Muhterem Müslümanlar.
İnsanoğlunun yaşantısı üç devreden geçerek dördüncüsünde ebediyyen olmak üzere devam eder. Ana rahminde geçen hayat. Dünyada devam eden hayat. Kabir aleminde geçen hayat buna berzah alemi de diyoruz. Ve en son olarakta , Âhirette ebediyyen sona ermeyecek hayat.
İnancımız o dur ki;İnsanlar ve cinler için imtihan sahnesi olan hayat dünya hayatıdır. Dünya, kabir ve âhiret hayatının kazanılacağı ve kaybedileceği sahne dünya hayatıdır. İnsan bu üç alemi bu dünyada kazanır veya kaybeder. Yâni dünya, kazanmak veya kaybetmek alanıdır, arenasıdır. Allah (c.c), dünyayı da sonrasını da dünyada kazanmamızı emrediyor.
Kazanmanın yolunu da Kur’ân ve Sünnet ile belirtmiştir. Yani böylece kuralları tesbit edilmiş, konulmuş bir imtihan alanıdır ya da oyun ve oyalanma sahnesidir dünya. Gelip geçicidir; öyle ki, nasıl geçtiği anlaşılmayacak kadar hızlı geçer. Kur’ân ve Sünnette çok sıklıkla hatırlatılır ki, Dünya fâni ahiret ise bâkidir. Bu husus ile ilgili âyetlerden biri yukarda okumaya gayret ettigimiz hadid suresi ayet 20.de Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır:*** Kesinlikle bilmelisiniz ki, dünya hayatı oyun, eğlence, süs, övünç vesileniz, mal ve evlât sahibi olmak için yarış arenanız olmaktan ibârettir. Bunlar yok olmaya mahkum boş sevdalarınızdır. Sakın ola ki, bunlara aldanmayınız… ***
Rabbimiz sanki bu ayetlerin devamı gibi, Kehf suresi ayet.46.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Mal ve ogullar dünya hayatının ziynetidir. Baki kalacak olan salih ameller ise Rabbinin nezdinde hem sevap bakımından hem de ümit etmek bakımından daha hayırlıdır…*** Ali imran suresi ayet 196-197.de mealen şöyle buyuruluyor:*** Ey habibim sakın kafirlerin diyar diyar gezip nimetler içinde dolaşmaları seni aldatmasın. Bu az bir meta dır. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü yerdir…***
Rabbimiz yine Kasas suresi ayet.77. de. Mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allahın sana verdiginde Ahiret yurdunu gözet. Fakat dünya dan da nasibini unutma. Allahın sana ihsan ettigi gibi sen de iyilik et. Yeryüzünde bozgunculugu arzulama. Kuşkusuz ki Allah bozguncuları sevmez…***Muhterem Kardeşlerim.Allah-u Teâlâ Müslümanlara dünyayı terk edin, ihmal edin, bırakın orası kâfirlerin „cennet“i olsun demiyor. Dünyayı en güzel şekilde imar etmek de Müslümanın vazifesidir.
Asıl olan dünya hayatına aldanmamak ahireti unutmamak, ebedi hayat için dünyayı da ahireti de kazanmaktır.Gayemiz tabiidirki böylelikle Allagın rızasına nail olmaktır. Allah celle şanuhu bizden: İman etmeyi ve inancımızı muhafaza etmeyi istiyor,Rabbimiz bizlerden, Dünyada yararlı işler yapmamızı istiyor. Allah’ın düzenini yaşamayı ve yaşatmayı istiyor. O’nun koyduğu kurallar çerçevesi içinde dünyaya yön verilmesini istiyor. Emirlerine harfiyyen yerine getirip yasakladıklarından kaçınmamızı istiyor. Rızıkların helâllerini helâl yoldan temin etmemizi istiyor. Her zaman ve her yerde elimizden geldigi kadar, İnsanlara faydalı olmamızı istiyor. Geçici dünyada ebedi kalacakmış gibi davranıp ahireti ihmal etmemeyi… emrediyor. Ve mutlak surette Allahın dininin hayata hakim oluncaya kadar çaba sarfetmemizi, gayret etmemizi istiyor.
İnanıyoruz ki hayatını bu şekilde sürdürenler, Bu doğrultuda yaşayanlar dünyalarını da ahiretlerini de kazanacaklardır. Mutlaka Böyle bir tarz, böyle bir yöntem davranışların en doğrusudur. Allah (c.c.) rızasını kazananları sever ve korur. O’nun koruması altına girmenin yolu ve yordamı, usül ve metodu ancak Allaha tam telimiyetle gerçekleşir inancındayız. Buharide rivayet edilen bir hadisi şerifle konumuzu noktalayalım inşaallah.
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmuştur:**Ancak iki kişiye gıbta edilir: Allah’ın verdiği malı hak yolunda harcamayı başaran kimse. Yine Allah’ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.** Allahım bizleri senin dinin yolunda dosdogru yürüyenlerden eyle. Her işimizde senin kitabına ve şanlı rasulüyün sünnetine danışanlardan eyle…Amin.
SERMEDKADİR