FELÂH…

FELÂH: Arzu edilen şeyleri elde etme, istenmeyen şeylerden kurtulma, gayeye ulaşmak, hayır, NİMET, refah ve saadet içinde bulunma gibi manalar taşır. FELÂH, bir terim olarak; kişinin dinî ve ahlakî yükümlülüklerini yerine getirmesinin sonucunda dünyada elde edeceği başarı ve mutlulukla, âhirette ulaşacağı EBEDİ kurtuluş ve saadeti ifade eder. Önümüzdeki bütün  engelleri yarıp, kendini kurtarmak ve istediğine ermek, yani zafer bulmaya felaha erme diyoruz. Para, kadın, makam, şöhret gibi engelleri aşanlar, dünyada devlete; âhirette CENNETE ulaşırlar İNANCINI  taşıyoruz.

 

Râgıb El-İsfahanî, felâhı, DÜNYEVİ ve uhrevî olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra, birincisini dünya hayatını güzelleştiren uzun ömür, zenginlik, şeref ve bunların kazandırdığı mutluluk olarak yorumlamış, UHREVİ saadeti de şu dört şeyle özetlemiştir: Ölümsüz bir ömür, hiçbir ihtiyaç unsuru taşımayan zenginlik, zillet şaibesinden arınmış bir şeref ve cehalet karanlıklarından kurtulmuş bir ilim.

 

Cenabı hak Nur Suresi ayet.51.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak *İşittik ve itaat ettik* demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir…*** Kardeşlerim, Ramazan ayında, Orucun gün boyu rahat bir şekilde tutulmasını sağladığı için SAHUR yemeğine FELÂH denildigi gibi; ayrıca ezan ve kamette geçtiği üzere hayrın bekasına ve ebedî kurtuluşa vesile olması dolayısıyla cemaatle kılınan NAMAZA’DA felah denmiştir.

 

Sahihi Buhari’de bizlere  ulaştırılan Hadisi  şerif mealen  şöyledir:** Ben ve Allahın benimle gönderdiği, toplumuna varıp da şunu söyleyen adama benzeriz: „Düşmanı gözlerimle gördüm, apaçık sizi uyarıyorum. Haydi, kaçıp kendinizi kurtarın!“ Bir kısmı onu dinleyip, yavaş yavaş orayı terk ederek kurtulurlar, diğer bir kısmı da, ona kulak asmayıp, düşmana yem olurlar. işte bana itaat edip, Allah tarafından getirdiklerime uyup, uygulayanlar ile bana isyan edip, Allah tarafından getirdiklerimi yalanlayanların hâli de böyledir…**

 

FELÂH kavramı, Kuranı Kerim’de çoğul şekliyle *MÜFLİHUN* tabiriyle bir övgü ifadesi olarak sadece mü’minler hakkında kullanılmaktadır. Kuran ifadesiyle genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allah’ın rızasını elde etmeyi ifade eden FELÂH, dünya hayatını gayba iman edip NAMAZ kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle geçirenlere vaad edilmektedir. Kur’an-ı Kerim, Allah’a iftira edenlerin, kâfirlerin, zalimlerin, sihirbazların felaha kavuşmayacaklarını beyan eder.

 

Kardeşlerim, İman etmek, felaha ermektir. İmansız insan, cehennemde rahat arayan gibi kurtuluşu boşuna aramaktadır. İman, fıtratımızda olduğu için, onu sahip olduğu yere yerleştirmeyen insan, önce kendine zulmetmektedir. Huzursuz gönlünü boş şeylerle avutmaya çalışmakta, ama gerçek felahı ve mutluluğu bir türlü yakalayamamaktadır. Namaza davet edilirken, günde beş defa “haydin felaha!” diye çağırılıyoruz. Yine kamet getirirken, cemaatle namazın felah olduğunu tekrar vurguluyoruz. Cemaat, kardeşlik bağlarını güçlendirerek huzur ve felâhı İslâm toplumuna yayar inancını taşıyoruz.

 

FELÂH’IN dünya ve âhireti kapsayan kurtuluş anlamına geldiğini bilen namaz düşmanları, ezanı Türkçeleştirirken *FELÂH* kelimesini niye Türkçeye tercüme edip *HAYDİN  KURTULUŞA* dedirtmediler de *HAYDİN  FELÂHA* dedirttiler ? İnsanımız, oynanan oyunun arka planını FELÂH kavramından yola çıkarak rahatça anlayabilir kanaatındayız. Evet, NAMAZI kılmak FELÂHA yani kurtuluşa ermektir. Bizlerin, dünyanın kısır çekişmeleri ve bitmeyen bunalımları arasında daralan gönlümüz, ancak NAMAZ’DA Allah’ın huzurunda FELÂH bulur.                                                                                                                                                      

Rabbimiz Ali İmran Suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…*** Kardeşlerim, Gaybe iman, namazlarımızı kılmak ve infak etmek; takva sahiplerinin temel özellikleri ve hidâyette olmanın belirtisidir. Ebedi hayat rehberimiz Kuranı kerim, bu temel özelliklere sahip insanlara sıratı müstakime, dosdoğru yola hidâyet yani kılavuzluk eder. Gaybe iman, bütün iman edilmesi, yani kabul ve reddedilmesi gerekli itikadî esasları içine alır.

 

Sahihi Buhari’de rivayet  edilen  bir  başka  Hadis  mealen  şöyledir:** Bir bedevi gelip, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme islâmı sordu. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, „Günde beş vakit namaz,“ buyurdu. Adam sordu: „Bunlardan başka birşey yapmam gerekir mi?“ „Hayır, ancak nâfile olarak kılabilirsin.“ Sonra şöyle buyurdu: „Ramazanda oruç tutmak.“ „Bunun dışında oruç var mıdır?“ „Hayır, ancak nâfile olarak tutabilirsin.“ Sonra ona zekâtı da anlattı. „Bundan başka birşey vermem gerekir mi?“ „Hayır, nâfile olarak verebilirsin.“ Sonra adam, arkasını dönüp giderken, „Bunları aynen yaparım, ne eksik, ne de fazla!“ dedi. Ardından, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: „Sözünde durur da dediklerini yaparsa, cennete girer.“ Enes radıyallahu anh. Buhârî.

 

Namaz  kılmak, kul ile Rabbı arasındaki her çeşit ilişki ve ibadeti, kulun Rabbine karşı tüm görevlerini kapsar. İnfak ise, kişinin diğer insanlara, hatta tüm insanlıga karşı görevlerini içeren her çeşit sorumluluğu kapsamına alır. Dolayısıyla bu üç özellik, hidâyet ve takva ehli müslümanın temel vasıflarıdır. Kimde bu özellikler var ise, *MUTTAKİ’DİR*; o hidâyet üzeredir; O  FELÂHA ermiş, dünya ve âhiret mutluluğuna sahip kurtulmuş insandır. Gayba iman, NAMAZI ikame ve infak özelliklerine sahip olmayan kimse ise hüsran yani zarar ve ziyan’dadır, felaha – kurtuluşa eremez. Bu üç özellik, Kur’an’da sık sık *İMAN  EDEN VE ÂMELİ  SALİH  İŞLEYEN* şeklinde ifade edilir.

 

Allahım  bizleri İBADET bilincinden ve iman şuurundan ayırma.  Bizleri  ebedi  kurtuluşa FELÂHA  erenlerden  eyle. Allahım  bizleri  İmansızlık  çukuruna  düşmekten  muhafaza  eyle. Bizleri, Son nefeste imanımıza sahip olanlardan eyle. Bizleri  HİDAYETTEN  ayırma. Bizleri dalalete  düşmekten  muhafaza  eyle. Bizleri  senin  dosdoğru  yolun  olan, *SIRATI MÜSTAKİMDE* sabit  kalanlardan  eyle. Bizleri  Kelimeyi  tevhidi  ve  Kelimeyi şehadeti hakkıyla  anlayan, uygulayan  kulların  sınıfını  dahil  eyle. Bizlere  seni  sevenleri  sevdir. Sen her şeylere  kadirsin Allahım…

 

Sermedkadir…LU…22.02.2020…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.