Gençlere Selam Olsun

Cenabı Hak tahrim suresi ayet.6.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler, kendi nefislerinizi, hanımlarınızı ve çocuklrınızı, yakacagı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…***

Tirmizide rivayet edilen bir Hadisi Şerifte Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyuruyor: ** Hiç bir baba çocuguna güzel edeb den daha üstün bir şey bagışlayamaz…(Tirmizi) Bir başka Hadisi şerif mealen şöyledir: ** Adam kendi Ailesi içinde koruyucu bir çobandır, koruyup güttügünden sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir koruyucu çobandır ve koruyup güttügü şeylerden sorumludur…**

Çocuklar, çocuklarımız göz bebeklerimiz, tabiidirki bütün toplumların gelecegi, istikbali ve ümidi, Rabbimizin bizler bir ihsanı, en güzel hediyesi ve tabiiki dünyanın ve hayatın süsü çocuklar, çocuklarımız.

İslam dini bütün diger dinler ve inanç şekilleri ve farklı her türlü kültürlerden ayrı olarak sadece maneviyatı ilgilendiren bir inanç sisteminden ibaret degildir. Aksine İslam dini insan hayatının sosyal, içtimai, ve hayatın her sahasına ışık tutmakta, insan hayatının her kesitini aydınlatmakta İnsanla alakalı en küçük teferruatı dahi göz ardı etmemekte olan bir DİN ve inanç sistemidir İslam…

İslam Dininin en çok önemsedigi sorumluluklardan biri ve en açık olanı, İslamda egitimcilerin sorumlulugudur. Egitimcilerden maksat; Terbiye edenler, ögretenler, yönlendiren ve yönetme hakkını üzerinde taşıyanlardır. Egitimci: İster Hoca, ister baba, ister Ana, İster ögretici, İster sosyal bir kurum olsun, sözü edilen sorumlulugu yerine getirmeye kalkıştıgı an, hakları, İslam Dininin istedigi ölçü ve anlamda güven ve azimle edâ ettigi, kamil manada bu işi yürüttügü takdirde ortaya meziyet ve güzellik yönünden fevkalade sevinç veren bir durum ortaya çıkacaktır.

Çocuk gözlerini hayata açıp henüz tırnakları sertleşmeden Ona Allahın varlıgını, BİRLİGİNİ, Allaha iman etmenin lüzumunu, Allahtan saygı ile korkmanın sebep ve hikmetlerini ve hayatın her safhasında YARATICININ denetimi altında bulundugu şuurunu, gizli açık her şeyi Allahın bildigini ögretmekle saglanır. Çünkü bu düzeydeki bir terbiye ile çocugun kalbi huzurla dolar, saglam bir temele sahip olur, nefsini ISLAH etmeye yönelir ve sonunda güzel ahlak vasfına sahip olur…

Her konuda oldugu gibi bu konudada Peygamber Efendimizin (sav) Sünneti seniyyesini inceledigimizde açık ve net olarak görebilirizki, İnsan dogdugu ve hatta ana rahmine düştügü andan ölümüne kadar, her türlü terbiye ile sorumlu kılınmıştır. Terbiyenin en fazla yogunluk kazandıgı döneme ferdin insani, dini, sosyal yani içtimai şahsiyetini elde ederek hayata hazırlandıgı bülug ddönemine kadar olan devredir.Bu sebeple çocuk İslami anlayış ve yaşayış bütünlügü içerisinde hiç bir zaman Terbiyecisiz, egiticisiz bırakılmamıştır…

İslam Dininde İnsanları hayata kazandırma noktasında uyguladıgı egitim sistemi; Önce birey’i, sonra AİLEYİ, ondan sonra da toplumu ele alıp ISLAH eder ve bunu tam bir bütünlük içinde devam ettirir. Terbiyeciler ve egitimciler; İster Ana – Babalar olsunlar, ister hoca veya ögretici bulunsunlar, çocukların egitilmesinden, onlara edeb ve terbiye verilmesinden sorumlu; Onları hayata hazırlamakta, hayat adamı yapmakta mesul olduklarına göre her yönüyle kendi sınırlarını da bilen bir kültür, inanç ve itikadın sahibidirler…

Ancak bu durumda sorumluluklarının geregini en uygun ve mükemmel şekilde yerine getirebilirler. İslami manada emek vermiş Alimlerin sıralamalarına göre bu sorumluluklar şöyledir sırasıyla: (Abdullah Nasuh Ulvan. İslamda Ailşe egitimi. C.1.s.101-406.)
İman terbiyesiyle ilgili sorumluluklar. İman terbiyesinden maksat, çocuk akleder çaga gelince onu İmanın esaslarına baglamak, İslam erkanını anlayacak duruma gelince bunu benimsemesini saglamak; temyiz çagına gelince İslam Şeriatının ilkelerini kendisine ögretmektir. İslam erkanından kastımız: Bedeni ve mali olan bütün ibadetlerdir: Namaz, Oruç, Zekat, Bedeni ve mali gücü yetene Hacc. İslam Şeriatının ilkelerinden kastımız ise: Allah yoluna ulaştıran, onunla yakınlık saglayan ve Akide, İbadet, ahlak, ilahi hükümler ve kanunlar, nizam ve ahkam bu cümleden olan bilgilerdir.

Ahlak terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Ahlak terbiyesinden kastımız ise: Çocuk iyiyi kötüden ayırıcı yaşa gelince, ona telkin edilmesi gerekli olan ahlâk ilkeleri, izlenecek, takip edilecek faziletler, Vicdanı geliştirecek hususlardır. Böylece çocuk küçük yaşta terbiyenin feyizli meyvelerini toplamaya başlar.

Faziletli yaşamayı adet haline getirir ve bu hal gençlik çagında da, hayat la haşır neşir oldugu yıllarda da devam edip gider. Ana – Baba ya ve egitimcilere gerekli bir hususta çocuklarına yeterince ilgi ve ihtimam göstermek, onları korumak, güzel ahlâkı, nezaketli ve saygın davranmayı, diger insanlara karşı nasıl davranacaklarını ögretmek ve bu duyguları çocukların ruhunda ve dimagında güzel adetler haline getirmektir…

Beden terbiyesiyle ilgili sorumluluk. İslam Dininin Ana – Baba, egitim ve terbiyecilere vacip kıldıgı büyük sorumluluklardan biri de, Beden terbiyesiyle ilgili sorumluluklardır. Bu ilimlerle çocuklar Fiziksel yapıları itibariyle güçlü, kuvvetli, sıhhatli yetişip beden selameti, saglıgın verdigi neşe ve ferahlık içinde gelişmeleri amaç edinilmiştir.

Çoluk çocuguna nafaka husussunda rahat ve huzurlu bir hayat saglayan Baba ya büyük bir mükafat vaad edildigi bir gerçektir. Lakin Elinde imkanları oldugu halde çocuklarının nafakalarını kısar ve çoluk çocugunu sıkıntıya sokarsa, gücü oldugu halde bu tür varyemezlik yaparsa o Babaya da büyük vebal vardır.

Akıl terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Aklı terbiyeden maksat, çocugun düşüncesini, şer’i ilimlerden, günün ve asrın içinde bulundugu en üstün Kültür ve medeniyetten, günümüzün düşünce potansiyelinden yararlı görüleni ile oluşturmaktır; Öyle ki çocuk fikren olgunlaşmış, ilmi, ameli ve kültürel yönden yetişmiş olacaktır inşaallah. İman, âhlak, beden terbiyesiyle ilgili sorumluluk ne kadar önemli ve ehemmiyetli ise AKILLA ilgili sorumluluk da O derece önem arz etmektedir.

Şu kadar fark var ki, İman terbiyesi çocukta bir temel kurmaktır. Beden terbiyesi bir hazırlık devresini oluşturmaktır. Ahlak terbiyesi çocugu ahlaki yönden en üstün seviye ye taşımak için ugraşmaktır. AKIL terbiyesi ise çocugun anlayışını geliştirmek, kültür ve medeniyete, yöneltmek, egitmek, ögretmek ve hayata hazır hale getirmeye çalışmaktır.

Bunu yaparkende Ögretimin geregi üzerinde hassasiyetle egilmek, İnsani düşünceyi geliştirip, her meselede anlayışlı kılmaya çalışmak ve bunları yaparken de AKIL saglıgını korumak egitimci, Ana – Baba ve terbiyecilerin sorumlulugu içerisindedir. Nefis terbiyesiyle ilgili sorumluluk. Nefsi terbiye den maksat; çocuk daha akletmeye başladıgı günden itibaren onu cesaret, açıklık, kahramanlık, olgunluk, başkalarına iyilikte bulunma sevgisi, öfke anında kendine hakimiyet, âhlak ve kişilikten yana bütün faziletlerle süslenme gibi hususlarla çocugu terbiye edip donatmak esas alınmalıdır.

Çocuk dagdugu andan itibaren Ana – Babanın elinde bir EMANET olduguna göre, İslam Dini Egitimciye çocuk gözünü hayata açtıgı andan itibaren NEFSİ saglıklı koruma yol ve yöntemini onun kalbine ve dimagına yerleştirmeyi emreder. Ta ki, çocuk parlak bir akla, zekaya, selim bir düşünceye, düzenli tasarrufa, devamlı yükselebilen bir iradeye sahip bir İNSAN olabilsin.

Bunun gibi Ana – Baba ya vacip olan çocuklarını Fazilet ve iyilik yönünden, itibar ve şahsiyyetini kaybettirecek bütün faktörlerden; tabiat ve kişiligini kıracak şeylerden, hayata kinle, isteksizlikle ugursuzlukla bakmasına neden olacak her türlü İnsan fikrini zedeleyici olumsuzluklardan kurtarıp çocugu asıl hürriyetine kavuşturmak bu yolda çaba sarfetmekte Ana – Baba ve egitimcilerin görev ve sorumlulukları içerisine girer…

Sosyal terbiye ile ilgili sorumluluk. Sosyal terbiyeden kasdımız; çocugun henüz tırnakları sertleşmeden sosyal adap ve terbiye dogrultusunda egitip yetiştirmek; Ruhunu temizleyip, cilalayıp anlayışlı, kavrayışlı hâle getirmek, İslam Akidesinden kaynaklanan ebedilik ölçüleriyle geliştirmek; Kendisine derin ve köklü bir İMAN şuurunu enjekte etmek, aşılamaktır.Ta ki, çocuk, toplum içerisinde en güzel edep ölçüleriyle en hayırlı unsur olsun; Dengeli, akıllı, bilerek emanete ehliyetli olarak hayata atılsın…

Sosyal terbiye çocugun gidiş ve tavırlarıyla, vicdanı ve iç yapısıyla iç içe bir anlam taşır. Çocugun gerçekçi, Realist, edepli yetişmesini, sosyal hayattaki yerinin ve görevinin ölçüsünü saglar; Akıllıca hareket etmesini, Hayatta iyi bir Siyaset gütmesini, diger insanlarla muamelelerde nasıl davranması gerektigini ögrettir. Tecrübe ile sabittir ki; Toplumun selameti yapısının kuvveti ve dayanışması, fertlerin selamet havası içinde yetişmesine ve hazırlanmasına baglıdır…

Bu bakımdan İslam Dini Çocukların yetişmesinde sosyal yönüne ve takip edilecek yoluna agırlık vermiştir. Böylece çocuklar iyi terbiye edilmiş, bu güzel hava içinde oluşmuş kişiler olarak hayat sahnesine çıkarlar; Akıllı, disiplinli, Zeki ve SADIK surette İnsanlıgın iyiligi için mücadeleye hazır kimseler olurlar. Bu şekilde yetişen çocuklar ileride TAKVALI, Kardeşlerini kendi nefsinden üstün tutan, Merhametli, şefkatli, Affetmesini bilen, Cesaret ve kahramanlık sembolü şahsiyetler olarak hayata atılırlar…

Cinsel terbiye ile ilgili sorumluluk. Günümüzde de toplum hayatının en tehlikeli hastalıklarından birisi Cinsel salgınlardır. Ana ve Babanın çocuklarına bu konudaki İslamın emirlerini aşılamalarıyla çocuk; Zina fiili gibi haramlardan ve İslam Dininin kötü ve çirkin buldugu bütün fiiliyatlardan, fuhşiyatlardan, sapıklıklardan uzak kalacak bunun neticesinde saglıklı bir yaşantısının sürdürülmesi mümkün olacaktır…

Her Ana – Baba ve terbiyeciler Çocugun bilhassa arkadaşları, oturup kalktıgı kişiler, ilişki kurdukları ya da kuracakları insanlar hususunda daha hassas ve titiz davranırlarsa daha önceden bu ve buna benzer olumsuzluklar tesbit edilirse bu büyük tehlikelerden zamanında uzaklaşılır. İleriki zamanda hem Anne ve Baba hemde hayatın gerçek sahibi olan genç İslama yönelik ve İnsan gibi bir yaşantının sahibi olur diye inanıyoruz…

Muhammed Zahid Kotku (Rh.a) diyorki: * Evladın Babası üzerinde üç hakkı vardır. 1.) Çocuk dogunca ona güzel bir isim takmak. 2.) Sonra Kuran ilmini, DİN İLMİNİ, Allahı bilmeyi ögretmek. 3.) Kemâle gelince de evlendirmek.

Hz. Ömere (R.a) bir adam oglundan şikayet için gelmiş. Diye rivayet edilir ki: Hz. Ömer de adamın ogluna çıkışmış. * neden babana asi oluyorsun ? Allahtan korkmuyormusun ? * deyince adamın oglu Hz. Ömere: ‘’ Evladın da bir Hakkı yokmu ? diye sormuş. O da; * Evet vardır:

* Evvela baba evlenirken alacagı hanımı iyi seçmesi lâzımdır.* Kadının ya zengin olması ve ya güzel olması ve ya yüksek bir Aileye mensub olması ve ya DİNDAR olması aranır. Evvelki üç hâle kayanlar aldanır. Dindarı seçenler ise MESUD ve BAHTİYAR olurlar. İKİNCİSİ güzel isim koyması; Peygamberler ve Salihlerin isimlerini takmak gibi. *

ÜÇÜNCÜSÜ de, Ona Kitabımız olan Kuranı Azimuşşanı hem okumasını hem de bilmesini ögretmek. Yani DİNİNİ iyice bilmesine çalışmak.* deyince adamın oglu da Hz. Ömere: ‘’ Benim babam bunların hiç birini yapmamıştır.’’ Demiş. Bunun üzerine Hz. Ömer adama:* Evvela sen çocuguna asi olmuşsun. Şimdi de çocugundan bana şikayet ediyorsun.* diye adamı huzurundan kovmuştur.
Bu sebeple Rasulullah (sav) Riyazus Salihinde kayıtlı bir Hadisi Şerifte: ** Yedi yaşında çocuklarınıza NAMAZ kılmayı emredin. On yaşına bastıkları halde NAMAZ kılmaz ve kılmak istemezlerse onları hafifçe cezalandırınız. .** diye emretmektedir. Yine Rivayetlerde Asrı Saadette çocukların BAYRAM, Cenaze, ve diger cemaat namazlarına teşvik edildiklerinin görülmesi, Egitimin sadece ögretimle kalmayıp çocukların hayatlarının takibi ve egitimin sürekli olması prensibine uymanın zorunlulugunu ortaya koyuyor.

Fakat bu egitim verilirken zorlayıcı ve baskıcı bir tavır yerine sevgi ve şefkate dayanan bir yol izlenmesi gerektigi Peygam Efendimizin (sav) şu Hadisi Şeriflerinden anlıyoruz: ** Yumuşaklık ve şefkatli muamele hangi şeyde bulunursa, O şeye güzellik kazandırır. Hangi şeyden uzak kalırsa o şeyi kötü ve çirkin kılar…(Tac.cilt.5.s.58.) ** Bir diger Hadisi şerifte mealen şöyle buyuruluyor: ** Kimin çocugu varsa , onunla çocuklaşsın, çocuk gibi olsun…(Camiüs sagir) **

Bütün bu Hadisi Şerifler ve Peygamber Efendimizin (sav) bazan sırtında çocuk oldugu halde MESCİDE girip İmamlık yapması, bu konudaki en müşahhas-açık ve belirgin örneklerimizdendir. Dikkat edilmesi gereken diger diger bir hususta: birden fayla çocukları olan Aileler, bir çocugu ötekine tercih etmemeli kardeşler arasında mukayese yapmamalıdır. Bu durum şahsiyet gelişimi yönünden göz önünde tutulması gereken ANA unsurdur…

Bu duruma düşen çocuklarda, hem yetişkinlere, hem de kendine tercih edilen çocuga karşı düşmanlık, KISKANÇLIK, aşagılık duygusu gibi menfi-olumsuz haller meydana gelir. Bu hususu Peygamber Efendimiz (sav) Diyanet işleri başkanlıgının hazırladıgı 250.HADİS. adlı eserde kayıtlı şu Hadisiyle dile metiriyor: ** Çocuklarınızın size İHSAN , hürmet ve itaatte adil olmasını arzu ettiginiz gibi sizde onlar arasında hediye de ve bagışlamada ADALETE riayet ediniz. **

Terbiyeciler Âhlak ve karakter terbiyesinin bülug çagında sona erecegini bundan sonra KARAKTER terbiyesinden çok MESLEKİ terbiyenin agırlık kazanacagını belirtirler. Bu nedenle çocuk temyiz çagına ulaşınca Allah celle celaluhu ve Peygamberler hakkında ki İTİKADİ vecibeleri ögretmek velisi – Ana- Babası üzerine vaciptir. Çocuk egitiminde ölçü her şeyde oldugu gibi; KURAN ve SÜNNETTİR.

Bu ölçüler neticesinde yetişen evlatlar velilerinin ÂMEL DEFTERİNİ kapatmayacak bir fazilet abidesi olurken,Allah korusun aksi bir durum Pişmanlık ve düşmanlık doguracaktır.

Peygamber Efendimiz (sav) Buhari ve Sahihi Muslimde kayıtlı bir Hadiste mealen şöyle buyuruyor: ** Hepiniz çobansınız, hepiniz emriniz altındakilerden mesülsünüz…** Ali Haşimi diyorki: Bu mesuliyet İSLAMIN her ferde verdigi kapsamlı bir mesuliyettir. Hiç kimse bu sorumlulugun dışında kalmamıştır. Yukarıda meali verilen Hadis geregince Ana-Baba ve evlatlarının terbiyeinden mesul olmaktadır. Onları iyi bir şekilde yetiştirmek ve onlara güzel ahlak vermek mesuliyeti Ana- Babanın omuzlarındadır…

Dinine Sadık ve inancında samimi olan Müslüman, kendisi için oldugu gibi, Ailesi ve Eçocukları için de Dünya ve Ahiret hayatına önem vermek zorundadır. Ailesine ve Çocuklarına karşı bu önemli görevi yerine getirenler daha Dünya da iken emeginin güzel güzel meyvelerini elde ettiklerini göreceklerdir inşaallah…

Çocuklarımızı Dünya ve Ahiret hayatına geregince hazırlamak için elimizden gelen gayreti gösterecegiz inşaallah. Ahlaki çöküntünün başgösterdigi bir toplumda genel bir huzursuzlugun hüküm sürecegini ifade etmek sanırım yanlış olmayacaktır. İnsanların birbirlerine karşı yabancılaştıgını, sevgi ve saygı baglarının koparıldıgını görmek zannediyorum hiç kimseyi memnun etmeyecektir…

İnsanlar kendisini dünyaya aşırı bir şekilde baglanarak mal ve makam hırsına kapılmak bunun yanında Allahını ve Peygamberini, mukaddes degerlerini unutmak öncelikle kendilerine felaket getirecektir. Çocuklarını daha çok para getirecek iş veya makam için yetiştirmeye çalışırken mutlaka Dinini ögretmeyi ve ahlaki degerlerini ihmal etmemeyi yine bizler göz önünde bulunduracagız…

Çocuklarımıza daha fazla maddi miras hazırlamak içn bütün ömrümüzü seferber ederken maneviyatımızı unutursak Ahirette bizim de unutuldugumuzu görmek bizleri şaşırtmayacaktır. Kendi ferdi gayretimizle Ailemizle, çocuklarımızla hep birlikte Allah ve Rasulünden kopmamaya gayret sarfedecegiz. Allaha kulluk bagını Peygamber efendimizle (sav) Ümmet olma bagını koparırsak hiç bir zaman kurtuluş ümidini hayal dahi edemeyiz Allah korusun…

Müslümanın DİNİNİ, ahlakınıögrenebilmesi için ilk basamak AİLE yuvasıdır. Ailemizi, çocuklarımızı ve kendimizi korumak için elimizde olan fırsatları çok iyi degerlendirmemiz zorunludur. Bu sayede Peygamber Efendimizin (sav) en güzel miras olarak tanıttıgı güzel ahlak ile yugrulmalıyız diye düşünüyoruz. Çünkü çocuklar bir tarlaya benzetilmiştir. O tarlaya İslami terbiye olan cennet mahsulü ekilmelidir. Bu tarlaları terk ettigimiz takdirde yabani otlar ve dikenler yetişmesine zemin hazırlarız Allah korusun…

Müslümanın Aile ocagı bir CENNET köşesi gibi olmalıdır. Çünkü orada Allaha ibadet etmek, Kuranı kerim okumak, Hadis, Tefsir, Akaid, Fıkıh bütünlügü içerisinde İslami ilimler yani Cennet mahsulleri vardır. Müslümanın çocukları bu gıdalarla yetişmelidir. İnanıyoruz ki Çocuklarını İslami yetişme tarzıyla hayata hazırlayanlar Dünya ve Ahiret saadetine kavuşacaklardır inşaallah. Dünya nimetleri samimi müslümanların elinde ve dilinde güzeldir…

Güzel ahlak sahibi bir Müslümanı Peygamber Efendimiz (sav) bizlere şöyle tanıtıyor: ** Sizin en seçkin, en kıymetlileriniz; Ahlaken en güzel olanlarınızdır…**

SEN YÜRÜ Kİ OGLUN VARSIN İZİNDEN…

Şu DÜNYANIN cilvesini bilirsen,
Ona göre siper eyle gövdeni.
Öyle hâyallerle avutursan bedeni,

Birgün sana zindan olur âkibet.
SAPIKLIGA meydan verir dâlalet…

Sen yaşaki isteyesin din´i, iSLAMI .
HAKKIN olsun kolay geçesin MiZANI .
Bütün kainat´a hakim olan NiZAMI ,

Tek emelim görmek bunu bilesin.
Taguti kanunlar tümden yere serilsin.

Cihad YAPILMADAN seriat hakim olurmu ?
Küfür ile iman AYNI kalpte dururmu ?
Elin ateist´i mümkünmü namusunu korurmu ?

Taviz verme iNANCINDAN azminden.
Sen yürüki oglun VARSIN izinden…
Dersimi burada noktalarken kardeşlerimin Sünnet merasimi hayırlı ve mübarek olsun diyorum . Sünneti seniyyeye baglılıklarından dolayı Rabbimden kendilerine saglık, sıhhat, iyilik, Afiyet ve huzurlu günler geçirmelerini temenni ediyor Ayrıca kendilerini tebrik ediyorum Allah kendilerinden razı olsun.

Allah’ım gözümüzün NURU çocuklarımızı bizlere bagışla. Bizleri ve çocuklarımızı dogru yolundan, SIRATI MÜSTAKİMDEN ayırma. İslâm Alemini fitneden, fesattan, kargaşadan, nifaktan koru. Bizleri Kuranı Kerimin ve Sünneti seniyyenin nurlu yolundan ayırma. Teslimiyetimiz, baglılıgımız ve itaatmızı devamlı eyle bizleri senin en güzel ve dogru yolun olan Sıratı Müstakim çizgisinde muhafaza eyle. Ehli Sünnet vel Cemaat yolunda sımsıkı duranlardan eyle. Bizleri haramlardan, günahlardan, her türlü bidatlardan ve sapıklıklardan uzaklaşan kullarıyın arasına dahil eyle. Sen her şeye Kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir… 07.03.2008

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.