PEYGAMBERE SALATÜ  SELAM  GETİRİLMEZ  DİYEN KİŞİ’YE

PEYGAMBERE SALATÜ  SELAM  GETİRİLMEZ  DİYEN KİŞİ’YE  CEVAP… Peygamberin  adı  anıldığında salatü  selam  getirmeyi *YALAKALIK* olarak vasıflandırılan adı Müslüman isimli şahıs(Mustafa İslamoglu), lakin  her  hangi  bir  İran  mollasının adını  anarken de  saygı  ifadesine bürünerek  tutarsız kişiliğini aşikar  eylemektedir. *Sinek küçük  ama  mide  bulandırır* sözünde olduğu  gibi ilmi kendinden  menkul bu gibi şahıslar son  yıllarda KAFA BULANDIRMAYI adet  hâline  getirmişlerdir. Rabbim  şerrlerinden  muhafaza  eylesin… İnanıyorum ki; Müslüman’ın bilinen vasıflarından en güzel olanlarından biriside VASAT  ÜMMET oluşudur. Müslüman her iş ve hareketinde dengelidir, ölçülüdür ve hesaplı hareket edendir. Müslüman için bilindigi gibi her  hangi  bir  mesele  gündeme  geldiğinde başvurulucak kaynak: Kitap, Sünnet, İcmaa ve  Kıyas bütünlüğüne  sımsıkı  sarılmasdır. Müslümanın her adım atışı hesaplı olmalıdır. Müslüman yer ve zamanı bahane ederek imanına ve inancına ara verme hakkına sahip degildir. Dini yaşantısını ertelemesi de düşünülemez…

 

Rabbimiz Ahzab Suresi ayet.56.da  mealen şöyle  buyurmaktadır: ***Allah ve melekleri peygambere salat etmekte, yani Allah onun şeref ve şanını yüceltip makamını yükseltmektedir. Melekler de dua edip bağışlanmasını dilemekteler ve yüksek derecelere yükseltilmesini isterler. Ey inananlar. Siz de O’na dua ederek derecesinin yükseltilmesini isteyin. Onu hayırla yad edin, kendinizi O’nun rehberliğine tam bir teslimiyetle terkedin…***

 

Müslüman bulundugu ortamda gittigi her yerde İslami hayat bütünlügü kendini göstermelidir. Mahiyetini ne olup ne olmadıgını bilemedigimiz, anlamadıgımız, tahkik etmedigimiz, incelemedigimiz meseleler üzerinde ulu orta yazmak, konuşmak da bizlere yakışmaz diye inanıyoruz. Müslüman’ın her anında İSLAM olmalı, Müslüman azmini, gayretini, manevi üstünlügünü İSLAM Dininden almalıdır. Müslümanın kıymeti işte burada yani Dinine verdigi deger oranındadır zaten. Kuran ve Sünneti seniyyenin emirleri Müslümanı iyilige  güzelliğe,  dogru  olana götürecektir  inancını  taşıyoruz. Peygamber efendimizi (sav)  Kur’an kerim nasıl tanıtıyorsa; tanıttığı gibi tanıyıp iman etmek mecburiyetindeyiz; düşmanlarının O’nun hakkında ortaya attığı iftiralara itibar etmemek. O’nun Allah’ın yarattıkları arasında en değerlisi olduğuna, Peygamberlerinin sonuncusu olduğuna inanmak boynumuzun borcu…

 

Rabb’inden bildirdiklerinde ma’sum olduğuna, ismet sahibi olduguna, emanet, teblig, risalet görevini en mükemmel şekilde yaptığına, mucizeler sahibi olduğuna, en büyük mucizesinin de Kur’anı Kerim olduğuna kesin iman etmek durumundayız. Peygamber sevgisini bütün sevgilerin önüne koymak, bize cennetin yolunu göstermekle yapmış olduğu iyiliğin kıymetini takdir edip minnettarlığımızı göstermek. Peygamber  efendimizi  sevmenin Allah Teâlâ’yı sevmek, O’na yaklaşmanın Allah Teâlâ’ya yaklaşmak olduğunun şuuruna varmak. O’nun bize canlarımızdan daha yakın, bize bizden daha şefkatli olduğunu bilmek. Sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek, O’na yakın olanı yakın, uzak olanı da uzak bilmek görevi omuzlarımızdadır inancındayız.

 

Peygamber efendimize (sav) karşı saygımızı kâğıtlarda yazılı ve dillerde tekrar edilen şiir  naat, kaside mısraları şeklinde değil, samimiyetle sadakat ve uygulama şeklinde ispat etmek, Sünneti seniyyesini O’nun kendisi gibi görmek; Peygamber  efendimizin (sav) huzurunda asrı saadette yüksek sesle konuşulmadıgı gibi Sünnetinin karşısına da teslimiyetin ve uygulamanın dışında bir şeyle dikilmemek. Sünneti ve Hadis öğrenmeyi *DİN* olarak görmek ve bu inanca sımsıkı yapışmak duygusuyla ve hissiyatıyla  ögrendiklerimizi hayatımıza tatbik etmek görev ve sorumluluklarımız içerisindedir inancını  taşıyoruz…

 

Peygamber  efendimizin (sav) yaşadıgı dönemde Sahabesinin mübarek vücuduna zarar gelmesin diye, etrafında etten kemikten sur ördükleri gibi şimdi biz müslümanlarda, Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesini korumak, o uğurda her ne gerekiyorsa ona katlanmak, gerekeni feda etmeye hazır olmak imanımızın gereklerinden olmalıdır. Peygamber efendimize (sav) Her anıldığında, bilhassa Ezandan sonra, Cuma günü…O’na SALÂT  VE  SELAM GETİRMEYİ, üzerimizdeki hakkının en küçük ifadesi, şefaatinin bir aracısı olarak görmek durumundayız. O’nun Sünneti ile istihza edenlere, basite alanlara ve o yerlerde duranlara, herhangi bir bid’âte, sapıklıga  destek olanlara fırsat vermemek görevlerimizden olmalıdır. Ne olursa olsun Peygamber efendimizin (sav) bir Sünnetinin yaygınlaşması için mücadelenin en güzelini vermek durumundayız. Allahın Dinine yardım edenler safında bulunmaya gayret edecegiz inşaallah.

 

Peygamber efendimize (sav) ait bir Sünnet gördüğümüzde içten bir sevinçle sevinmek… Gaipten bildirdiği şeylere gözle görür gibi inanmak. Yasakladığı şeylerden ateşten kaçar gibi kaçmak bizlerin özelligi ve güzelligi olmalıdır. Farzı muhal, Peygamber efendimizin (sav) Sünnetini yaşatmada hiç kimse kalmasa bile, yaşatacak tek müminin biz olduğunu hissederek çalışmak, çalışana bu gayretle destek olmak sorumluluğunda  olmalıyız… Ne kadar Sünnete göre yaşadığımızın testini sık sık yapmayı da  İTİYAT  haline  getirmeliyiz. Peygamber  efendimize (sav) uymayı, Sünnetini yaşatmayı rahmetin ve mağfiretin bir sebebi olarak görmek durumundayız…Ayrıca, Peygamber efendimizin (sav) Ehl-i Beytini(AİLE  EFRADINI) sevip hürmet etmek. Sahabelerini sevmek, takdir etmek… Onların aralarındaki meselelere hiç bir şekilde dil uzatmamak İSLAMİ karakterimiz olmalıdır. Peygamber efendimizin (sav) mirası olan ilmi öğretip yayan, Sünnetini yaşatan âlimlere saygılı olup, destek olmak şuuru  kalbimizde, gönlümüzde,  beynimizde  yer  etmelidir….

 

Gelecegimizin teminatı olan göz nurumuz çocuklarımızı Peygamber efendimizin (sav) sevgisi ve O’nun izinden gitme, O’nu yegâne örnek ve önder bilme şuuru ile yetiştirme, bu hedefi de tatbik ederek ilk örnek olma çaba ve gayreti tabiidirki biz Müslümanlardan gelmelidir. Bunun için de mescitlerde ders halkalarında evlerimizde Kuran sünnet okumayı elverişli hale getirmeliyiz. Çocuklarımızı SALAVAT okumaya alıştırma, Peygamber sevgisini aşılamayı teşvik etmek zorundayız. Velhasılı Sünneti seniyyeye sımsıkı baglanmak, o yol üzerinde yaşamaktan gayrı bir kurtuluş reçetesi bilmiyoruz. Rabbimiz  Enbiya suresi ayet.107.de mealen şöyle buyurmaktadır: ***(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik…*** Peygamber efendimize baglılık, peygamber sevgisi ve bunun bir geregi olarak vefa duygusu  İMANIMIZIN  BİR  GEREĞİDİR  inancındayız….

 

 

Mutlaka her müslümanın bir umudu, bir beklentisi ve bir özlemi vardır. Bu isteklerimizin başında da Peygamber efendimizin (sav) şefaatı gelir diye inanıyoruz.  Şefaat umudu Peygamber efendimiz (sav) için… Sevgi iddiamızın ispatı için… O’nun mirasını gelecek kuşaklara aktarmak için… Bir müminin gücü ve imkânları oranında neler yapabileceğini göstermek için… İslam ve İman ile şereflenme nimetinin karşılığında, Peygamber efendimize (sav) vefa gösterebilmek… Peygamber  efendimizin (sav) Sünneti seniyyesine  sımsıkı  sarılmakla olur  inancındayız…

 

Peygamber  efendimiz  (sav) bir  hadisinde  mealen şöyle  buyurmaktadır: **Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât ü selâm getirenleridir…(Tirmizi)** Yine bir  başka  hadiste  mealen  şöyle  buyurulmaktadır: *** Kabrimi bayram yeri haline çevirmeyiniz. BANA  SALATÜ SELAM GETİRİNİZ. Zira nerede olursanız olun SİZİN  SALATÜ  SELAMINIZ BANA  ULAŞIR… (Ebu Davud)**  Velhasılı hangi  bi’dat  ehli her  ne  derse  desin, sadece kendi  şahsını  bağlar. Bizler her  ismini  duyduğumuzda, okuduğumuzda, Peygamber  efendimize SALATÜ  SELAM  GETİRMEYE devam  ediyoruz  ve  diyoruz ki:  Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.