وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنْ الْمُنْكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمْ الْمُفْلِحُونَ
İRŞÂD FAALİYETİ ÜZERİNE… Rabbimiz Ali imran suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır…*** İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır…*** Muhterem Müslümanlar…İRŞAD: Doğru yoldan gitmek, doğru yolu bulmak, doğru düşünmek, akıl ve temyiz gücüne sahip olmak manâlarını içeren bir kavramdır. İRŞAD doğru yolu gösterme, En güzel bir şekilde uyarma, Bilgi,marifet ve irfan sahibi birinin bir kimseye meşru olan şekilde eğitmesiyle ve Allah yolunu göstermesi hareketidir. İrşâdı yapan kimseye MÜRŞİD denir. Bilindiği gibi Allah’ın, sayısı doksandokuz olan güzel isimlerinden birisi de *ER REŞİD*dir. Reşîd, mürşid ile aynı anlamdadır. MÜRŞİD, doğru ve hak yolu gösteren demektir. Şu halde irşâdda; rehberlik, doğru yolu gösterme, hak ve hakikate davet söz konusudur. İnsanları, dünya ve ahiret saadetine ermeleri için hak ve hakikate, doğru yola, salih amele ve her çeşit iyiliklere çağırarak, her türlü kötülükten kaçınmalarını telkin etmek MÜRŞİD’İN görevlerindendir. Allah Teâlâ’nın insanların hidayeti için peygamberler göndermesi, bu peygamberlerin, Allah’ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için daimi bir çalışma içerisinde bulunmaları İRŞAD faaliyetinin apaçık bir delilidir. İnsanları irşâdda bulunmak, onların dünya ve ahirette saadet ve selametleri için çalışmak demektir. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Şunu yeminle söylüyorum ki; siz ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırmaya çalışırsınız; aksi halde Allah size içinizdeki en kötülerinizi musallat eder. Sonra hayırlılarınız dua eder, fakat duaları kabul olunmaz…**
Bu manâda Rabbimiz Ali imran suresi ayet.110.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah’a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır…*** Muhterem Mü’minler… Rabbimiz insanların içinden yeryüzünün en hayırlı, en şerefli, en güzel, en şahsiyetli toplumunu çıkarmayı murad ediyor. Bizim toplumumuzun, İslam toplumunun böyle bir toplum olmasını emrediyor. Bu yeryüzünün en hayırlı, denge unsuru olacak toplumun sahip olması gereken özelliklerini de güzel bir şekilde beyan buyuruyor… İnanıyoruzki İslam Ümmeti en hayırlı ümmettir. İslam ümmeti en bereketli topluluktur. Çünkü İslam Ümmeti Rab ve İlâh olarak Allah’ı, kitap ve hayat programı olarak Kur’anı kerimi, DİN olarak teslimiyet dini olan İSLÂMI, örnek ve önder olarak Allahın son elçisi Hazreti Muhammedi (sav) kabul etmiş bahtiyar insanlardır. İSLAM ÜMMETİ Allah celle şanuhunun MARUF, hayırlı, güzel, buyurduklarına aynen inanmış, Allahın MÜNKER, çirkin, yaramaz, kötü dediklerinede aynen teslim olmuştur. Kendisi teslim olduğu gibi çevresindeki insanlarada iyilikleri anlatıp, kötülüklerden vaz geçirmek için çalışır, uğraşır, ğayret sarfederler. Yani İRŞAD için ellerinden, dillerinden gelen ğayreti çabayı gösterirler…
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Günah isleyenlerin bulunduğu bir toplumda önlemeye gücü yeten kimseler olduğu halde bunu engellemezlerse, Allah’ın, kendi nezdinden onların hepsini kapsayan bir azabın gelmesi pek yakındır… (Ebû Dâvud)** Muhterem kardeşlerim…İrşâda muhatab olan, yani irşâd edilecek kimseler hem gayrimüslimler ve hem de Müslümanlardır. Müslüman olmayanları irşâd; onları iman ve İslâm’a davet etmek ile gerçekleşir. Müslümanları irşâd ise; onlara imanın gereği olan salih amel ve güzel ahlâkı telkin etmektir. İrşâdı yapacak kimseler ise Peygamberlerden sonra, salih müminler ve İslam alimleridir. İrşâd, dini bir emir olup müslümanlar üzerine farz-ı kifayedir. Yani Müslümanların içlerinden bir grup bu görevi yapınca diğerlerinin üzerinden bu sorumluluk düşer. İnsanları İRŞAD edecek mürşidleri, İslam alimlerini yetiştirmek müslümanlar üzerine FARZDIR. Müslüman birey her zaman diger inanan kardeşlerinin yardımcısı olmak durumundadır. İlim cenabı hakkın sevdigi kullarına verdigi büyük bir niğmettir, güzellik ve özelliktir. Peygamber efendimizden (sav) başlayarak günümüze kadar; Sahabe, tabiin, etbai tabiin başta olmak üzere islam alimleri ilim emanetini zamanımıza taşımışlardır. Her zaman müslümanları irşad etmişlerdir. Efendimiz (sav) veda haccındaki hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Sizden hazır olanlar, burada bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsınlar. Umulur ki, bunları burada bulunmayanlar, bulunanlardan daha iyi anlar ve korur…** İnanıyoruzki; Müslüman gücü yettiği halde günah işleyen bir topluma engel olmazsa sorumludur. Müslüman okuyan, dinleyen, anlayan ve öğrendiklerini yaşantısında tatbik eden âhlakın sahibi olan kişidir. Müslüman dini ğayreti olan, güzelce anlayan, yaşayan, yaşanması için elinden ve dilinden gelen ğayreti göstermek durumundadır. Müslüman İRŞAD faaliyetlerine tabir caizse dört elle sımsıkı sarılmalıdır inancını taşıyoruz…
Sermedkadir…LU…DAR’UL ERKÂM…15.09.2017…
Sermedin sayfası: ( www.sermedkadir.de )