AZİM VE KARARLILIK HÂLİ…

يَابُنَيَّ أَقِمْ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنْ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ

AZİM  VE  KARARLILIK  HÂLİ… Cenabı hak Lokman suresi ayet.17.de mealen şöyle buyurmaktadır: Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir…*** Muhterem  Müslümanlar… Azimli olmak,azimet sahibi olmak,kararlı olmak, Allahın yapılmasını emrettiği ve yapılmamasını istediği hususlarda tam bir titizlik gösterip emir ve yasaklara kuvvetle ve kesin kararlılıkla uymakla ifade edilen güzel haslet’lerdendir. Azim dilimizde “ısrarla istemek, kasdetmek, karar vermek, kesin karar, irâde, sabır” gibi anlamlara gelir. Bir işin yapılmasından önceki aklî uygulamalarla psikolojik arzu ve eğilimlerin doğurduğu tereddüt döneminden sonra o işi şu veya bu şekilde yapmak husûsunda bir tercihe ulaşılırsa bundan azim, ulaşılmazsa tereddüt ve şaşkınlık hali oluşur. Kuranı kerimde beş yerde  “kesin karar vermek” anlamında olmak üzere toplam dokuz yerde azim den bahsedilmekte, bunlardan birinde Peygamber efendimize (sav) “azimli peygamberler” gibi sabırlı olması, acelecilikten sakınması emredilmektedir. İnanıyoruzki; Eğer mü’minler, Allah’ın âyetlerine yakinen iman eder, O’nun yolunda gereği gibi sabrederlerse; Allah (cc), onlara kendi içlerinden, onları iyi yola sevkedecek, onları güzelce yönetecek önderler, İdareciler, yol  göstericiler ihsan  eder. Mü’minler, Allah yolunda yaptıkları çalışmalarda ve O’na olan ibadetlerinde sabırlı olacaklar. Hatta bu sabırlarında ısrarlı davranacaklardır  tabiiki  ondan  sonra  TEVFİK yani  yardımı  Allah  celle  şanuhudan  bekleyecektir..

Peygamber efendimiz  bir  hadisinde  mealen  şöyle  buyurmaktadır: ** İki haslet vardır, bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredenler ve sabredenler arasına yazar: Din hususunda kendinden üstün olana bakıp ona uymak; Dünyalıkta kendinden aşağı olana bakıp Allah’ın kendine vermiş olduğu üstünlüğe hamdetmek. İşte böyle olan kimseyi Allah şükredici ve sabredici olarak yazar. Kim de din konusunda kendinden aşağı olana bakar, dünyalıkta da kendinden üstün olana bakar ve elde edemeyeceğine üzülürse Allah onu şükreden ve sabreden olarak yazmaz.” (Tirmizî, ) Muhterem  Mü’minler… İnanıyoruzki; peygamberlerin hepsi insanlara dogruyu, iyiyi, güzeli ve hak olanı anlatma, nasihat verme, ögüt verme, örnek olma durumlarında her zaman öne geçmişler ve insanlara önder Ve  örnek olmuşlardır. Bunlardan biriside Lokman Aleyhiselamdır. Tabiidirki Peygamberlerin aynı kaynaktan beslenmeleri Rablerinden aldıkları bu güzellikleri Anası, babası, oglu, kızı, hanımı da olsa artırmadan ya da eksiltmeden oldugu gibi ifade ederek duyurmaları ve aynı zamanda uyarma görevlerini hakkıyla yerine getirmeleri bizim için ne büyük bir nigmettir. İnanıyoruzki; Nuh Aleyhiselam, uzun bir süre kavminin eziyetle­rine karşı sabretti. İbrahim Aleyhiselam, ateşe karşı sabretti. İshak Aleyhiselam, düşmanlarının amansız  zulümlerine  karşı  azim  ve  kararlılıkla sabretti. Yakub Aleyhiselam çocuğunun kaybolması  karşısında gözlerinin görmemesine sabretti. Yusuf  Aleyhiselam kuyuya atılmaya, zindana atılmaya sabretti. Eyyub Aleyhiselam hastalığa karşı sabretti. Aynı  zorluklar  Davud  aleyhiselamın,  Musa  Aleyhiselamın, Zekeriyya,   Yahya  ve  İsa  aleyhiselamların  başlarına  geldiği  gibi; Bitmez  tükenmez  zulumler Peygamber  efendimizin (sav) başına  geldiginde   Cenabı  hak, ona gelen musibete karşı büyük azim sahibi rasûllerin sab­rettiği şekilde sabretmesini -onun karşı karşıya kaldığı durumu kolaylaştır­mak ve ona sebat vermek maksadıyla- emir buyurmuştur.

Muhterem  Kardeşlerim… Azimet, kuvvetle, ısrarla ve büyük bir kararlılıkla bir şeyi istemek veya yapmaktır dedik. Azimetin karşıtı olarak ise; ruhsat tabir ve ıstılahı kullanılmıştır. Bir İslâmî emir ve hükmü tam ve mükemmel olarak yerine getirme hususunda dikkat ve sağlam irade kullanılırsa bu tavır azimettir. Fakat bu hükmü tam ve mükemmel bir şekilde yerine getirmek mümkün olmazsa o zaman ruhsatları kullanmak sözkonusudur. Bilinmelidirki; Zaruretler bazı haram ve yasak olan şeyleri mübah kılar. İşte buna ruhsat denir. Örneğin, Sebat ve metânette âşırı gitmek inat kavramıyla  izah  edilmiştir. Sebat adını verdiğimiz kararlılığı ise insan, meşrû, faydalı ve helâl olan şeylerde göstermelidir. Bilinmelidirki; Allah’ın yasakladığı gayrı meşrû, zararlı ve haram olan işler için sebat gösterilemez. İnsanı kötülüklere sürükleyen konularda metîn olmanın bir mânâsı yoktur. Zaten bu iki ahlâkî kavram ancak müsbet davranışlarla birlikte varolabilir. Allah’ın Dini’nde sebat etmek, azimle ve tutarlılıkla sıratı müstakimde yürümek isteyen her sâdık, samimi müslüman için en başta gelen arzumuzdur. Müslümanın, azimli olması, her türlü olumsuzluklarda sabır silahını elinden bırakmaması, inandıgı davada tutarlı yol izlemesi Müslüman  bireyin  güzellik  ve  özelliklerindendir  diye  inanıyoruz. Ahlâkın yozlaştığı, kardeşliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın duygularının  yara  aldığı  zamanlarda Din  ğayreti, azim  ve  kararlılığımız, iman itikat  ve mukaddes  bilinen  değerleri  korumada  azimkâr  davranmamız imanımızın  geregidir  diye  inanıyoruz…

 

Sermedkadir…LU…DAR’UL  ERKÂM…04.08.2017…

 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.