Hümanizm hususunda Cemil Meriç diyorki: İmanını kaybeden bir çağın dini. Sözünü dinletmek isteyen her felsefe bu kaftana bürünmek zorunda. Marksizmden egzistansiyalizme kadar Avrupa’nın tüm düşünce akımları hümanist. Kavramdan çok kılıf; kelime değil bukalemun: demokrasi gibi, sosyalizm gibi. Hümanizm genç bir kavram, batı dillerini 1850’den sonra fethetmiş. Ama müstağriplerimiz hemen benimsemiş kelimeyi, onlara göre Yunus’lar, Mevlana’lar, Hacı Bektaş Veli’ler su katılmamış birer hümanist. Hümanizm nedir, kimsenin tarife yanaştığı yok.
Kelimenin iki ayrı manası var: 1) Antikite hayranlığı. 16. asır Avrupası için bir kaçış, bir meçhulü arayıştı hümanizm. Bir egzotizm, bir yeni boyut ihtiyacı. Kilisenin yasaklarından kurtulmak isteyen Orta Çağ insanı Eski Çağ edebiyatlarına kaçtı. Ferdi cemaat içinde eritmeyen paganizm, hürriyetti, direnişti. Nas’ların çelik korsasından kurtulup kilisenin duvarları dışına fırlamak hem cazip hemde tehlikesizdi. Kendi mazisine sığınıyordu batı; manevi mirasını yeni baştan inceliyor, o metruk hazineden el değmemiş mücevherler derliyordu. Antikite hem kendisiydi hem başkası.
İnsan Hristiyanlığın posalaştıramadığı bir düşünceyle yakından temas ediyordu. Vesayetten kurtuluşdu bu, kendi kanatları ile uçmak arzusuydu. Açıktan açığa bir isyan değildi şüphesiz, çünkü Hristiyanlık, greko latin kültürü ile hiçbir zaman göbek bağlarını koparmamıştı. Fakat nas’ların korkuluğundan atlıyarak putperest dünyanın şiir ve düşünce bahçelerine açılmak yine de tehlikeliydi. Ne olursa olsun Avrupa, zincirlerini kırmak, rüştünü ispat etmek, horlanan haysiyetini kurtarmak zorundaydı. Böylece batı aydını çeşitli tahriflerle tanınmaz hale gelen Hristiyanlığı bir yana bırakacak ve giderek kendi kendini tanrılaştıracaktır. Ve inanıyoruzki batı bu kılıfı buldu ve adına hümanizm dedi…
Hümanizm kısaca insan sevgisi olarak açıklanabilir. Hümanizmin, „insan sevgisi“, „barış“, „kardeşlik“ gibi değerleri kapsadığını sanılır halbuki hümanizm, „insanlık“ kavramını, insanların yegane amaç ve odak noktası haline getiren bir yanılgıdır. Bir başka deyişle, insanın yaratıcı ile irtibatını kesip sadece kendi varlığı ve benliği ile ilgilenmeye çağırır. Hümanizmin bu anlamı, özellikle de kelimenin Batı dillerindeki kullanımında belirgindir. Hümanizmin İngilizce’deki sözlük anlamı şu şekildedir: En iyi değerler, karakterler ve davranışların doğaüstü bir otoritede değil de, insanlarda olduğuna inanan düşünce sistemi. (Encarta® World English Dictionary)
Hümanizm, tüm gerçekliğin bizzat Tabiatın kendisinden ibaret olduğuna inanır, kainatın temel materyali, zihin değil madde-enerjidir…. (Hümanizme göre) Doğaüstü varlıklar gerçek değildir; yani insan düzeyinde, insanlar doğaüstü ve ölümsüz ruhlara sahip değildirler ve tüm evren düzeyinde, evrenimizin doğaüstü ve sonsuz bir Yaratıcısı yoktur. (Corliss Lamont, The Philosophy of Humanism 1977, s. 116)
Ernest Renan: „Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.“ Lessing’in şu sözleri de bu düşünüyü destekler: „İnsanların olumlu bilim ve akıl ile aydınlatılmasıyla bir gün dine gerekseme kalmayacaktır.“ (Dr. Selami Işındağ. „Olumlu Bilim-Aklın Engelleri ve Masonluk“. Mason Dergisi, yıl 24, sayı 25-26 [Aralık 76-Mart 77])
Görüldüğü gibi, hümanizmin temeli doğrudan ateizme dayanmaktadır. Tanrı inancı yerine insan kendi nefsini, egosunu, tatmin, arzu, zevk, hazzını merkeze oturtur bu görüş. Ateist görüşten, din yerine bilim veya hümanizm kelimelerini koyup ateizmi başka isimlerle yeniden gündeme getirmenin insanlığa kan, göz yaşı, ahlaksızlık içinde sapıklıklarla dolu bir kaybolmuş dünya hayatı kazandırmak dışında insanlığa ne katkısı olmuştur ki,hümanizmle olsun…? Günümüzde hümanizm, ateizmin diğer bir ismi durumundadır. Bu gerçek, hümanistler tarafından da açıkça kabul edilir.
Geçtiğimiz yüzyılda hümanistler tarafından yayınlanan iki önemli „manifesto“ yani beyanname vardır. Birinci manifesto 1933 yılında yayınlanmış, II. Hümanist Manifesto ise1973 yılında yayınlanarak birincisini teyid etmiş, ancak aradan geçen zamanın gelişmelerine göre bazı ilaveler içermiştir. Bu maddelerde; insanın, evrim teorisinin öne sürdüğü gibi, yani yaratılmadan var olduğu yalanı öne sürülmektedir. İnsan ruhunun varlığı reddedilmekte, insanın maddeden ibaret olduğu iddia edilmektedir. „Kültürel evrim“ iddiası öne sürülmekte ve insanın „fıtratının“ (yaratılıştan gelen özelliklerinin) varlığı reddedilmektedir.
I.Hümanist Manifesto’nun insanlığı çatışmaya sürükleyen etkenin dini inanç olduğu şeklindeki çarpık iddiası da, tarihsel tecrübelerle çürümüştür. Hümanistler, dini inançlar ortadan kaldırıldığında insanlığın mutluluk ve huzur bulacağını öne sürmüşler, oysa bunun tam tersi yaşanmıştır. Nitekim I. Hümanist Manifesto’nun yayınlanmasından 6 yıl sonra patlak veren II. Dünya Savaşı, tamamen din-dışı bir ideoloji olan faşizmin insanlığa getirdiği felaketlerin belgesidir. Hümanist bir ideoloji oldugu ileri sürülen komünizm, önce Sovyetler Birliği’nde, ardından da Çin, Kamboçya, Vietnam, Kuzey Kore, Küba,venezüela ve çeşitli Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde insanlığa eşi benzeri görülmemiş bir vahşet yaşatmış, toplam 120 milyon insanın hayatına mal olmuştur.
Batı tipi hümanizmin (kapitalist sistemlerin) de kendi toplumlarına ve dünyanın diğer bölgelerine barış ve mutluluk getiremediği açıktır. Hümanizmin son yüzyıl temsilcilerinden ernst rennan diyorki: Yürekten inanıyorum ki geleceğin dini katıksız bir hümanizm olacaktır, yani insanın bütününe saygı; hayat ahlaki bir değer taşıyacak, kutsileştirilecek yüceltilecek.Yarının başlıca kanunu güzelim insanlığa özen göstermek. Belli bir şekle bürünmeyecek bu inanç, hizipler ve tarikatlar gibi kimseye kapalı olmayacak. Akıldan başka kılavuz tanımayan, gizli remizleri, tapınakları, rahipleri bulunmayan, kiliseler dışı dünyada gönlünce yasayan geniş ve hür ilim.. iste insanlığı kanatlandıracak biricik inanç“
Burada yine cemil meriçe bakalım diyorki: Kilisenin abesleriyle bunalan serazad zekalardan kimi, „tabiatta tanrı yoktur, tanrıyı yaratan insandır. Toplum kendi değerlerini gök kubbeye aksettirmiş, beşeriyi ilahileştirmiştir“, dedi; kimi, „insanlığı kurtaracak tek kılavuz ilimdir“; ne Rab ne ibadet. İnsanın yabancılaşmasıydı din, bir çeşit afyondu. Geçen asrın düşünce fatihleri Promete’yi bayraklaştırırlar, „bütün tanrılardan iğreniyorum“ diyen Promete’yi. iyi ama Promete’nin iğrendiği tanrılar karanlık bir çağın kan dökücüsü, habis, zenperest mabudları değil mi?
Hümanizm, Avrupalı için kaybettiği dinlerin, yıktığı inançların yerini alan bir put. Hümanizm bir aydın hastalığı ama kimse bu izmin hudutlarını çizemiyor. Diyorlar ki hümanizm, insanı mükemmelleştirmek, varabileceği en yüksek irtifaa yükseltmek yani gerçek insan, kamil insan yapmak. Yalnız örnek kim olacak? Sokrat mı, Vinci mi, Erasmus mu, Goethe mi? Nietzsche’nin ideali insan-üstü idi; yakın tarihin kanlı tacidarları bu rüyanın ne kadar tehlikeli olduğunu ispat ettiler. Carlyle’in kahramanlarına gelince onlar da mazide yasayan veya yaşandığı farz edilen birer gerçek veya tecrid.
Hümanizm insanın tanrılaştırılmasıymış, hangi insanın, feylesofun mu, kozmonotun mu, yığının mı? Hümanizm, saltanatının sarsıldığını anlayan kilisenin de bayrağı. Adının Türkçe karşılıgı insancılıkta olsa Hümanizm terimsel tanım açısından „sevgi“ içermez. Daha felsefi ve bilimsel bir temeli ifade eder. Türkçe karşılığı „insan-merkezcillik“tir. Yani Hümanizmde tanrı-merkezcillik geri plana atılır ve bir anlamda reddedilir, insan-merkezcillik esas alınır. Bu kavram psikolojik derinliği olan sevgi ve benzeri duygu durumları değil, felsefi temelli objektif bir kavramdır. Örneğin bir fiilin değerlendirmesinde „tanrının/tanrıların hoşnutluğu“ değil „insana faydası/hoşnutluğu“ esastır. Bu açıdan da Hümanizmin, seküarizmle sıkı bir ilişkisi vardır. Yine yapılan anayasalarda kanunların düzenlenmesinde tanrı-merkezcilliği değil insani merkeziyetçiligi esas alan bir ideolojidir hümaniz.
Allahım bizleri senin sevdiklerinle bir ve beraber eyle. Bizleri senin razı oldugun dogruları yaşayanlardan eyle.Bizleri Kuran ve sünneti seniyye bütünlügünden kopanlardan eyleme. Bizleri yolunu sapıtanlardan ve azgınlaşanlardan eyleme. Sen her şeylere kadirsin Allahım…Amin…
Sermedkadir 06.03.2013