Muhterem Müslümanlar… YALAN mana olarak, Doğru olmayan, veya doğrunun karşıtı olan. Bir kurala, ilkeye uymama durumudur. Bu terim çeşitli disiplinlerde çeşitli manalarda ve en çok da hata, bâtıl, sahte, sakîm, yanlış bilgi, galat, dalâl, mugalâta gibi sözlerle ifade edilir yalan. YALAN, dogrunun aksine söylenen sözdür. YALAN, Hakikatin karşıtı olan Yanlış hareketlerdir. YALAN ve hata’lı davranış ve ifadeler aynı zamanda gerçeğin saptırılma hadisesidir. YALAN, yanlış uygulamalar Vakıaya uymayan, fakat sabit ve değişmez bir inanç haline gelmiş olan yanlışlara, hatalara büyüklerimiz; Cehl-i Mürekkep yani *KATMERLİ BİLGİSİZLİK* ifadesini kullanmışlardır. Yalanı iş edinme, YALAN söze sarılma, çok yalan söyleme. Yanlışta, hatada ISRAR etme hadisesidir. YALAN, kişinin gerçeği saklayıp bildiğinin aksini söylemesidir. Yalancılık çok çirkin bir huydur. Dinimiz yalanı HARAM kılmış ve şiddetle yasaklamıştır. YALAN rûhî bir hastalıktır, müslümanların kendilerini bundan korumaları gerekir. Çocuklar daha küçükken doğru sözlülüğe alıştırılmalı, yalanın zararları kendilerine anlatılmalıdır. Büyüklerimiz İman ile YALAN aynı kalbte egleşmez, durmaz demişlerdir…
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَى أَنفُسِكُمْ أَوْ الْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ إِنْ يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًا فَاللَّهُ أَوْلَى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوَى أَنْ تَعْدِلُوا وَإِنْ تَلْوُوا أَوْ تُعْرِضُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
Rabbimiz Nisa suresi ayet.135.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler. Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana – babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır…*** Peygamber efendimiz (sav) Sahihi Muslim’de bizlere ulaştırılan bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:** Ahirzamanda yalancı deccaller olacaktır. Sizin ve babalarınızın duymadıkları hadîsleri size sunacaklar. Dikkat edin ve onlardan uzak durun da, sizi şaşırtıp saptırmasınlar…**
Muhterem Mü’minler… İşimizi hakikate, gerçeğe, realiteye uygun bir şekilde halletmeye ğayret edelim. İnanıyorum ki; MUTLAK surette faydasını göreceğiz inşaallah. Zamanımızda ne yazık ki; En ufak bir menfaat için YALAN söylenip, hatta yalan yere yemin ediliyor. Günümüz insanı yalanı gerçek gibi konuşuyor. Öyle ki, gerçekleri o kadar rahat ifade edemiyor. Ticari alışverişlerde yalan söyleniyor. Satıcı müşteriyi; müşteri de satıcıyı kandırmaya çalışıyor. Uyanık geçinmeyi meziyet zannedenler; yalan söylemeyi, gözü açıklık ve akıllılık olarak tanıtıyor ve karşı tarafı etki altında bırakmak, duygusal veya parasal sömürü sağlamak için yalan söylüyorlar. Ruhsal dünyaları bozuk kimseler, kendilerini tatmin için, olur olmaz yerlerde YALAN söylüyorlar. Günümüz dünyasında; Aile, çocuğuna; çocuk ta, Ailesine YALAN söylüyor. İnsanlar, evet insanlar, ağlanacak hallerine gülmek ve güldürmek için yalan söylüyorlar. Ve, toplumun sözü başka, özü başka kimseleri; bakışları ve amelleriyle yalan söylüyor. Yalanları açığa çıkanların artık yüzleri bile kızarmıyor…
Muhterem Kardeşlerim… Burada şu hususu da ifade etmek gerekir ki; İslam dini, insanlar arasında TEFRİKA oluşturan yalanı yasaklarken; uzlaştırıcı, kolaylaştırıcı ve yapıcı noktalarda YALAN söylemeye, üç maddeyle sınırlı olarak İZİN vermiştir. Bunlardan birincisi; Haksızlıkla zulme uğramış bir kimseyi, CAN, MAL, ve NAMUS bakımından zalimin elinden kurtarmak için; İkincisi; dargın olan EŞ’LERİ veya birbirine dargın olan kimseleri barıştırmak için ki; peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** İnsanların arasını düzelten, bunun için hayırlı söz söyleyen ve hayırlı söz ulaştıran kimse yalancı değildir…**(Muslim) Üçüncüsü ise; savaşta, düşmana galip gelmek için yanlış bilgi vererek düşmanı aldatmak, yalan kategorisi içerisine dahil edilmemiştir. İşte bu üç konu dışındaki YALAN, kişiyi ve toplumu felâkete sürükler inancını taşıyoruz…
Kardeşlerim… Bir Müslüman; her kötülüğün anası olan yalana asla bulaşmamalı, kendisine söylenmesini istemediği yalanı, bir başkasına asla söylememeli ve insanları aldatmamalıdır. YALAN; gerçekleri saklayıp yerine aksini söyleme yüzsüzlüğüdür, Hakikati gizleme sahtekârlığıdır, Gerçek değerleri saptırıp yerine İLLETLİ ifadeleri yerleştirme, Aslı astarı olmayan SANAL ve fantezi düşünceleri realitenin yerine yerleştirme utanmazlığıdır. Sahih ve ESSAH olmayan değerleri öne çıkarma âmeliyesidir, doğruları farklı gösterme HİLE’SİDİR. Var olanı yok; yok olanı da var sayma âhlaksızlığıdır. YALAN söze TEVESSÜL etmeyenlere SELAM olsun…