İLLUMİNATİ ÇETESİ ÜZERİNE NOTLAR…

Rabbimiz  Mümtehine  suresi  ayet.13.te  mealen  şöyle  buyurmaktadır: ***Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir…*** Kardeşlerim, Tarih içerisinde zalimleri gözden geçirdigimizde gözümüzün önüne hemen Firavunlar geliyor, Nemrutlar geliyor, Arkasından yardımcıları konumunda olan Haman lar geliyor ve bilgiyi yanlış yerde ve yanlış zamanlarda kullanan BELAM lar geliyor.

 

Tabiidirki İBLİSİ ve Şeytanı ve aynı zamanda onların yardımcıları olan Şeytanın Askerlerini burada zikretmeden geçemeyiz. Bütün bunlar menfiligin, kötülügün, bozgunculugun, yıkıcılıgın, anarşinin, Küfrün, Münafıklıgın, Bidat, Fesat, Fitne ve bilinen her türlü kötülügün kaynagı konumundadırlar… Bir de Karun dan bahstmeden geçersek büyük bir eksklik olur tabiiki.

 

Rabbimiz  Kasas Suresi Ayet. 76-77. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Karun, Musa nın kavminden biriydi, ama onlara karşı azdı. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir toplulugun zor taşıdıgı hazineler vermiştik.  Toplumu ona: Böbürlenme. Allah böbürlenenleri sevmez. Allahın sana verdigi şeylerde Ahiret yurdunu da gözet,  dünya daki payını da unutma; Allahın sana yaptıgı iyilik gibi  sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk arzulama, çünkü Allah bozguncuları sevmez demişlerdi…***

Allahın Dinini kendi çıkarlarına alet eden ve etmeye çalışan Şeytan ve Şeytanın askerleri, Nemrutlar, Firavunlar, Şeddatlar, Belamlar, Hamanlar nasıl hala zamanımızda da torunları kanalıyla işlerini yürütmeye devam ediyorlarsa Karun ve onun zihniyetinde olanlarda aynı vaziyette Ekonomik ve İktisadi alanlarda bozgunculugunu, sürdürmekle, devam ettirmekle meşguller…
Bunlardan bir tanesi         İLLUMİNATİ Toplulugudur. Bu teşkilat zamanımızda Dünya milletlerine kan kusturan ve Dünya hakimiyetini ele alarak her türlü faaliyetleri başta Ekonomik güç olmak üzere, Siyasi, Askeri, Egitim ve Ögretim, saglık teşkilatı ve de en çok önem verdikleri Dünya çapındaki Televizyon, Radyo, Gazete, Dergi, elektronik Haberleşme ve Bilgisayar şebekeleri aracılıgıyla her türlü güç ve kuvvet odaklarını ellerinde bulundurup en sonunda arzuladıkları, şanlı döneme ulaşmaktır. Bu da Başkenti KUDÜS olan KRİSTAL KRALLIGININ kurulması hadisesidir…
Amerika Birleşik Devletleri nin Savunma politikası, stratejik silah sistemleri ve uluslararası ilişkiler konusunda egitim veren Texsas  Üniversitesi Profesörlerinden Texe Marrs İlluminati – Entrika çemberi isimli eserindeki ifadesinde: Süper zengin olan ve Dünyanın degişik ülkelerinde yaşayan ON HANEDAN ın kurdugu KRİSTAL KRALLIK kurma maksadıyla Dünyayı ele geçirmeye hazırlanan bir Teşkilat olarak adlandırıyor İLLUMİNATİ ÇETESİNİ…
İkinci Dünya savaşının karanlık günlerinde İngilterenin önde gelen politikacılarından Winston Churchill in açıklamalarına bakacak olursak: İLLUMİNATİ ÇETESİ Adam Weishaupt tarafından 1776. Yılında kurulmuş ve kuruluşuyla birlikte dünya barışını hedef alan Komplolar artmaya başlamıştır.  Bu yazılardan İLLUMİNATİ Çetesinin bu günkü liderinin David Rockefeller oldugunu anlıyoruz. Bu kişi 1973.yılında TRİLETERAL Komisyonunu kurup bu örgütün hedeflerinin ise başında DÜNYA HÜKÜMETİ  kurma oldugu gündeme getirilmektedir…
Profesör Jose Arguellese göre: 1997-2002 Yılları arasındaki beş yıllık süre yeniden ÜREME dönemidir. 2003.Yılından itibaren gündeme girecek olan Kaos dönemi, YENİ DÜNYA DÜZENİ ni ortaya çıkaracaktır. 2007-2012 Yılları arasındaki şanlı dönem, Başkenti KUDÜS olan KRİSTAL krallıgının kuruluşuna vesile olacaktır.  Dindar bir Hristiyan olan Prof. Texe Marrs a göre, İLLUMİNATİ çetesinin Amerika Birleşik Devletleri nin yönetimini ele geçirmesi Cumhuriyetçi Richard Nixon un, Nelson Rocefeller in tavsiyesine uyarak, ABD nin Dış ilişkiler baş danışmanlıgına Henry Kissinger i  getirmesiyle başlamıştır…
O tarihten itibaren İLLUMİNATİ çetesi, ABD yönetiminde söz sahibi olmuş, Bill Clinton döneminde ise kesin bir ZAFER elde etmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinin  6. Trilyon dolar olan dış borçlarının 4 Trilyon doları, Dünyanın dört bir yanında özellikle Fransa, İtalya, Avusturya, Almanya, İspanya gibi ülkelerde bulunan  ve İLLUMİNATİ nin iç çemberinde yer alan İlluminati üyeleri tarafından saglanmıştır…
Prof. Texe Marrs, yıllarca süren araştırmasında İlluminatiyi ve ON  GİZLİ EFENDİ sini açıklamakla kalmamış, halen ABD yönetiminde yer alan DIŞ ilişkiler konseyi  CFR. Trilateral Konseyi TLC, Bilderberg B ve İLLUMİNATİ  çetesinin kurdugu diger teşkilatların ki bunlar Asen Enstitüsü, Kafatası ve Kemik tarikatı, Opus Die, Dünya Ekonomik Forumu  gibi teşkilat üyelerini Liste halinde sunmuştur. Şu hususu açıklamakta fayda vardır sanıyorum İLLUMİNATİ Çetesinin ON GİZLİ LİDERİNİN serveti, 102 bagımsız DEVLETİN gayri safi milli hasılasından daha fazladır…
Şurası bir gerçektirki Yüz yılı aşkındır ABD İLLUMİNATİ Çetesinin kontrolü altındadır… Yakın zaman içerisinde yani 1990 yılında ÇÖL FIRTINASI harekatıyla Basra körfezine, daha sonra SONSUZ ÖZGÜRLÜK operasyonuyla Afganistan ve Hazar bölgesine yerleşmiştir. Bu Operasyonların bir degil,  birden fazla sebebbi vardır. Amerikanın küresel Hakimiyetini  devam ettirebilmesi için, KAOS ortamının dünya  yüzeyinde  her  zaman devam etmesi gerekir.  Bilindigi  gibi  Vakşi Kapitalizm, savaşı kazanç vasıtası olarak gören bir ideolojidir.
İLLUMİNATİ Çetesinin iç çemberinde  yer alan ve dış ilişkiler Komisyonunda önemli agırlıgı bulunan , ABD Başkanının danışmanlarından William Seidman ın şu itirafı, meselenin kavranmasını kolaylaştırmaktadır. : Irak ta Mc Artur tarzı Askeri bir yönetim kuracagız ve PETROL kaynaklarını ele geçirecegiz. Körfezdeki Petrol kaynaklarını ele geçirdikten sonra çok şey degişecektir.  Kimse bize karşı Petrolü silah olarak kullanamayacaktır…
Askeri Yönetim; Suudi Arabistan da dahil, Petrol üreten Arap ülkeleri üzerindeki denetimimizi GARANTİ altına alacaktır.  Suudi Arabistan ve Irak gibi iki büyük  Petrol kaynagını ele geçirir ve bu iki bölgedeki  İSLAMCI grupları yok edebilirsek, Amerikanın  Dünya Ekonomisi üzerindeki Hakimiyetini – hegomonyasını saglaması için önemli bir adım olacaktır.  Uluslararası sistemi, birleşmiş milletler teşkilatının  temsil ettigi ve bu teşkilatın karar mekanizmasında İLLUMİNATİ Çetesinin önemli bir agırlıgının bulundugu bilinmektedir…
Amerika Birleşik Devletlerinin  Ortadoguda sahneye koydugu; Kronik kaos yani İstikrarsızlık politikası, önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.  Bölge ülkelerinin birbirleriyle olan münasebetlerinde, Amerikanın belirleyici bir role sahip oldugunu  söylemek mümkündür.  Uluslararası hukuk adına  yazılan ve söylenen bütün kuralların  deformasyona ugradıgı ve ABD nin keyfi kararlarına  göre mahiyet kazandıgı görülmektedir…
Yeni dünya düzenini anlayabilmek için inanıyorum ki Yukarıda da geçtigi gibi CFR yi, ve bu düzenin ardındaki güçleri çok iyi tahlil etmek zaruridir.  Bu düzenin ardındaki güçler aynı Masonlar, Rotaryenler ve Liones’ler gibi sır perdesi ardında saklanmayı  usul olarak kabul etmişlerdir. Onların düşüncesine göre: Bir perde her zaman gereklidir. Cümlesini ifade ettikten sonra İLLUMİNATİ Çetesi yayınlarında deniliyorki: Gücümüzün büyük bölümü gizlenmekten kaynaklanır…
İlluminati  çetesi  üyelerinin  idealleri  tek  noktada  birleşir  o da; Dünya düzeninin hizmetçileri degişir ama DÜZEN her  zaman sabit kalmalıdır. Eger gizlilik  deşifre  edilir  ve çok fazla kişi CFR yi farkederse, bu kez güç Bilderberg ya da Trilateral Komisyonuna aktarılır.  Ama düzen egemenligi sabit kalmaktadır. ( İlluminati Locasının 1794.teki bir metninden. )
Kardeşlerim, Yaşadıgımız Dünya 20. Yüzyılla birlikte eskisinden çok farklı bir Dünya haline geldi. Yüzyılın hemen başlarında  tüm güç dengeleri degişti. Bütün güçlü bilinen MONARŞİLER yıkıldı ve yerlerine 19. Yüzyıldaki anti Monarşik dalganın yeni sonucu olan ULUS – Devlet ler kuruldu.  İslam Dünyası, dünya politikasında son temsilcisi olan  Osmanlı Devletinin yıkılmasıyla  gücünü nerdeyse tamamen yitirdi.  Yeni bir Dünya düzeni, aslında bu Yüzyılın başlarında kuruldu. Bu Düzen, Dünyanın Amerikan egemenligi altına girmesiyle  başlıyordu. Ve bu nedenle de, 20. Yüzyıl giderek Amerikan Yüzyılı haline gelmiştir…
Bu durumda, 20.yüzyılda Dünyayı etkileyen büyük politik gelişmelere de göz atacak olursak burada da YAHUDİ parmagını görüyoruz.  Yahudi önde gelenleri ve Masonlar bütün yan kuruluşlarıyla birlikte  yeni bir Dünya egemenligini kurmayı hedeflemişlerdi. Bu hedeflenen  Krallık ismen KRİSTAL KRALLIGI olarak vaad edilmiş olan topraklarda kurulacaktı.  İnançları geregi MESİH – Yani kurtarıcı geldiginde  kesin olarak kurulacagı umulan Dünya egemenliginin alt yapısı KABALA cıların geliştirdikleri * MESİHİ DÖNEM İNSAN ELİYLE BAŞLAYACAKTIR *  kuralına uygun olarak yeni Dünya düzeni gerçekleştirilecektir…
Bilindigi gibi önceki Yüz yıllarda , Masonluk, tek başına uluslararası dengeleri kontrol etmeye yetiyordu. Fakat 20. Yüzyıl, Dış Politika kavramını  ve Ülkeler arasındaki ilişkilerin dogasını çok daha karmaşık bir hale getirdi. Artık büyük Ülkelerin dış politikaları son derece kapsamlı bir kadro elinde şekillendirilmeye başlandı. Artık yalnızca akıllı, Zeki bir KRAL ya da bir – iki Devlet adamı degil , ancak UZMAN bir kadro tarafından yönlendirilebilecek  bir DİPLOMASİ tarzı dogmuştu…
İşte İTTİFAK bu nedenle yeni mekanizmalar üretti. Böylece İttifakın karar merkezleri, klasik LOCA atmosferinden çıkarak daha gelişmiş  ve modern yöntemlere kaymaya başladı. Masonluk hala çok önemliydi ve Ülke içi kontrolün  saglanması için zaruriydi. Ancak dış politika alanı , Masonlugun mistik görünümünden ve inançlarından – Ritüellerinden soyutlanmış bu yeni kurumların  denetimine geçti…
Şurası bir gerçektir ki bu örgütün kurucuları Yani yeni dünya düzenini planlayan ve hayata aktaran kurumun başında YAHUDİLER gelmektedir. Yeni dünya düzenini belirleyici en önemli unsur PARA ve EKONOMİ olacaktır. Yahudi toplumunun ise Para ile olan ilişkisi, büyük ölçüde İBRANİ ögretisinden kaynaklanmaktadır.  Yahudilerin İnanç, İtikad ve İman yönlerine baktıgımızda ön plana çıkan husus Yahudi dini Dünya merkezli ve MADDE ye yönelik bir DİN oldugu gayet net bir şekilde ortaya çıkar…
Yahudilerin Maddeye bu denli tutkuyla sarılmalarından dolayı ve bu nedenlerle, İslam Dini ve Katolik dinlerinde uzak durulması ifade edilen söylenen PARA HIRSI , tam aksine Yahudilikte meşru, hatta teşvik edilen  bir yapıya sahiptir. Bu nedenle  İslam Dininde  ve Katoliklerde yasaklanmış olan FAİZ sistemi, Yahudilikte serbest bırakılmış ve hatta tavsiye edilen bir kazanç kapısı haline getirilmiştir. Bu yüzden bütün Bankacılar ve Bankerler öncelikle Ya Yahudi asıllı ya da Yahudi temayyüllü oldugu bilinen bir gerçektir…
 Bankacılık ve Bankerlik tarihine kısa bir göz atılınca ne demek istedigim açık ve net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.  Mesela Max Weber  de, Yahudi – Para ilişkisinin DİNİ boyutunu özenle vurgulayarak, Yahudilerin parasal işlemler konusundaki tercihlerinin nedeni Ritüel – yani iman ve inanc yönlü – telakkileriydi der. Faiz, Ortaçag daki Yahudi ekonomik gücünün de temelini oluşturmuştur…
Kimsenin Tefecilik – Bankerlik yapmadıgı bir ortamda, bunu bir DİNİ emir olarak gören Yahudiler tefecilikte özelleşmişlerdir.  Ortaçagda  Yahudiler tefeciler genelde yüzde otuz civarında FAİZLE borç verdiklerini ancak bu oranın zaman zaman yüzde yüz lere  bile vardıgı tarihi kaynaklarda yazılmaktadır.  Ortaçag boyunca  YAHUDİ ve TEFECİ kavramları o kadar özdeşleşmiştirki, bazı dillerde aynı anlamda kullanılır olmuştur… Yahudi Tefecilerin bir özelligi de, mesleklerini sürekli  olarak Babadan – ogula aktarmaları ve bu şekilde sürekli katlanan bir sermaye ile büyük bir EKONOMİK güce ulaşmalarıdır.
Para gücünü, finansman kaynaklarının  Yahudiligin genel çıkarları için kullanıyorlardı. Bu ailenin aynı zamanda kuvvetli bir IRK  bilinci vardı. Bilindigi gibi Yahudiler, Yahudi Anne’den dogmayan birisine asli YAHUDİ gözüyle bakmazlar.   Zaten hanedanın kurucusu olan Mayer Amschel, güçlü bir IRK bilincine sahipti. Bu nedenle de, TEVRAT ın * Kızlarınızı onların ogullarına vermeyeceksiniz ve ogullarınıza ve kendinize onların kızlarını almayacaksınız … *  Hükmü geregi, ogullarına IRK DIŞI EVLİLİKLER yapmamalarını vasiyet etmişti.  Bu kural, hanedanın  üyeleri tarafından titizlikle uygulandı…
Rothschd’lerin İBRANİ  ögretisine bu denli baglı olmaları kuşkusuz çok önemliydi. Çünkü İbrani ögretisi, Yahudilere diger uluslar ve DİNLER üzerine bir Hakimiyet vaad ediyordu. Ve bu kitabın  ögretisi sonucunda  Kabalacılarda bu HAKİMİYETİ gerçekleştirmek için çalışıyor, MESİH – Kurtuluş Planı geregince  * Tarihin akışını degiştirmeye * Ugraşıyorlardı. Güç istiyorlardı. Rotschild gibi  IRK BİLİNCİ yüksek bir Ailenin böylesine dev bir EKONOMİK GÜCE ulaşması ise kuşkusuz MESİH PLANI için dev bir destek anlamına geliyordu…
İşte yazının başından beri vermek istedigim mesaj bu husustur. İlluminati Çetesi Tarih akışını Yahudi ögretisi dogrultusunda degiştirmek için kurulmuş bir örgüttü. Bu örgütün en önemli kaynagı Para ve ona baglı olarakta Dünya siyasetini ellerinde bulundurma hadisesidir. Bu ve bunun gibi Yahudi  Bankerler, 20.Yüzyılın başında ellerindeki Ekonomik güç ve kurdukları * IRK DAYANIŞMASI * sayesinde çok büyük politik sonuçlar elde edecek hale geldiler…

Elbette Dünyanın tüm büyük sermayedarları, Yahudilerden oluşmuyordu. Ama Yahudi sermayedarların özelligi diger MESLEKTAŞLARINDAN farklı olarak politik sistemi yalnızca daha çok kâr  etme amacına uygun olarak degil  SİYON idealini gerçekleştirme  hedefine, ya da bir başka deyişle  MESİH  – Kurtuluş PLANINA uygun olarak yönlendirmeye çalışmalarıydı işte bu YAHUDİ farkıydı…

İşte bu Dünya ya HAKİM olma çabasıydı. İşte bu Dünya siyasetinin yalnızca Yahudiler tarafından idare edilebilecegi inancı için gayretli bir çalışma temposunun sonucuydu. İşte bu Yahudi hiç bir toplumdan emir almaz ama devamlı emretme ve idare etme makamında bulunur inancının göstergesiydi. İşte İLLUMİNATİ bu gayelerin hayata hakim kılınması gayesiyle kurulmuştu…
Kısaca Yeni dünya düzeni söylemine bakacak olursak: Zaten Yahudi düşüncesi Böl, parçala, yut teorisiyle hareket etmiş ve önlerindeki bütün engelleri Ekonomik yolla, olmadıysa kültürel yolla, biraz ileri düşünce de de Siyasi yolla kaldırmaya başlamıştır. Önce Dinlerin Hakimiyetini ortadan kaldırmak lazım teorisi işletilmiş Kilise ile birlikte krallıgın sonunu 1789.yılında hazırlamışlar. Sonra Milletlerin içine fitne kıvılcımı düşürülmüş Yahudi Dürkeim ideolojisiyle Milliyetçilik – Irkcılık akımı başlatılmış Osmanlı İmparatorlugu parçalanmış bilahare Birinci dünya savaşı sonrasında da çökertilmiştir.
Ayn teorinin bir başka versiyonu Rusya da işletilmiş Yahudi Karl Marks ideolojisiyle çok köklü ve yıkılmaz zannedilen ÇARLIK Rusyası yerle bir edilmiş, Planın Ekonomik boyuttaki çalışmaları neticesinde ise Avusturya – Macaristan İmparatorlugu da Yahudiler tarafından tarihin derin kuyularına yuvarlanmıştır. Böylece Tapınakçı Şövalyeler geleneginden kaynaklanan  MASONLUK ve Yahudi önde gelenleri , ortaya çıkan bu yeni sisteme Hakim olmak için yeni örgütler oluşturmaya başladılar.   Ve işte CFR yani DIŞ İlişkiler Konseyi böylelikle kurulmuş oldu.
CFR, Adı üstünde Dış ilişkiler konseyi dir, Yani  amacı, gayesi Amerikan dış Politikasını yönlendirmektir. Ancak bir ülkenin, hem de Amerika gibi  bir ülkenin  dış politikasını yönlendirmek, yalnızca karar mekanizmalarını ele geçirmek suretiyle başarılamaz. Siyasi gözlemciler, 1945 yılından sonraki Amerka Birleşik Devletleri politikasının  kesin olarak CFR Hakimiyetinde  düzenlendigi konusunda birleşiyorler. CFR nin egemenliginin Rockefellerin elinde oldugu hususta da  söz birligi ediyorlar. Rockefellerin CFR üzerindeki denetimi, Amerikada çokça yazılıp  çizilmiş bir konudur.
Rockefellerin Dış ilişkiler Konseyi üzerindeki denetimi yalnızca Konseye akıttıkları dev boyutta para ile sınırlı kalmıyor. Rockefeller’ler, paranın verdigi güçle kurumun başına  kendi adamlarını atıyorlar ve Henry Kissinger gibi Yahudileri  Dışişleri bakanlıgında çok uzun süre tutabiliyorlar. Kısaca günümüz siyasetine yön veren kurum da aynı ismi ve aynı örgütü taşıyor İLLUMİNATİ-CFR- Bilderberg ve tabii eşittir Yahudi diyoruz…
Şunu ifade etmek gerekirki CFR nin yani  Dış İlişkiler Komisyonunun yani İLLUMİNATİ Çetesinin başından beri bütün planları Yahudilerin istedikleri dogrultuda işlemiştir. Şimdi Kominizm ve bir bakıma Rusyanın çökmesi ve devre dışı kalmasıyla Dünya düzeni şekil degiştirmiştir. Yeni Dünya düzeni içerisinde Rusya da dahil bütün Dünya ülkeleri Amerikanın şemsiyesi altına girmeli ve tek super güç oldugunu kabul etmelidirler…

Dolayısıyla Üçüncü Dünya düzeninde tek düşman gittikçe yükselişini sürdüren İslam dır…Her geçen gün, Amerika – Rusya yani Kuzey ittifakının bir Anti İslam karakterini İslam düşmanlıgı politikalarını yeterince ortaya çıkarmıştır. Bu kanuda en faal çalışmayı Yahudi Henry Kissinger ile Boris Yeltsin sürdürmüş ve dostluk adına büyük bir başarı saglamışlardır. En son alınan karalarda NATO nun misyonu İSLAMA KARŞI SEKÜLER rerjimleri korumak amacı ortaya çıkmıştır… (Yeni Masonik Düzen.H.Yahya.315-408)
Daha önce de yazdıgımız gibi plan bellidir. YENİ DÜNYA DÜZENİNDE, Başkenti KUDÜS olması gereken KRİSTAL KRALLIGIN kurulması için Dış ilişkiler Komisyanu – ILLUMİNATİ, Masonlar, Tapınak şövalyeleri, Bilderbergciler, Trilateral Komisyon üyeleri, Rotaryenler, Lionesler her türlü gayret ve çabayı gösterceklerdir. Ve bu oluşum için sadece Irak Afganistan Hazar üçgeninde Bir buçuk milyon insan öldürülmüştür ve KİRLİ savaş hala devam etmektedir…
Soguk savaşın sona erdigi 1989. Yılı, Devletler hukuku ve uluslararası sistem açısından, tam bir dönüm noktası olmuştur.  Komunizmin Dünyada İflas etmesi ve Sovyet sosyalist Cumhuriyetler Birliginin dagılması, Vahşi Kapitalistlerin bütün dünyayı ele geçirme ihtiraslarını ön plana çıkarmış ve İLLUMİNATİ Çetesinin hazırladıgı  * Küresel İmparatorluk * planı yeni dünya düzeni planı olarak devreye sokulmuştur…
Şurası bilinmelidir ki; Sadece Türkiye de degil, Bütün Dünya ülkelerinde  DERİN DEVLET olarak ifade edilen ve HUKUKİ meşruiyeti bulunmayan çetelerin faaliyet gösterdigi artık bilinen bir gerçektir.  Mesela İtalyada P-2 Mason Locasının ; GLADYO adı verilen ve Siyasi cinayetlere imza atan derin çeteleri yıllarca yönettigi, hatta Devlet adamlarına komplolar kurdugu malumdur. Amerika Birleşik Devletlerinin  derin Devleti CFR adı verilen  ve Küresel sermayenin yol haritalarını çizen bir grubun kontrolündedir bu grubun adı İLLUMİNATİ Çetesidir… (H.Aktaş. Misak.172)
Önce Afganistanı, sonra da Irakı işgal eden George W. Bush Yönetiminin yeni rotası; Lübnan, Suriye ve İran hattıdır.  İsrail Devletinin güvenligini saglamaya, Petrole ve Enerji kaynaklarına el koymaya karar veren Amerika nın şimdiki yöneticileri daha  önceki selefleri  gibi bu  idealleri  uğrunda yeni  yeni  senaryolar  peşindedirler. Bu  senaryolardan  biriside sanal  KIYAMET  senaryolarıdır…

İllüminati çetesinin önceleri  olmadıgı  gibi  şimdilerde de elinde, dilinde  ve  gönlünde insanları fıtrata çağıran bir nizam yok. Hepsi cicili söz, aldatma. İnsanlar, kalpazanlığı anlamasın diye savaş ateşi sürekli yakılır. Rabbimiz Nisa  suresi  ayet.120.de  mealen  şöyle  buyurmaktadır: *** Şeytan onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir…***

Şeytan bu. Hayatın doğal akışını bozmak için var: şeytan yanında kıymetli ya da direk şeytana hizmet eden nifak sahipleri, bankerler, mafya babaları, uyuşturucu baronları, beyaz kadın tacirleri, hakikati altüst eden politikacılar kısaca İllüminati. İblis’in “boş kuruntuları.” Dipsiz emel, boş ümit, yalan sevda, batıl düşünce, dünyada cennet, ilerlemeci tarih, laik kutsal, yaldızlı ideoloji, fakirlik korkusu, yarı tanrı olma hevesi, dünya hâkimiyeti rüyası… Adını ne koyarsanız koyun.

Şeytan, boş vaatlerle, kuruntularla aldattı. Solcu; sınıfsız toplum, sağcı; zengin hayat, feminist; üstün kadın, milliyetçi; üstün ırk, liberal; özgür hayat, Yaratılışı bozmak idealleri. Kadını erkeğe, erkeği kadına benzettiler. Metroseksüel erkek ve erkeklere  benzeme modasını  sürdüren kadına şaşırma vaktimiz çoktan geçti. Dini Nikâh müslüman  oldugunu  söyleyen çoklarının literatüründen  çıktı  ne  yazıkki. Zina konuçulmaz  ve tartışılmaz vaziyete  getirildi.

Bazıları Şeriatı  yalnız  Dört  kadınla  evlenmek  zannederken giyim,  kuşamdan  arındırılmış  kadın bazı  kesimlere zina’yı günlük ibadet gibi yazılı  ve  görsel  medyada olağan  hale  getirdi. İçkinin su yerine geçmesi olağan karşılanır  oldu. Doğruluk, serbest piyasa tanrısına göre zulüm. Spekülasyon, faiz, karaborsa rasyonel. Kanun yapma hakkı tartışmasız meclislerin. Allah’a değil her şeye tapma olağan ve  özgürlük  adı  altında hak  olarak topluma  bağışlandı.

Şeytan ve şeytanlıkların sancağı yaşanılan  hayata egemen, hakim  hale  getirildi. Dünya’daki basın  ve  yayın  sektörünü  elinde  tutan İllüminati haram  bilinen  ne  varsa Halkı  Müslüman  olan  Ülkelerde dahi  olagan  hale getirdi. hakikati örtmek yahudi  ve  yahudi  sevicilerin  ortaklaşa gayret  ve  çabalarıyla Allahın dini, mukaddes  bilinen bütün mutlak  dogrular insanların  hayatlarından çıkarılmaya  yemin  ettirilmiş şeytanlıgın  güdümüne  sokulmak  isteniyor işte  bu  şeytani  merkezin  günümüzdeki  adıdır  illimünati  çetesi…

Kuruldugu  günden  zamanımıza kadar İlahi  düzeni yıkma, bozma, devirme  üzerine  kurulup  kendi şeytani  iktidarını hayata  hakim  kılma  ugraşı  veren  bir  çeteyle dünya karşı  karşuya…Bu Örgütün akademik üyesi, akıl  hocalarından Samuel Huntington açıkça niyetlerini  ortaya  koyuyor  bu  niyetin  adı: “Medeniyetler Çatışması.” Medeniyetlerin çatışması sade bir tez değil aynı zamanda temenni. Ve İllüminati içinde yeni bir aşama.

Aşama zira 1575 yılında İllüminati kurulduğunda Yahudilik ve Hıristiyanlığın çatışma için yeterli olmadığını düşünmüşlerdi. Bu yüzden evrensel insanlık dinleri kurmaya karar verdiler: Laiklik, Hümanizm ve Milliyetçilik teslisi altında Kapitalizm, Komünizm ve Kemalizm gibi yerel ideolojiler inşa ettiler. Artık çatışmalar yaygın olacak ama daha önemlisi ideallerini  kuralsız  yani kitapsız yürüyecekti. Aydınlanma adını  verdikler  zaman  dilimi içerisinde kitapsız dinlerini iki dünya savaşında 80 milyon insanın hayatına hiç uğruna kıydıkları  acı  gerçegi hala  unutulmamıştır.

Sonraları Soğuk Savaş dönemi. Ama neticede Aydınlanma Felsefesi’nin yani bilimciliğin yani rasyonalizmin güvenlik ve huzur sağlamayacağı adeta tadıldı. İllüminati için en fenası ideolojiler, insanın anlam arayışını engelleyemedi. Kapitalist veya komünist olmak matah değil artık. Kemalizm’in de modası geçti. Lenin Heykelleri’nin akıbeti için düğmeye basıldı. Sağcı veya solcu olmak çok insan için aptallık. İnsanlar ve özellikle Batılı insan bilimden, matematikten ve akıldan kaçıyor.

Aklın yolunun bir olmadığı görüldü. Hiçbir değere güvenemiyor. Bütün güvendikleri aldattı onu. Sonra insan, post modern çağa girerek dünyevileşti. İllüminati çetesi’nin  günümüzde insanlığı oyalayacak ne dini kaldı ne de ideolojisi. İllüminati’nin kaosu, kaosa boğuldu. Bu defa kaostan bir düzen çıkmıyor. Dünya çalkalanıyor: Ukrayna, Almanya, ABD, Belçika, Balkanlar, Doğu Asya…

Bu tarafta Suriye… Bölgemizde Kemalizm, Humeynizm, Esad ve Baas rejimi  iflas  etti. Velhasıl isyanlar ve çatışmalar. Derin kriz bile değil tarifsiz bir boşluk. Üniversiteler, politikacılar İllüminati çetesine çalışan ne kadar grup varsa sahte değerler bile üretemiyor. Kalpazanın matbaası bozuk. Aydınlanma’nın kavramlarının zihinlerde bile önemi kalmadı. Ulus Devlet’in vatandaşlık sözleşmeleri hiçbir zaman bu kadar tartışılmadı. Geniş bir kitle için devlet de önemli değil herhangi bir otorite de. Aslında günümüz  dünyasında ulus devletlerin terörden başka bir değer ürettiği de yok. Kaçıp kurtulacağı veya sığınacağı bir yer arıyor insanlık!.. Yahudilik ırkçı… Bencil. İstese de kuşatıcı olamayacagı  gün gibi  ortaya çıkmış  oldu. Ve isteseniz de Yahudi olamazsınız. Hıristiyanlığın ise daha bir Şer’iatı (Hukuk Sistemi) bile yok.

Hukuksuz, insanlığı nasıl yöneteceksiniz? Yeniden Kilise’ye dönmez mazlumlar. Ve Hıristiyanlık, insan ile Allah arasına dikilen ruhban sınıfına mahkûm. Budizm ise sadece süs eşyası. Öyle masum bir süs eşyası da değil. O’nun da maskesi düştü Arakan’da. Budist Rahiplerin müslümanları yakarak öldürmesi idealizmin çok zaman materyalizmden bile acımasız olduğunu kanıtladı, acı  bir  şekilde  ortaya  serdi…

Post modernizm bir geçiş aşaması İllüminati için. İdeolojilerin işe yaramadığını gören örgüt, yeni savaşa hazırlanıyor. Huntington, “Medeniyetler Savaşı” diyerek İllüminati’nin yeni aşamasını haykırıyor. Yeni çatışmalar ideoloji üzerinden değil din üzerinden olacak. Soğuk Savaş sonrası NATO; İllüminati’nin direktiflerine uygun düşmanı tespit ediyor: İslâm!.. İlluminati  çetesinin  ön  görüsüne  göre gayrı dinler savaşacak. Hatta dinler kendi içinde savaşacak. Ve esas savaş şimdi sahnede: adına  da Kıyamet Savaşı deniliyor…

İllüminati İslâm’dan umudu kestirmek için üç aşamalı planı devreye soktu. Birinci aşama; İslâm’ın tehdit olduğu yalanını insanlara fısıldamak. Vesveselerle insanları İslâm’dan soğutmaya çalışıyor. İkinci aşama; dine karşı din çatışması planlamak. Türedi, basit, köklerini inkâr eden adamlarıyla müslümanlar arası çatışma alanları üretmek. Hariciliği yeniden üretmek ve antikapitalist batıni din projesi bu aşamanın araçlarından. Üçüncü aşama; geçmişin acılarını, kabuk bağlayan yaralarını kaşımak!.. Mezhep çatışmaları organize etmeye çalışmak.

Maksatları  şu; İnsanlık İslâm’dan da umudu keserse, kesin, yıkıcı ve yok edici kaostan çıkış yok. İllüminati kazanma ümidini çoktan kaybetti. İnsanlığı toptan yok etmenin planlarını yapıyor. Yeni dönemde sadece devletler savaşmayacak, iç savaşlarla da yetinilmeyecek mahalleler hatta aileler bile birbirini yok edecek. Amaç dünyayı kan gölüne çevirmek. Korkunç ve kıyamet dehşetinde bir savaş başladı, başlayacak.

Dikkat  edilirse son  zamanlarda Muharref  Tevrat’tan  alıntılar  yapanlar  iyice  arttı… Bazı sahtekar zihniyetliler bile beddualarını  Tevrattan  esinlenerek  yapıyorlar. Muharref Tevrat’ta konumuzla alakalı  bölüm  şöyle  gözler  önüne  seriliyor:  “Kıyamet… Sonun başlangıcını anlatan bölümler. Büyük bir yıkım ve katliam dalgası. Öyle ki, kan oluk oluk akarken, dama çıkan inmesin, tarlada olan dönmesin.”

Son  zamanlarda  İllimunati  öetesi’nin savaşları, darbeleri ve bilumum çatışma alanları iktidar olmak için değil sadece yok etmek için yaptıgı büyük  bir  felaket  için  var  gücüyle çalıştıgı ve  sanal  Kıyamet  senaryoları  ürettigi ifade  edilir  oldu… Biz  inanan  insanlar  olark  diyoruzki görelim  mevla  neyler  neylerse  güzel  eyler.

Rabbimiz  Ankebut  Suresi  ayet.23.te mealen  şöyle  buyurmaktadır: *** Allah’ın âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler -işte onlar- benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azap vardır…***

Allahım senin her gününe şükürler olsunki bizleri Müslüman ismiyle ve İslam Dinine mensup olarak yarattın. Bizleri her türlü sapık ve ne idigi belirsiz örgütlerin şerrinden muhafaza eyle yarabbi.  İslam dünyasını Yahudilerin şerrinden, Masonların şerrinden, Roraryenlerin ve Lionsların şerrinden ve adını sayamadıgımız İslam düşmanlarının şerrinden muhafaza eyle yarabbi. Bizleri Lanetli ve huzurdan kovulmuş olan İblisin, Şeytanın ve İpliklere dügümler atan Cinlerin şerrinden de muhafaza eyle yarabbi. Sana döndük ellerimizi sana açtık bizleri koru Allahım. Sen her şeye kadirsin… Amin…

Sermedkadir… 18.11.2015…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.