Gözümüzün Nuru Çocuklarımız

Cenabı Rabbulalemiyn Kehf suresi, ayet, 46.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Mal ve ogullar dünya hayatının süsüdür. *** çocuklar hayatta insanın göz nuru, ömrünün sevinci ve teselli kaynagıdırlar. Hayat onlarla tatlılaşır. Onlar üzerinde emeller; hayaller kurulur. Çocuklar bereketiyle rızıklar gelir, rahmet iner ve ecirler, sevaplar kat kat artar.

Ancak bütün bunlar çocukların iyi terbiye edilmesine, onları hayır unsurları, mutluluk kaynakları ve iyilik faktörleri yapabilecek bir egitimin verilmesine baglıdır. Bir çocukta bütün bu vasıflar bir araya gelse o çocuk gerçekten Allahın yukarda geçen ayette belirttigi gibi bu hayatın süsü olur.Bu sebepten dolayı Peygamber efendimiz (sav) sevdiklerine mal ve evlat bollugu verilmesi için dua ederdi. Buhari ve Muslimin rivayetlerine göre, Peygamber efendimiz: ** Allahım. Onun malını ve çocuklarını çogalt vebunları onun hakkında mübarek kıl.** diye dua etmiştir.

Ana -Baba, çocuklarına iyi bir terbiye verme hususunda gevşek davranırlarsa çocukları onlar için bir bela, yorgunluk, sıkıntı, gam ve keder olacak; gece uykusus kalıp,gündüz onların peşlerinde yorulacaklardır.

Samimi, şuurlu ve sadık müslümanhayata sundugu çocuklarının karşısında mesuliyetinin büyüklügünü idrak eder ve bu hareketiyle de aynı zamanda kurana uymuş Allahın emrini yerine getirmiş olur. Tahrim suresi, ayet, 6.da mealen şöyle buyuruluyor: *** Ey insanlar kendinizi ve çoluk çocugunuzu cehennem ateşinden koruyunuz. Onun yakıtı insanlar ve taşlardır. ***

Ayrıca Peygamberimizin (sav) şu hadisi de aynı mesuliyeti ifade etmektedir. ** Hepiniz çobansınız. Hepiniz emriniz altındakilerden mesulsünüz. Emir (devlet başkanı) çobandır. Erkek aile efradının çobanıdır. Kadın, kocasının, evi ve çocuklarının çobanıdır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz emriniz altındakilerden mesulsünüz. Muttefakun aleyh.**

Bilinmelidirki; bu mesuliyet İslam dininin her ferde verdigi kapsamlı bir mesuliyettir. Hiç kimse bu sorumlulugun dışında kalmamıştır. Bu hadis geregince ana baba da evlatlarının terbiyesinden sorumlu olmaktadır. Onları iyi bir şekilde yetiştirmek ve onlara güzel ahlak vermek mesuliyeti onların omuzlarındadır. Çünkü ev ortamı, çocukların yetiştigi bir yuva ve ilk sosyal kurumdur. Mizaç, meyil ve şahsiyetlerinin oluştugu, geliştigi bir ortamdır. Anne babanın o taze filizleri yetiştirmede, onlara gerekli, faydalı gıda vermede ve beden, akıl ve ruhlarını terbiye etmeder rolünün büyüklügü ortadadır.

Samimi ve sadık Müslüman çocuklarını terbiye etmede en güzel metodu kullanmak zorundadır. Ana baba çocuklarının ruhi yapısını hesaba katarak onlara karşı temkinli davranır ve onların dünyalarına girmek için en güzel metod ne ise onu uygular. Ana baba çocuklarını her yönüyle tanıdıklarından onlara çeşitli yollarla yaklaşmaya çalışırlar ve onların seviyelerine inerek yerine göre şakalaşarak sevgi dolu kelimelerle onlara yaklaşırlar, sevgilerinini söz ve hareketlerle açıkça belli ederler, gösterirler bu yolla onları sevindirirler. Bu davranışları neticesinde verecekleri nasihatları en iyi şekilde çocuklarına aktarırlar.

Önemli olan çocuklar ana babadan korktukları için degil bilakis sevdikleri için gönülden ana babanın isteklerine, arzularına muhalefet etmezler ve candan itat ederler. Sevgi, güven, takdir ve hürmete dayanan itaat ile şiddet ve korkuya dayalı itaat arasında çok büyük fark oldugu açıktır. Birincisi yani sevgiye dayalı yaklaşım daimi ve saglam bir itaat, ikincisi yani şiddete dayalı itaat ise geçici ve zayıf bir itaattir. Çünkü şiddet ortadan kalktıgında ve hissedilmeyince itaatda yok olur.

Bazı kimseler babaların çocuklarıyla kaynaşıp, yakınlaşmalarını babalıklarını zedeleyecegini ve babanın üstlendigi terbiye makamının degerini kaybettirecegini baba olarak saygınlıklarını kaybedeceklerini zannederler. Tabiiki bu hatanın ta kendisidir. Çocuklara karşı yumuşak davranıp onlara yaklaşmak bugünkü modern egitim sistemininde takip ettigi çok başarılı bir üsluptur, yoldur.

Ana baba çocukların sıhhatli bir ruhi yapıya sahip olmaları, kalpleri güven ile dolup gelecege umut içinde bakmaları için görevlerinden biriside çocuklarına olan sevgilerini , şefkatlarını açıkça hissettirmelidirler. Biliyoruzki; merhamet, asil, İslami bir ahlaktır. Peygamber efendimizin en bariz (belli,açık) özelliklerinden biri merhametli olmasıdır.

Enes (ra) den şöyle rivayet olunmuştur: ** Çocuklara karşı Rasulullahtan (sav) daha merhametli birini görmedim. İbrahim, Medinenin avali semtinde sütannede idi. Ona gitmek için yürürdü, biz de onunla beraber yürürdük. Eve girer onu alıp öper sonra bırakırdı. Müslim rivayet etmiştir.** Peygamber efendimizin merhameti, şefkati çocukların hepsine uzanırdı. Onları şefkat ve merhametle kucaklardı. Yine bir Hadisi şerifte mealen şöyle buyuruluyor: ** Küçügümüze merhamet etmeyen büyügün hakkını tanımayan bizden degildir. Ahmed bin hanbel,Ebu Davud, Tirmizi rivayet etmiştir.**

Sadık, samimi ve şuurlu Müslüman Peygamberinin gösterdigi bu yolları hesap eder ve çocuklarına asık suratlı, kaba, konuşmalarında sert ve muamelerinde acımasız olamaz. Hatta kendisi sert tabiatlı olsa dahi İslam dininin getirdigi yolu takip ederek onlara yumuşak davranıp sevgi ve şefkat göstermelidir. Çocukları için her türlü fedakarlıga gögüs gererler, her türlü zorluga tahammül ederler, onları her türlü tehlikeden (maddi ve manevi) korurlar bu Ana baba olmanın getirdigi bir yükümlülüktür, mukaddes addedilen bir görevdir.

Samimi ve şuurlu bir Müslüman bakmakla yükümlü oldugu çocuklarını asla terk etmez, onları kendi hallerine bırakamaz. Onları helal rızıkla besler büyütür. Çocuklarını kimselere muhtaç bırakmaz. Bilirki; en degerli ugraşlarından biriside aile efradına harcadıgı ve onların yolunda sarf ettigi emektir.Ve bu mesuliyetini yerine getirince de sevabını Allahtan alacagını bilir.

İmam Ahmed bin Hanbelin rivayet ettigi bir Hadisi şerif şöyledir mealen: ** Kimin üç kız çocugu bulunur da onları besleyip büyütmede sabır gösterir, onları yedirir, içirir kendi malından giydirirse, o kızlar onunla ateş arasında perde olurlar.** Terbiyecilere, egitimcilere gereken, Peygamber efendimizin (sav) bu husustaki irşadları, İslam dininin kural ve metodlarıyla amel etmek, çocuklar arasında adalet ve eşitligi gözetmektir. Ta ki mükafat olarak, genişligi göklerle yeryüzü kadar olan cennet ten paylarını alsınlar. Bundan daha büyügü de tabiiki Allahın rızasına kavuşmaktır.

Şuurlu ve samimi Müslüman kız ve erkek çocuklarına ayrı davranmaz. Bazı aklı kısa insanlar kız çocuklarından sıkılır ve erkek çocuktan başka evladının olmamasını Allahtan dilerler. Bu insanlar Allahın kız evladı olanlara vaad ettigi sevabı, onları güzelce terbiye ettiginde elde edecekleri eciri, sevabı bilmiyorlar anlaşılan eger yukarda aldıgımız Hadisi şerifteki müjdeli haberden bilgileri olsa onlara yani kız çocukları olan Ana babalara gıpta eder, kendileri de onlar gibi olmak isterlerdi.

İslam dini çocuklara ve hatta bu çocuklar büyüyüp zor durumda kalsalar da aynı itinayı gösterirler her zaman onların yanında ve destek olurlar. Mesela evli kızını kocası boşadıgında tabiidirki kızı baba evine döner. Baba gelirinin azlıgından, Fakirlikten veya çocuklarının çoklugundan onlara bakmakta zorlanır güçlük çekebilir. Zorluk ve güçlükler içinde olan bir baba bu durumda olan kızına evini açıp baktıgında İslam dini bu ameli sadakaların en büyügü ve Allaha yakınlaşmak için yapacagı amellerin en üstünü kılacagını beyan etmektedir.

İbni mace, Nesai ve Ahmed bin Hanbelin rivayet ettigi bir Hadisi şerifte Peygamber efendimiz buyuruyorki;

** Sana geri gelen boşanmış kızın. Onun senden başka bakacak kimsesi yoktur.**

Şuurlu bir Müslüman çocukları üzerinden gözlerini ayırmaz. Ne okuduklarını ne yazdıklarını, neyi sevip neyi sevmediklerini bilir. Yahut onlar farkına varmadan okuyacakları ve sevecekleri şeyleri onlara bilinçli bir şekilde aşılar. Onlar farkına varmadan edindikleri arkadaşlarını ve nerede ne şekilde vakit geçirdiginden de haberdar olur. Tabiiki bunları yaparken çocuklarına hissettirmez. Eger okudugu şeylerde, seçtigi eglencelerde edindigi arkadaş gurubunda ve vakitlerini geçirdigi yerlerde bir kötülük sezerse, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkları veya haram oyunlar gibi kötü adetler edindigini görürse onları yumuşakça, nazikçe, ikna ederek aklını kullanarak en kısa zamanda vazgeçirir ve dogru yola çeker. Çocuklarını bütün fenalıklardan korumasını bilir.

Çünkü bir Müslüman bilirki; her dogan çocuk temiz bir fıtrat üzerine dogar. Buharide rivayet edilen Hadiste de beyan edildigi gibi Anne babası onu Yahudi, Nasrani (hıristiyan) veya Mecusi (ateşperest) yapar. İşte burada Anne babanın çocugun düşünce ve şahsiyetinin oluşmasında takip edecegi yollar konusunda mesuliyeti, sorumlulugu ortaya çıkar.

Çocukların okudugu yazarlar, kitaplaronların zihinlerini açmaya, nefislerinde üstün ahlakı aşılamaya, üstün degerlerle onların şahsiyetlerini geliştirmeye çalışmalıdır. Onların akıllarını, fikirlerini çelip ahlaki yapılarını bozucu çalışmaları zamanında önlemesini bilen Anne baba vazifesini idrak etmiş ebeveyn sınıfına girer diye düşünüyoruz.

Ve yürekten inanıyoruzki; Arkadaş arkadaşı ateşe degil cennete götürmelidir. Arkadaş batılı, sapıklıgı, yanlışlıgı degil her zaman hakkı, dogruyu, güzeli göstermelidir.İnsanlar, düşüş, ümitsizlik ve isyankarlıga degil kemal, yücelik ve başarıya ulaştırıcı yollara sevk edilmelidir. Nice arkadaşlar vardır ki arkadaşlarını kötü bilinen yerlere, bataklıklara ve felakete sürüklemiş, babaları ise bu gibi tehlikelerin farkına bile varamamışlardır.

Ana baba çocuklarının terbiyesinde ve şahsiyetlerinin oluşmasında tesir eden her şeyi,Okul, ögretmen, hoca, arkadaş, kitap, dergi, gazete gibi her şeyi kontrol edebilmelidirler. Çocukların terbiyesinde önlerine çıkacak engel, hastalık ve bozucu şeyler zuhur ettiginde Ana baba gerekirse müdahale etmelidirler. Meseleye böyle bakarsak bazı ailelerin evlatlarını terbiyede başarılı bazılarınında başarısız olmasını daha iyi anlayabiliriz,açıklayabiliriz.

Başarılı olanlar çocukları karşısındaki mesuliyetlerini, sorumluluklarını idrak etmiş evlatlarıyla ilgilenmişler, başarısız olanlarsa bu sorumlulugu, mesuliyeti kavrayamamış ve evlatlarını ihmal ederek topluma zararlı unsurlar yetiştirmişler düyada da, ahirette de başlarına bela etmişlerdir. Kuranı kerimde Tegabun suresi,ayet,14.te Rabbimiz şöyle buyuruyor:

*** Ey insanlar ! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olur, onlardan sakının.***

Dogru bir yaklaşımla şunları söyleyebiliriz. Eger ana babalar dogru yolu takip ederek evlatları karşısındaki sorumluluklarını, mesuliyetlerini idrak edip onlara üzerlerine düşenleri yapmak suretiyle görevlerini yapsalardı çocukları ana babalarına kesinlikle düşman olması düşünülmezdi.

Şuurlu ve samimi Müslüman anne babanın çocuklarına karşı uymaları zorunlu olan önemli bir muaşeret kaidesi de; küçük yaşlarda, çocukların henüz anlayamayacagı; fakat zihinlerini meşgul edebilecek durumda olan karı koca hallerinin gizliligini muhafaza etmeleridir. Eger mümkünse ana baba , küçük yaştan itibaren çocuklarının yatak odalarını ayırıp izin almadan kendi odalarına girmelerine müsade etmemelidirler. Tabiiki bazı şeyleri bilmek ancak egitimle olur.

Hiç şüphe yokturki, ögretim olmadan egitimin, egitim olmadan da ögretimin olması mümkün degildir. Her ikisi de indana layık oldugu mükemmelligi veren içiçe iki unsurdur. İslam dininde egitimin ögretimle beraber olması gerektigi çogu Ayeti kerime ve Hadisi şeriflerle beyan edilmiştir.[1](Adabı muaşeret.Zeki duman) Lokman suresi ayet .31.de Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ogulcugum, hakikat yaptıgın (iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar olsa; hatta kayanın kovuguında veya göklerde yahut ta yerin dibinde gizlenmiş dahi olsa Allah onu getirir, (meydana çıkartır ve hesabını sorar.***

Unutulmamalıdırki; çocuk babasından terbiye dışı sözler, edep dışı kötü kelimeler işitince , hiç şüphe olmasınki ilerde onları aynen kullanacaktır.sırası geldiginde her ögrendigini sarfedecektir. Bu sebepten çocugun yanında terbiye dışı sözler, tiksindirici kelimeler ve edep dışı konuşuşmalardan kesinlikle sakınmak icabeder. Türkçemizde bir atasözümüzde oldugu gibi; Armut dibine düşer denilmiştir. Yani ne verirsek onu misliyle alacagımızı unutmamalıyız.

Çocukların yetiştirilmesinde takip edilmesi gereken dogru yollardan birisi de aralarında fark gözetmeksizin, birbirine üstün tutmaksızın onlara eşit muamele etmektir. Çünkü kendisiyle kardeşleri arasında ayırım yapılmadıgını , adaletle davranıldıgını gören çocukların maneviyatı düzgün olur. Kardeşlerine karşı kin tutmaz, onları çekememezlik yapmaz her hangi bir şekilde aşagılık duygusuna kapılmadan saglıklı bir şekilde yetişir. Başkasına sevgi, cömertlik ve şefkat duygularıyla yetişir ki, İslam dininin Anne babayı teşvik ettgi ve emrettigi bir fazilette budur.Örnek ve önderimiz Peygamber efendimiz (sav) kız olsun erkek olsun çocuklara eşit davranılmasını istemiştir.

Samimi ve şuurlu bir Müslüman çocukları arasında adaletli olur ve onların birini digerine üstün tutmaz. İnanıyoruzki o zamanda çocuklarından aynı mukabeleyi görürler. Çocukları da ana babasına hürmet ve dua eder ve sever sayarlar. Karşılıkların en güzeliyle mukabele ederler.

Müslüman anne ve baba çocuklarına üstün ahlak aşılar. Onlara başka insanları sevme, zayıf insanlara yardım etme, akrabaları ziyaret etme, büyüklere karşı saygı, küçüklere karşı merhamet, her işlerinde hayır ve amel işlemeye gayret, insanlar arasında adaletin yayılması gibi üstün ahlakın yerleşmesine çalışır. Bu sayılan ahlaki degerlere kendisi sahip olmayan kimse çocuklarına da tabiiki veremez. Çünkü kişi kendinde olmayanı başkasına veremez.

Akıllı, şuurlu Müslüman anne -baba çocuguna nasıl tesir edecegini ve onlara üstün ahlakı ve dogru sözü nasıl ögretecegini bilir. Bunları ögretirkende terbiye metodlarının en dogrusunu kullanarak onlara örnek bir insan olarak, merhamet, alçak gönüllülük, mütevazilik, sevinç, sevgi, teşvik, şefkat, eşitlik, adalet, nasihat ve yol göstermede yumuşak davranıp aciz kalmaz, şiddet ve kaba kuvvete müracaat etmez ve çocuklarını şefkat, sevgi ve iyilik dolu bir hava içinde yetiştirir. Bu gibi hava elbette çocukları iyi, vefakar, hayırlı, salih, şahsiyyetli, zihni açık, cömert ve sorumluluk sahibi, ne yaptıgının idrakinde olan aklı başında diyebilecegimiz bir insan olur. Yani kısaca İslam terbiyesi üzere yetişmiş bir ailede bu örnek kişilik, örnek kimlik, örnek şahsiyyet açıkça görülür.[2](Müslümanın şahsiyeti.Ali Haşimi)

Rabbimiz Bakara suresi, ayet,138.de mealen şöyle buyuruyor:

*** Allahın verdigi renge uyun, rengi Allahınkinden daha güzel olan kim var ? ***

Son olarak şu sözü de ilave edelim inanıyoruzki; İslam dininde yapılan yatırım ev’e, arsa’ya,bina’ya,borsa’ya ve diger maddi kaynaklara yapılan yatırım degildir. İNSANA yaplan yatırımdır ve inanıyoruzki bu yapılan yatırım hayırlı,devamlı,faziletli ve pişmanlık dogurmayan bir yatırımdır.

Allah’ım. Söylediklerimizi yaşamamızı nasip ve müyesser kıl. Büyük dîninin ve yüce kitabının emirlerine tamı tamına uymamızda nefsimizi yatıştır. Bizi ve göz nurumuz çocuklarımızı dinde ihlâs sahibi kullarından eyle. Riya canavarından içimizi arındır. Bizi dosdogru yolun SIRATI MÜSTAKİM den ve Ehli sünnet vel cemaat yolundan ayırma. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir …26.08.1999

Dipnotlar:
[1] Adabı muaşeret..zeki duman.s.s.160
[2] Müslüman şahsiyeti.Ali Haşimi.s.s.91-105.

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert