Rabbimiz Haşr suresi ayet 9.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Her kim de nefsinin hırsından korunursa işte felah bulanlar onlardır.*** Kardeşlerim, Din kardeşligi ve Fütüvvet kalplerin ve ruhların akide bagıyla birbirine baglanmasıdır. İnsanları birbirine baglayan en kuvvetli bag; akide bagıdır, inanç ve iman bagıdır. Kardeşlik,iman kardeşligi,ayrılık ise küfrün kardeşligidir. Kuvvetin birinci kaynagı birlik gücüdür. Sevgisiz birlik ise düşünülemez. Sevginin asgari derecesi kalbin temizligi, en yüksek derecesi kardeşini kendisine tercih etmektir denilmiştr. Sadık ve samimi müslüman kardeş, kardeşini kendisinden daha çok sever ve daha üstün tutar. Çünkü düşünürki kardeşleri ona muhtaç degil , kendisi onlara muhtaçtır. Allaha itaat etmek ve ona isyan etmekten uzaklaşmak gibi kardeşligi devam ettiren bir şey yoktur. Ebû İdrîs el-Havlanî, Mu’âz İbnu Cebelden nakledilen bir hadis mealen şöyle:** Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: „Allah Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri şöyle hükmetti: „Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur…** Takva üzerine kurulan kardeşlik hem dünyada hem ahirette sürekliligini korur. Cenabı hak bizlere islam kardeşligi şuurunu hakkıyla anlama firaseti versin…
2. Rabbimiz Tevbe suresi ayet. 17.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin velileridir…*** Kardeşlerim, Din kardeşliginin kuvvet bulmasında, Fütüvvet ahlakı dün ne kadar önemli idiyse bu gün de o kadar önemlidir diye inanıyoruz. Birlik ve beraberlik ruhu, Din kardeşleri arasında ne kadar gelişir kuvvetlenirse o zaman tabiidirki Müslümanlar kazanacaktır. Günümüzde bireysel hareketlerin başarı kazanacagını ihtimal vermiyoruz.. Nerede olursa olsun en küçük başarılar bile, dayanışmaya, bir ve birlikte olmaya Cemaat ruhunu geliştirmeye, dayanışmaya tevhidin iyice anlaşılmasına ihtiyaç vardır. İslami hareket bilinmelidirki; Müminler toplulugunun bir araya gelerek birlikte yürüttükleri çalışmaların usulüne uygun, sistemli, düzenli bir şekil almasıdır. Gaye, hedef mutlaka, Allahın dinini hayata hakim kılma çaba ve gayretidir. Allah (cc) ihlaslı çalışmaya yönelen müminleri başarıya ulaştıracaktır inancındayız. Hz. Ömer efendimiz anlatıyor: „Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: „Allah’ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler.“ Orada bulunanlar sordu: „Ey Allah’ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!“ „Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah’ın ruhu (Kur’ân) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah’a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler.** Allah (cc) dini gayretlerimizde ve ihlasla hareket etmemizi nasip eder inşaallah…
3. Abdurrahman bin Saffan rivayet ediyor: Babam Safvan Resûlullaha (Medine’ye) hicret etti ve ona biat etti. Resûlullah (s.a.v.) elini uzattı, onun elini okşadı. Safvan, „Ben seni seviyorum yâ Resûlallah“ dedi.Resûlullah (s.a.v.), „Kişi sevdiğiyle beraberdir“ buyur¬du. Kardeşlerim, İslami deger yargıları içerinde en önemli yeri olan bir kavram da Ahlaktır. Müslüman bireyin en çok muhtaç oldugu özellikler ve de güzelliklerin başında ahlaki yapı gelir. Ahlakı olmayan, islam ahlakıyla nefsini ve davranışlarını şekillendirmeyen Müslümanların yapabilecekleri hayırlı bir amel olamaz diye inanıyoruz. Ahlak meselesi dün oldugu gibi bugün de müslümanların en büyük meselesidir. Ahlaki yapımız, Nefis ve hevanın ayaklar altına alınmasını, insanın, karşısındaki kişinin haklarını da en az kendi hakları kadar koruyabilmesinin adıdır ve tabiidir ki bunu da en çok nefsine müdahale edebilenler başarabilmektediler. Müslümanların kurtuluşu inanıyoruz ki Önce İlim ve onunla birlikte yani bildikleriyle amel etmeleri ve ahlaki yapılarını güzelleştirmekten geçmektedir. Bunun içinde müslümanlar zamanlarının en güzelini, vakitlerinin en kıymetlisini ayırmaları icap etmektedir. Ebû Zerr (ra) anlatıyor: „Resulullah (sav) buyurdular ki: „Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir…**Allah meşru işlerinde dogru yolda olanların yardımcısıdır, inancıyla hareket eden her bir müminden razı olur inşaallah. ..
4. Rabbimiz, Zuhruf suresi Ayet.67.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar. Ancak muttakiler böyle degildir.*** Kardeşlerim, İslami yapı içerisinde Cemaat hareketinin en önde gelen hedeflerinden birisi baglılarının ilmi olgunlugunu saglamak genç yaşlı demeden herkesi Allaha kulluk noktasında hayata hazırlamaktır inancındayız. Çünkü biliyoruz ki eger bir yerde İlim yoksa orada cahiliye adetleri hakimiyetini korur. İlimden yoksun bir hareket heva ve heveslerle yoluna devam eder. Dogruların yerini yanlışlar alır. Bunun karşısında ise Güzellikler ve faziletlerin yerini ise çirkinlikler alır. İlimden sonra gelen ikinci ve en önemli husus ameldir. İnanıyoruz ki İlim ancak amelle süslenir ve bezenirse degeri kat kat artar. Daha dogrusu bir deger ifade eder. İlimsiz amelden de, amelsiz ilimden de Allaha sıgınırız. Amelin yerini kuru laf kalabalıgının aldıgı çalışmalara karşı Allah tealanın tüyler ürperten kınaması vardır. Rabbimiz *** Söylediginiz şeyleri niçin yapmazsınız…*** buyuruyor. Ve yalnız başına İlmi kuşanan, İlmini ameliyle yogurmayan kişileri sırtlarında agır yükler taşıyan Merkeplere benzetiyor. Allah celle şanuhu bizleri dogruyu söyleyenler, dogru amel edenler ve her zaman dogru olan ve sıratı müstakimde yürüyenlerden eylesin…
Sermedkadir