Gaye ve Sorumluluklarımız

Öncelikle bir soruya cevap arayarak makalemize başlayalım:

Allah insanları neden yaratmıştır? Yaratılış gâyemiz ve amacımız nedir?

” İnsan Allah’ın öyle bir îcadıdır ki, Allah’ın yüzlerce isim ve sıfatını üzerinde göstermekle berâber, yeryüzünde bulunan her şeyden faydalanma, her şeyi kullanma ve yeryüzünü imar etme sıfatlarını da omuzunda taşıyan hârika bir varlıktır. Yaratılmışların en şereflisidir.Bu sıfatlar ona, yaratılmışlara karşı halifelik gibi bir makam kazandırmıştır. Kur’ân, Allah’ın insanı halîfelik sıfatıyla yarattığını bildiriyor.(Bakara suresi ayet 30.)

Allahû Teâlâ (cc); Hz. Adem (as) ile Hz. Havva’yı yeryüzüne indirdiği zaman, şu taahhüdde bulunmuştur:*** “Oradan (cennetten yeryüzüne) beraberce inin. Sonra size benden bir hüda gelir de, kim benim hüdama tabi olursa, artık onlara hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun olacak da değildirler.” (El Bakara Sûresi, 38)*** İnsanların yeryüzünde iki yoldan birini tercih etme imkânları vardır. Birincisi: Yüklendiği emânetin değerini bilmesi ve Hüda’ya tabi olmasıdır. Bu tercihte bulunan insanlara “hidayet ehli” denilir.

İkincisi: Hevâ ve hevesine tabi olması ve keyfine göre bir hayat yaşamasıdır. İnsanların birbirlerini imana veya küfre zorlamaları caiz değildir,hiç bir zaman dogru bulunmamıştır. Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimize (sav) şöyle demesi emredilmiştir: ***“De ki bu (Kur’an) rabbinizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin, dileyen de kafir olsun.”( El Kehf Sûresi, 29)***

Hidayeti tercih eden insanların Allahû Teâlâ (cc)’nın kitabında ve Resûl-i Ekrem (sav)’in sünnetinde sabit olan hükümlere iman etmeleri farzdır. Yaşamış olduğumuz bu hayattan sonra ebedî bir hayat vardır. Her insan öldükten sonra tekrar dirilecek ve dünyadaki amelinin hesabı kendisinden sorulacaktır. Hz. Ali (ra) iman esaslarıyla ilgili olarak, Hz. Peygamberin (sav) şöyle buyurduğunu beyan etmiştir:** “Kişi şu dört şeye inanmadığı müddetçe mü’min olamaz. Allahû Teâlâ (cc)’dan başka ilâh olmadığına, Benim O’nun kulu, aynı zamanda Resûlu olduğuma ve bütün insanlara hakla gönderilmiş bulunduğuma şehadet etmek, ölüme ve (ölümden sonra) tekrar diriltileceğine inanmak, kadere iman etmek.” (Süneni Tirmizi)**

Dolayısıyla kaza va kadere iman etmek farzdır. Bununla birlikte, İnsanların bazı sorumlulukları ve yükümlülükleri vardır.kısaca bunlara işaret edelim.

1- İnsan, kendi varlığına konulan zengin duygularla, Allah’ın, rahmet hazînelerinden bize gönderdiği zengin nîmetleri tartmak, ölçmek ve yegâne rızk vericinin Allah olduğunu kavramakla yükümlüdür.

2- İnsan, kendi hayatına takılan zengin duygularla, Allah’ın güzel isimlerinin gizli hazînelerini açmak ve o isimler ile Allah’ı tanımakla yükümlüdür.

3- İnsan, Allah’ın her bir güzel isminin kendisine taktığı ince sanatları bilmek, kavramak ve bu ince sanatlarla diğer varlıklar üzerinde nüfuzunu ve ağırlığını kullanarak Allah’ın büyüklüğünü, güzelliğini ve sanatkârlığını anlamak ve ilân etmekle yükümlüdür.

4- İnsan, haliyle, tavrıyla, davranışlarıyla, özüyle, sözüyle, olumlu-olumsuz her olay karşısındaki duruşuyla insan cinsi olarak Allah’a karşı kulluğunu ortaya koymakla yükümlüdür.

5- Bir öğrencinin, resmî kıyâfetlerle kendini donatıp dikkatle resmî geçitte bulunarak kendisini devletin resmî erkânının nazarına arz ettiği gibi; insan, Allah’ın isimlerini, kendisine verilen lâtîf inceliklerle ve nâzik duygularla kavrayıp, her ismin gerektirdiği eşsiz sanatlarla süslenerek, onurlu bir kul sıfatıyla kendisini Kendisi de Görücü olan Allah’ın nazarına arz etmekle yükümlüdür.

6- İnsan, varlıkların Allah’a karşı içinde bulundukları güzel duruşu görmek, varlıkların hal dillerinin Allah’ı gösterdiğine tanıklık etmek, varlıkların Allah’ı zikredişlerini işitmek, Allah’ın emirlerini harfiyen dinlediklerini ve eksiksiz yerine getirdiklerini görüp değerlendirerek varlıkların bilinç dışı kulluklarını bilinçle Allah’a arz etmekle yükümlüdür.

1- İnsan, kendisine verilen azıcık ilim, azıcık kudret, azıcık irâde, azıcık görmek, azıcık işitmek, azıcık konuşmak, azıcık yaşamak, azıcık yapmak, azıcık îmar etmek, azıcık îcad etmek, azıcık sevmek, azıcık şefkat etmek, azıcık merhamet etmek, azıcık bağışlamak gibi sıfat ve hallerini bir ölçü sayarak, Allah’ın sınırsız kemâl sıfatlarını, mukaddes hallerini, eşsiz ve kayıtsız isimlerini o azıcık ölçücükler ile bilmekle yükümlüdür.

Meselâ küçücük iktidârı, ilmi ve irâdesi ile bir evi muntazaman binâ eden insan; bu koca kâinâtın kendi evinden büyüklüğü derecesinde ustası olan Yaratıcısını o ölçüde güçlü, kudretli, ilim sahibi, hikmet sahibi, irâde sahibi, icat edici ve yönetici olarak bilir ve tanır.

8- İnsan, varlıkların her birinin kendilerine mahsus dillerle Allah’ın birliğine ve terbiye ediciliğine dâir şahitlikleri anlamakla yükümlüdür.

9- İnsan, âcizliği, fakirliği, ihtiyâç içinde oluşu, zayıflığı, eksikliği, kusurluluğu ve sâir noksan sıfatlarıyla, Allah’ın kemâl seviyedeki kudretinin, hadsiz zenginliğinin ve sâir sınırsız kemâl sıfatlarının tecellî derecelerini anlamakla yükümlüdür. Nasıl ki açlığın ve ihtiyâcın şiddeti derecesinde yemeklerin lezzetleri ve güzellikleri anlaşılıyorsa; insan, sonsuz âcizliği ve sınırsız fakirliğiyle Allah’ın sonsuz kudreti ve nihâyetsiz zenginliğini kavrar.(Sözler,Bediüzzaman saidi nursi)*

Sonuçta şu ilahi emri hiç bir zaman aklımızdan çıkarmayalım.

Cenabı Rabbul alemiyn, Zariyat suresi ayet.56.da mealen şöyle buyuruyor:*** “Cinleri ve insanları, ancak bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım.”*** Bu ilahi emirlere itaat etmek ALLAHA KUL,onun sevgili Peygamberine ümmet olma yolunda Rabbimiz bizlerin yar ve yardımcısı olsun.

Allah’ım Bizi varlığımızın sırrına erdir. Bizi varlığımızın şükrüne erdir. Bizi varlığımızın hikmetine erdir. Bize hilâfet makamını ihsan ettiğin gibi, bizi yüksek insaniyet makamına erdir. Gönlümüze İslâm’ı, kalbimize îmânı, aklımıza Kur’ân’ı, davranışlarımıza Sünnet-i Seniyeyi nasip eyle.

Ufkumuzu mağfiretin ile, affın ile, merhametin ile, şefkatin ile aç. Bizi günahlardan koru. Bizi isyanlardan koru. Bizi zulümlerden koru. Bizi cahillikten koru. Bizi gafletten koru. Bizi nankörlükten koru. Bizi hakka ve hakîkate karşı körlükten. sağırlıktan ve anlayışsızlıktan koru. Bizi Cehennem ateşinden koru. Bizi şükürsüz kılma. Bizi zikirsiz kılma. Bizi fikirsiz kılma. Bize iyi kavrayış ve salih amel ihsan eyle. Bizi kulluğuna kabul eyle. Sen her şeye kadirsin. Amin…
Sermed Kadir… ..19.6.2004

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.