Rabbimiz İnşirah Suresi 1-4.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Senin gögsünü açmadıkmı ? Yükünü üzerinden atmadıkmı ? Ki o senin belini bükmüştü. Ve senin şanını yükseltmedikmi..? *** Peygamber efendimizin (sav) Mekkeli olan ve diger müminlerle birlikte Medine ye hicret etmelerinden sonra Müminlerin – inanan insanların birleşme ve bütünleşme merkezi yeni inşa edilmiş olan Peygamber mescidi olmuştu…
Peygamber Mescidi Müslümanların İbadet mahalli oldugu gibi, Medine İslam devletininde aynı zamanda siyasi, idari, askeri merkezi ve aynı zamanda bir İLİM ve İRFAN ocagı konumundaydı. Müslümanlar Peygamber efendimizle (sav) ve arkadaşlarıyla ancak NAMAZ vakitlerinde Peygamber mescidinde görüşüyorlardı. Tabiidirki günlerinin diger zamanlarında hayati faaliyetlerinde bulunuyorlardı…
Fakat Müslümanların her biri, NAMAZ vakitlerinde arzu ettikleri gibi Peygamber mescidine gelemiyorlardı. Bazan geç kalıyorlar bazan da çok erken geliyorlar, Namaz vaktini beklemek zorunda kaldıkları için günlük çalışmalarını, meşguliyetlerini aksatmış oluyorlardı. Çünkü müminleri tam Namaz vakitlerinde Camiye, Cemaate, İbadete davet edecek vesile olan bir vasıta halen yoktu…
Nihayet bu problemi çözmek üzere Peygamber efendimizin (sav) başkanlıgında bir istişare toplantısı yapıldı. Bu toplantıda bir çok fikirler ileriye sürüldü. İstişareye katılanların bir kısmı dedilerki İbadet zamanını belli etmek için çan çalalım ve öylece haberdar olup toplanmış oluruz. Diger bir kısmı ise Boru çalarak toplanalım dediler. Üçüncü bir grubun teklifi ise yüksekçe bir yere çıkıp orada ateş yakalım ve Müslümanlara Namaz vakitlerini böylece belirtmiş olalım dediler…
İnsanların istişare esnasında sunmuş oldukları bu fikirler ve teklifler, usul olarak Hristiyanların, Yahudilerin ve Mecusilerin yani ateşe tapanların usulü oldugu için kabul edilmedi. Peygamber efendimizin (sav) Sahabileri ile aralarında bu konunun görüşüldügü günlerden birinde Abdullah bin Zeyd bir Rüya gördü. Abdullah bin Zeyd Radıyallahu anh Rüyasında nurlu bir kişi, kendisine Namaz vakitlerini bildirecek en hayırlı yolu gösterecegini söyledi.
Peygamber Mescidinin damına çıkarak bildigimiz şekliyle Ezanı okudu ve ögretti. Abdullah bin zeyd uyanır uyanmaz Peygamber Efendimizin huzuruna geldi ve rüyasını oldugu gibi nakletti.
Peygamber Efendimiz de,Abdullah bin Zeyde ögretilen Ezan cümlelerini Çok güzel bir sesi olan Hazreti Bilal e ögretmesini emretti. Hazreti Bilal de o muhteşem sesi ile Medine de ilk Ezanı okudu…
Hazreti Bilalin Ezanını işitir işitmez başta Hazreti Ömer olmak üzere yirmiye yakın Sahabi, koşa koşa Mescide gelerek Abdullah bin Zeydin gördügü rüyayı kendilerinin de aynen gördüklerini bildirirler. Böylece 1400. küsur yıldır aynı cümlelerle okunan Ezanı Muhammedi, Peygamber Efendimizin onayı ve Rabbimizin İnşirah suresindeki mealen *** Ey Muhammed- Biz senin şanını yücelttik…*** Ayeti ile rızası, onayı pekiştirmesi sonucu bildigimiz şekli ile Ezan Müminleri Namaza çagırıcı davet olur. Tabiidirki İslami ölçüler, Rabbimizden Peygamber Efendimize, Peygamber Efendimizden de bütün insanlıga ulaşır…
İbni Kesir Rahmetullahi aleyh Tefsirinde rivayet ediyor: Ebu Nuaym, delail el Nübüvvede derki: Bize Ahmed…Enes ibni Malikten nakletti ki, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuş: ** Allahın bana emrettigi gökler ve yerle ilgili hususları bitirince ben dedimki: Rabbım, şüphesizki benden önce gelen her Peygamberi sen şereflendirdin. İbrahimi Halil – dost-, Musa yı kelim – Konuşulan- yaptın. Davud a dagları müsahhar kıldın ve İsa nın eliyle de ölüleri dirilttin, bana ne yaptın..?
Buyurdu ki: Ben, sana bütün bunlardan daha üstününü vermedimmi ? Dogrusu ben ne zaman zikredilirsem, sen de benimle beraber zikredilirsin. Senin ümmetinin kalbini açıkça okumakta oldukları müjde kıldım. Onlar açıktan Kuran okurlar. Senin ümmetinden önce hiç bir ümmete onu vermemiştim. Ve ben sana, Rabbının hazinelerinden bir hazine verdim. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allahındır…** Begavi de İbni Abbas ve Mücahidden naklederki, bununla EZAN kastedilmiştir. Yani Ezanda Rasulullahın (sav) Allah ile birlikte isminin zikredilmesi…
Yine Mücahid derki: *Ne zaman benim zikrim olursa, sen de benimle beraber zikredilirsin. Çünkü Kelimeyi Şehadette; Allahtan başka ilah olmadıgına şehadet ederim, denildigi gibi, Muhammedin Allahın Rasulü olduguna şehadet ederim de denilir. Katade derki: Allah Teala, onun dünya ve Ahirette şanını yüceltti. Hutbe okuyan bir HATİB, Şehadet getiren bir Müslüman, Namaz kılan bir Mümin, mutlaka ona seslenir ve; Allahtan başka ilah yoktur, muhakkak Muhammed Allahın Rasulüdür der…*
Allah Teala Peygamberinin şanını öncekiler ve sonrakilerin arasında yüceltmiş ve bütün Peygamberlerden ona İMAN etmelerini ve Ümmetlerininde bu Peygambere İman etmeleri için onlardan Ahid almalarını belirtip bunu ilan etmiştir. Sonra Allah celle şanuhu onun zikrini kendi Ümmetinin arasında da yaymış ve ne zaman Allahın adı zikredilirse, mutlaka onun adı da birlikte zikredilmiştir…( Hadislerle Kuranı kerim tefsiri. İbni Kesir. Cilt16.sayfa.8505-8508.)
Burada bir hükmü ortaya koymamızın tam zamanıdır diye inanıyorum. Ali Arslan merhum şu bilgileri zamanımıza taşıyor: Hayatı boyunca Allaha ibadet eden, Cennet ve Cehennemi tasdik eden, her iyiligi yapan bir kimse bütün bunlara ragmen * Muhammed Allahın Rasulüdür…* demezse yaptıklarının hiç bir yararını – faydasını – göremez. Ve kafir olarak kalır…
Senin şanını yücelttik ayeti üzerine Mücahid * Ezanla yükselttik demektir * demiştir. Dahhak, İbni Abbastan şöyle rivayet eder. İbni Abbas diyorki ** Cenabı Hak Peygamberine, benim zikredildigim yerde , EZAN la, Kamet le, Teşehhüd de, Cuma günü Minberler üzerinde, Cemre lere (Şeytan taşlama yerlerinde ) Taş atıldıgı zaman, Zikir ve Kurban bayramlarında, Teşrik günlerinde, Arefe günlerinde, Safa ve Merve de say yapma esnasında, sen de benimle birlikte zikreilirsin. Benim ismimi anan seni de anar. Mesela Cuma hutbesinde, Yeryüzünün dogusunda ve batısında, ben nerede anılırsam sen de anılırsın…( Ali Arslan. Büyük Kuranı Kerim tefsiri. Cilt .16.sayfa.69. )
İslam Dininin özü ve özeti olan Ezan Allah bilir Müminlerin ilanı ve birbirlerini kurtuluşa çagrısı olacagı için Müminlerden Peygamber Efendimize ve Peygamber Efendimizden de Rabbimizin onayına, rızasına bir çizgi şeklinde takip etmiştir. İnsanlara mutluluga erdirici nizamın ancak İslam dini oldugunu müjdeleyen mübarek bir mesaj olan EZAN, Tabir caizse İslam anayasasının özünü veren mukaddes bir çagrıdır…
Gerçekten dinimiz Allaha iman etmek, Allahın kanunlarına baglanmak ve Peygamber efendimizi rehber, örnek ve önder tanımak esaslarına dayanmaktadır. Eşhedu enla ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resulüllah…ifadesinde meram ne güzel belirtilmektedir.Yüce Dinimizin Allahın emirlerine ve yasaklarına baglanarak Ona İbadet etmeye çagıran düsturlarını, dünya ve Ahiret mutluluguna davet eden Mukaddes içerigini – Haydin namaza, gelin kurtuluşa*- Hayya ales Salati ve Hayyaalel Felah cümleleri ne güzel açıklamaktadır…
Allahu Ekber Lafızlarıyla Mutlak ve Siyasi hakimiyetin ancak Allaha ait oldugunu Dünyaya ilan eden Ezanı Muhammedi, İslam toplumunun yönetim şeklinin, ancak İslam dininin hayat kurallarına, düsturlarına dayalı olabilecegini bildirir yönü ne kadar açık ve kesindir. Her sabah dünya yeniden güzel bir başlangıca hazırlanırken, gerçegi hakikati kavrayabilecek insan kafasına insan beynine, İslam nizamını tanıtan ve bu HAK dine iman edilmesine, kanunlarının yaşanmasına her gün beş defa davet eden Ezanı Muhammedi nin mana ve içerigi ne kadar engin, derin ve muhteşemdir…
Elbetteki Ezansız bir İslam toplumu düşünülemez Öyle bir diyardan, beldeden söz edilemez.
Ezanların susması demek Esaretin başlaması manasına gelir bizim için. Ezan İslam dünyasında Hürriyetin ifadesi, İstiklalin haykırılışı ve mutlak bagımsızlıgın smbolüdür.
Şair Mehmed Akif Ersoy İstiklal marşının bir kıtasında bu konuda şöyle haykırıyor:
Bu ezanlar ki şehadeti dinin temeli.
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Ezan aynı zamanda, vaktimizinde bir bakıma ölçüsüdür. İslam Cemaatında günler Ezanlarla beş ana vakte ayrılmakta, Ezanla başlayan gün bu mukaddes ölçüye göre bölümlere ayrılmakta, insanlara bir disiplin ruhu aşılamaktadır. Müslümanlar önceden birbirleriyle buluşacakları vakit mesela birbirlerine seni saat beş te, altıda ya da on ikida şu semt ya da mekanda bekliyorum demezlerdi. Sabah namazını kıldıktan sonra veya Ögle Namazından sonra, ya da İkindi veya akşam, ya da Yatsı Namazını eda ettikten sonra şu mekanda buluşalım diye birbirleriyle sözleşirlerdi.
Ezanları, hayat yolunda, bizlere Sıratı müstakimi gösteren hakikat levhaları, günah ve masiyet karşısında ise ikaz ve tehlike işaretleri olarak degerlendirdigimizde dogru bir yolu takip ettigimiz ortaya çıkar diye inanıyoruz. Bizler Ezan okunurken ve dinlerken Müezzinle birlikte ezanı tekrar ederiz…
Peygamber Efendimiz Sahihi Buharide geçen bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:** Ezanı işitince müezzinin söyledigi kelimeleri sizde söyleyiniz…** İnanan insanlarda Ezan okununurken aynen takip eder ancak * Hayya ales salah ve Hayye Alel Felah * cümlelerini dinlediginde * Lahavla ve la kuvvete illa billahil Aliyyil aziym * derler…
Bizler inanan insanlar olarak Felaha – Kurtuluşa çagıran ezanları Allahın yüce kudretini, Allahın kanunlarrına tabii olmanın zaruretini, Hatemul enbiya olan son Peygamber Hazreti Muhammedin (sav) Rehber, örnek ve önderligini ilan eden ve bizleri bu İlahi nizamın gölgesinde olmaktan başka bir sistem, nizam ve kanunun ya da idare şeklinin kurtaramayacagını bilerek ve inanarak huşu ve huzur içerisinde büyük bir iman ve aşkla ezanları dinleriz…
Mutlaka ezanları dinlerken ve ya bilfiil okurken dikkat edecegimiz hususlar vardır biraz da ona bakalım inşaallah. Fetevayı Hindiyye de deniliyorki; Cemaat ile kılınan beş vakit Namazın, edası için ezan, Sünnet tir. Ezan vaciptir diyenlerde olmuştur. Fakat sahih olan ise gerçekten ezanın, Sünneti müekkede oluşudur. Bütün meşayih – İslam Alimleri bu görüştedir. Yalnız FARZ Namazlar için okunan Kamet de Sünnettir…
Ezan ve Kamet beş vakit Namazın ve Cuma nın sünnetidir. Bunların dışında kalan, Sünnet, Vitir, Nafile, Teravih ve Bayram Namazları gibi namazlar için, EZAN ve KAMET sünnet degildir. Bunun yanında nezredilmiş – adanmış namazlar, Cenaze Namazı, İstiska yani yagmur duasında kılınan namaz-, Kuşluk, Korku, Küsuf yani Güneş tutuldugu zaman kılınan namaz ve Hüsuf yani Ay tutuldugu zaman kılınan namaz, evet bu namazlar için Ezan okunmaz…
Kadınlarda Namaz için EZAN okumazlar ve Kamet getirmezler. Bunlar, -Kendi aralarında- Cemaatle namaz kılsalar bile, Ezan okumazlar ve Kamet getirmezler. Fakat kadınlar, Namazlarını ezanlı ve Kametli olarak kılarlarsa gerçi namazları caiz olur, amma onlar, günahkar olurlar. Seferinin veya Mukimin evlerinde namaz kıldıkları takdirdr ezan okumaları menduptur- güzeldir. Sabah ezanı hariç, vaktinden önce ezan okumak ittifakla caiz degildir…
İmamı azam Ebu Hanife Radıyallahu anh ve İmamı Muhammed Radıyallahu anh a göre, Sabah ezanı da böyledir. Ve eger, önce okunursa, vaktinde yeniden okumak gerekir. Fetva da bunun üzerine verilmiştir. Vaktinden önce, kamet getirmek te, bil icma ittifakla caiz degildir. İmam, Müezzinin kametinden bir müddet sonra gelir, veya kamet ten sonra Sabah Namazının sünnetini kılarsa yeniden KAMET getirilmesi icap eder…
Ezan okumaya ehliyetli olabilmek için, namazların vaktini ve Kıble nin cihetini – yönünü bilmek gerekir. Müezzinin Erkek, Akıllı, Salih, Müttaki yani dini hassasiyeti olan, sünneti bilen bir kişi olması, daha uygun olur. Müezzin yani ezanı okuyan kişi sevgi dolu muhabbetli, insanların hallerini araştırıp gözeterek, Cemaattan geri kalanları yani Namaza gelmeyenleri bu hallerinden men edici olması onun için en uygun haldir. (Müezzinin insanların hallerini araştırması bile insanların menfaati icabıdır. Müslüman müslümanın yardımcısıdır. Ateşe girmesini tabiidirki istemez. Haliyle İmam ve Müezzin de hiç istemez…)
Müezzin yani Ezanı okuyan kişi ezan okuma görevinde devamı elden bırakmayan, Okudugu ezana inanan ve sevabını yalnızca Allahtan bekliyen bir şahıs olmalıdır. Efdal olan yani en iyisi Müezzinin mukim olmasıdır yani o yerde devamlı ikamet etmesidir. Bir kimse ezan okusa da, başka bir kimse de kamet getirse, ezan okuyan kimse – o sırada, orada yoksa- bu durum kerahatsiz olarak caiz olur. Fakat, ezan okuyan, orada hazır bulunur ve başkasının kamet getirmesinden hoşnut olmaz ise, başkasının kamet getirmesi, mekruh olur…
Ezan okuyan kimse, başka bir kimsenin kamet getirmesine razı olursa, bu durumda başkasının kamet getirmesi bize göre mekruh olmaz. Akıllı olan çocugun ezanı sahih olan görüşe göre, kerahatsiz olarak sahihtir. Fakat büluga ermiş kimsenin okuması, daha evladır – güzeldir. Akıllı olmayan çocugun ezan okuması sahih degildir. Dogru olmaz. Ezanı okumuş olsa bile başkası tarafından ezan tekrar okunur. Sarhoşun ezan okuması mekruhtur, ezanın tekrar edilmesi müstehap – güzel- olur…
Kadının ezan okuması mekruhtur. İadesi güzel olur ezan tekrar okunur. Fasıkın yani ilahi emirlere muhalefet eden günahkar kişinin ezan okuması mekruhtur. Ancak ezan okumuşsa tekrar edilmesi gerekmez. Cünüp olan kişinin ezan ve kamet okuması mekruhtur. Abdesti olmayan kişinin ezan okuması sahih olan görüşe göre mekruh degildir. Kamet getirmesi ise mekruhtur. Fakat kamet getirmişse iade olunmaz tekrar kamet getirilmez…
Ezanı oturarak okumak mekruhtur. Eger bir kişi yalnız başına Namaz kılacaksa oturarak ezan okumasında bir sakınca yoktur. Farz namazları, ezan okumadan ve kamet getirmeden mescitte cemaatle kılmak mekruhtur. Fakat dışarıda yabanda mescide uzak tarlada vs cemaatle namaz kılan kimseler, ezanı terk ederlerse, bu mekruh olmaz; fakat, kameti terk etmeleri mekruh olur…
Bir kimse kazaya kalmış bir namazını kılarken , yalnız olsun , cemaatle olsun ezan okur ve kamet getirir. Eger bir çok namazını geçirip kazaya bırakmış ise bunları da peş peşe kılacak olsa ilk kılacagı namaz için, hem ezan okur hem de kamet getirir. Digerleri için de isterse hem ezan okur hemde kamet getirir, isterse sadece kamet getirmekle yetinir. Ezan okurken özürsüz olarak bogaz temizlemek ve öksürür gibi yapmak mekruhtur. Bu gibi hususların özür halinde yapılmasında bir sakınca yoktur…
Ezan okurken ve Kamet getirirken, verilen selama mukabele etmek mekruhtur. Ezan bittikten sonra dahi verilen selama mukabelede bulunmak icap etmez yani ve aleykum selam demeye gerek yoktur. Müezzinin, ezan okurken veya kamet getirirken, konuşması ve yürümesi uygun olmaz. Müezzin kamet getirdigi sırada Kad kametis salah a vardıgı zaman serbesttir. Dilerse, kametini oldugu yerde tamamlar; isterse namaz kılacagı yere giderken tamamlar…(Fetevayı Hindiyye. Cilt.1.Sayfa.187-194)
Allah celle şanuhu Bizleri Ezansız ve Namazsızlıktan muhafaza buyursun… Allahım sana inandık ve sana güvendik Abdestimiz, Namazımız, Ezanımız, Kametimiz,Orucumuz, Zekatımız, Haccımız ve yapmaya gayret ettigimiz her türlü ibadetlerimiz yalnız ve yalnız sana yaklaşmak maksadıyla ve senin emirlerin dogrultusundadır. Bizleri Salih amel işleyen kulların zümresine dahil eyle yarabbi…
Annemizi babamızı, Aile fertlerimizi göz nurumuz olan çocuklarımızı, eşimizi, dostumuzu, bütün din kardeşlerimizi Namazsızlık ve ibadet edememe hastalıgından muhafaza eyle yarabbi. Bizleri Senin dosdogru yolun olan SIRATI MÜSTAKİM den ayırma Allahım. Bizleri Ehli sünnet vel cemaatten başka sapık yol ve izlere saptırma Allahım. Bizleri Kuran ve Sünnet çizgisinden ayırma sen her şeye kadirsin Allahım…Amin…
Sermed Kadir…12.10.2008