EŞİTLİK  VE  DENKLİK  MEVZUU…

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ

EŞİTLİK  VE  DENKLİK  MEVZUU… Muhterem Müslümanlar… Bu Cuma hutbemizde eşitlik ve denklik hususu üzerinde duracagız inşaallah. Şurası kesin olarak bilinmelidirki; Gül ile diken, eğri ile doğru, barış ile savaş, adalet ile zulüm, cömertlikle cimrilik nasıl eşit değilse iyilikle kötülük de öyle denk değildir. Rabbimiz Fussilet suresi ayet.34.te mealen şöyle buyurmaktadır:***İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş…*** Yine  Hud suresi ayet.24.te mealen şöyle buyurulmaktadır: *** Bu iki grubun (yani kâfirle mü’min) hali kör ve sağırla, görenle işitenin haline benzer. Bunların halleri eşit midir. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?…*** Biz her gün beş vakit namazımızda *İYYAKE N’ABÜDÜ* yani, Biz ancak sana kulluk ederiz… derken, yani kula kul olmayız derken birileri „Acaba Avrupa’ya mı, Amerika’ya mı, Çin’e mi, Rusya’ya mı kul olsak“ tartışmalarını sürdürmeye devam ediyorsa mutlak surette arada büyük bir fark vardır… Yalnız şu konuyuda aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedirki; Tarihin her döneminde Allah’a kul olamayanlar mutlaka kul olacak birilerini bulmuşlar. Fedâle bin Ubeyd(ra) Rivayetinde  Rasûlullah (sav) veda haccında mealen şöyle şöyle buyurmuşlardır:** Dikkat edin, size mü’mini tanıtıyorum; o, insanların can ve mal yönüyle güvendiği kişidir, Müslüman; elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen,  mücahid;  Allaha  itaat yolunda  nefsiyle  mücâdele  eden  ve muhacir de; hata ve günahları terk eden kişidir…**

Muhterem Müslümanlar…Kendi indi görüşlerimizi hiç bir zaman vazgeçilmezhale getirmeye lim, Bilinen bir gerçektir ki; Her insan ölümlü olduğuna göre o insanın kalbi de, gözü de, gönlü de, görüşü de ölümlüdür. Ölümlü insanların görüşleri üzerine hayatını kuranlar, tabir  caizse uçurum kenarına veya, FAY hattında ev kuranlar gibidirler. Gelin hayatımızı HAYY olan yani hayatı ve diriligi devamlı olan, Allah’ın hattı üzerinde tutalım, Allahın tarafında olanların safında bulunalım  ve haddimizi aşmayalım… Allah muhafaza eylesin bunun aksine hareket edenleri, fitne ve fücur içinde olanları, bozgunculuk ve anarşi çıkaranları, teröre  bulaşan  ve  destek  verenleri, hayatını isyan ile geçirenlerle İMAN KULPUNA SIMSIKI sarılanları bir, eşit ve denk tutmayacagını bizlere ayetleriyle açık açık beyan etmektedir. Bu  nakillerin  ışığında akıl  yoluyla doğruyu,  hak  ve  hakikati, güzel  olanı  tesbit  edebiliriz inancını taşıyoruz. Örneğin, Şeker pınarının suyu dururken denizin tuzlu suyunun akıcılığına bakarak tuzlu su içmediğimiz gibi dünyanın her tarafında can alan, kan dökenlerin de üzerindeki elbiselere bakarak adam yerine koymayacağız. Everest tepesiyle, Lut gölü denk olmadığı gibi aşağılık adamla, ilmiyle irfanıyla gönüllerde taht kuran yüce insan da eşit ve birbirine denk değildir  diyebiliyoruz…

İbni Mace de rivayet  edilen  bir  Hadis  mealen  şöyle: ** Allaha yemin ederim ki, sizi gecesi gündüzü eşit olan apaydınlık bir yol üzerinde bıraktım…** Muhterem  Kardeşlerim…  Allah Rasülünün (sav) canına kastedildiği günlerde onun yerine geçerek hayatını hiçe sayan Hazreti Ali efendimiz, Medine yolculuğunda her türlü tehlikeyi göze alarak ona hicret arkadaşlığı yapan Hazreti Ebubekir efendimiz seviyesine daha sonra katılanlar erişememişlerdir. O zaman öyle oldugu gibi günümüzde de, İnsanların imanını çalanlar, katil, hırsız, hortumcu, soyguncu yetiştirenler ile, Güzel amelleriyle insanlığa hayat veren, cömertlik yapan, hırsızlk hortumlarını kesen, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, soygunculuga, vurgunculuga meyletmeyen ve insanlıgın kazancı için ugraşanlar tabidirki bir, denk ve eşit olmayacaklardır. Kıtlık ve yokluk günlerinde ekmeğinin yarısını bölüp aç insana  verenin sevabına bolluk günlerde binlerce ton ekmek dağıtan adamın ulaşamadıgı gibi… Hal, tavır, hareket ve her türlü işlerimizde, biz Müslümanlar hangi konu olursa olsun, Delilsiz, mesnedsiz, belgesiz ve bilgisiz konuşmamaya dikkat etmek mecburiyetindeyiz diye inanıyoruz. Allah’ın sözünden daha güzel ve doğru söyleyen olmayacağına göre onun ayetlerini delil almak ve yolumuza öyle devam etmenin şart olduguna inananlardanız. Allah  Celle  şanuhu inanan, teslim  olan, itaatkâr mü’minlerin  yardımcısıdır… Ğayret  bizden TEVFİK  Allahtandır…

Sermedkadir…LU…DAR’UL  ERKÂM… 27.07.2018…

 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.