etmelerinin gayesi aşikardır.
Birleşmiş milletler teşkilatının uzmanları Amerikada başlayan ve bütün dünyayı tehdit eden bu Eonomik kriz yeni bir dünya savaşına sebep sayılmaktadır. Bilindigi gibi Mafyayı da yöneten kurum ve kuruluşların başında yine Yahudiler gelmektedir. Örnek olarak Beyaz kadın ticaretinin merkez üssü İsrailin başkenti konumundaki Tel aviv de yapılmaktadır. Dubai de kara para aklama, Kanada da Uyuşturucu trafigi, Brezilyada bilgisayarlara saldırı çeteleri, Japonyada şantaj örgütleri ve Çin de küresel sahte mal trafigini yönlendiren Triad örgütü merkez konumundadırlar.
İsrail devleti kurulana kadar Yahudiler 2000. yıl vatansız yaşamışlardır. Onlar en büyük silah olarak zeka ve Parayı kabul etmişler ilmi çalışmayı esas almışlar ve Ticareti meslek edinmişlerdir. Din, ahlak ve adalet anlayışları yalnız kendilerine has olan Muharref yani bozulmuş degiştirilmiş Tevrattan başka inanç sistemi tanımayan Yahudiler İnsanlıgı sapıklıga sürükleyici ve Allah inancını tahrip edici her türlü düşünce sisteminin de icat edicisi olmuşlardır mesela bilimsel -yani pozitivist felsefe, Darvinizm, Froydizm, Sömürücü kapitalizm ve Komunizmin kurucuları yayıcı ve savunucuları hep Yahudiler olmuştur.
Hazreti Osman efendimiz zamanından beri fırsat bulduklarında Müslümanlara darbe üstüne darbe indiren Yahudiler Halen Filistinde sürekli katliamlarını göstere göstere devam ettirmektedirler. Çünkü Yahudilerin arkasında Birleşmiş milletler teşkilatı vardır. Birleşmiş milletler teşkilatı daha birini dünya savaşından hemen sonra Petrol bölgelerini kontrol altına almayı planlamışlardır.
Bilindigi gibi elli yıl önce kurulan İsrail devleti her türlü koruma ve himayelerin ardından bu güne kadar büyütülerek taşınmıştır. Yahudilerin bir yerde kümelenip Filistin topraklarını işgal etmesi, Siyonizmin bu güne kadar yapmış oldugu cinayet ve katliamlar İslam dininin bilhassa o bölgeden başlayarak yer yüzüne gelişerek yayılmasını önleme çabaları tabiidirki Veto hakkını elinde muhafaza eden üç beş kodaman devletin ellerindedir. Yahudilere yönelik ikinci dünya savaşındaki soykırım olduysa Yahudiler neden maglup devlet olan Almanya topraklarına degil de İsraile yerleştirildi..?
Evet planlar çok ve kapsamlı biz bu konuda Başbakanlıkta yapmış olan Golda Meir in sözlerine kulak verelim diyorki bu Yahudi kadın: Ben bir Yahudi devleti istiyorum. Ezici bir Yahudi çogunlugu olsun. Ben her zaman Siyonizmin bu oldugunu düşündüm. Başka bir Siyonist lider ise şu ifadeleri gündeme getiriyor: Biz orada Avrupalılar için Asya ya karşı bir kale burcu ve aynı zamanda uygarlıgın barbarlıga karşı ileri karakolu olacagız….
Yahudilerin ileri karakolu konumundaki bu yer artık içerisinde sayısız Atom bombalarını ve en büyük silah sanayiini içerisinde barındıran güçlü bir İsrail devleti olmuştur. Altmış küsur yıldır Emperyalist güçlerin de destegiyle hemen hergün durmadan ve dinlenmeden Müslüman kanı akıtılan bu yer Birleşmiş milletler teşkilatına baglı dünyanın en ayrıcalıklı devleti konumundadır…
Milli ya da gayrı milli kendi menfaatı yoksa her türlü yatırımların en büyük düşmanı olan Yahudiler Bütün dünya ülkelerinde sabotaj, Ticaret hayatını da faiz ve karaborsacılaga teslim eden ama hep geri planda olmasını bilen sinsi bir millettir.Toplumların düşünmemesi, Yahudi emperyalizmini görememesi, içindeki durumun önemini kavrayamaması için de Yahudiler Basın ve yayın yoluyla toplumların hissiyatını ellerinde tutmaya çalışmaktadırlar.
Bu hususları ifade ederken bilinmelidirki; kesinlikle Yahudileri gözümüzde büyütmüyoruz. Lakin bilinçli, şuurlu, temkinli bir şekilde firaset ehli olarak Ebedi düşmanımızı tanımamız ona göre tedbir almamız gerektigi inancını vurgulamaya çalışıyoruz. Allah inananların yardımcısıdır. Ali imran suresi 118.ayette Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:
*** Ey iman edenler kendi din kardeşlerinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar, şer ve fesat yapmakta hiç kusur etmezler. size sıkıntı verecek şeyleri arzu ederler. Hakikat, oların kin ve düşmanlıkları, agızlarından taşıp meydana vurmaktadır Gögüslerinde gizlemekte oldukları düşmanlık ise daha büyüktür. Size ayetlerimizi kati olarak açıkladık. Eger düşünürseniz- kavrayabilirseniz…
Bu gün için Müslüman Ümmetin hazin durumu ortada bilinen bir gerçek. Bu hususları açıklamak için öyle uzuzn uzun anlatmaya lüzum ve gerek yoktur inancındayız. Lakin düşünmemiz gereken şey başımızı ellerimizin arasına alıp bu durumlara neden düştük diye kendi kendimize bu soruyu sordugumuzda aklımıza gelen cevap şöyle: Allahın dinini hakkıyla yaşaşamıyamadıgımızdan ve İslam dinini toptan ihmal ettigimizden dolayı bu duruma düşürüldük…
Allah kendi nurunu mutlaka tamamlayacaktır buna inancımız tamdır. Bizlerde mutlaka DİNİMİZE sımsıkı yapışmak mecburiyetindeyiz. İzzeti kafirlerden degil İnanan insanlardan beklemek durumundayız. Zillete düşmemek içinde Allahın kitabına ve sevgili Rasulünün Sünneti seniyyesine sımsıkı yapışmak zorundayız. Bundan sonra Kurtuluşumuzun mutlak ve mutlak manada İslamda olduguna tekrar tekrar İMAN etmek kaçınılmazdır diye inanıyor ve öylece itikad ediyoruz…
Allahım bizleri Yahudilerin, Lionsların, Rotary cilerin, Masonların, Hristiyanların, Çagdaşlık budalası konumundaki reformcuların, dogru bildiklerini gerçek söylemeyen belam ların, Güvenilmez, kaypak Modern firavunların, acımasız yenilikçi nenligine, kibir ve hururune esir düşen Nemrut vari karunların ve her türlü DİN düşmanlarının şerrinden muhafaza eyle. Bizleri Senin razı oldugun tek Din olan İslam ve onun yüce Şeriatından ayırma. Bizleri Sünneti seniyyeye ebediyyen baglı kalanlardan eyle. Bizleri Sıratı müstakimde sabit duranlardan eyle. Bizleri Ehli sünnet vel cemaattan ayırma sen her şeylere kadirsin Allahım…Amin…
Sermed Kadir… 30.10.2008