SOSYAL SİSTEM…

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنْ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَCUMA HUTBESİ…SOSYAL SİSTEM… Muhterem Müslümanlar… Sosyal Sistem manâ olarak:*İki veya daha fazla insanın, birbirleriyle doğrudan veya vasıtalı olarak meydana getirdikleri, zaman içinde devamlılık kazanan, sınırları belirli münasebetler ve tesirler zincirine sosyal sistem denilir…* ifadesiyle izah edilmiştir. SOYYAL SİSTEM’DE İnsanların toplum içerisindeki davranışları ve birbirleriyle olan ilişkilerini, meşru bir temele dayandırmaları zaruridir. Her devletin, her milletin veya her cemaatin kendi içerisinde yerleşik bir sosyal sistemi vardır… Bu manâ’da ele aldığımızda İNSAN Sosyal bir varlıktır. Dinimiz de ferd yaşantısını değil SOSYAL yani CEMAAT yaşantısını öğütler… Cemiyet halinde yaşayan Cemaat içerinde toplum psikolojisiyle içli dışlı olan ve teşkilatlı bir düzeni kendisine İLKE edinen insanlar BİREYSEL yaşantıdan daha sistemli hayatı sürdürürler inancındayım.

Sürdüğü ÖMÜR boyunca İNSAN unsuru mutlaka bir başkasına ihtiyaç hisseden bir canlıdır. Dolayısıyla insanların birbirleriyle olan münasebetleri süreklidir. İster sistemli, nizamlı, teşkilatlı olsun veya olmasın, her insan topluluğunun sosyal sisteme ihtiyacı vardır. Dünyadaki bütün sistemlerin veya siyasi otoritelerin temelinde; ferdi ve içtimai ahlâk anlayışını görmek mümkündür. Rabbimiz Ali İmran Suresi ayet. 103.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız…***

Muhterem Mü’minler… Sosyal sistemin rükünlerini, şartlarını ve hükümlerini tesbit edemeyen bir cemiyetin istikrara kavuşması mümkün değildir. Müslümanların sosyal sistemlerinin temelinde; güzel ahlâkın ve edebin muhafazası, kardeşlik hukukuna riayet edilmesi ve aile hukukunun korunması gibi unsurların müstesna bir yeri vardır. Bu güzel haslet’lerin ferdi olarak korunması oldukça zordur. Bu zorluğu aşmak için Allah celle şanuhunun emirlerini ve Peygamber efendimizin Öğüt ve tavsiyelerini esas almak mecburiyetimiz devreye girer inancındayım. Şurası bir hakikattir ki; İslâm dininin sosyal sisteminin rükünlerini, unsurlarını; „Allahû Teâla’nın hukukuna riayet ederek, O’nun rızasını kazanmak, Rasûl-i Ekrem (sav)’in tebliğ ettiği ahlâka harfiyyen riayet etmek ve insanların haklarını muhafaza ederek adaleti sağlamak biz MÜSLÜMAN’LARIN asli görevlerindendir…

Peygamber efendimiz (sav) Buhari ve muslimde rivayet edilen bir hadisi mealen şöyledir: ** Sakın zanna yer vermeyin, zira zan, sözlerin en yalanıdır.Tecessüs etmeyin,haber koklamayın,rekâbet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun.Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir.Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır.Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şûrâdadır (eliyle göğsünü işaret etti).Sakın ha! Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın.Ey Allah’ın kulları kardeş olun.Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz…**

Muhterem kardeşlerim… Bir İslami hareketin vücud bulabilmesi için; *müntesipleri arasındaki meşru ilişkilerlerin*, bir sistem haline gelmesi şarttır. Sosyal sistemin kurulabilmesi için de fütüvvet ahlakına ihtiyaç vardır. İbadetlerin hak¬kı ile edâ edilebilmesi ve İslami yaşantının ihyası nok¬tasında, fütüvvet gündeme girer. FÜTÜVVET: „Yiğitlik, cömertlik, mertlik“ gibi anlamlara gelir. Seyyid Şerif Çürcani fütüvveti “ İnsanları, dünya ve ahirette kendi nefsine tercih etmektir.“ şeklinde tarif etmektedir. Bu, kelime-i şehadete dayanan ve toplumu ihya eden bir edebtir. Velayet ise; sahip, sevgi, dostluk ve yardımlaşma gibi mânâlara gelir.

Örfen veli; Allahû Teâla’ya TAHKİKİ imanla bağlanan kimse demektir. Kelime-i Şehadeti ikrar ve tasdik eden her MÜ’MİN ister erkek, ister kadın olsun birbirlerinin velisidir. Bu velâyet, Allahû Teâla’ya ve Rasûlü’ne itaatin ortaya çıkardığı dostluk ve yardımlaşmayı beraberinde getirir. Allahû Teâ¬la (cc) müminlerin, birbirleri¬nin kardeşi olduğunu ilan et¬miştir. Toptan Allahû Teâla’nın ipine ŞERİATİNE sarılmalarını farz kılmıştır. Ancak Emr-i bi’l-Ma’ruf müessesesini ku¬rup SOSYAL SİSTEM GEREĞİNCE birbirlerine hakkı tavsiye eden bir cemaatın kur¬tuluşa ereceğini bildirmekte¬dir. Allah Yâr ve yardımcımız olur inşaallah…

Sermedkadir…LU…DAR’UL ERKÂM… 10.08.20

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.