Cenabı hak İnsan suresi ayet.3.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Biz insana dogru yolu gösterdik. O ister şükredici olur, isterse nankör olur…***
Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Ümmetim hakkında korktugum şeylerin en korkuncu onların Allaha şirk koşmalarıdır. Ben onlar Aya, Güneşe ya da puta taparlar demiyorum. Fakat Allahtan başkasını razı etmek için yapacakları amelleri ve tabii olacakları gizli şehvetleri kastediyorum…**
Cahiliye mana olarak ifade edilirse: Bilgisizlik, beyinsizlik, ahmaklık ve tabiidir ki İLMİN zıddı olma vasfını içerisine alır. Cahillik ya da Cahiliye deyince hemen aklımıza Peygamber efendimizin (sav) peygamber olmadan önceki Arap toplulugunun anlatımı gelir. Cahiliye DİNİ terim olarak ifade edildiginde ise kısaca: Allahın indirdigi vahyi yani mutlak dogruları ve mutlak bilgileri kabul etmeyip de, bunun gayrısına, bundan başkasına uyulan her HÜKÜM ve düşünce şekli Cahiliyedir…
Kısa başlıklar halinde ifade edecek olursak; Allahın hükümlerini kabul etmeyen kimseye CAHİL denir. Allahın kanunlarının kabul edilmedigi toplumlara Cahili toplum denir. Allahın kanunlarının uygulanmadıgı sistemlere ve düzenlere de Cahili sistem denir. İslamın olmadıgı, İslamın yaşanmadıgı, İslamın yok sayıldıgı yerlerde bulunan uygulamalara, adetlere, hal, hareket ve tavırlara da Cahili adetler denir…
Rabbimiz Maide suresi ayet.150.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Cahiliyet hükmünü mü istiyorlar ? Yakinen bilen bir millet için Allahtan daha iyi hüküm veren kim vardır ? ***
Tabiidirki Kainatın yaratıcısı Allahtır. Ve Allah mutlak manada gerçek bilgi sahibi ve herşeyi hakkıyla bilendir. Allah celle şanuhu kendi mülkünde de diledigi, irade buyurdugu şekilde tasarruf hakkına sahip olandır. Cenabı hak bizim ihtiyaçlarımızı en güzel şekilde bizlerden daha iyi bilip, yine her şeyi ve hepsini en güzel surette yaratmıştır. Bu hususlarda da bizlerin bilgi birikimimizi mutlak dogrular bütünlügü olan Kuranı Kerim ile VAHİY lerle beslemiştir…
Allahın indirdigi hükümlerle uyuşmayan, çelişen, karşı ve zıt kutup olma vasfını taşıyan, ona itaatle baglı olmayan ve isyan içerisinde çırpınan her fikir, düşünce hareket tarzları cahiliyenin taa kendisidir. Önce de beyan ettigimiz gibi Cahiliye der demez Arap toplumunun İslamiyet gelmeden önceki kurumsal yapısı aklımıza gelir. Lakin sadece bunu o zamanki topluma ve bir toplumun yaşantı şekline, tarzına baglamak eksik ve yanlış olacaktır kanaatindeyiz…
İnanıyorum ki; Yaşanılan her zaman diliminde, içinde bulunulan zamanın ve çagın kendine özgü bir Cahiliye anlayışı vardır ve bu hususu belirlemedeki tek ve degişmez ölçü de kısaca ifade edecek olursak İslam dinine takınılan olumlu ve olumsuz tavırlardır. Cahilligin, düşüncesizligin ve beyinsizligin ortak özellikleri her dönemde yaşanmıştır, yaşanılan bu halin bilinen ve görünen ortak yanı İlahi nizama karşı çıkma hareketidir diyebiliriz…
Misal olarak önceki dönemleri ele alacak olursak, Cahiliye devri olarak bilinen Mekke devrine mahsus insanlar tarafından ilahlaştırılan Putlardan bahsedilmekte idi. Biz bilinen şekil putlarından yani örnek gösterecek olursak Hubel, Lat, Menat ve Uzza putundan bahsedecek degiliz. Bizim içi en önemlisi kafalara yerleştirilen putlardır. Bu Putlar arasında bilhassa insanı yaratıcısından, Rabbinden uzaklaştıran bir Nefis putu, bir Heva putu ve bir zaman ve zamane putunu iyi düşünmek ve iyi tefekkür etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu Putlar sadece bir zaman dilimini degil bilakis bütün zamanları kapsayıcı ortak tehlikelrdir…
Kuranını Kerimin nuru ile insanlık tarihine bakacak olursak beşeriyetin zaman zaman TEVHİD çizgisinden saparak degişik zaman ve mekanlarda Şirk ve küfür bataklıgında çırpındıgına şahit oluruz. Şurası kesin olarak idrak edilmelidir ki; İnsanı Rabbinden, yaratıcının emir ve yasaklar bütünlügünden , rabbine itaattan ve teslim olmaktan alı koyan her şey adı ne olursa olsun ister görünen, ister görünmeyen , ister bilinen ister bilinmeyen her şey Cehalet putunun taa kendisidir…
Bu cehalet putları belli zaman dilimlerinde fırsat buldukları anda hemen sahibinin üzerine çullanır, müsbet, iyi ve dogru düşünceyi yerle bir etmeye çalışırlar. Bilindigi gibi her şeyin ve herkesin bir rehberi ve yol göstericisi, kılavuzu vardır. Cahilligin, şirk ve isyanın rehberi, yol göstericisi ve kılavuzu ise bilindigi gibi Şeytandır. Şeytan aklını ve mantıgını putlaştırıyordu. Akıl yürütme teknigi ile isyan ve tugyan bayragını açıyordu…
Firavun kendi zamanında insan gücünü putlaştırılmıştı. Güç kuvvet ve otorite ile herşeye hakim olunur ve herşeye hükmümüzü geçiririz zannediyorlardı. Mekkeli müşrikler kendi kavimlerini idare eden liderlerini ilahlaştırıyorlardı. Onları bilgi, mal ve evlat çoklugu ile degerlendirerek isyanlarını geliştiriyorlardı. Günümüze gelene kadar da Cahilligin, akılsızlıgın, idraksizligin körükörüne bazı güç odaklarına baglanmanın örneklerini görüyoruz ve okuyoruz…
Günümüzde ise pek farklı bir hayat tarzı sergilenmemektedir. Tabiidirki Mekke döneminde oldugu gibi zamanımız insanları açıkça putlara ibadet etmiyorlar. Zamanımızda yapılan her türlü cahilligin bir açıklaması mutlaka gündeme getiriliyor. Allahın emirlerini gericilik ve İrticai hareket bütünlügü içeriside görenlerin genelde sıgındıgı Çagdaşlık ve Medeniyet putlarıdır diyebiliriz. İnsanlar canım zamanımızda bu da yapılırmı diyerek söze başladıklarında muhalefet ettikleri her hususun başında Allahın emirleri ve Peygamber efendimizin sünneti seniyesine düşmanlıgı anlattıklarını görürüz…
Meselenin önemini arzetmek için bir rivayeti buraya aktaracak olursak: Adiy bin Hatem şöyle diyor: Ben henüz Hristiyan dininde iken İslamı ögrenmek için Rasulullahın yanına geldim. Boynumda altından yapılmış bir HAÇ bulunuyordu. Rasulullah onu çıkar at buyurdular. Bende çıkardım attım. O sırada Rasulullah (sav) Tevbe suresini okuyordu. *** Onlar alim ve rahiplerini Allahı bırakıp rabler edindiler…*** ayetine gelince ben rasulullaha * Onlar alim ve rahiplerine ibadet etmezler…* dedim…
Rasulullah (sav):** Evet fakat alim ve rahipler onlara helali haram, haramı da helal yaparlar ve o insanlarda bunlara tabii olurlar. İşte onların alim ve rahiplerine ibadetlerinin manası budur.** buyurdular. Muhammed Hamdi Yazır (Rh.a) Tevbe suresinin 31.Ayetini izah ederken bu konuda diyorki: Bu rivayetler şunu isbat ederki, her hangi birini RAB edinmiş olmak için ona Rab namını vermek şart degildir…
Allahın emrine muvafık –uygun veya muhalif oldugunu hiç hesaba almayarak onun emrine itaat etmek. Bilhassa hükümlerle alakalı olan hususlarda onu hüküm koyucu gibi tanıyıp da O ne söylerse, neyi emrederse HAK kabul edip ona itaatla Allahın emir ve hükmüne muhalefet etmek – karşı gelmek onu Allahtan başka RAB edinmek ona tapmak demektir…
Bu izahlarda gördügümüz gibi asıl üzerinde durdugumuz mesele şudur ki; Allahın HELAL saydıgını haram, HARAM saydıgını helal sayan her varlık emrine tereddütsüz olarak uyuldugu takdirde İLAH durumuna geçtigi ifade edilmektedir ve bu fiili işleyen herkes tabiidirki Cahildir, beyinsizdir, akılsızdır ve de idrakten yoksundurlar. Burada kastettigimiz husus tabiidirki MEŞRU olan inanç şekli için geçerlidir. Yoksa hiç kimse karşımıza çıkıpta bir Einstein örnegini gündeme taşımasın…
Şu husus şuurlu bir şekilde düşünülmelidir ki; İslam dini ne kuramsal bir düşünce, ne felsefi bir sistem ve ne de herhangi bir düşünürün beyninden üretilmiş bir ideoloji degildir. İslam Kıyamete kadar bütün çaglara damgasını vuran başlı başına bir HAYAT NİZAMIDIR. İslam dinine İnanan insanların onu kabul etmeleri yeterli degildir, İslamı yaşamak ve hayata aktarmak gerekir. Hatta canlı bir KURAN olmak da diyebiliriz…
Müslümanım diyen insanların çok okuması taraftarıyız. Mutlaka Müslümanlar müsbet ve dogru olan bilgilerle donanmalıdırlar tabbidirki bu bilgileride hayata aksettirmek şartıyla. Eger böyle olursa hiç kimse İlim ve AMEL sahibi birisine cahil gözüyle bakamayacaktır. Gerek ayeti kerimelerde, gerek Hadisi şeriflerde ve gerekse temel kaynak eserlerde en çok karşılaşılan bir terimdir Cahiliye, cehalet…
Yukarıda da izaha gayret ettigimiz gibi Müslümanların, İslam ümmetinin kanlarına , iliklerine işlemişçesine hayatını devam ettirmek ister cahiliye. Taban tabana İslama zıt olmasına ragmen amacı Müslümanları dogru yolundan ayırmaya yöneliktir. Cahiliye bazan sinsice ve bazan da görünerek Müslümanların hayatlarını altüst etmek için ugraşır, didinir ve çalışır. Bu gün İslam milletinin en üst noktası Allaha ait olan Hakimiyet olması gerekirken, ne yazıkki bu makama cahiliye kurulmuş durumdadır…
Cahillik en büyük kötülük, en büyük münker, en büyük şer hakimiyetin, egemenligin Allahtan alınıp, cahiliyeye verilme hadisesidir. Böyle bir kötülügü, böyle bir münkeri şer olarak görmeyenlerin ve ne varki bunda canım izahlarıyla geçiştirenlerin anlayış ve kavrayışları temelde yanlış üzerine kurulmuştur diye inanıyoruz…
Müslümanların en büyük yanılgıya düştügü veya düşürüldügü nokta Cahilligi kabul etmeleri ve Cahiliye bütünlügü içerisinde toplanmalarıdır. Burası her hangi bir kurum olursa olsun fark etmez. İslam milleti cehaletin çehresini en iyi bir şekilde tanıyıncaya kadar bu zillet devam edecektir sürecektir. Bu hususta Hazreti Ömer efendimiz diyorki: * Cahiliyenin ne oldugunu bilmeyen Müslümanlar ortaya çıkınca, İslam şirazesinin – Nizamının dikişleri halka halka çözülmeye başlar…*
O büyük Halifenin dedigi günümüzde ayan beyan dogrulanmış gözle görülür hale gelmiştir. Tabiiki insanlar bakar kör durumunda degiller ise. İslami hükümlerin teker teker geçerliligini hayattan koparmaya çalışmak başlı başına bir felaketin gelecegi haberini bizlere duyurmaktadır…
Allaha ait olan Hakimiyetin, egemenligin alaşagı edilmesi, yok sayılması, o hükümlerle alay edilmesi, Allahın hükümleri ile hükmedilmemesi, öncelikle sosyal hayatın İslamın kontrolünden çıkması, Ekonomik hayatın Faizle içli dışlı bulunması, Namus ve İffet kavramlarının artık aranılmaz halde olması, Hacc, Zekat, Kurban, Cemaatla kılınan Namazlar gibi toplumu ilgilendiren ibadetlerin verilmesi gerekli olan mesajdan yoksun düşmesi, Cahili düşüncenin varlıgı ile birebir orantılı olan hallerdendir diye düşünüyoruz…
İslam dini bilinmelidir ki; bütün birimleri ile Cehaletin karşısındadır. İslamın cehalet karşısındaki bu tavrı yüce Allahın sınırsız ilminin bir eseridir. İslamı bütün yönleri ve bölümleri ile Cenabı Allah tesbit ederken, Cahiliyeyi insanların şahsi fikir, düşünce ve ihtirasları, heva ve hevesleri tesbit eder. Tabir caizse bir tarafta yüce yaratıcının meşru gördügü İSLAM, diger tarafta bilgisi sınırlı insanların meşru gördügü, uygulamaya çalıştıgı ve gücü yettigince dayatmaya gayret ettigi cahili sistem…
Bugün Kadınların açılıp saçılmasından, Kendini medeni ve çagdaş diye adlandıran erkeklerin kıskançlık duygularının körleşmesine, herşeyi madde ile degerlendirip, makam ve rütbeliler önünde iki büklüm olmalara kadar, kısacası Şeytanın çizmiş oldugu hayat tarzının alıp başlar üzerine yerleştirilmesi ve bunun yanında Din ve kutsal bilinen hususların hayatın her devresinden çıkartılması Cahilligin, cehaletin, Cahiliyenin en bilinen taraf ve yönleridir…
Tabiidirki; Cahiliyenin kökünü kazıyıcı reçetelerin hepside İslam dininin içerisinde mevcuttur. Yusuf Kerimoglu Hocaefendi diyorki; Günümüzde; hem Allahu tealaya iman ettigini söyleyen, hem beşeri bir idoolojiye inanan insanların psikolojisi, Mekke müşriklerinin tavrından farklı degildir. İnsanın kendi kendini veya teknolojiyi İLAH edinmesi mümkündür. Allahu tealanın indirdigi hükümleri bir kenara bırakıp, heva ve hevesini ilahlaştıran insanlar modern Cahiliyenin bir ferdi durumundadırlar…
Tıpkı HÜBEL gibi, ithal malı putlar çevresinde dönüp durmaktadırlar. Halbuki Kelimeyi TEVHİDİ ikrar ve tasdik eden bir insan; Kuranı Kerimde ve Sünnette yer alan her hükmün MUTLAK HAKİKAT oldugunu tasdik etmek mecburiyetindedir. Aksi takdirde; Kelimeyi Tevhidin manasını bilmeden tekrar eden, bir papaganın durumuna düşer. Yaşayan cahiliye ve ilahlar sistemi, bu açıdan iyi degerlendirilmelidir.Ribat.S.86.Yaşayan Cahiliye…
Hangi izah şeklini getirirsek getirelim Cahiliye İslamın olmadıgı ve yok sayıldıgı, yaşantının içerisinden çıkarıldıgı, hayata dahil edilmedigi toplumların bataklık çamurudur. Şurası bir gerçektirki Allahın boyasıyla boyanmayan insanlar, Cemaatlar ve toplumlar mutlaka Cahiliyenin boyasıyla daha dogrusu Cahiliyenin çamururuna bulanmış insanlardır, toplumlardır…
Günümüzde ne yazıkki Cahiliye kültürü hakim durumdadır. Böyle olunca Cahiliye yaşantı olarak herşeyimizi degiştirmiştir. Fikirlerimizi, İnancımızı, Aile yapımızı, sosyal yapımızı, iş hayatımızı, ve adetlerimizi alt üst eden Cahiliye Toplumsal ve kişisel yapımızı oluşturmakta çok etkili bir durumdadır. Cahili adet, gelenek ve göreneklere direnmek isteyen Müslümanlarda zaman içerisinde Cahili hayat tarzlarını öyle ya da böyle benimsemek durumunda kalmaktadır ne yazıkki…
Peygamber efendimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: **Sizler karış karış, adım adım sizden önceki toplulukların yolunu izleyeceksiniz. Hatta bir keler deligine girecek olsalar onların ardından sizde gireceksiniz. Bunlar kimler ya Rasulullah ? buyurdu ki Yahudiler ve Hristiyanlar…Riyazussalihin…**
Bu gün Aile yapımızda hristiyanları hatırlatan çok etki ler mevcuttur. Kadın erkek beraber oturmalar Cahiliyenin en bilinen damgalarındandır. Namaz kılan çok Müslüman ne yazıkki bu gibi durumlara dikkat etmiyor. Hatta bu gibi hususları bilen insanlar vaaz ve nasihat sohbet toplantıları esnasında bunun böyle olmasını dahi savunuyorlar. Bu gibi durumların birde zamanın Tarikat şefleri tarafından yapılması ise tabiidirki bir cinayet…
Bizim Ninelerimiz, Büyüklerimiz, annelerimiz mecbur olmadıkça gündüz bile sokaga çıkmazken, torunları gece yarıları erkek arkadaşlarının kollarında spor sahalarında, diskolarda, ve bilmem nerelerde dolaşmaktadırlar. Necip Fazıl Rahmetlinin bir şiiri aklıma geldi şöyle ifade ediyordu Nine ile torununu kısaca:
Birşey koptu benden, şey,her şeyi tutan bir şey.
Benim adım bay Necip, babamınki Fazıl bey.
Utanrdı burnunu göstermekten sütninem.
Kızımın gösterdigi, Kefen bezine mahrem…
Günümüzde ne yazıkki Cahiliye örf olan güzel adetlerimizi degiştirmiş ve kendi örf ve adetlerini tamı tamına İslamın zıddı olarak karabasan gibi tepemize dikmiştir. Bugün toplumun bir parçası olan Kadın Cahiliyenin kuklası, oyuncagı haline getirilmiş ve buna çagdaşlık, modernlik ve uygarlık denilmiştir. Batı ve cahiliyeyi temsil eden topluluklar gelip belki evimizin zilini çalmamıştır ama Yazılı ve görsel medya aracılıgı ile , yayın organları vasıtasıyla evimizin her zaman baş köşesine temelli misafir olmasını bilmiştir tabiiki bizim rızamız ve kabulümüzle…
Sözgelimi Fransada Allahı tanmayan, bilmeyen insanların çizdigi modeller moda diye Müslüman hanımının dolabına girerken. Çagdaş kafalı cahili zihniyet Müslüman bacımızın kıyafetine ve Tesettüre her zaman hakaretlerle yaklaşmış ve her zaman kinlerini kusmuşlardır. Öcü ya da Kara fatma diye adlandırılan bacılarımız aslında o kıyafetleriyle Allahın nuruyla nurlanmış , Onlar Kuranı Kerimin kendilerine verdigi degeri bilmiş ve ona layık olmuşlardır…
Onlar Hazreti Aişelerin Hazreti Fatımaların yolunda ve onlar gibi olmayı cana minnet bilmişlerdir. Cahiliye Yılbaşı gecelerini aynen Hristiyan Avrupalı gibi kutlamalar yapmak için devlet her türlü tedbirleri almış. Polisiyle, Askeriyle gece sabahlara kadar sarhoşlara yardım etmek için özel birimler oluşturulmuştur. Basit gibi görülen bu hususlar da Kuranı Kerimin zıddıdır. Cenabı Hak İçki haram içmeyin derken Cahili düzen içilmesine zemin hazırlamaktadır…
Cahili düzenlerin arzusu daha çok içilsinki devlet kasalarına daha çok vergi girdisi yapılsın. Daha çok zina yapılsın, kumarın her türlüsü daha çok oynansın. Hatta Noel babaları Müslümanın evine kadar girip bilinen adetlerini sergilemekte, yılbaşı aralıgında köşeleri çam agaçlarıyla süslemek Modernlik ve Çagdaşlık göstergesi kabul edilmektedir. Cahiliye düzeni Müslümanın iş hayatının altına da tabir caizse bombayı yerleştirmiştir…
Öyle ki artık Sabahın erken saatlarında sokaklara bakarsanız kadınlarında yollara döküldügünü çocukların ise uykulu bir halde bakım evlerine bırakıldıgı artık yadırganmamaktadır. Ne varki bunda denilebilir Çocuk Aile hayatından böyle böyle koparılmaktadır. Anne ile ilişkisi kesilen yalnız altı degiştirilip, karnı biberon aracılıgı ile doyurulan ve önüne bir sürü oyuncak yıgılan çocuk İslam ruhuna yabancı olarak yetişmekte Aile terbiyesi dedigimiz olguya yabancı kalarak sevgiye susamış bir şekilde büyümektedir…
İlkögretim okulu, Lise ve Üniversitede İslamla bagı kesilen egitim ve ögretimde İslamı dışlayan bir yapıda yetişen gençlik tabiidirki Dine ve Mukaddes bilinen her şeye şimdilerde oldugu gibi kin ve nefretle bakacaktır. Hayata böyle atılan insanlar Ekonomiden, paradan, maldan, şatafatlı yaşantıdan, Kapitalist kafa yapısından asla kurtulamayacaktır…
Dede, Nineleri de ihtiyarlar evine yerleştiren Cahili düzen geçmişiyle geleceginin bagını koparmakta bu iki nesli eger görürse sadece Bayram dan bayrama, Dogum günü kutlamalarında, Anneler gününde, Babalar gününde hediye alıp veren bir obje olarak algılamaktadır. Böyle bir toplum nasıl Allahın boyası ile boyanacaktır. O yüzden devamlı aklımıza gelen bir sözü dilimizle ifade edelim Kardeşlerim yaşadıgımız hayatla İnandıgımız DİNİ bir daha şuurlu bir şekilde anlamaya ve kendi kendimizi hizaya çekmeye gayret edelim tabii vakit geç olmadan…
Allahın dini ile Cahiliyeyi karşılaştırma babından bir örnek daha vermek istiyorum. Birincisi Tabiiki dogru, güzel, iyi ve Mutlak bilgiyi ifade eden Hayat mektebimiz Kuranı Kerimden, Ali İmran surei ayet.187.de Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır. *** Allah kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız, diye ahit almıştı. Onlar ise Onu arkalarına atıp, az bir degere degiştirdiler. Alış verişleri ne kötüdür…***
Müslümanları yıllar yılı susturan, Allah demenin dahi suç oldugu dönemleri yaşatan, Din ve kutsal bilinen her hususa yasak getirmeyi marifet olarak benimseyen düzenlerden bir örnek ise şöyle: Laiklige aykırı olarak devletin içtimai veya siyasi veya hukuki veya iktisadi temel nizamlarını , kısmen de olsa DİNİ esas ve inançlara uydurmak gayesiyle propaganda yapan bilmem kaç yıldan, bilmem kaç yıla kadar agır hapis cezası ile cezalandırılır. T.C.K..M.163. Tabii bu maddenin kaldırıldıgını da söyleyebilirsiniz. İnanan birilerini bulunursa…
Son zamanlarda gözümüzün önünde hani derlerya göz göre göre İslam Dininin bütün özünü ve degerlerini öylesine batılla karıştırdılarki morfin verilen bir hasta misali Doktorların insaflı ellerine kaldı. Bu bakımdan günümüz Müslümanlarının saglam ve sahih olan bilgi ardından İslam Dinini oldugu gibi yaşamayı rehber edinmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Denilirki Arapların bir Ata sözü gibi sözleri vardır oda: Herşey birşeydir. Tezek de bir şey dir. Fakat CAHİL hiç bir şeydir… Bu bakımdan Cahillikten Allaha sıgınıp Cehaletin her türlüsünden uzak olmak zorundayız diye inanıyorum…
Tekrar etmekte mutlaka fayda vardır; Allah ve onun şanlı Rasulünün emri dışında her türlü yersiz, fuzuli, faydasız bilgi, tavır, hareket ve ameller CEHALET alametleridir. Bugün yaşanılan CEHALET asırlardan beridir İslami cephede, fikirde, düşüncede, inançta, insanlıkta ve ahlakta yaşanamayan Siyonizm ve onun gizli kapaklı kuruluşları Lionslar, Rotariler, Masonlar ve Haçlı sürüleri ve onların temsil ettigi zihniyetin Batılılaşma, çagdaşlaşma, ve Medeniyet perdesi altında Müslümanın İtikadına , Akidesine ve davranış şekillerine soktukları azim hata ve kasıtlardan meydana gelmektedir…
Yani bazı açık bazı sinsi öyle tuzak kurmaktadırlardırki, Kişilik olarak rahata erdirilen ve midesi peşinde genelde mutfakta ve İşte bütün zamanını harcayan bu günkü Müslüman ne yazıkki yaşadıgı hayatın tatlı hülyasından ayrılamamaktadır. Zamanımızın yaşantısı icabı, Medeniyet, Çagdaşlık, geçim derdi ve benzeri meşgaleler batı dünyasının teknigini dışarda tutacak olursak zorla dayatılan inanç yaşantı ve davranış biçimi bilinmelidirki korkunç bir Cehaletin ta kendisidir…
Cehalet okumamış, tahsilsiz insanda degil kütüphaneler dolusu kitapları, titri, rütbesi, makam ve mevkiisi de bulunsa bir kaç lisan da bilse, bütün Avrupa ve Amerika ülkelerinde araştırma bile yapsa genelde İmandan nasibi olmayanlar kanalıyla sürdürülmektedir. Hak ve Adalet gözetmeyen, bütün insanlıgı tekeline almak için perde gerisinde birleşen kendisine süper güçler denilenlerde Cehalet dininin ya da dinsizliginin temsilcileridir. Cenabı Hak bizlere Akıl, fikir, firaset, izan ve dogru kavrayış ve anlayışlar nasip etsin…
Zamanımızda çokça gördügümüz, duydugumuz bazı Cahili adet ve düşünceler vardır ki sanki Dindenmiş gibi sanılarak toplumun düşünce yapısına yerleşmiştir. Bu asılsız ve de batıl söz ve davranışlardan bir kaçını şöyle kısaca gözden geçirelim. İslam Diniyle uzaktan yakından alakası olmatyan lakin Dine yamanmaya çalışılan ve halk arasında mutlaka uyulması gerektigi zannedilen Cahili adet ve düşüncelerden bazıları şunlardır: Bir kimsenin üstünde dikiş dikilirse kısmeti baglanır derler… Akşam sakız çigneyen ölü eti çignemiş olur derler…
Akşamleyin TIRNAK kesilmez derler… Aynı ismi taşıyan iki kişinin arasında bulunan bir kimse saçını çekip bir dilek dilerse o dilegi olur derler… Bir kimse evinden çıkıp gurbete giderse o gün ev süpürülmez derler… Bir hamile kadın aş ererken neye ve kime bakarsa çocugu ona benzer derler… Bir kimsenin sag avucu kaşınınca ona para gelir, sol avucu kaşınırsa onun elinden para çıkar derler…
Bir kimsenin durduk yerde burnu kaşınırsa onun hakkında dedikodu yapılıyor demektir derler…Bir kimse birisinin başına gelen bir felaketten veya bir kötülükten söz edilirken, eliyle kulagını çekip tahtaya ya da duvara vurursa o fenalıgın, kötülügün kendi başına da gelmesinden korunur derler… Bir kimse digerine Makas ya da Bıçak verirken, eline direkt olarak vermemeli, bir yere koymalıdır. Eger eline verirse hemen yere tükürmesi gerekir, eger bunu yapmazsa kavga ederler derler…
Bir kimseye süpürgeyle vurursan, kendisine vurulan kişi mutlaka iftiraya ugrar derler…Anne, Baba, Kayınbaba ve Kaynıvalide gibi büyüklerin yanında bir kadının ya da bir erkegin çocugugunu sevmesi ayıptır saygısızlık ve görgüsüzlüktür derler…Bir kimsenin DİŞİ çıkınca onu hiç kimsenin görmeyecegi bir yere gömmeli, yoksa o kimse için iyi olmaz derler…Doguma giderken Kadının kocasının ayakkabısı su içine konup , Kadın bunun suyunu içerse , dogumu kolay olur derler…
Ellerini baglayanın rızkı veya kısmeti baglanır derler… Güneş batarken iş yapılmaz, çorap örülmez, dikiş dikilmez derler… Eger bir kimsenin gözü dalıyorsa misafir gelecegine işarettir derler… Eger genç kızların adı Gelinin ayakkabısının altına yazılırsa o kızların çabuk kısmeti açılır ve evlenir derler… Göz segirmesi ve kulak çınlaması o kişinin kötü haber alacagına işarettir derler… Eger Guatr hastalıgı varsa ve geçmiyorsa o hastalıgın geçmesi için, Kişinin boynuna ÖLÜ eli sürmek gerekir derler…
Hıdırellez günü taştan veya topraktan istenildigi kadar odalı ve istenilen şekilde ev yapan kişinin böyle bir evi olur derler… Hamile bir kadın bulundugu yerden dışarıya çıkarılır. Bir sandalyenin altına bıçak bir başka sandalyenin altına da makas konur. Kadın içeriye girince Bıçaga oturursa oglu, Makasa oturursa kızı olacagı anlaşılır derler… İşte bu çok bilmişler iki BAYRAM arasında NİKAH olmaz derler…
İlk defa yürüyen çocuk sık sık düşerse, Hamurdan kocaman SİMİT yapılıp Cuma vakti yani sala verilirken çocuk simidin içerisinden atlatılır. Ondan sonra bir daha çocugun ayagı takılıp düşmez derler…Hamile kadının başına kendisinin haberi olmadan TUZ serpilir. Bu sırada burnunu kaşırsa oglu, eger bunu yapmazsa kızı olacaktır derler… Herhangi bir Kapının eşigi üzerinde oturan kişi iftiraya ugrar derler…Lohusalıgı içinde kırk gün bir Kadın misafirine güle güle dememeli. Eger bu sözü derse sütü kesilir derler…
Yeni bebek ziyarete getirilince kucagına Yumurta konursa bu Yumurtayı veren kimsenin evinde FARE olmaz derler…Taze gelinin kucagına Erkek çocuk verilirse, Onun ilk çocugu Erkek olur derler… Yeni dogmuş bebek ziyarete getirilip kundagına Yumurta konulursa, Yumurta gibi güzel olur derler…
Hamile bir Kadın, haşlanmış yumurtanın sarısını ortadan iki tel saçla ikiye böler. Ortadaki çukur sulu olursa kızı olacagı, Katı olursa oglu olacagı anlaşılır derler… Bir işe özellikle örgüye başlarken üzerine ayagı çabuk birisi koşarak gelirse iş çabuk biter. Ayagı agır birisi gelirse iş geç ve güç biter derler… Ayak kaşınınca yolculuk var demektir derler… derler… derler…derler…Ben belkide binde birini yazdım belki daha ne saçma sapan şeyler derler…
Cenabı Hak Maide suresi ayet .50.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlar hala Cahiliye devrinin hükmünümü arzuluyorlar ? Şüphesiz Salih bir kanaata sahip olanlar için, Hükmü Allahu tealadan güzel olan kim olabilir ?..***
Dikkat edilirse bu Ayeti kerimede İKİ HÜKÜM ve hükümlerin mahiyetleri izah edilmektedir. İnsanlar ya Cahiliye hükmüne ya da Allahın hükmüne boyun egeceklerdir. Bu iki hükmün dışında her hangi bir hükümden söz etmek imkansızdır. Helal ve Haram hudutlarını dikkate almayan bütün sistemler Cahili sistem ve Cahili düzenlerdir. İnsanları Allahu tealanın Dinine göre şekillendirmeyen, egitmeyen bütün egitim sistemleri Cahili Egitim düzen ve sistemleridir…
Sonuç olarak şu hususu söylemek isteriz: İslam Dinini DİN olarak benimseyen bir İnanmış insanın, Mümince yaşayabilmesi, inancını hayata hakim kılabilmesi, Yaşadıgı cografyanın İslamlaşmasına Toplumun Kurana dayalı ahlakını nı, Rabbani Nizam ve düzenini ve RUH terbiyesini bulandıracak her türlü kötülüklerden uzak, iyilige ve güzellige dayalı ve İslam dinine hizmet etmesine baglıdır…
Zira içerisinde Fitne, Fesat, ve kötülük olan bir ortamda İslamı yaşamak mümkün degildir . Zaten Müslümanın asıl gayeside bu tür Cehalet izlerini hayatın her kademesinden silip atmaktır diyoruz. Yani kurtuluşumuz mutlak surette İslama teslim olmaktan, İslama baglanmaktan ve İslamı bir hayat nizamı olarak kabul etmemizden geçmektedir…
Cahaletin, Cahilligin, Cahiliyenin pençesine takılmış sayısız insanları, ancak İlimle kurtarabiliriz. Varsayımlar, Farazi düşünceler, indi görüşler, şahsi kanaatlar, batıla dayalı olan bilimler, hiç bir zaman İslamın ilminin yerine geçemez diye düşünüyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun…
Allahım sana binlerce şükürler olsunki bizleri Cehalet çukurundan çıkartıp İslamın nurlu yoluna dahil eyledin. Bizleri tekrar Cahillik ve bilgisizlik çukuruna yaklaştırma yarabbi. Şeytanın şerrinden, İblisin şerrinden, Firavun , Nemrut, Ebu Cehil zihniyeti taşıyan kişilerin şerrinden sana sıgınıyoruz bizleri muhafaza eyle Yarabbi. Bizleri senin Dinini anlayan, kavrayan ve o ilmi amel noktasına taşıyan kulların zümresine dahil eyle yarabbi. Bizleri Hakkı hak bilip hakka baglanan, batılı batıl bilip batıldan kaçınan kulların zümresine dahil eyle Allahım sen her şeye kadirsin… Amin…
Sermed Kadir…23.03.2008