AHİD…

AHİD… Kardeşlerim… AHİD, Ahd, söz vermek, emir, talimat, TAAHHÜT, ANTLAŞMA, yükümlülük, itimat veren söz, yemin, misak, bir şeyi korumak anlamlarına gelir. Bir şeyi her durumda koruyup gereğini yerine getirmek demek olan ahidde hem YEMİN, hem de kesin söz verme anlamı vardır. Yemin, ahdin dinî ve kutsî yönünü; söz verme de ahlâkî yönünü teşkil eder. Ahd kelimesi İslamî bir kavram olarak *AHDİ  MÎSAK* şeklinde kullanılmıştır. Ahd kelimesi, Kur’an’da 46 yerde geçer. Benzer anlama gelen mîsak kelimesi de 25 yerde kullanılır. Rbbimiz Yasin suresi ayet.60.ta mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ey insanoğulları, size and vermedim mi? Şeytana tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır…*** Bu ayeti kerime’den de anlıyoruz ki; İnsan, Allah’tan başka RABB tanımayacağına dair Allah’a ahid vermiş, Allah da bu konuda kendisinden AHİD almıştır; yani muahede yapmışlar, ahidleşmişlerdir. Bu ahdin, Allah’tan başkasını rabb tanımamanın içinde, şeytana ibadet etmemek de vardır. Rabbim bizleri AHDİNE sadık kalanlardan eylesin…Sallu…

 

Kardeşlerim… Allah Celle şanuhu ile yaratılmışların en şereflisi olan İnsanoğlu arasında geçen birçok ahidleşmeyi AHDİ MİSAK kavramı insan aklına getirmektedir. Kur’anı Kerim’de geçen ahidleşmelerden birisi insanoğlunun yaratıcısını bilmesi ve O’na yönelip İBADET etmesidir. Bu tür bir AHİD, fıtrî bir ahiddir. Allah’ın varlığına inanmak ihtiyacı, insan yaratılışında sürekli ve kalıcıdır. Yalnız bazen insan şaşırıp YOLUNU sapıtır. O zaman Allah’ın rasulleri aracılığıyla gönderdiği emir ve yasaklara uyarsa ahde uymuş olur. Ahidleşme Kur’anı Kerimin güzel bir usulü’dür, metodudur. Allah rasulleri ile onlara uyan, onların ashabı olan insanlar arasında gerek Allah’ın hükümlerini yaşama, gerek bunları muhafaza etme konusunda ahidleşmeler olmuştur. Rabbimiz Fetih Suresi ayet.10.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Sana biat edenler, Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah’a verdiği sözü tutarsa Allah ona büyük bir mükafat verecektir…*** Rabbi bizleri verdiğimiz sözlere uyan kullarından  eylesin…Sallu…

 

Kardeşlerim… AHİD, hem Allah Celle şanuhunun insanlara TEKLİF etmiş olduğu hükümler ve hem de insanların Allah’a karşı veya Allah namına diğerlerine karşı yerine getirmeyi *TAAHHÜT* etmiş oldukları hususlardır. Allah Celle şanuhu nasıl insanlara AHİD vermişse, insanlar da Allah Celle ve Âla’dan AHİD almışlardır. İnsanlar Allah’tan başkasına ibadet etmemeğe, O’ndan başkasını RABB tanımamaya ahdetmişler; Allah Celle Şanuhu da bunun karşılığında, insanlara yardım edeceğini ve dünya hayatından sonraki ahiret hayatında onları cennetlere koymayı ahdetmiştir. Verilen söz, antlaşma AHİD tabiidir ki; sorumluluk gerektirir… Rabbimiz Bakara Suresi ayet.40.ta mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi anın ve ahdime bağlı kalın, ki ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca benden korkun…*** Tefsircilerimizin izahına göre, Allah’ın ahdi, Allah’ın insanların akıllarına yerleştirdiği tevhid, adalet ve peygamberleri doğrulama delilleridir. Allah’ın ahdi, Allah’ın peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği mesajdır. Rabbim bizleri mesajları doğru okuyan ve uyğulayan kulları zümresine dahil eylesin…Sallu…

 

Kardeşlerim… Allah Celle şanuhu Adem Aleyhiselamı insanlığın ATA’SI ve temsilcisi olarak yarattığı zaman, gerek onun şahsında, gerekse kıyamete kadar gelecek tüm insanlardan tek tek „Ben sizin Rabbiniz değil miyim?“ diye ahid almıştır. Rabbimiz  A’râf Suresi ayet. 172.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Bir de Rabbin, Ademoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?“ dediği vakit, „pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz“ dediler. (Bunu) kıyamet günü „Bizim bundan haberimiz yoktu.“ demeyesiniz diye yapmıştık…*** İnanıyoruz ki; Bütün Ademoğullarının Allah Celle Şanuhuya verdikleri bir SÖZ’Ü vardır. Allah ile yaptıkları bir ahidleri vardır. Bu antlaşma gereğince Adem Aleyhiselamın bütün zürriyetinin Allah’a inanmak, O’nun yüce uluhiyeti için gerekli kulluk vecibelerini bilmek ve yerine getirmek mecburiyeti vardır. Mü’minler ahiretteki kazançlarını düşünerek ahidlerini yerine getirmek zorundadırlar. Bu ahidler, ister Allah ile kul arasında olsun, ister beşerî ilişkilerde olsun, hiçbir değişiklik yoktur… Rabbim bizleri verdiği sözü, Misakı, AHDİ  yerine getirenlerden eylesin…Sallu…

 

Sermedkadir…LU…29.05.2020…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.