*MERYEM ANNEMİZ ÇİFT CİNSİYETLİ* DİYEN KİŞİ’YE CEVAP…7… Neden’ini ve niçin’ini bilmediğiz, niyetlerinden haberdar olmadığımız, Maksatlarını kestiremediğimiz bazı MEDYA müftüleri aklına ne gelirse utanmadan ifade ediyorlar. Bir söyleşisinde MERYEM annemizin ÇİFT cinsiyetli olduğunu dahi LAF diye konuşan bazı kişilerin ipe sapa gelmez sözlerine şahit oluyoruz ne yazıkki… Ben bu kişilerin en kibar ifadeyle iyi niyetli olmadıklarına ve DİN TAHRİPÇİSİ olduklarına inanıyorum. Çünkü Fitne ve fesat tohumları ekmeye hâla devam ediyorlar… İsimlerinin önünde kalabalık paye’ler olması Bid’at ehli olmalarını, SAPIKLIKLARINI azaltmıyor ne yazıkki… Örneğin bu konuda Rabbimiz Meryem Suresi ayet.20.de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Meryem: Benim nasıl bir oğlum olabilir ki; bana hiç bir beşer dokunmamıştır. Ve ben, KÖTÜ KADIN da değilim, dedi…***
Tefsir ulemasının izahlarına baktığımızda Meryem vaidemiz diyorki: Yâni ben bugüne kadar ne meşru olarak, nikâhlı olarak bir erkekle evlenmişim, ne de gayrrı meşru erkeklerle birlikte olup Rabbimin yasalarını, sınırlarını çiğneyecek bir tavırda, bir ilişkide bulundum. O halde bu durumda benden nasıl bir evlât dünyaya gelecek? Benim nasıl bir oğlum olacak? Hâlâ bu işin nasıl olabileceğini anlayamıyor, ama karşısında kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu söyleyen bu esrarengiz adamın (CEBRAİL) çok açık ve net ifadeleri yine de içinde bulunduğu nazik durumun, haleti ruhîyesinin dehşetini azaltmıyordu. Tamam kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu söylüyordu ama İffetli bir genç KIZ her şeyin açıklığa, netliğe kavuşmasını istiyordu. Çünkü o ana kadar genç kız bir çocuğun dünyaya gelebilmesi için Rabbimizin yeryüzünde işleyen genel yasası gereği bir dişiyle bir erkeğin meşru olarak birleşmesinin dışında gerçekleşebileceğini tasavvur edemiyordu…
Allah’ın elçisi (CEBRAİL)diyor ki: Meryem suresi ayet.21.mealen şöyle: *** Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi…***Allahın elçisi MELEK_CEBRAİL diyorki: Sen iffetli ve namuslu bir kızsın. Ama Allah dilediğini dilediği şekilde yaratandır. Allah güç ve kudret sahibidir. Allah mutlak egemenlik sahibidir. Yasayı koyan Allah’tır. Dilediği zaman yasasını değiştirme gücüne, yetkisine sahip olan da Allah’tır.
Allah bir şeye hükmetti mi, Allah bir şeyin olmasını diledi mi ona “Ol” der, o da oluverir. Bu Rabbin için zor bir şey değildir. Bu Rabbine çok kolaydır. Çünkü yasanın sahibi Allah’tır, hayatın sahibi O’dur. Bu iş sadece akılla, mantıkla ve felsefi düşüncelerle izahını bulamaz, her şey yaratıcının kudret ellerindedir. İster çamurdan, balçıktan,topraktan yaratır…İster Bir erkeği vesile kılar… İsterse bu olayda oldugu gibi Ruhundan üfürüp OL der ve oluverir…Bu ifadelerin hepsi AYET’LERLE sabittir…
Allahın kudret eli ile olmayacak hiç bir şey yoktur. Canlıların dogumu, büyümesi, gelişip hayatını devam ettirmesi ve en sonunda RUHUNU kabzetmesi Rabbimizin KUDRET elindedir…Rabbimiz Mü’minun suresi ayet.50.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Meryem oğlunu ve ANNESİNİ de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirdik…***
İbrahim Aleyhiselamın, Hacer validemizin ÇÖL ortasında oglu ile yapayalnız bırakmasından sonra Rabbimiz o bölgeyi Şehirlerin ANASI olarak şenlendirdiği Îsâ Aleyhiselam ve Onun annesi Meryem validemizi gündemimize getiriyor ve diyor ki: Biz oğlunu da annesini de bir âyet, bir mûcize kıldık. Her ikisini de pınarları bulunan ve yerleşmeye elverişli yüksek bir tepede yerleştirdik. Sahibi Yaratıcı ise o kimse kesinlikle YALNIZ ve KİMSESİZ değildir. Allah celle şanuhu kulunu her yerde ve her zaman koruyup gözetici, RIZKINI en güzel şekilde verendir…
Rabbimiz Ali İmran suresi ayet.35-36.da. mealen şöyle buyurmaktadır: *** İmrân’ın karısı şöyle demişti: „Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin.“ Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim. Ben onu KIZ doğurdum. Oysa erkek, KIZ gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi…***
Bizler yalnız kaldığımızda, karanlık bir mekanda ya da ıssız bir yerde endişe duyarız, korku yüreğimize yerleşebilir…Bunlar İNSANİ REFLEKSLERDİR. Meryem validemizin anneside aynı duygulardan endişe ediyor diyorki: Ya Rabbi ben çocuğumu DİŞİ olarak, KIZ olarak dünyaya getirdim. Allah onun ne doğurduğunu en iyi bilendir. Doğan çocuğun erkek mi? Yoksa dişi mi olduğunu Allah en iyi bilenken, bilgisi tam ve mükemmel olanken, bilgi kendisinden olanken, hattâ o çocuk daha ana karnındayken, hattâ onun rahminde değilken bile onun erkek mi? Yoksa kız mı olduğunu biliyordu Allah. Ama o kadın bunu bilmiyordu, bilmesi de zaten mümkün değildi.
Meryemi doğurur doğurmaz diyor ki: “ya Rabbi ben bir KIZ çocuğu doğurdum. Ya Rabbi erkek çocuğu KIZ çocuğu gibi değildir. Şimdi ben kendimi ve doğurduğum bu çocuğumu sana emânet eder, sana teslim eder, senin hükmüne, senin takdirine boyun büküp razı olurum. Ben erkek çocuğu istiyordum. Hür olarak senin yoluna, senin dinine, senin mabedine hizmete adayayım için. Ama sen bana bir KIZ çocuğu verdin, ben onu ve kendimi senin hükmüne razı kılarım. Ona Meryem ismini verdim. Onu ve onun zürriyetini sana sığındırır, sana teslim ederim. Taşlanmış, rahmetinden kovulmuş şeytandan ve ondan gelebilecek şerlerden sana sığındırırım.” Rabbimiz Meryem annemizin, Annesinin dualarını kabul ettiğini şu ayeti kerimeden anlıyoruz:
Rabbimiz Ali imran suresi ayet.42.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hani melekler: „Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya KADIN’LARINA üstün kıldı…*** Melekler zaten daha önce Meryem validemize müjdeyi vermişlerdi. Demişlerdi ki; ey Meryem, Allah seni seçti ve temizledi, temizlerden ve seçkinlerden kıldı. Seni ÂLEMLERİN KADIN’LARI üzerine seçip üstün ve ayrıcalıklı hale getirdi. Daha ana karnındayken Allah’a adanan, mabede adanan, Zekeriya (a.s)’ın gözetimi, kefaleti altında Mescid-i Aksâ’nın bir köşesinde iffet abidesi haliyle Allah’a kulluğa devam eden genç kız Meryem’e, Allah’ın melekleri böylece sesleniyorlar. Tıpkı daha önce Zekeriya (a.s)’a seslendikleri gibi.
Meryem anamız o günün dünyasının tüm KADIN’LARINA üstün kılınıyor. Tabi kendisini temizlemek isteyenleri, temiz olmaya çalışanları Allah temizleyecekti. Allah Meryem’i Neden temizliyordu? Küfürden, şirkten, iffetsizlikten, hayâsızlıktan, itaatsızlıktan, fFISKU FÜCUR’DAN, kötü ahlâktan, günahlardan, haramlardan temizliyordu. Elbette Meryem’in ileride üsleneceği rol çok büyüktü. Bu rolün altından ancak bu temizlenmiş imanla, tertemiz kılınmış iffetiyle kalkabilecek, TERTEMİZ BİR KIZ olarak Allah’ın kutlu bir Nebîsini dünyaya getirecek ve kıyâmete kadar tüm mü’mine kadınlara örnek olacaktı. Elbette Allah kendisini tek Rab bileni, kendisine kulluk yapanı, kendi dinine yardım edeni kendi yardımına lâyık kılacaktı.
İnanıyoruz ki Rabbimiz ZERRE miktarı hayrın mükafaatını verecek, ZERRE miktarı şerrin de cezasına müstehak kılacaktır… Rabbim bizleri Bid’atların peşinde koşanların, Sapık zihniyetli facir’lerden, Nifak ehlinden muhafaza eder inşaallah…
Sermedkadir…