Çocuk Eğitiminde İlk Aşama

Tirmizide rivayet edilen bir Hadisi Şerifte Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyuruyor: ** Hiç bir baba çocuguna güzel edeb den daha üstün bir şey bagışlayamaz…(Tirmizi)

Bir başka Hadisi şerif mealen şöyledir: ** Adam kendi Ailesi içinde koruyucu bir çobandır, koruyup güttügünden sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir koruyucu çobandır ve koruyup güttügü şeylerden sorumludur…** İslam Dininin en çok önemsedigi sorumluluklardan biri ve en açık olanı, İslamda egitimcilerin sorumlulugudur.

Egitimcilerden maksat; Terbiye edenler, ögretenler, yönlendiren ve yönetme hakkını üzerinde taşıyanlardır. Egitimci: İster Hoca, ister baba, ister Ana, İster ögretici, İster sosyal bir kurum olsun, sözü edilen sorumlulugu yerine getirmeye kalkıştıgı an, hakları, İslam Dininin istedigi ölçü ve anlamda güven ve azimle edâ ettigi, kamil manada bu işi yürüttügü takdirde ortaya meziyet ve güzellik yönünden fevkalade sevinç veren bir durum ortaya çıkacaktır.

Çocuk gözlerini hayata açıp henüz tırnakları sertleşmeden Ona Allahın varlıgını, BİRLİGİNİ, Allaha iman etmenin lüzumunu, Allahtan saygı ile korkmanın sebep ve hikmetlerini ve hayatın her safhasında YARATICININ denetimi altında bulundugu şuurunu, gizli açık her şeyi Allahın bildigini ögretmekle saglanır. Çünkü bu düzeydeki bir terbiye ile çocugun kalbi huzurla dolar, saglam bir temele sahip olur, nefsini ISLAH etmeye yönelir ve sonunda güzel âhlak vasfına haiz olur…

İslam Dininde İnsanları hayata kazandırma noktasında uyguladıgı egitim sistemi; Önce birey’i, sonra AİLEYİ, ondan sonra da toplumu ele alıp ISLAH eder ve bunu tam bir bütünlük içinde devam ettirir. Terbiyeciler ve egitimciler; İster Ana – Babalar olsunlar, ister hoca veya ögretici bulunsunlar, çocukların egitilmesinden, onlara edeb ve terbiye verilmesinden sorumlu; Onları hayata hazırlamakta, hayat adamı yapmakta mesul olduklarına göre her yönüyle kendi sınırlarını da bilmeleri icabeder.

Ancak bu durumda sorumluluklarının geregini en uygun ve mükemmel şekilde yerine getirebilirler. İslami manada emek vermiş Alimlerin sıralamalarına göre bu sorumluluklar şöyledir sırasıyla: (Abdullah Nasuh Ulvan. İslamda Ailşe egitimi. C.1.s.101-406.)

1. İman terbiyesiyle ilgili sorumluluklar. İman terbiyesinden maksat, çocuk akleder çaga gelince onu İmanın esaslarına baglamak, İslam erkanını anlayacak duruma gelince bunu benimsemesini saglamak; temyiz çagına gelince İslam Şeriatının ilkelerini kendisine ögretmektir. İslam erkanından kastımız: Bedeni ve mali olan bütün ibadetlerdir: Namaz, Oruç, Zekat, Bedeni ve mali gücü yetene Hacc. İslam Şeriatının ilkelerinden kastımız ise: Allah yoluna ulaştıran, onunla yakınlık saglayan ve Akide, İbadet, ahlâk, ilahi hükümler ve kanunlar, nizam ve ahkâm bu cümleden olan bilgilerdir.

2. Ahlâk terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Ahlak terbiyesinden kastımız ise: Çocuk iyiyi kötüden ayırıcı yaşa gelince, ona telkin edilmesi gerekli olan ahlâk ilkeleri, izlenecek, takip edilecek faziletler, Vicdanı geliştirecek hususlardır. Böylece çocuk küçük yaşta terbiyenin feyizli meyvelerini toplamaya başlar. Faziletli yaşamayı adet haline getirir ve bu hal gençlik çagında da, hayat la haşır neşir oldugu yıllarda da devam edip gider. Ana – Baba ya ve egitimcilere gerekli bir hususta çocuklarına yeterince ilgi ve ihtimam göstermek, onları korumak, güzel ahlâkı, nezaketli ve saygın davranmayı, diger insanlara karşı nasıl davranacaklarını ögretmek ve bu duyguları çocukların ruhunda ve dimagında güzel adetler haline getirmektir…

3. Beden terbiyesiyle ilgili sorumluluk. İslam Dininin Ana – Baba, egitim ve terbiyecilere vacip kıldıgı büyük sorumluluklardan biri de, Beden terbiyesiyle ilgili sorumluluklardır. Bu ilimlerle çocuklar Fiziksel yapıları itibariyle güçlü, kuvvetli, sıhhatli yetişip beden selameti, saglıgın verdigi neşe ve ferahlık içinde gelişmeleri amaç edinilmiştir. Çoluk çocuguna nafaka husussunda rahat ve huzurlu bir hayat saglayan Baba’ya büyük bir mükafat vaad edildigi bir gerçektir. Lakin Elinde imkanları oldugu halde çocuklarının nafakalarını kısar ve çoluk çocugunu sıkıntıya sokarsa, gücü oldugu halde bu tür varyemezlik yaparsa o Babaya da büyük vebal vardır.

4. Akıl terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Aklı terbiyeden maksat, çocugun düşüncesini, şer’i ilimlerden, günün ve asrın içinde bulundugu en üstün Kültür ve medeniyetten, günümüzün düşünce potansiyelinden yararlı görüleni ile oluşturmaktır; Öyle ki çocuk fikren olgunlaşmış, ilmi, ameli ve kültürel yönden yetişmiş olacaktır inşaallah. İman, âhlak, beden terbiyesiyle ilgili sorumluluk ne kadar önemli ve ehemmiyetli ise AKILLA ilgili sorumluluk da O derece önem arz etmektedir.

Şu kadar fark var ki, İman terbiyesi çocukta bir temel kurmaktır. Beden terbiyesi bir hazırlık devresini oluşturmaktır. Âhlak terbiyesi çocugu ahlaki yönden en üstün seviye ye taşımak için ugraşmaktır. AKIL terbiyesi ise çocugun anlayışını geliştirmek, kültür ve medeniyete, yöneltmek, egitmek, ögretmek ve hayata hazır hâle getirmeye çalışmaktır. Bunu yaparkende Ögretimin geregi üzerinde hassasiyetle egilmek, İnsani düşünceyi geliştirip, her meselede anlayışlı kılmaya çalışmak ve bunları yaparken de AKIL saglıgını korumak egitimci, Ana – Baba ve terbiyecilerin sorumlulugu içerisindedir…

5. Nefis terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Nefsi terbiye den maksat; çocuk daha akletmeye başladıgı günden itibaren onu cesaret, açıklık, kahramanlık, olgunluk, başkalarına iyilikte bulunma sevgisi, öfke anında kendine hakimiyet, âhlak ve kişilikten yana bütün faziletlerle süslenme gibi hususlarla çocugu terbiye edip donatmak esas alınmalıdır.

Çocuk dagdugu andan itibaren Ana – Babanın elinde bir EMANET olduguna göre, İslam Dini Egitimciye çocuk gözünü hayata açtıgı andan itibaren NEFSİ saglıklı koruma yol ve yöntemini onun kalbine ve dimagına yerleştirmeyi emreder. Ta ki, çocuk parlak bir aklıa, zekaya, selim bir düşünceye, düzenli tasarrufa, devamlı yükselebilen bir iradeye sahip bir İNSAN olabilsin.

Bunun gibi Ana – Baba ya vacip olan çocuklarını Fazilet ve iyilik yönünden, itibar ve şahsiyyetini kaybettirecek bütün faktörlerden; tabiat ve kişiligini kıracak şeylerden, hayata kin’le , isteksizlikle ugursuzlukla bakmasına neden olacak her türlü İnsan fikrini zedeleyici olumsuzluklardan kurtarıp çocugu asıl hürriyetine kavuşturmak bu yolda çaba sarfetmekte Ana – Baba ve egitimcilerin görev ve sorumlulukları içerisine girer…

6.Sosyal terbiye ile ilgili sorumluluk. Sosyal terbiyeden kasdımız; çocugun henüz tırnakları sertleşmeden sosyal adâp ve terbiye dogrultusunda egitip yetiştirmek; Ruhunu temizleyip, cilalayıp anlayışlı, kavrayışlı hâle getirmek, İslam Akidesinden kaynaklanan ebedilik ölçüleriyle geliştirmek; Kendisine derin ve köklü bir İMAN şuurunu enjekte etmektir, aşılamaktır.Ta ki, çocuk, toplum içerisinde en güzel edep ölçüleriyle en hayırlı unsur olsun; Dengeli, akıllı, bilerek emanete ehliyetli olarak hayata atılsın.

Sosyal terbiye çocugun gidiş ve tavırlarıyla, vicdanı ve iç yapısıyla iç içe bir anlam taşır. Çocugun gerçekçi, Realist, edepli yetişmesini, sosyal hayattaki yerinin ve görevinin ölçüsünü saglar; Akıllıca hareket etmesini, Hayatta iyi bir Siyaset gütmesini, diger insanlarla muamelelerde nasıl davranması gerektigini ögrettir. Tecrübe ile sabittir ki; Toplumun selameti yapısının kuvveti ve dayanışması, fertlerin selamet havası içinde yetişmesine ve hazırlanmasına baglıdır.

Bu bakımdan İslam Dini çocuk egitiminin sosyal yönüne ve takip edilecek yoluna agırlık vermiştir. Böylece çocuklar iyi terbiye edilmiş, bu güzel hava içinde oluşmuş kişiler olarak hayat sahnesine çıkarlar; Akıllı, disiplinli, Zeki ve SADIK surette İnsanlıgın iyiligi için mücadeleye hazır kimseler olurlar. Bu şekilde yetişen çocuklar ileride TAKVALI, Kardeşlerini kendi nefsinden üstün tutan, Merhametli, şefkatli, Affetmesini bilen, Cesaret ve kahramanlık sembolü şahsiyetler olarak hayata atılırlar…

7.) Cinsel terbiye ile ilgili sorumluluk. Günümüzde de toplum hayatının en tehlikeli hastalıklarından birisi Cinsel salgınlardır. Ana ve Babanın çocuklarına bu konudaki İslamın emirlerini aşılamalarıyla çocuk; zina’dan ve İslam Dininin kötü ve çirkin buldugu bütün fiiliyatlardan, fuhşiyatlardan, sapıklıklardan uzak kalacak bunun neticesinde saglıklı bir hayatın sürmesi mümkün olacaktır.

Zamanımız insanının en yakalandıgı en büyük tuzaklardan birisi Zina, Livata (Homoseksüellik) FUHUŞ ve âhlak dışı ilişkilerdir. Her Ana – Baba ve terbiyeciler bu tür tuzakları yetiştirecekleri evlatlarına zamanında bu tehlikeleri ve bu tehlikelerden korunma yollarını anlatmak mecburiyetindedirler. Çocugun bilhassa arkadaşları, oturup kalktıgı kişiler, ilişki kurdukları ya da kuracakları insanlar daha önceden tesbit edilirse bu büyük tehlikelerden zamanında uzaklaşılır.

Kuranı Kerimde Mealen buyurulurki: *** Zinaya yaklaşmayın: Çünkü o elbette hayasızlıktır ve kötü bir yoldur…(İsra suresi.Ayet.32.***

Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Bir kasabada Zina ve Faiz ortaya çıkıp yaygınlaşırsa, gerçekten onlar kendilerine Allahın azabını helal kılmış olurlar…(El Hakim) **

Muhammed Zahid Kotku (Rh.a) diyorki: * Evladın Babası üzerinde üç hakkı vardır. 1.) Çocuk dogunca ona güzel bir isim takmak. 2.) Sonra Kuran ilmini, DİN İLMİNİ, Allahı bilmeyi ögretmek. 3.) Kemâle gelince de evlendirmek.

Hz. Ömere (R.a) bir adam oglundan şikayet için gelmiş. Diye rivayet edilir ki: Hz. Ömer de adamın ogluna çıkışmış. * neden babana asi oluyorsun ? Allahtan korkmuyormusun ? * deyince adamın oglu Hz. Ömere: ‘’ Evladın da bir Hakkı yokmu ? diye sormuş. O da; * Evet vardır:

* Evvela baba evlenirken alacagı hanımı iyi seçmesi lâzımdır.* Kadının ya zengin olması ve ya güzel olması ve ya yüksek bir Aileye mensub olması ve ya DİNDAR olması aranır. Evvelki üç hâle kayanlar aldanır. Dindarı seçenler ise MESUD ve BAHTİYAR olurlar. İKİNCİSİ güzel isim koyması; Peygamberler ve Salihlerin isimlerini takmak gibi. *

ÜÇÜNCÜSÜ de, Ona Kitabımız olan Kuranı Azimuşşanı hem okumasını hem de bilmesini ögretmek. Yani DİNİNİ iyice bilmesine çalışmak.* deyince adamın oglu da Hz. Ömere: ‘’ Benim babam bunların hiç birini yapmamıştır.’’ Demiş. Bunun üzerine Hz. Ömer adama:* Evvela sen çocuguna asi olmuşsun. Şimdi de çocugundan bana şikayet ediyorsun.* diye adamı huzurundan kovmuştur.

Çocugun babası üzerindeki haklarından biriside ona DİNİNİ ögretmek, KURANI ögretmek, Allahın emirlerini ögretmektir dedik. Bu konuyu biraz daha açalım. Çocuk konuşacagı çaga geldigi zaman, Sahabeyi Kiramın çocuklarına ilk ögrettigi sözlerin * Hamd o Allaha olsunki, O ne bir çocuk edinmiştir, ne de mülkünde bir ortaga sahiptir. Allaha inandım ve tagutu inkar ettim * gibi güzel telkinler oldugu göz önüne alınınca küçüklükte ögretilen ve alışılan şeylerin bir nevi meleke durumuna geçerek hayat boyu ferde tesir edecegi net olarak anlaşılmaktadır. (Ribat.10)

Bu sebeple Rasulullah (sav) Riyazus Salihinde kayıtlı bir Hadisi Şerifte: ** Yedi yaşında çocuklarınıza NAMAZ kılmayı emredin. On yaşına bastıkları halde NAMAZ kılmaz ve kılmak istemezlerse onları hafifçe cezalandırınız. .** diye emretmektedir. Yine Rivayetlerde Asrı Saadette çocukların BAYRAM, Cenaze, ve diger cemaat namazlarına teşvik edildiklerinin görülmesi, Egitimin sadece ögretimle kalmayıp çocukların hayatlarının takibi ve egitimin sürekli olması prensibine uymanın zorunlulugunu ortaya koyuyor.

Fakat bu egitim verilirken zorlayıcı ve baskıcı bir tavır yerine sevgi ve şefkate dayanan bir yol izlenmesi gerektigi Peygam Efendimizin (sav) şu Hadisi Şeriflerinden anlıyoruz: ** Yumuşaklık ve şefkatli muamele hangi şeyde bulunursa, O şeye güzellik kazandırır. Hangi şeyden uzak kalırsa o şeyi kötü ve çirkin kılar…(Tac.cilt.5.s.58.) ** Bir diger Hadisi şerifte mealen şöyle buyuruluyor: ** Kimin çocugu varsa , onunla çocuklaşsın, çocuk gibi olsun…(Camiüs sagir) **

Bütün bu Hadisi Şerifler ve Peygamber Efendimizin (sav) bazan sırtında çocuk oldugu halde MESCİDE girip İmamlık yapması, bu konudaki en müşahhas-açık ve belirgin örneklerimizdendir. Dikkat edilmesi gereken diger diger bir hususta: birden fayla çocukları olan Aileler, bir çocugu ötekine tercih etmemeli kardeşler arasında mukayese yapmamalıdır. Bu durum şahsiyet gelişimi yönünden göz önünde tutulması gereken ANA unsurdur.

Bu duruma düşen çocuklarda, hem yetişkinlere, hem de kendine tercih edilen çocuga karşı düşmanlık, KISKANÇLIK, aşagılık duygusu gibi menfi-olumsuz haller meydana gelir. Bu hususu Peygamber Efendimiz (sav) Diyanet işleri başkanlıgının hazırladıgı 250.HADİS. adlı eserde kayıtlı şu Hadisiyle dile metiriyor: ** Çocuklarınızın size İHSAN , hürmet ve itaatte adil olmasını arzu ettiginiz gibi sizde onlar arasında hediye de ve bagışlamada ADALETE riayet ediniz. **

Terbiyeciler Âhlak ve karakter terbiyesinin bülug çagında sona erecegini bundan sonra KARAKTER terbiyesinden çok MESLEKİ terbiyenin agırlık kazanacagını belirtirler. Bu nedenle çocuk temyiz çagına ulaşınca Allah celle celaluhu ve Peygamberler hakkında ki İTİKADİ vecibeleri ögretmek velisi – Ana- Babası üzerine vaciptir. Çocuk egitiminde ölçü her şeyde oldugu gibi; KURAN ve SÜNNETTİR.

Bu ölçüler neticesinde yetişen evlatlar velilerinin ÂMEL DEFTERİNİ kapatmayacak bir fazilet abidesi olurken,Allah korusun aksi bir durum Pişmanlık ve düşmanlık doguracaktır.

Tegabün Suresi Ayet.14-15.te Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman etmiş olanlar, Eşlerinizin, çocuklarınızın içinde size düşmanlık edenlerde vardır. Onlardan sakının. Ama affeder kusurlarını başlarına kakmaz ve örterseniz şüphesizki Allah gafurdur, Rahimdir. Dogrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir İMTİHANDIR. Büyük mükafat ise Allah katındadır…***

Peygamber Efendimiz (sav) Buhari ve Sahihi Muslimde kayıtlı bir Hadiste mealen şöyle buyuruyor: ** Hepiniz çobansınız, hepiniz emriniz altındakilerden mesülsünüz…** Ali Haşimi diyorki: Bu mesuliyet İSLAMIN her ferde verdigi kapsamlı bir mesuliyettir. Hiç kimse bu sorumlulugun dışında kalmamıştır. Yukarıda meali verilen Hadis geregince Ana-Baba ve evlatlarının terbiyeinden mesul olmaktadır. Onları iyi bir şekilde yetiştirmek ve onlara güzel ahlak vermek mesuliyeti Ana- Babanın omuzlarındadır.

Allah’ım gözümüzün NURU çocuklarımızı bizlere bagışla. Bizleri ve çocuklarımızı dogru yolundan, SIRATI MÜSTAKİMDEN ayırma. İslâm Alemini fitneden, fesattan, kargaşadan, nifaktan koru. Müslümanları dünyada ve âhirette zulümlerden, acılardan, musîbetlerden, ıztıraplardan ve sıkıntılardan muhafaza eyle. Müslümanlara zor imtihanlarında sabırlar ve kolaylıklar ihsan eyle. Müslümanlara hiçbir zaman kesilmeyen ve ayaklarından eksik olmayan dolaplar, hîleler, oyunlar ve fitneler karşısında güç ver, kudret ver, Şuur ver, akıl ver, fikir ver Firasetimizi artır. Günah, kusur ve hatalarımızı bagışla. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir…02.12.1996

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.