Rabbimiz Ali İmran Suresi ayet.139.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin… Eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz…*** Muhterem Müslümanlar… İnanan insanlar olarak son günlerde çok zor günler yaşadığımız bir gerçektir. Bir yandan Zorba devletlerin Müslümanları yok etme çabası içinde elinden gelen bütün imkanlarıyla saldırdığına şahit oluyoruz öte yandan kendi içimizdeki münafık karakterli işbirlikçi hainlerin söz, fiil, hareketleriyle mahzun oluyoruz, bir başka taraftan Sünneti seniyye cahillerinin DİN adına şaşırtıcı âhkam yürütmeleriyle Müslümanların kafa karışıklığını artırdığını görüyor, yürütülen ters mantık’tan rahatsız oluyoruz… Bunun yanında Mezhepsizlerin boş durmadığını toplumun itikadını bozucu her türlü yolu denediklerini kendi indi görüşleriyle bilgi kirliliği yaydıklarını üzüntüyle izlerken, sanki Ehli sünnet uleması meseleyi kılı kırk yararcasına Kur’an ve sünneti seniyyeyi anlama ve anlatma yolunda çaba, gayret ve her türlü özverili çalışmasını görmezden gelen meâlci tayfasının yazılı ve görsel medya’da, felsefi yorumlarıyla irkiliyoruz…Hasılı içinde bulunduğumuz durum herbirimizi az ya da çok etkiliyor, üzüyor, sıkıntımızı artırıyor, gönlümüzü ve kalbizi burkuyor bu bir gerçek…
Muhterem Mü’minler… Bütün bu olumsuzluklara rağmen inanıyoruzki en büyük gerçek Rabbimizin Ruhumuzu, gönlümüzü, kalbimizi serinleten, huzur veren, mukavemetimizi artıran morâl dünyamızı rahatlatan Rabbimizi buyrugudur… Şu hususu hemen arz edelimki ilk defa sıkıntıya düşen, üzülen, huzuru bozulan zamanımız Müslümanları değildir. Örnek ve Önderimiz Peygamber efendimizin yaşadıgı ASRI SAADET döneminde Uhud savaşı sonunda mahzun olan Müslümanlara dolayısıyla aynı itikada sahip olan ÜMMETİ MUHAMMEDE Rabbimiz ilahi emriyle buyuruyorki; Gevşemeyin, Uhut’ta Rabbinizin bir imtihanı gereği başınıza gelenlere bakarak gevşeyip, korkup Allah yolunda cihaddan geri durmayın. Üzülmeyin, Allah yolunda başınıza gelenlere, verdiğiniz kurbanlara, cennete gönderdiğiniz şehidlerinize, kaçırdığınız fırsatlara, elde edemediğiniz zafere, elinize geçmeyen ganimetlere üzülmeyin. Gerçekten inanıyorsanız üstünsünüz. Mü’minseniz üstün olan sizlersiniz. Kardeşlerim şartlar Asrı saadet döneminin şartlarından farklı gibi görünsede dikkat edilirse DÜŞMAN bildiklerimiz İnanan insanları her zaman yok etme, tüketme, bitirme, sonunu getirme, noktasında aynı zihniyyeti devam ettirmekte…
Muhterem Kardeşlerim… Unutmayalımki bizler Mü’miniz, Mü’minler her zaman şartlar ne olursa olsun HAKKIN tarafındadırlar. Hak ve batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecek inancını taşıyoruz… Bu mücadelede mutlaka Rabbimiz bizimle beraberdir… Bizim saflarımız belli, yolumuz SIRATI MÜSTAKİM yani yolların en doğrusudur. Müslüman şahsiyyet İZZET sahibidir… Zillete, hor’luğa, esarete, Kafir’lerin, Müşrik’lerin, Putçuların, Tağut’ların, zalimlerin, Münafık’ların, kol kola yürümeleri Mü’mini inandığı doğrulardan ayıramaz…Değilmiki bizim destekçimiz RABBİMİZ.. Zaman mahzun olma zamanı değil mücadele etme elimizden ve dilimizden gelediği şekilde inancımızı ÂMEL sahasına aktarma zamanıdır. Şeytan ve şeytanın safını kuvvetli, güçlü ve iktidarda görenler Rabbimizi izniyle en sonunda ZELİL olacaklardır.
Muhterem Müslümanlar… Unutmayalım Allaha inananlar çok güçlüdür. Çünkü onların safında Allah vardır. Çünkü onlar Allah desteğindedirler. Çünkü müslümanların ellerinde kâfirlerin ellerinde olmayan silahlar vardır. Allah’a karşı hangi güç, hangi silah baş edebilir ki? Müslümanların desteğinde Allah’ın melekleri vardır, meleklere karşı hangi güç durabilecektir… Müslümanların desteğinde dağlar, taşlar, semalar, rüzgarlar vardır. Rüzgarlara karşı, depremlere karşı kim karşı durabiliyorki…Suları kim durdurabiliyorki…Önceki toplumları helâk etmek üzere Rabbimizin gönderdiği o müthiş helâk âyetlerinin önüne kim geçebilirki… Bu güne kadar kim geçebilmişki… İnancımız odurki Biz İnanan insanlar olarak hem dünyada hem de Ukba’da gerçekten üstün olanlardanız… Muslim’in bizlere ulaştırdığı hadisi şerifte Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Müminin durumuna şaşılır… Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur…** Rabbim bizleri her zaman ve mekân’da Kur’anı kerim ve Sünneti seniyye Nuruyla aydınlanan bahtiyar insanlardan olmayı nasib eylesin…