Dost Edinme Üzerine

Cenabı hak Maide suresi ayet.51.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey inananlar Yahudileri ve hristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri dogru yola eriştirmez.*** Yine Rabbimiz Maide suresi ayet.82.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** İnsanlar arasında müminlere en acımasız düşman olanların yahudiler ve Allah’a ortak koşanlar olduğunu göreceksin *** Yahudiler; Sürekli olarak gönüllerinde Müslümanlara, İslâm’a ve peygamber efendimize (sav) karşı bir kin beslemişlerdir. Bu yahudilerin, çirkin, iğrenç karakteridir. Bu nedenle Allah peygamberini ve müslümanları onlardan sakındırmıştır.

Yahudilerin bu çirkin ve iğrenç karakteri ile İslâm ve İslâm’ı en güzel biçimde yaşadıkları sırada müslümanlardan başkası baş edememiştir. Bu çirkin ve şirret karakterden dünyayı ancak İslâmi gerçekler ve Müslümanlar kurtarabilir diye inanıyoruz…Müslümanlar Tarihin her döneminde; Mukaddes kitapları olan Kuranı Kerime ne zaman canla başla sarıldılarsa Allahın izni ile en şerefli mevkileri elde etmişlerdir. Bu İslâm ümmeti, Kur’an-ı Kerim’in direktifleri ve açıklamalarına göre, stratejisini ve hareketini belirlemek, tüm insanlara karşı tutumlarını bu direktiflere ve açıklamalara uygun biçimde ayarlamak için inanıyor ve ona sahipleniyordu.

Bu kitap, İslâm ümmetine yön veren, onu harekete geçiren, kılavuzluk eden ve yol gösteren bir kitaptı. Onun içindir ki bu ümmet hep galipti, mağlup olmamıştı. Zira peygamberi yüce ilahî direktifler doğrultusunda ona liderlik ettiği andan itibaren, düşmanıyla giriştiği savaşlarda, sürekli olarak doğrudan Rabbanî bir liderliğe bağlı olarak hareket etmiştir. Bu Rabbanî direktifler ve Kur’an-ı Kerim’in kapsadığı açıklamalar halâ tazeliğini korumaktadır.

Bugün de yarın da İslâm’ın mesajını yüklenenler, bu direktiflerle – emirlerle, yönlendirmelerle ve açıklamalarla sanki şu anda kendilerine iniyormuş gibi muhatap olmak zorundadırlar. Bu direktiflerin ve açıklamaların ışığı altında çeşitli insan kesimlerine, çeşitli görüşlere, ekollere, inançlara, çeşitli kurumlara ve düzenlere, çeşitli değerlere ve ölçülere, usül ve metodlara karşı tavırlarını belirlemek mecburiyetindedirler. Bu, bugün böyle olduğu gibi yarın da böyle olacak ve kıyamete kadar da öyle devam edecektir inşaallah…

Daha çok kısa diyebilecegimiz bir zaman dilimi içerisinde Bir spor müsabakasında başı üzerine düşerek felç olan Müminlerin ilk kıblesi mescidi aksa da dünyaya gözlerini açan, yahudinin kanlı çizmeleri altında büyüyen Ahmed Yasin Rahmetullahi aleyh: On beş yaşından itibaren Cihad ruhunu hem yaşamış ve hemde yaşatmaya gayret sarfetmiş, Müslümanları şimdiki bilinen cemaatı adıyla bilinçlendirmiş, bir güç haline getirmiş elli yıldır felçli haliyle Yahudinin en büyük kabusu olmuş ve Allahın rahmetine kavuşmasına ragmen hala Yahudinin en büyük kabusu olma durumundadır.

Ayakları üzerine dogrulamayan, kalkamayan, yürüyemiyen, koşamayan birisi Kuran ahlakı ile yetişince ve Cihad ruhunu içine sindirince Neredeyse Rabbine kavuştugu ana kadar hiç çıkmadıgı hapishanede bile o haliyle Müslümanlara önder, lider ve imam olmasını bilmiş vaaz, sohbet, ikaz,nasihat, irşad ve yol göstericilik faaliyetleriyle bu davayı yürütmüştür. İşte günlerdir Yahudilerin bir soykırım yapmış oldugu Gazze de Yahudiye karşı bütün olumsuzluklara ragmen tavizsiz bir direniş ve karşıdaki düşmana karşı mücadele şeklinin mimarı Ahmed Yasin müminlerin dertleriyle dertlenmiş kendi halini unutup gece gündüz demeden irşad faaliyetlerini devam ettirmiştir. Yahudi bu gün yedi yüzü aşkın müslümanı şehid etmiş binlercesini yaralıyarak kadın çocuk ihtiyar demeden de bütün dünyanın gözü önünde katliamını havadan ve karadan sürdürmektedir.

Avrupa birligi ülkeleri, Amerika ve dünyanın diger kodamanları ise yapılan bu büyük vahşeti sadece seyretmektedirler. Bütün bunların bir imtihan oldugunu kabul ediyor ve Ancak müminlerin kardeş olduguna inanıyoruz. Hucurat suresi ayet..10.da mealen şöyle buyurulmaktadır: Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allahtan korkun ki, merhamet olunasınız. Aynı zamanda Peygamber efendimiz mealen şöyle buyuruyor:*Müminler birbirlerine karşı acımada, sevgi duymada ve dayanışmada bir vücud gibidirler. Ondan bir organ rahatsız olsa, uykusuz kalma ve ateşlenip acı duyma konusunda hasta olmayan diger organlar birbirlerini yardıma çagırırlar ve acıya ortak olurlar.*

Günlerdir iletişim araçlarından haberleri duymak dahi istemiyoruz içimiz acıyor. Hiç bir şey yapamıyorsak ne olur islam kardeşligini ön planda tutarak sadece Müslümanım diyenlere dost olalım ve saflarımızı sıklaştırma gayreti içinde bulunalım. O birligi ve vahdeti oluşturamadıgımız müddetçe Allah korusun kardeşlerinin neredeyse felaketine oh olsun diyecek duruma gelen El fetih gurubuna benzeriz. Birligimiz, dirligimiz, vahdetimiz için Dua edelim ve elimizden ne geliyorsa onu yapmaya çalışalım. Öncelikle sevgiyi, saygıyı, birligi, hoşgörüyü, merhameti, vahdeti, Müslümanlarda aramaya gayret sarfedelim inşaallah…

SERMEDKADİR

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.