بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَى رَبِّهِمْ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Muhterem Müslümanlar… İnsanların dünya hayatı ya sevinçli ya da üzüntülü hâl’lerle gelip geçmektedir. Ancak bilindigi gibi bu sevinç ve üzüntülerin sebebi, her konuda oldugu gibi Mümin’le inkarcı’larda birbirinin zıddını teşkil etmektedir. Yani Müslümanların sevindigi her konu inkarcı zümresini üzüntüye sevk eder, Müslümanın üzüntü duydugu hususlara da onlar sevinirler. Sebebine gelince İnanan insanın sevinci de üzüntüsü de Allah içindir… Halbuki inkarcı zümre dünya halleri ile sevinip dünya halleri için üzüntü duyarlar. Bu gibi kişilerin durumu tabir caiz ise bir rüya haline benzer. Nasılki uykudayken görülen rüya uyanınca son bulur, dünyaya baglanan umutlar, hayaller, sevinçler ve maddi zenginliklerde ölümün gelmesi ile son bulur. İnsan gafletten uyanır, Hakikatler açıga çıkar ve faydasız bir nedamet ve pişmanlık hali bütün insan benligini sarar. Rabbimiz Hud suresi ayet.23.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** İman edip iyi ameller işleyenlere ve Allah’a gönülden saygı besleyenlere gelince, onlar cennetliklerdir ve orada ebedi olarak kalacaklardır…*** Mutlak surette İnanıyoruz ki; Hakikatleri, gerçekleri ve güzellikleri görebilmek için İslamın nuruna ve İman ışıgına ihtiyaç vardır. Eger insanlar inandıgını söyledigi dogruları gerektigi gibi incelerlerse görürlerki; Allahın kitabı Kuranı Kerim ile Peygamber efendimizin sünneti seniyyesi insanları bütün zararlı kötülüklerden ve pisliklerden korumaya yöneliktir. Dinimiz İnsana hitap etmekte ve ve insanı yüceltmeye yöneliktir. Eger şuurla mukaddes Dinimizin her hakikatine sımsıkı sarılacak olursak, anlar ve tatbik ederizki; Bizlerde İnancımız dogrultusunda, Peygamber efendimizin (sav) sevindikleri ile sevinir, onun üzüntü duydukları ile üzülürüz…
Peygamber efendimiz (sav) Tirmizi’de kayıtlı bir hadisi şerifte mealen şöyle buyurmaktadır: **Din kardeşinin başına gelene sevinme! Çünkü Allah, onu ondan kurtarır ve senin başına o belayı getirir…** Muhterem Mü’minler… Akıl yoluyla mutlaka anlayıp kavrarız ki; üzüntülerin odak noktasını oluşturan unsurlardan mesela; Paranın ve eşyanın bir zarara ugraması, aniden elimizden çıkması ya da bir şekilde kaybolması ile hayatı kararanları, birdenbire felç olanları, makam ve mevkisini kaybedince saçını başını yolanları ve hatta intihara teşebbüs edenleri bir şekilde duyuyoruz. Ve bu tür olaylara zamanımızda çokça rastlamaktayız. İman zaafı içerisinde olan toplumlar genelde çalışmadan kazanmayı ve ellerindeki maddi güçle övünen yapıyı sergiliyorlar. Haram ve helal hudutlarına riayet etmeden edinilen her türlü birikim başlangıçta sevinci artırıyor gibi görülse de ne yazık ki daha sonra felaketlere sebep olacaktır. Müslüman şerli ve kötü işlerden hayır gelmeyecegini bilen bir yapıya ve ahlaka sahiptir. Müslüman ancak hayırlı bir amel işleyince huzur duyar sevinir. İslama baglı olanların sayısının çogaldıgını gördükçe mutlu olur. Kendisinin ve din kardeşinin hatalarını görünce üzülür. Müslüman kendisi ve Bütün ümmet için Dua eder. Din kardeşinin acısını yüreginde duyar sevinci onuda sevindirir. İki cihan güneşi Peygamber efendimiz (sav) Ümmetinin sayısı çogaldıkça sevinir, İslam dinini yeni kabul edenleri gördükçe çok sevinir ve Müslümanların hatasını görünce de üzüntü duyardı. Ümmeti için gözyaşı dökerdi bizlerde onun ümmeti olarak mutlaka sevinç ve üzüntülerimizde Peygamber efendimize itaat emeli, onu örnek almalıyız, dosdogru sünneti seniyyesini takip etmeliyiz diye inanıyoruz…
Muhterem kardeşlerim… Müminler; Allahı tanımada, tevekkülde, sevinçte, üzüntüde, Allahı ve onun şanlı Rasulünü sevmede, Kaza ve kaderine rıza göstermede, Allahın azabından korkmada, rahmetinden ümit etmede ve İman hususunda eşittirler. Ancak: Amel, derece ve makam yönünden farklılık gösterirler. Üstünlükleri takvaları ölçüsündedir. Bir kısım insanlar: Sadece dünya menfaatlarını esas alarak ibadet ederler, lakin buna ibadet denip denmeyecegi ihtilaflıdır. Bir diger kısım insanlar ise: sevap elde etmek Allahın azabından korunmak için ibadet ederler. İnsanların çogu bu hal üzerindedir. Diger bir kısım insanlar ise: Allah kendilerine KULUM diye hitap etmesi ve kendilerinden razı olması için ihlasla ibadet ederler. İşte onlar gerçek manada KULLUK halindedirler. Bu kimseler Allaha aşk ile baglı olan itaatkârdırlar, Allahın emir ve yasakları onlar için her şeyin üzerindedir. Zamanımızda adı Süper güce çıkmış devletler ve liderleri Müslümanlar üzerinde düşmanlığın her çeşidini denemektedirler. Bizler imanımızda, inanç ve itikadımızda sağlam duranlardan olalım, İnanıyoruz ki; en sonunda galip gelenler ve ebedi sevinen taraf bizler olacağız inşaallah …