Hayat Rehberimiz: Kur’an-ı Kerim

Bizler her zaman en güzeli, en iyiyi, en muteber olanı,en şerefli görüleni,ve en hayırlı bilineni aramak ve bulmak zorundayız. Lakin Hayırlı şeylerle içli dışlı olmak için söz, hareket ve fiillerde, amellerimizde hayırlı vasıflara haiz olmak lazımdır.

Burada kendi kendimize hemen şu soruyu soralım: Peki hayırlı olan kimdir?

Bu sorunun cevabını Peygamber (SAV) Efendimiz veriyor. Örnek ve önderimiz mealen şöyle buyuruyor:

*** Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğreneniniz ve öğreteninizdir.“ (Camiü’s-Sağir, Cüz: 2, Sf: 10) ***

Demek ki, hayırlı insan Kur’ân okuyandır. Kur’ân’ı öğrenen ve başkalarına öğretendir.

Hayırlılar Kur’ân’a hizmet edenlerdir. Kuranı kerimin izinde ve yolunda olanlardır.

Atalarımız, dedelerimiz,İslama gönül verenler ve başlangıcından bu yana ömrünü İslam dinine adayan İslam alimleri, İslamın askerleri Firasetli düşündüklerinden dolayı mümkün mertebe Kur’ân’a sarıldı. Bizlerde ne kadar Kurana sarılırsak o kadar izzetimiz ve şerefimiz artar. Ne zamanki kurana sırt çevirirsek işte o zaman hakirlik başlar. Hiç bir toplumun yanında deger ve kıymetimiz kalmaz, hakir ve zelil duruma düşeriz.

Bu konuda bir misal olması açısından diyebilirizki; Atalarımız, ecdadımız dünya ya Kuranı kerime itaatle hizmet ettigi için izzetli, şerefli ve 20.milyon kilometre kare topragın hakimi olmuştu. Şu anda o topraklar üzerinde saymaya kalkışsak otuz un üzerinde devletçik sayarız. Şöyle de konuya yaklaşabiliriz: Hayatımızdan Kuranı Kerim hükümlerini çıkarmaya başladıkça, bizlerde bulundugumuz ve hakimi oldugumuz yerlerden çıkarıldık zelil ve hakir hale düşürüldük.

Örnek ve önderimiz Peygamber efendimiz bir hadisişerifde mealen şöyle buyuruyor:

*** Evlerinizde Kur’ân okumayı artırın. Kur’ân okunmayan evlerde hayırlar azalır, şerler çoğalır. O ev halkına darlık gelir“ (Muhtaru’l-Ehadis, Sf: 27) ***

Evlerde Kur’ân seslerini çoğaltmak gerekir. Eğer bir evde Allah kelamıyla konuşulmuyorsa, Kur’ân sahifeleri açılmıyorsa o evin hayrı azalır. Şerri fazlalışır, Kur’ân’ın yumuşatmadığı kalbleri zulüm ve katılık bürür. O ev, sahibini sıkar. O ev sahibi İslam şeriatına, kuran hükümlerine, Allahın buyruguna muhalif işler yapıyosa o insan rahat ve huzur duyamaz o İnsanın rahatı, huzuru kaçar.

Evin temelinden çatısına, tuğlasından yapısına Kur’ân nüfuz etmeli. O zaman o evde huzur, sükun, mutluluk yaşanır.

Kur’ân’ın okunduğu eve rahmet melekleri iner. O ev halkı için bu melekler mutluluk dilerler. Kur’ân’ın okunmadığı ev, namazın ikame edilmediği, sahibine şer olur. Huzurlu hayat isteyenler Kur’ân’la bağlantılı olmalıdır. Bir bakıma bizler böyle olmak zorundayız. Çünkü bizim adımız MüslümanYani biz Türkçe ifade ile * TESLİM * olanız. Bizim teslimiyetimiz öncelikle Kurana olmalıdır. Bir şeye şuurlu, bilinçli teslim olabilmek için teslim oldugumuz hususu iyi bilmek zorundayız. Yani teslimiyet kaynagımız Kuranı kerimi okuyacagız, bizlere ne gibi mesajlar veriyor ögrenecegiz ve hayatımıza tatbik edecegiz. Ne kadar bilinçli hareket edersek o kadar dogruyu yakalamada isabet etmiş oluruz.

Tabiiki biz Müslümanlar için Kur’ân, hayat planıdır. Kur’ân’a sarılmakla O’nun dediklerini dinlemekle kalblerimiz huzur bulur. Burada amacımız asıl olan gayemiz, Kur’ân’ı yaşamaktır. Hayatımıza Kuranı kerimle şekil vermemizdir. Edebimizi, ahlakımızı,sözümüzü, özümüzü,işimizi,ticaretimizi, ziraatımımızı, insanlarla olan münasebetlerimizi hasılı insanlıgımızı Kuranı Kerim şekillendirmesi icabeder.

Hayat rehberimiz Kuranı Kerim aynı zamanda bir uygulama kitabıdır. Diger bir ifade ile kulluk kitabımızdır. Hayatı nasıl yaşayacagımızı Kuranı kerim belirler. Bizlere yapacagımız işlerin farkına vararak yaşamayı ögretir.İnsanlar arası münasebetleri, ana ve Babaya iyilikte bulunmayı, yatıp kalkmayı, yiyip içmeyi, talebe okutmanın faydalarını, neden cihadın vazgeçilmez bir ibadet oldugunu, Namazın kılınışındaki hikmetleri, zekat verme sorumlulugunu, En büyük makamın secde oluşunu, Hayır ve hasenatın gerekliligini… velhasıl her şeyi bizler Kuranı kerimden ögreniriz.

Pakistanlı büyük şair ve ilim adamı Muhammed İkbal diyorki:* Yol kesenler, Kuranı okuyup ögrenince, yol gösterici oldular.*

İmam Malik (Rh.a) diyorki: * Bu milletin başı ne ile ıslah oldu ise, sonu da aynı şeyle ıslah olur.*

Okudugumuz ve duydugumuz her ayet ve sureyi, Kuran bana ne diyor, aileme ne diyor, topluma neler söylüyor, hadiselere neler söylüyor ? inancı ile Kuranı Kerimi okuyup anlamaya çalışırsak, işte o zaman kitabımızla gerçek iletişimi kurmuş olacagız, Kuranı Kerimin yörüngesine o zaman hiç çıkmamak üzere girecegiz inşaallah.

Büyük İslam alimi Saidi Nursi (Rh.a) ne güzel söylemişAllah kendisinden razı olsun: * Dünya ne kadar ihtiyarlamış olursa, Kuran o kadar gençleşir.*

Kuranı kerimle aramızda bir boşluk koymamaya çalışacagız. Bilmemiz gerekirki; eger bir boşluk bırakırsak o boşlugu hiç bir zaman şahsi kanaat ve düşüncelerimizle, fikri milahazalarımızla dolduramayız.Kuranı kerimsiz geçen bir günümüz, hatta bir saatımız ve hatta bir anımız dahi huzurdan, bereketten , canlılıktan mahrum olarak geçecek. Böylece Allah korusun hem dünyamızı ve hem de ahiretimizielimizden kaçırmış olacagız.

Rahatlıkla söyleyebilirizki; Allaha inanan her insan okudugu ve duydugu her ayeti, her sureyi yeni nazil oluyormuş gibi okumalıdır ki, Hayatı Kuranla şekillensin. Edebi, Ahlakı,karakteri,şahsiyeti, kişiligi, seciyesi, huyu velhasılı her şeyi Kuranı Kerime uygun olsun…

Sahabeden Hişam İbni Âmir (RA) Hz. Aişe annemize „Rasûlullah’ın ahlakı nasıldı?“ diye sorar. Şu cevabı alır:

** Siz Kur’âna okumaz mısınız? Rasûlüllah’ın ahlâkı da Kur’ân’dır“ (Ebu Davut, Sünen, C. 1, Sh. 309) **

Bazı şeyleri yaşamak için dogru olan yolu tercih etmek o dogrulara ulaşmak için gerekli ve şarttır. Kuranı kerime ulaşmak için de öncelikle Peygamber efendimizin yaşadıgı döneme ASRI SAADETE bakamak zorundayız. O zaman anlarızki; Yaşanmış Kur’ân Rasûlüllah’ın hayatıdır. Efendimiz Aleyhisselâm yürüyen bir Kur’ân’dı.

Kur’ân ı kerimin o zaman ayet ayet yaşanmış oldugunu görürüz. Müslümanların Kuranı Kerime sarıldıkça yükseldiklerini görürüz. Müslümanların Kuranı Kerimle hemhal oldukça yüceldiklerine o zaman şahit oluruz. Şah

Kuraını ipine sımsıkı sarılanları Allah (cc) daima yükseltmiştir, yüceltmiştir.

Şeyhül İslâm Ebu Suud Efendiye ölümünden önce devrin padişahı kemal-i edeple sorar. Der ki:

– Hocam! Atının ayağına yüzümü sürecek kadar sana bağlıyım. Bana verecegin bir vasiyetin var mı?

Şeyhü’l-İslâm Ebussud efendi (Rh.a) der ki:

* Bu milleti Kur’ân’dan ayırmayın, mahvedersiniz, toptan mahvolursunuz…*

Peygamber efendimiz Veda Hacc’ında bizlere Kur’ân’a sarılmayı, sünnetine uymayı vasiyet etti. Hayata yön ve kuvvet veren işte bu iki düsturdur.

Zamanın ingiltere Başbakanı 1882 yılında Britinya Genel Meclisi toplantısında elinde tuttuğu Kur’ân’ı göstererek:

* Bu kitab Müslümanların elinde kaldığı müddetçe bizim barınmamız mümkün değil * diye sıkıntısını ortaya koydu.

Tabii… Kur’ân sömürücüye karşı çıkıyor. İnsanları uyarıyor. Bu da O kitaba inanmayanların işine gelmiyor. Onun için Haram yollardan beslenenler, haram yiyiciler, hayatına haramların yön verdigi topluluklar Kur’ân’a düşmandırlar. Neler yapmadılar Kur’ân’a düşmanlıklarından…

Kur’ân’ı kötülediler, muvaffak olamadılar. İnşaalah muvaffak olamayacaklar.

Neler söylemediler Kuranı Kerim için, Peygamber düşüne, düşüne 23. senede yazmış dediler. İnsan kelamı dediler, benzerini yapamadılar.

Kur’ân okuyanlara hor baktılar, hâlada hor ve hakir bakıyorlar . Hor ve hakir bakanların kendileri degersiz, hor ve hakir, zelil olacaklar Allahın bir hikmeti olarak Kuranı Kerim devamli okuyucu bulacak, her zaman ve mekanda kendisine uyulan arkasından giden Müslümanlar olacak Allahın izniyle. Okuyanlara yobaz deselerde, Adı ve ne oldugugu bilinmeyen şablon kelime irticacı deselerde Kuranı Kerimi el üstünde tutmaya çalışan, Ömrünü Kuran hizmetine veren, Kuranı Kerimi baştacı eden ve Kuranı Kerimi Canından aziz bilip koruyan Kuran hizmetkârları devamlı çogalacaktır Allahın izniyle. Kuran meşalesi gün gün dahada kuvvetli yanacak etrafını daha da nurlandıracak, Okuyan ve anlayan çogaldıkça karanlıklar yerini aydınlıga bırakacaktır Bu gerçege tam bir imanla inanıyorum. Kuran Nurunu hiç kimse söndüremeyecek. Çünkü onu muhafaza eden Allah (cc) Kuranı Kerimde, Hicr.suresi.ayet.9.da mealen şöyle buyuruyor:

*** Onu biz indirdik, O’nun koruyucusu da biziz biz…***

Netice itibariyle Allah (cc) Kur’ân’ı Kerimi muhafaza ediyor ve edecek. Bizlerde Kuranı Kerime sarılalım, Kurana teslim olalımda bizlerde muhafaza altına alınalım.

Allahım. Göklerde ve yerde ne varsa Sana aittir. Görünen ve görünmeyen ne varsa Sana aittir. İki dalgalı deniz hükmünde olan cinler ve insanlar âlemi Sana aittir. Kim şifâ dilerse, şifâ ancak Senin izninle olur. Kim şefaat dilerse, şefaat ancak Senin izninle olur. Sen bizim her halimizi bilirsin, görürsün ve işitirsin. Sen, Sana sığınanı korursun. Bize Sana sığınıyoruz. Yardımı ancak senden bekliyoruz. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 30.10.2004

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.