بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَخُونُوا اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
İHANET ETMEYELİM, HAİNLİKTEN KAÇINALIM…
Muhterem Müslümanlar… Rabbimiz Enfal Suresi ayet.27.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler! Allah’a ve Resul’e hainlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olmayasınız…*** Rabbimiz Ey iman edenler. Diye buyuruyor, anlıyoruz ki burada inandım İMAN ettim diyen bütün Mü’minleri kapsayıcı bir hitap hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bu ayetlerden anlıyoruz ki Rabbimiz kendisine çok değer verdiği kulunu hep karşısında görmek istiyor. Kulunu hep muhatap almak istiyor. Mü’minler için bundan daha büyük bir şeref düşünülemez inancındayız. Öyleyse bizler, bize böylece hitap ederek bizi izzetlerin en büyüğüne lâyık gören Rabbimizi dinlerken doğrudan O’na muhatap olarak dinleyeceğiz. Rabbimizin muhatabı olarak kulak vereceğiz. Buyur ya Rabbi diyeceğiz. Emret ya Rabbi düşüncesiyle hareket edeceğiz. Dediklerini dinlemeye ve uygulamaya hazırım ya Rabbi diyerek teslim olacagız, itaat edeceğiz ve öylece bu emir ve yasaklarını dinleyeceğiz…Rabbimiz, Ey mü’minler, Allah ve Resulüne sakın ihanette bulunmayın buyurmaktadır. Allah ve Resulüne hainlik yapmayın diye emretmektedir. Allah’ın size verdiği emânetlere karşı haince davranmayın diye biz mü’minleri uyarmaktadır. Değil mi ki bizler RUHLAR aleminde GALU BELÂ diyerek büyük bir emâneti yüklenmiş olduk Emanetin her türlüsüne RİAYET edip koruyacagımıza AHİT_SÖZ verdik. Çünkü, Dağların, taşların, semavat ve arzın yüklenmekten kaçındığı bu emânetleri en güzel surette yaratılmış olan İNSAN kabul etmiştir…
Tirmizi’de bizlere ulaştırılan bir Hadisi şerif’te, Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Emaneti güvendiğin kimseye ver… Sana hainlik yapana sen hıyanet etme…** Muhterem Mü’minler Emanet: en genel anlamıyla Rabbimizin insan fıtratına koyduğu, ya da insan fıtratına uygun olarak indirdiği kitabı ve Resulünün sünnetidir. Yâni insan fıtratıyla, Allah’ın indirdiği kitap ve sünnet tam bir uygunluk içindedir. Kitap ve sünnet bize Allah’ın emânetidir. Ezelde, ya da Müslüman olduğumuz gün Rabbimize verdiğimiz söz bize emânettir. Din genel de İnsanlığa özel de ise İMAN edenlere büyük bir emânettir. Kur’anı Kerim büyük bir emânettir. Peygamber efendimizin söz, fiil ve onayı yani SÜNNETİ SENİYYE büyük bir emânettir. Rabbimizin bize büyük bir NİĞMET olarak verdiği HİDAYET emânettir. Akıl emânettir. Bilgi emânettir. Zaman emânettir. EŞİMİMİZ ve çocuklarımız bizlere verilen kıymetli bir emânettir. Bizler inanan ve İMAN eden Mü’minler olarak, Tüm bu emânetlerle ilişkimizi emânetin sahibinin istediği gibi ayarlamak zorundayız. Rabbimiz bunları bize ne için vermişse onları o istikâmette kullanmak zorundayız. Bu emânetlerle Allah’ın istemediği bir ilişki içine girer, emânetlere hıyanet edersek Rabbimizin vermiş olduu bu büyük, degerli eşi bulunmaz EMANETLERE Hainlik etmiş oluruz…
Muhterem kardeşlerim… Son zamanlarda DİN adına televizyonlara çıkıp en son olarak Kuranı kerimi dahi tartışma konusu yapan akıl ve fikir’lerini putlaştıran akademisyenlerin varlığına şahid oluyoruz ne yazıkk ki…Rabbimiz buruyor ki ey Müslümanlar, bunu bile bile böyle yapmayın. Allah’ın emânetlerini, Allah’ın yasalarını bile bile onlara hain davranmayın. Eğer Allah ve Resulüne karşı onların emir ve nehiylerine – yasaklarına, size hayat verecek dâvetlerine ihanette bulunursanız, Allah ve Resulünün isteklerine saygısızlık yaparsanız, kitap ve sünnete karşı ilgisiz bir tavır takınırsanız kesinlikle bilesiniz ki Rabbinizin size: Ey Müslümanlar… şeklindeki hitabının muhatabı olma şerefinden mahrum kalırsınız. Buyurduğu halde ipini koparan ne idigü belirsiz soytarılar MEZHEP, MEŞREP, SÜNNET-HADİS derken sonunda MUSHAFI ŞERİFE dil uzatmaya başladılar.
Kardeşlerim… Bütün âlemleri yaratan Allah-û Tealâ bizlere, ruhlar aleminde iken; „Elestu bi rabbikum“ hitabıyla, „Ben sizin Rabbiniz değil miyim?“ diye bir soru sormuştu. Ve bizler de: „belâ,“ yani „Evet (kabul ediyoruz ki) sen bizim Rabbimizsin“ diye cevap vermiştik. Dinimizin maddi ve manevi değerleri, ilâhi emirleri ve kutsal emanetleri, biz Müslümanlar için vardır. Ve biz, İslâmı kabul ederken aynı zamanda; tüm ilâhi emanetleri koruyacağımıza ve İslâmi değerleri yücelteceğimize dair söz vermiş olduk. Çünkü emanet (Allah’ın halifeliği ve İslâm), dağlara taşlara değil de, bizlere verilmiştir. Unutmayalım ki; Rabbimizin halifeliğini yerine getirmemek, emanete hıyanet ve tabii ki; *KALÛ BELÂ’YA* ihanettir. Bizim sözleşmemizde; Allah’ın hükümlerine, Kur’an’a ve Peygamber sünnetlerine saygısızlık yoktur! İtaat vardır…Hainlik yoktur.. Teslimiyet vardır. Çünkü adımız MÜSLÜMAN’DIR…Ne mutlu hakkıyla teslim olanlara…
Sermedkadir…LU…04.01.2018…