Hasan el-Benna ve Cemaati

Müslüman Kardeşler Teşkilatının kurucusu ve genel Mürşidi. Hasan El Benna (Rh.a), 1906.Yılında Mısır’da Nil vadisinde Mahmudiye adlı kasabada dogmuştur. Hasan el Benna daha okul sıralarında ögrenci iken; İyiligi emretmek ve kötülüklerden sakındırmak yani * Emri bil maruf, Nehyi anil münker * İlahi hüküm ve buyrugu yerine getirmek ğayesi ile * Men’i Muharremet * Yani haramları yasaklama Cemiyetini kurmuştur.

Daha sonra Kahire’de, DARUL ULUM fakultesi yıllarında kendi düşünce ve inancında olan bir çok İMANLI kişiyi etrafında toplayan Hasan el Benna; İslam adına kurtuluş çareleri aramaya başlamıştır. Hasan el Benna 1927.Yılında Fakulteyi Pekiyi derece ile bitirmiş, aynı yıllarda Emperyalist İngilizlerin Yani Rişarın çocuklarının İSLAM topraklarında yapmış oldukları İslam dışı hareketlere dur demek ve aynı zamanda kaldırılan HİLAFET boşlugunu doldurmak ğayesi ile 6.Arkadaşı ile * İHNANÜL MUSLİMİYN – MÜSLÜMAN KARDEŞLER Cemaatını 1928. yılında. Ocak ayında kurmuştur.

Hasan el Benna (Rh.a) o günleri şöyle anlatıyor: * Ocak ayının bir sabahında, Sineleri İMANLA dolu altı arkadaşım yanoma geldi ve dedilerki: Bize yol gösterin, ne yapmak gerekiyorsa onu yapalım. Gerekiyorsa bu dava ugrunda Canımızı ve bütün mallarımızı verelim. Bize yol göster, bizde senin gösterdigin yolda izde gidelim. Bu sözleri duydugumda gözlerime yaşlar dolmuştu Onlarla kucaklaştık.

Allahın Kitabı Kuranı Kerime yemin ettik. Bütün varlıgımızla bu davanın kul ve kölesi olacagımıza söz verdik. Arkadaşlarımızdan birisi ‘’ Öyleyse adımız ne olacak ‘’ dedi. Bende ona: ‘’ Biz Müslümanız ve bütün Müslümanlar KARDEŞTİR. Bizim ğaye ve hedefimiz İSLAMDIR. Adımız ve şanımızla Müslüman olmak zorundayız.’’ Diye cevap verdim. O zaman adımız * İHVANUL MUSLİMİYN- MÜSLÜMAN KARDEŞLER * olsun dedik ve birlikte bu teklifi kabul ettik.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı Mısır’da kurulduktan sonra ilk olarak bir beyanname ile kuruldugunu ilan etti. Bu Beyannamede özetle: * Şu ürpertici, korkunç ve bunalımlı devirde sesimizi bütün gücümüzle yükselterek şöyle diyoruz: ‘’ Adımları agır, fakat öldürücü kasırgalardan daha yüce, sınırlı fakat yer yüzünün atmosferinden daha geniş ve bütün şahsi arzulardan uzak olan ve sadece, Yüce Allahın birligine ve VAHYİNE dayanan ğaye ve hedeflerimizi herkese ilan ediyoruz. Yeryüzünde yaşayan bütün Müslümanları, safımıza samimi olarak katılmaları için çagırıda bulunuyoruz. Safımıza, sonsuz hayata inanan kimseler gelsin.*

Müslüman Kardeşler Teşkilatı; Yirmi yıl içinde bütün MISIR şehirlerinde ve hemen hemen bütün Arap ülkelerine ulaştı. İngilizlerin bir sömürgesi olan Mısır’ın bagımsızlıgını isteyen kişiler; Hasan el Benna ve Müslüman Kardeşler Teşkilatının etrafında toplanmaya başladılar. Ve faaliyet sahasını öyle genişlettiler ki, Nerede Müslüman varsa oraya ulaşmak içinellerinden gelen ğayreti gösterdiler.

Müslüman Kardeşler yogun bir çalışma programı ile işe başlamıştır. Çarşıda, Sokakta, Camide, Okulda her yerde kendilerine yakın gördüklerini * AÇIK USRE ye * davet ederek işe başlamışlardır. Açık Usre: üç ile altı kişiden oluşanSamimi arkadaşlar toplulugu; bu samimilik ders halkalarındaki gösterilen başarı ile ileri Usrelere geçmeye zemin hazırlıyordu.

Oraya ancak BEYAT ile geçilebiliyordu. Beyat eden ise artık O Cemaattan sayılıyordu. Müslüman Kardeşler hergün en az BÜR CÜZ Kuranı Kerim okumalarını, Sabahları *EL MENSURAT * denilen günlük duaları okumalarını, Pazartesi ve Perşembe günleri ORUÇ tutmalarını, hergün TEHECCÜD, DUHA ve EVVABİN Namazı gibi NAFİLE Namazı kılmalarını tavsiye ediyorlardı.

Beyat etmiş olup maddi durumu iyi olanların gelirlerinin yüzde üçünü aidat olarak alıyorlar, herkese senede en az iki kişiyi kazanma yükümlülügünü getiriyorlardı. Müslüman Kardeşlerin Akşam ve Yatsı vakitleri arasında hiç kimse evine durmuyor, herkes bir program dahilinde ya bir toplantı, Ya da bir ziyaret ( Akraba, hasta, komşu vs. Ziyaretleri) gerçekleştiriyorlardı.

Hafta da iki gün Cumartesi ve Salı günleri Akşam ile Yatsı Namazları arasında Şehrin muhtelif Camiilerinde dersler yapılıyor bu derslerde; Dini, Fikri, Siyasi bütün konulardan bahsediliyordu. İlgiyi daha da artırmak ğayesiyle halkın arasında tanınmış kişilerin evlerinde toplantılar düzenleyip İSLAM DİNİ anlatılıyordu. Bu toplantılara * NEŞRUD DAVEH * deniliyordu.

Ayda bir * El Ketibe * diye vasıflandırdıkları şekliyle ORUÇLU iken toplanıyor. İftara kadar ve İftardan sonra KURANI KERİM ler okunuyor, İslami dersler yapılıyor, Siyasi durumlardan bahsediliyor, Namazlar CEMAATLA kılınıyor, gece TEHECCÜD Namazına kalkılıyor, Sabah Namazına kadar Kuranı Kerim okunuyor, Ruhi terbiye ile ilgili dersler yapılıyor, Sabah Namazı kılınıp * EL MENSURAT * adlı günlük DUA okunduktan sonra dagılınıyor.

Ayrıca Üç ayda bir * ER RIHLE * denilen geziye çıkılıyor, bulundukları yerin 20-30.kilometre dışına yaya veya vasıtayla geziler düzenleniyor Eski eserler, DİNİ eserler, görülmesi gereken yerler geziliyor, Çöle, Daga çıkılıyor, Spor yapılıyor, koşular düzenleniyor, Sohbet ler yapılıyor, Yarışmalar tertip ediliyor, BAYRAM günleri Hastahane ve Hapishane ziyaretleri yapılıyor, Hediyeler götürülüyor, bütün bu vesilelerle İSLAM DİNİ anlatılıyor Hanımlar ve Çocuklar için ayrıca programlar düzenleniyor.

Hanımların Müslüman Kardeşlere baglı: * EL EHEVATUL MUSLİMAT * adlı ayrı bir müesseseleri mevcut. Çocuklar için de ayrıca Egitimlerini tamamiyle kendilerinin üstlendikleri Okulları var. Bu Okullar; İlk Okul tedrisatından, Lise’ye kadar devam ediyor. Buralarda çocuklara HAFIZLIK egitimi de yaptırılıyor. İslami yaşayış ve CİHAD konusunda egitiliyorlar. Tabii öbür Liselerdeki tedrisat ta ögretiliyor. Ayrıca programlarında İKİ senelik bir Yüksek okul var. * KÜLLİYETÜL MECMAİL İSLAMİ * adındaki bu Okulda İLMİN her sahasında egitim verilmesi amaçlanmıştır. Bu Okulların hepsinde Kadın ve Erkekler ayrı ayrı egitime tabi tutuluyorlar…

TAKİP EDİLEN METOD, ESAS VE PRENSİPLER…
İmam Hasan el Benna, ğayeleri konusunda diyorki; Müslüman Kardeşlerin ğayeleri İslam Dininin esaslarına hakkıyla İman eden ve bütün İslam Ümmetini her yönde İSLAM boyasıyla boyamaya çalışan yeni bir nesil yetiştirmektir. Bu hususta vasıtaları ise umumi nizamı degiştirip,yerine İSLAMI yerlştirmek ve İslama sarılıp boyun egmektir.

Başkalarına numune olmak için davayı yüklenenleri, Yüce İSLAM esaslarına göre yetiştirmektir. Müslüman Kardeşler bu vasıtaları ile ğayelerine göre yürüdüler ve hayırlı muvaffakiyetler elde ettiler. * Şu halde sen de koş * diyordu Hasan el Benna; Yılmayan Mücahidlerin safına, Peygamber Efendimizin (sav) Bayragı altında çalışmaya. Müslüman Kardeşler ordusuna katılmaya.

Yüce Allahın şu emrini dinle ve düşün . * Böylece fitne sona ersin. Ve yer yüzünde tamamen ALLAHIN DİNİ HAKİM OLSUN…* Ey Allahın rızası için canını kurban etmek isteyenler, geliniz Hak ve Hidayet buradadır. Dogru yol buradadır. Hikmet ve Birlik buradadır. İyilik ve Hakikat buradadır. Fedakarlık zevki, CİHAD emri buradadır.

Biz İslamın bütün hüküm ve esaslarının UMUMİ olduguna inanıyoruz. Yani İslam hem dünyada hemde Ahirette İnsanların bütün meselelerini düzenleyen İLAHİ BİR NİZAMDIR…

İslam dininin hüküm ve esaslarının yalnızca manevi hayatı ve ibadetleri tanzim ettigini zannedenler hataya diüşmüşlerdir. Çünkü hakiki manadaa İslam Dini hem inanç, hem ibadettir, hem madde hem de manadır. Hem Din hem hem devlettir. Hem vatan hem vatandaştır. Hem kitap hemde kılınçtır.

Çok az kimseler, Müslüman Kardeşlerle oturup kalkmışlar, yalnız işitmekle yetinmemiş, bizzat onlarla konuşup temas kurup DAVANIN hakiki yönünü ögrenmişlerdir. Davanın hakiki yüzünü ögrenenlerde bu davaya beyatla baglı kalanlardır. Ve bu noktada 20. Esas ve 10. Rükun üzerinde durmak gerekir.

Hasan el Benna FEHM ve esasları başlıgında verdigi risale girişinde diyorki: * Ey sadık kardeş FEHİM den maksadım düşüncemizin saglam bir İslami düşünce olduguna tam kanaat getirme ve İslamı şu çok kısa olan yirmi esas çerçevesinde bizim anladıgımız gibi anlamandır.

1.) İslam hayatın bütün görüntülerini içine alan kapsamlı bir düzendir… diye başlıyor ve 20.) Kelimeyi Şehadet getirip onun geregini yapan, farzları ve Dini vecibeleri ifa eden hiç bir Müslümanı Görüşünden ya da günahkârlıgından dolayı) tekfir edemeyiz… dedikten sonra bu esasları şu şekilde baglıyor: İşte Müslüman kardeşDinini bu esaslar çerçevesinde ögrenince o zaman daimi sloganın anlamını bilmiş olur. * ÖNDERİMİZ RASULULLAH, ANAYASAMIZ KUR’ANDIR * ifadeleriyle neticelendiriyor.

Hasan el Benna Fehim (Anlamak) Rüknüne 20. esas dahil etmiştir. Müslümanlar bunu ögrenmeli ve İslamı da bunların ışıgında anlamalıdır. Müslümanların bu esaslardan birini dahi bilmemesi caiz olmaz. Diyen Said Havva sözünü şöyle tamamlıyor : ‘’ Ben de şunu diyorum. Bu esasları ögrenip onlara baglanan kimse BİATIN rükünlerinden ilkini ögrenmiş ve onu yerine getirmiş olur.’’

Diger rükünler : 2.) İHLAS. 3.) ÂMEL. 4.) CİHAD. 5.) FEDAKÂRLIK. 6.) İTAAT. 7.) SEBAT. 8.) TECERRÜD. 9.) KARDEŞLİK –UHUVVET . 10.) GÜVEN… Said Havva (Rh.a) devamla; acaba bu rükünlerden her hangi birisine ihtiyaç duymamak ve bundan sonra hareketin saglıklı, saglam ve hedefi gerçekleştirebilecek güçte kalabilmesi mümkünmüdür..?

Bazan CEMAAT, bir bütün olarak rükünlerin birisinden ya da hepsinden saptırabilir. Çogu zaman kardeşte bir rükünden ya da bütün rükünlerden saptırabilir. Mesela Kardeşe FEHM rüknüyle şaşırtılıp kalbine kin, nefret ve ya hile dolabilir. Ya da kararlılık rüknünden şaşırtılır. Neticede hareket etmez. Ve bir takım şüpheleri yayar.

Bütün bu hususlar egitimin zayıflıgından, ya da Cemaatın inşasındaki bozukluktan ileri gelmektedir. Bu yüzden CEMAATIN egitiminde ihmalkârlık etmemeli ve binasını saglamlaştırmalıdır. Bazen bütün Cemaat bazı sıkıntılarda oldugu gibi BİATIN on rüknünü sarsan bir ihtimama hedef olabilir. İşte o zaman imtihandan başarılı olarak çıkanların toplamı CEMAATTIR…(Said Havva. Egitim Risalesi.101.104)

Müslüman Kardeşler Cemaatının ehil kişilerden oluşan ve İHVANIN iç ve dış siyasetini prensiplerini tesbit eden ŞURA meclisi vardır. Ve şura’ya başından beri büyük önem verilmektedir. Hasan el Benna (Rh.a) 12.Şubat.1948. Tarihinde evine dönerken suikasta ugramış, ameliyat odasında ölüme terk edilmiş muhtemelen kan kaybından ya da cani DİN düşmanları tarafından AMELİYAT odasında cinayet tekrarlanarak ŞEHİD edilmiştir.

O tarihlerde Mısır Krallıkla idare ediliyordu. Kral Faruk ve Mısır hükümeti Müslüman Kardeşler Cemaatının devamlı büyümesi karşısında endişe duymaya başladı. Müslümanların İslam prensiplerine baglanarak birlik haline gelmesi, başta İngiltere, Fransa, Amerika gibi Batılı ülkeleri daha çok düşündürüyordu.

İslam dünyası gerçek manada KURANI KERİME sarılıp tek kuvvet halinegelirse, dünya stratejisi ters dönecektir inşaallah. Özellikle İngiltere bu teşkilatın dagıtılması için Mısır hükümetine baskı yapmaya başladı. Hükümet ise Cemaatın faaliyetlerini engelliyor ve Cemaatı kapatmak için bahaneler arıyordu. Kapatmak mümkün olmadı.

Şehid Seyyid Kutuplar, Muhammed Kutublar, Şeyh Fergali’ler, Abdulkadir Udeh’ler, Ahmed Neccar’lar, Said Havva’lar, Yusuf el Kardavi’ler, Şeyh Muhammed el Hamid’ler, Ebul Hasan el Nedvi’ler, Abdulhakim Abidin’ler, Abdulkerim el Hattabi’ler, Said Ramazan el Buti’ler, Fethi Yeken’ler, Mustafa Meşhur’lar, Hasan el Hudaybi’ler, Ömer el Tilmisani’ler…

Ve daha yüzlerce İslam Alimleri, İslam Mücahidleri bu yüce davayı omuzlarında taşıdılar ve hala da taşımaya devam ediyorlar. Bu ugurda can veren, Şehadet şerbetini içen bütün İslam Mücahidlerine, Zeyneb Gazali, Emine ve Hamide Kutub gibi Mücahidelere Yüca Allahtan Rahmet ve Magfiret niyaz ederiz. Akibet TAKVA sahibi Müslümanların, ZAFER ise sadece İNANANLARINDIR.

Allahım bizleri Hakkı Hak bilip Hakka baglanan, Batılı batıl bilip batıldan kaçınan – içtinab eden kulların zümresine dahil eyle. Bizleri Ehli Sünnet vel Cemaattan ayırma- Senin davanı dava bilen Müslümanların hepisini candan seviyoruz İki Cihanda da bizleri bu sevdiklerimizle beraber eyle. Onları gönül dostu, Can dostu, Din kardeşi bildik bu kardeşligimizi daim eyle. Bizleri dosdogru yolun olan SIRATI MÜSTAKİMDEN ayırma . Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermed Kadir… 12.02.1994

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.