FESAD…

FESAD… Kardeşlerim… FESAD manâ olarak bozma, bozulma, kokuşma, orta yoldan ayrılma diye tarif edilebilir. Bir şeyin faydalı olmaktan çıkıp zararlı olmaya başlaması fesad kavramı  içerisine  girer.  Kur’an-ı Kerim’de; yeryüzünde fitne uyandırıp, insanların durumunu ve yaşama yollarını doğruluktan saptırıp, din ve dünyaya ait çıkarlarını zedelemek anlamında kullanılmıştır. Rabbimiz Bakara suresi ayet. 205.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez…*** Tarih boyunca süregelen bir hadise’dir ki;  İnsanlardan bir kısmı kendi heva’larına, kendi görüş’lerine, arzu’larına uyarlar. Allah’tan gelen emir ve yasaklara, kurallara, ölçülere uymazlar. Nizam, intizam ve kaide tanımazlar. Böyleleri isteklerine kavuşmak, arzularını gerçekleştirmek için her yola baş vururlar. İnsanların haklarına ve özgürlüklerine tecavüz ederler. İşte yeryüzünde fesat böyle kişilerin yüzünden çıkmaktadır. Rabbim FESAD ehline fırsat vermesin…Sallu…

 

2.  Kardeşlerim…Her şey zıddı  ile kaimdir gerçeğinden yola çıkarak diyebiliriz ki; Fesad kavramının zıddı, karşıtı sulh veya salah’tır. Sulh veya salah; iyi olma, düzelme, iyiliğe aracı olma anlamlarına gelir. Bunun çoğulu MASLAHAT’TIR. Maslahat, iyi olan halleri, düzelmeyi, faydalı olan şeyi ifade etmektedir.  İnsanların din, can, akıl, nefis, nesil ve mal güvenliklerini çok önemli gören dinimiz, koyduğu hükümlerle ‘maslahatı kazanmak mefsedeti uzaklaştırmak’ istemiştir. Rabbimiz Enfal suresi ayet.73.te  mealen şöyle buyurmaktadır: ***  Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar…*** Biz Mü’minler, öncelikli olarak kendimizi düzeltmek ve  ıslah olmanın yollarını aramak zdrundayız. Tabii ki;  fesat işlerden uzak durmak Sonra da birbirlerimize destek olarak fitne ve onun bir benzeri olan fesada karşı mücadele durumundayız diye  inanıyoruz. Rabbim FESAD ehlinden cümlemizi muhafaza eylesin…Sallu…

 

3.  Kardeşlerim… Âlemlerin Rabbi Allah’ı inkâr etmek, O’nun Rabbliğini kabul etmemek, ya da insanları O’nun yolundan alıkoymak fesatlıktır ve büyük azabı gerektiriretmeliler. Allah’ın peygamberler aracılığıyla gönderdiği mesajı yalanlamak, ona karşı gelmek bir çeşittir fesattır. Böyle bir fesada düşenler de zalimlerdir.  Yeryüzünde fesata sebep olan münafıklar ve inkarcılar korkak ve aç gözlüdürler. Bu yüzden birbirlerine her konuda yardım ederler. Özellikle fesat çıkarma işinde birbirlerinin yardımcılarıdır. Yeryüzünün huzurunu bozan bu müfsitlere, fesatçılara karşı ıslah edicilerin, muslihlerin yani huzuru veya sulhu sağlayanların Müslümanların işbirliği yapmaları gerekir. Müslümanlar, fesada ve fitneye yol açacak davranışlara fırsat vermezler. Fesatçılara karşı direnirler, onların ifsatlarını kolaylıkla yapmaları için meydanı boş bırakmazlar. Müslümanlar bu görevi yerine getirmedikleri zaman yeryüzünde fesat giderek yaygınlaşır. Rabbimiz Rum suresi ayet.41.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler…*** Rabbim bizleri, İslâmın koyduğu İSLAMİ kuralları çiğneyen FESAD ehlinden korusun…Sallu…

 

4.  Kardeşlerim… FESAD kavramı, Aynı kökten gelen *İFSAT* yani bozma, kokuşturma, geçersiz duruma düşürme anlamında, MÜFSİT ise; bozan, bozgunculuk yapan, ifsat eden demektir. Fasit ise, bozan, geçersiz kılan, batıl demektir. İFSAT eden şeylere, fesat’a sebep olan şeylerin hepsine *MEFSEDET* denmiştir.  Kur’anıKerim’de, peygamberlerin getirip tebliğ ettiği mesaja ve onların kurmaya çalıştıkları huzur ve mutluluk düzenine karşı çıkanlara müfsitler, yaptıkları bu bozgunculuk işlerine de FESAD demektedir. Bu şekilde fesad çıkaran bütün topluluklar tarih boyunca zarara uğradılar. Bu bozgunculuk onlara bir fayda getirmedi. Nitekim Şuayb Aleyhiselam kendisine karşı gelen kavmimini *MÜFSİDLERDEN  OLMAYIN* diye uyarmıştı. Ancak Medyen halkı onu yalanladılar. Bu yüzden de cezaya çarptırıldılar. Rabbimiz Ankebut suresi ayet.36-37.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik ve Şuayb, „Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!“ dedi. Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar…*** Ayetlerle  sabittir ki; Allah’ın âyetlerini inkâr eden ve peygamberlerin davetlerinden yüz çevirip, fesada teşebbüs edenler için ahirette azap üstüne azap verirlir. Rabbim  bizleri her zaman ve daima ISLAH icin çalışan MUSLİH kullarından eylesin…Sallu…

 

 

Sermedkadir…LU…26.05.2020…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.