Muhterem Müslümanlar
Terbiye ve edep dışı hareketler, ahlaktan yoksun tavırlar ve Görgüsüzlük, olgun insanların, yaşlıların geriden gelen nesillere ver mek isteyipte veremedikleri görgü kuralları eksikligidir. Gençlerin önündekiler, örnek alınacak olgunlukta olmayınca, geriden gelen nesilde o derece olumsuz tavırlı olurlar.
Ne yazıkki bulundugumuz ortamlarda bu hal ve durumları maalesef yaşama durumunda kalıyoruz. Sokaklarımız, evlerimiz, caddelerimiz, okullarımız, işlerimiz, işyerlerimiz, giyimimiz, yememiz, içmemiz, tavırlarımız, yaklaşımlarımız (vesaire) karşıdan bakılınca Müslüman olmadığımız görüntüsünü veriyorsa. Burada bir eksiklik, bir hata bir olumsuzluk var demektir. Camilerimiz, mescitlerimiz, dershanelerimiz, İbadethanelerimiz, oralara girip-çıkışlarımız bile „bunlar ne biçim Müslüman ?“ sorusunu sorduruyorsa mutlak surette kendi kendimize çeki düzen vermemiz kaçınılmazdır.
Terbiyeli, ahlaki degerlere önem veren, görgülü Müslümanların her zaman ve her yerde örneklik teşkil edecegi gayet açıktır. Bazı olumsuz görülenlere örnek gösterecek olursak mesela. Sigara, soğan, sarımsak kokusuyla câmiye gelmenin, cemaate katılmanın görgüsüzlük olduğunu görmemezlikten gelmek mümkün degildir. En basitinden giysilerimize, Tişörtlere, gömleklere, montlara resimli yabancı dilde olsun türkçe olsun yazılan yazılar ve resimler camideki ibadet anında huşu dikkati dagıtabilir, huzuru bozabilir. ibâdet edenlerin ibâdetlerini ifsat etmek hem Tabiiki hiç birimizin işine gelmedigi gibi bu durum aynı zamanda terbiye kurallarının da ihlal edilmesidir. Nasılki, Sokakta, insanlar içinde tırnak kesmek görgüsüzlük olarak kabul ediliyorsa, Kişinin Arabasını uygunsuz yere park etmesi, trafikte kırmızı ışıkta geçip hem kendisinin hem de başkalarının hayatını tehlikeye atması görgü kurallarının ihlalidir.
Ayakta, sokakta, umumun ortamlarda yemek, içmek Ayrıca; Toplum içinde bağıra çagıra konuşmak, elâleme hiç geregi yokken caka satmak; Her yerde ve her şeyde sâdece kendini düşünmek, Evde, ya da arabayla giderken dışarıda ses cihazlarını alabildiğine açıp çevredekileri rahatsız etmek, nezaket kurallarının dışındadır. „Bizim mahallenin çocukları ahlâk ve terbiye kurallarından yoksun“ diyen büyüklerimizin bu tür yakınmalarına çogunlukla şahit oluruz. Çocuklar aslında günahsız ve tertemiz doğarlar. „Kuş gördüğü yuvayı yapar“ demişler, çocuklarımız, gençlerimiz,büyüklerinden öğrendiklerini ve gördüklerini yaparlar ve yaşarlar.
İnsanların anormal diye bilinen davranışları ancak görgü bozukluklarından ileri gelir kanısındayız. Muhterem kardeşlerim. Müslümanların mahallesine, şehrine, köyüne, evine, işyerine velhasılı bulundugu ortama adım atınca insanların gözü gönlü açılmalı. Yolda bir Müslümanla karşılaşanlar onun nezaketinden, zarafetinden, kıyafetinden Müslüman olduğunu anlamalı; onun gibi olmaya özen göstermelidir. inanıyoruzki, en tabiî terbiye ocağı ailedir/evdir.
Tam mükemmel olan terbiye müesseseleri normal bir ev terbiyesiyle mukayese edilecek olursa üstünlük mutlaka evde kalır inancındayız. Tarihe bakacak olursak, uzun yıllar varlıklarını devam ettiren devletler bu başarılarını aile ocaklarının sağlamlığına borçludurlar. Aileler bozulduğu zaman yıkım başlar ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkar.Nesillerin selâmeti ailelerin aile olma vasıflarıyla yaşamalarına bağlıdır. Bu bakımdan neslin selâmeti için devletin üç kesime çok önem vermesi gerekir. Bu üç kesim:Ana,İmam hoca,ve egitimcilerdir.
Ana, toplumun çekirdeğidir. O bozulursa çok gürültülü bir yıkım olur. Herkes denendigi gibi Müslümanlar da deneniyor. İslâm’a bağlılıklar/sadakatler deneniyor. Hassasiyetler Ana’lar, baba’lar, gençler olarak topyekün deneme altındayız. Özellikle Ana’ya sahip olursak kurtuluruz. Onun bozulması millet olarak bozulmamıza yol açar allah korusun. Allah (c.c.) sonumuzu hayırlı eylesin. Rabbimiz Furkan suresi ayet.63.te mealen şöyle buyurmaktadır:Rahmanın kulları yeryüzünde vakarlı, agırbaşlı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman, onlaragüzel söz söylerler…
SERMEDKADİR