Hırs ve Aşırı Emel

Ebedi hayat Mektebimiz Kuranı Kerimde, Ali İmran Suresi.Ayet.14.te mealen şöyle buyuruluyor: *** İnsanlara, Kadınlar, Ogullar, Altın ve Gümüşten istiflenmiş yıgınlar, yayılıma salınmış güzel At lar, Davar lar ve Ekin lerden yana Nefsin isteklerine muhabbet, süslenip bezendi. Fakat bunlar dünya hayatının geçici menfaatidir. ***

Peygamber efendimiz bir Hadisinde mealen buyuruyorlarki: ** Eger Adem oglunun iki dere dolusu Altını olsaydı muhakkak üçüncü bir dereyi daha talep edecekti. Adem oglunun karnını ancak toprak dolduruyor. Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder…**

HIRS: Bir şeyi şiddetle arzu etmek, üzerine çok düşmek anlamına gelen bir âhlaki terimdir. Bu terim eşya için kullanıldıgında şiddetli arzsu ve büyük ragbeti anlatır. Hırs, Dünyaya aşırı ragbet etmeyi anlatan bir sözcük tür. Bazan bu kelime dilimizde: Tamah, Açgözlülük, Şiddetli arzu ve her hangi bir şey hakkında ziyadesiyle ragbet etmek ve o şeye meyil göstermek manalarında kullanılmıştır.

İslam Nizamında ve tabiidirki Müslümanın yaşantısında; dogumundan ölümüne kadar olan zaman zarfında insan oglu başıboş bırakılmamıştır. Her şeyin bir hududu vardır. Bu hudut aşıldıgı anda yapılan amel-iş çileden çıkar. Artık insanoglunun yapacakları hususunda önüne geçmeye imkan yoktur.

Bir müslüman başıboş bir hayvan gibi degil, sorumlu ve mükellef oldugunu bilerek hayatını ona göre tanzim etmelidir. İslam dinini kendi yaşantısına göre degil aksine Kendi yaşantısını bütünüyle İSLAMA uydurmalı ve uymalıdır…

Bunun için ölçümüz İSLAM olursa İnşaallah şaşırmayız. Ve belirlenen hududu aşmaz gösterilen sınırımızı da geçmeyiz. Bir Müslüman teraziyi denk tutmak mecburiyetindedir. HIRS o kadar fena bir huy dırki; İnsanın gözünü doymaz hâle getirir. O hırs hastalıgına bulaşan birisi gecesini ve gündüzünü dünyasını kazanmak için harcar.

Top yekün mücadelesini, bütünüyle gayretini, zamanını herşeyini dünyayı kazanmak için sarf eden birisi tabii olarak İBADETLERİNİ unutur. Allahın dinini yaşamaktan uzaklaşır. Yaşantısının gayesini, ne için yaratıldıgını düşünmez. Öyle bir zaman gelir ki; O kazandıgı sevetin de hiç bir işe yaramadıgını görür. Ama iş işten geçtikten ölüm melegine teslim olduktan sonra…Adam ne güzel söylemiş BÂ’DU HARABUL BASRA-Basra harap olduktan sonra…

İnsanoglunu dogrulardan, güzelliklerden, iyiliklerden saptırıcı bir âhlakı ve helâk edici bir niteligi, karakteri huyudur hırs. Bir insan kendi kendini hırsına kaptırmışsa ondan artık kolay kolay hayır gelmez diye düşünüyoruz. Böylesi kişilerde DÜNYA SEVGİSİ çok aşırıdır. Yalnızca Dünyayı sevmek, sadece onunla yetinmek ve bunun neticesi olarakta AHİRETİ UNUTMAK sahibine yani kişiya başıboşluk, tabir caizse tam bir hayvan hürriyeti getirir…

Dünyayı seven kişi hiç bir kayıt tanımada, arzu ve isteklerini tatmin etmeyi, öncelikle nefsani şehvetlerini karşılamayı düşünür. Kadın, İçki, Haram kazanç, Oyun, Eglence, Ziynet ve süs eşyası, başkaları tarfından övülmek ve övünerek yaşamak o kişinin tek arzusu, biricik emelidir…

Kuranı Kerimde, Cenabı Allah kulunun en büyük düşüncesinin dünya ve dünyanın şehvetlere götürücü âmelleri olmamasını, dünya ya karşı kendi yerini tayin edip özelde kendisini korumasını emretmiştir. Talak suresi. Ayet.2.de Mealen şöyle buyurulmaktadır: *** Kim de Allahtan korkarsa ona darlıktan genişlige bir çıkış yolu ihsan eder. Bir de ona ummadıgı yerden rızık verir. Kim Allaha tevekkül ederse o ona yeter…***

Hz.Ali efendimiz (Kv) altı hasleti- güzelligi toplayan kimsenin artık Cennete girmek için arayacagı başka bir şey kalmadıgı gibi Cehennemden kaçmak için de bir tehlikesi kalmamıştır buyuruyor bunlar sırasıyla:

1.) Allahı bilip ona itaat eden.

2.) Şeytanı tanıyıp ona isyan eden.

3.) Ahireti bilip onu arayan.

4.) Batılı bilip ondan uzaklaşan.

5.) Dünyayı bilip onun yalancı gösterişini terk eden.

6.) Hakkı bilip, hakka uyan kimsedir…

Söz Asrı saadeti yaşamış olan o şanlı insanlardan açılmışken bizlere ışık tutucu yaşantılarından bir nebze olsun aktarmaya gayret sarf edelim inşaallah. O asrı yaşamış olan şanlı ve şerefli insanlar geceleriyle ve gündüzleriyle Yaratana karşı ve onun Şanlı rasulüne baglı olarak İtaat ediyorlar ve İslam Dinine hizmet etmeyi cana minnet biliyorlardı. Onlar gece ayrı bir insan, gündüz ayrı karakter ve yapıda insanlar degillerdi. Onlar İslama hizmet etmenin vakti ve yeri olmaz düşüncesini içlerine sindirmişler, gece- gündüz her zaman ve her yerde İslama hizmet etmeyi görev telakki etmişlerdi…

Onlar katiyyen başıboş ve plansız, programsız iş yapmıyorlardı hayatları belli bir nizam ve disiplin içerisinde idi Cenabı hakkın kainatta yarattıgı zerreden en büyük varlıga sahip olan cisimlere kadar yarattıgı her şey belli bir düzen ve nizam içinde olduguna bakan müminlerde her türlü çalışma, gayret ve işlerinde belli bir nizam ve düzen içinde olmasına özen ve itina göstermişler ve zamanlarını her türlü israfın dışında kullanmışlar ve her yönüyle kendilerinden sonra gelen insanlara örneklik teşkil etmişlerdir…

O zamanı yaşamış olan mesut şahsiyetler İslam dinine hizmet etmenin Müslümanların CEMAAT halinde çalışmalarıyla mümkün olabilecegine kalpten ve gönülden inanmışlardı. Onların dünyasında ayrımcılık, kayırıcılık,ötekicilik, berikicilik gibi dışlayıcı, parçalayıcı ve guruplaşmacı düşüncelere yer yoktu. Bütün düşünceleri İslam Cemaatının kuvvet, güç ve üstünlügü için seferber olmaktı. Hesapları, dertleri, düşünceleri, fikirleri, zikirleri her türlü ugraşları Kurulmuş olan İslam Cemaatı Küfre karşı nasıl tek yumruk olmanın mecburiyetine ve zaruretine inanmış olmaları onları güç ve kuvvetin zirvesine taşıyordu. Onlar Nefsi düşüncelerini ön plana çıkararak, benlik duygularına kapılmıyorlar, Ben yaptım, ben çalıştım, ben kazandım, ben gittim, ben geldim, ben başardım, ben olmasaydım şöyle şöyle olurdu gibi çig sözlerle degil, her sözlerini mutlaka gittik, geldik, başardık, kazandık, yaptık, ettik gibi şahsiyetli anlatımlarla CEMAAT olmanın hazzını aynı zamanda birbirlerinden kuvvet ve destek aldıkça daha da üstün olacaklarının bilincini taşıyorlardı…

Asrı Saadeti yaşayan Şanlı ve örnek insanların ellerinde üç silahları vardı. Bunlar Elleri, Dilleri ve gönül silahlarıydı. Bu üç silaha çok iyi bir şekilde sahip olmayı bilmişlerdi. Bu silahlarını ne zaman, nerede ve ne şekilde kullanacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bir kötülük gördükleri zaman onu nasıl önleyeceklerini, bir zulme karşı çıkarken ne şekilde hareket edeceklerini, Bir münkeri-kötülügü düzeltmede bu silahlardan birine veya bazan da tamamına ihtiyaç duyabileceklerinin şuurunda olan insanlardı onlar. Bundan dolayıdır ki böyle dasvrandıklarında hissi ve duygusal hareket etmezler yanlış bir iş yapmaktan şiddetle kaçınırlardı…

Allahın dini ne şekilde şeytan ve onun askerlerine galebe çalar?
İnsanları HIRSTAN ve dünya hırsın her türlüsünden kurtarıcı sebepler ise: SABIR, İLİM ve SALİH ÂMEL olarak açıklanmıştır. İnsanlar âmelinde aşırılıga kaçmadan ihtiyacı oldugu kadarıyla yetinmesini, kendi nefsini buna alıştırmasını, Yiyeceginde, giyeceginde, evinde ve her türlü ihtiyaçlarında KANAAT ilacını baş tacı etmesi ögüt olarak bizlere kadar ulaştırılmıştır. Allah İslam alimlerinden razı olsun…

Verilen ögüt ve güzel Nasihatler arasında: Helal kazancımızı gerekli olan yerde sarfetme, kişiye şimdiki zamanda yetecek kadar servet bulundurulması, gelecegi için sadece maddeye kul köle olmaması, Kendimize tahsis edilen rızkın muhakkak elimize geçecegi bildirilmiş, İnsanoglu harislikten ancak CENABI HAKKIN kullarının rızıklarını takdir etmesi hususundaki tedbirine güvenerek ve Meşru bir surette çalışmakla rızkının gelecegine inanmakla kurtulur diye tavsiyeler bizlere kadar ulaşmıştır…

Kqanaatın bier İZZET,şeref oldugunu ve hırsın, harisligin ise Tamahkârlık, ZİLLET oldugunun bilinmesi yeterlidir sanıyorum. Unutulmamalıdırki; tarihte Yahudilerin, Hristiyanların, Ateistlerin, Dinsiz ve akılsız, ahmak, serseri kimselerin çok geniş nimetler içerisinde , zenginlik, bolluk,ve şatafat içerisinde yüzmeleri ve sonlarının nereye vardıgı ve birde Peygamberlerin, Velilerin, Hulefai Raşidinin, diger Sahabe ve tabiinin yaşayışları düşünülmeli.

Burada ASRI SAADET döneminin başlarından bir misal vermek yerinde olur sanıyorum. Peygamber efendimiz Nübüvvetle şereflenince, Mekkenin o zamanki zngin ve ileri gelenlerinde Velid bin Mugire kafiri dediki: Peygamberlik benim gibi zengin, edebiyatı iyi bilen, bilgili, mallarının ,davarlarının, sayısını bilmeyen, on iki evlat sahibi , Mekke ile Medine arasında en çok arazi sahibi olan bana verilmeli degilmiydi .Mneden Ebu Talibin yetmine Peygamberlik verildi diye Peygamber efendimiz (sav) ve yanındaki Sahabeleri üç beş fakir baldırı çıplak diyede Bilali Habeşiyi, Ammar bin Yasiri, Ebu Zerri Gıfariyi, ve Suheybi Rumi yi (Allah onlardan razı olsun ) küçük ve basit görüyodu.

Ama o şahıs öldügünde ne malından bir eser, ne yanında evlatları nede saygınlıgı kalmıştı . Ölüsünü bile kaldıracak kimse bulunmadı günlerce. Sonunda bir çukur eşip içine attılar. Peygamber efendimiz (sav) ve yukarıda ismini saydıgımız Sahabeyi güzin (Ra) ise zaman içerisinde İzzet ve şereflerin en güzelini buldular ve Hâla müslümanları her zaman baştacı olmaya devam ediyorlar ve edeceklerdir Allahın izniyle..

Akıllı insan aklını kullanmalı düşük karakterli ve Sapık zihniyetli kimselere benzeyip onlar gibi yaşamamalı Yaratılmışların en şerflisi oldugunu hiç bir zaman aklından çıkarmamalı, Eger sapıklardan olursa ESFELİ SAFİLİYNİ – aşagıların en aşagısını boylayacagını hesap etmel ve adımlarını ona göre atmasını bilmelidir… Bu şekilde davranan insanların dogruyu bulacagına, iyilerden olacagına, imtihanı kazanacagına inancımız tamdır Elhamdulillah…

Çünkü; Örnek ve önderimiz Sevgili Peygamberimiz bir Hadisinde şöyle buyuruyor mealen: ** Muttaki ol. İnsanların en Âbidi –(ibadet edeni) olursun. Kanaatkâr ol . İnsanların en şükredicisi olursun. Kendi nefsine sevdigini insanlar için sev Mü’min olursun. **

Netice olarak: Bizler hiç kimseye kazançlarını saçıp savurmasını söylemiyoruz. Dahası; Mal, mülk, para , madde gereksiz demiyoruz. Amacımız bunlar olmamalı diyoruz. Ve son sözümüz: Bizler malın, mülkün ve maddenin kulu kölesi olmayalım. Malı, mülkü, Parayı, Maddiyatı araç olarak kullanalım onlar bize hizmet etsin diye düşünüyoruz. Zira İnsanoglu Yaratılmışların en şereflisidir. Yaratandan başkasının karşısında egilmemeli, bükülmemeli diye düşünüyoruz. Cenabı Allah (cc) bizleri razı oldugu kulları zümresine dahil eder inşaallah…

Allah’ım. Bizleri salih amel işlemeye yönelt. Bizi ihlâsa ve istikamete muvaffak eyle. Bizi haram kazançtan muhafaza eyle.Bizleri haram ameller den kaçınanlardan eyle. Bizleri haram davranışlardan koru. Bizleri haram mal sevgisinden koru. Bize helâl kazanç nasib eyle. Bizlere Sâlih amel nasip eyle. Davranışlarımızda Senin koyduğun sınırı aşmamayı bize kolaylaştır. Yapmış oldugumuz Salih amellerimizi kabul buyur. Hatâlarımızı affet. Günahlarımızı bağışla. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 16.11.2004

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.