İmam-ı Azam Ebu Hanife

Cenabı hak Ali imran suresi ayet. 7.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Bu kitabı sana indiren odur. Bu kitapta iki tür ayet vardır: Muhkemat ( Anlamları çok açık olan ) ki bunlar kitabı özüdür. Diger tür ise MÜTEŞABİHATtır (Anlamları belirsiz olan ). İşte kalplerinde egrilik bulunanlar, sırf fitne çıkarmak ve O’nun gelişigüzel yorumuna yeltenmek için müteşabih olanına tabi olurlar. Halbuki aksine ilimde derinleşenler ise: ‘’Biz onlara inandık, çünkü hepsiRabbimizin katındandır ‘’ derler. Sadece SELİM akıl sahipleri bunlardan ders alırlar…***

EBU Hanife, En Numan bin Sabit bin Zati. Dört İmam arasında en erken dogumlusu olanı ve aynı zamanda izleyicisi kendisine tabii olanı en çok olan büyük İmam. İslam alemine Ashabı kiramdan sonra yetişen büyük İslam alimlerinin en başta gelenlerinden birisi ve aynı zamanda kendisine Ehli sünnetin reisi denilen büyük imam. Ehli sünnetin amelde dört hak mezhep imamlarından birincisi ve HANEFİ mezhebinin İmamıdır…

Ebu Hanife büyük imamın künyesidir. Bilindigi gibi Ebu Baba demektir HANİF ise dogru inanan, islamiyete sarılan kimse manasındadır… Ebu Hanife Küfe de hicretin sekseninci yılında dogdu ve Küfe de yetişti. Öncelikle Ailesinden çok üstün bir terbiye ve DİN bilgisi aldı. Küçük yaşlarında iken Kuranı kerimi ezberledi ve Hafız oldu. Arapçanın o zaman tasnif edilmekte olan sarf, nahif, şiir ve edebiyatını da ögrendi…

Küfe o zamanlar Irak ın büyk şehirlerinden ve bir çok sahabinin yaşamış oldugu önemli İlim merkezlerinden idi. Küfe, o zamanlarda İslam kentlerinin en büyüklerinden oluşunun yanısıra her kesimden bilginin ugradıgı, bilhassa Edebiyat ve Dil bilgisi bilginlerinin merkezi konumunda olan bir şehirdi. Gençliginin ilk yıllarında Ashabı kiramdan Hicri.93. yılında vefat edenEnes bin Maliki, 87.Yılında vefat eden Abdullah bin Evfayı, 100.yılında vefat eden sehl bin Saideyi, 85. yılında vefat eden Vasile bin Eskayı ve de en son Mekke de vefat eden Ebut TufeylAmir bin vasileyi görme şerefine nail olmuştur. Bu sahabelerden Hadis dinleme mutluluguna da erişmiştir…

Ebu Hanife başlangıçta belli bir düzeye gelip parmakla gösterilecek İlmi birikime ulaşıncaya kadar Kelam ilmiyle ugraştı. Daha sonra Küfedeki Fıkıh ilmiyle ugraşanların hocası durumundaki Hammd bin Süleyman ın gurubuna dahil oldu. Bilindigi gibi Hammad bin Süleymanın ilim halkası ise Abdullah bin Mesuda (ra) kadar dayanmaktadır. Şöyleki; Hammad bin Süleyman, İbrahim el Nehai, O da Alkame bin Kays, O da Abdullah bin Mesuddan (ra) İlim dersleri almışlardır…

Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh; Hocası Hammad bin Süleyman ın İLİM halkasına hocasının hicri.120. yılında vefat edinciye kadar devam etmiştir. Ebu Hanife diyorki: Ben İlim ve Fıkıh ocagında yetiştim. İlim erbabıyla düşüp kalktım. Fıkıh alimlerinden en degerli birine devam ettim. Bu sözleri gösteriyorki: Ebu Hanife bir İLİM çevresinde yetişmiş tabir caizse İLİM ocagında yaşamıştır…

Hammad bin Süleymanın (rh.a) Hicri. 120. Yılında vefat etmesini ardından talebeleri, Hocalarının yerine Ebu hanifeyi getirmek konusunda oybirligine vardılar. O zamana kadar REY Medresesi diye meşhur olan Küfe okulu , böylece Ebu Hanifenin yönetimine bırakılmış oldu. Ebu Hanife de bu tarihten sonra tartışmasız olarak Irak fukahasının İmamı olarak görevine başlamış oldu…

Ebu Hanifenin yaşadıgı dönemde Mekke, Medine, Basra ve Bagdatın en meşhur Alimleriyle buluştu. Bu Alimlerle tartıştı ve aynı zamanda karşılıklı olarak birbirlerinden yararlandılar. Hocası Süleyman bin Hammad ın ölümünden sonra derslerine daha bir gayretle sarılan Ebu Hanife, Hem ögreniyor, hem ögretiyor bu hususta Peygamber efendimizin şu hadisini kendisine şiar ediniyodu mealen: **Bir adam İLİM peşinde oldukça ALİM olmakta devam eder. Alim oldugu zannına düştügü zaman cahil olur gider…**

İmamı azam Ebu hanife (Rh.a) daha o zamanlarda ilme sadık bir ulema tavrını koruyor ve Peygamber Efendimizin Hadisi şerifine baglılıgını bilfiil gösteriyordu Allah ondan razı olsun. Ebu Hanife Hacc mevsiminde Hacca gittiginde ve Mekkeye vardıgında Büyük Alimlerden Ata bin Ebi Rabah tan ders alıyor bunun yanında Beyti şerifte bulundugu müddet içerisinde oradaki ders halkasına devam ediyordu…

Ebu Hanife Hayatı boyunca. 55. defa Hacc ibadetini yerine getirmiştir. Bunun manasını biraz daha açacak olursak Reşit olma yaşından itibaren her sene haccetmiş demektir. Büyük İmam Hacc niyyetiyle Mekkeye gelince bir taraftan İlim ve Hadis ögrenme imkanını bulurken diger taraftan da hacc ibadetini yerine getiriyordu. Mekke ekolünde Ata dan İbni Abbasın ilmini aldıgı gibi Onun azadlısı İkrime den de ilim ögrendi…

Ayrıca Hazreti Ömerin ve oglu Abdullahın ilimlerini, Abdullahın azadlısı Nafi den aldı. Böylece İbni Mesudun ilmiyle, Hazreti Alinin ilmini Küfe ekolü yoluyla alırken, Hazreti Ömerin ve İbni Abbasın ilimlerini de görüşüp buluştugu Tabiinden alıp ögrendi…Ebu Hanife yalnız üstadlarından ders almakla yetinmedi hatta Şia İmamlarından da ilim aldı, ders okudu. Ehli beyte olan samimi baglılıgı sebebiyle Zeyd bin ali, Muhammed Bakır, Ebu Muhammed Abdullah bin Hasan dan da ilim ögrendi…

Bunların her biri Fıkıhta ve İlimde esaslı bilgi sahibi idiler. İmam Zeyd bin Ali Zeynel Abidin ölümü hicri. 122. her nevi İslami ilimlerde gayet geniş bilgi sahibi olan bir Alim idi. Kuran okuma tarzına dairKıraat ilimlerini ve diger Kuran ilimlerini çok iyi bilirdi. O Fıkıh iliminde oldugu gibi, Akaid ve Kelam ilminde de üstad idi…

Ebu Hanife iki sene kadar ona talebelik yaptıgını söyler ve derki: Zeyd bin Aliyi ve arkadaşlarını gördüm. Zamanında ondan daha fakih, ondan daha bilgili olan bir kimse görmedim. Onun kadar süratle cevap veren ve gayet açık sözlü olan yoktu. O emsalsizdi…(Ebu Zehra, Ebu Hanife.s.87.)

Ders aldıgı hocalarının sayısı o kadar fazladır ki biz burada bir rivayetle yetinelim inşaallah: İmamı azam bir gün Halife Mansurun yanına girdi, Orada bulunan İsa bin Musa, Mansura, * Bu gün dünyanın en büyük Alimi bu zattır * dedi. Halife Mansur, Ey Numan, bu ilmi kimden aldın diye sorunca, O da şu cevabı verdi: * Hazreti Ömerden ilim alanlar vasıtasıyla, Hz. Ömerden, Hazreti Ali den ilim alanlar vasıtasıyla Hazreti Aliden, Abdullah bin Masud dan ilim alanlar vasıtasıyla Abdullah bin Mesuddan aldım.*

Bunun üzerine Halife Mansur, * Sen işini gayet saglam tutmuşsun, ilmi asıl menbaından-kaynagından almışsın * dedi. Rivayet edilir ki, İmamı Azam başta Ashabı kiramın ilim silsilesinden olmak üzere dört bin kişiden ilim ögrenip, bütün ilimlerde ve her türlü üstünlüklerde en yüksek dereceye ulaşmıştır.

Ebu Hanife nin ders halkası kısa zaman içerisinde o kadar büyüdü ki içlerinde, Abdullah bin Mübarek, Hafs bin Gıyas gibi Hadis alimlerinin yanısıra, Büyük Fıkıh alimlerinden Ebu Yusuf, İmam Muhammed, İmam Züfer, Hasan bin Ziyad ve bunların yanında Abid ve Zahid kişilerden Fudayl bin iyaz, Davud el Tai gibi tanınmış Alimleri İlim halkasına katacak kadar ünlendi…

İmamı azam Ebu hanife tüm hayatı boyunca İlmi güven içinde, İbadet ve davranışlarına özen ve itina gösteren Dünya hayatı bakımından da ZAHİD bir kişi olarak herkesin dikkatini çekti. İmamı Azam Ebu Hanife; Ulumu aliyye denilen yüksek DİN ilimlerinde en üstün derecede ALİM idi. Kelam ilminde ve İtikad bilgilerinde Ehli Sünnetin Reisi idi…

Fıkıh ilmindeki çok geniş bilgisini ve Kıyas ilmindeki harikulade kuvvetini ve akıllara hayrte veren üstünlügünü zamnımıza taşıyan eserler sayılamayacak kadar fazladır. Tefsir ilminde müfessirlerin başı, üstadı konumunda idi. Ayeti kerimelerde bildirilen hükümleri ve derin incelikleri anlamak ve anlatmak hususunda Müctehidlerin en başta gelenidir…

Bu bakımdan Tefsir ilminde yüksek bir dereceye yerleşmiştir. Kuranı kerimde İtikada, İbadetlere, Muamelata, ve diger hususlara ait binlerce meseleyi anlamakta en başta gelen Müfessirinden biri de Ebu Hanifedir. Mustafa Sıbai, Ebu Hanifenin binlerce meseleyi hükme bagladıgını ifade etmektedir…

Hadis ilminde ise büyük bir Muhaddis ve derin ilim sahibi idi. Kadı el Kudat Ebu el müeyyid Muhammed bin Mahmud El Huvarzemi ölümü hicri.665. Camiul Mesanid, adını verdigi bir kitapta Ebu Hanifenin Müsnedini bir araya getirdi. Aldıgı Hadisleri de Fıkhi konulara göre sınıflandırdı. Kitabın önsözünde şu bilgilere yer vermektedir.* Şam da degerini düşürmek istemeyen bazı cahiller gördüm.

Ebu Hanifeye Hadis yetersizligi nisbet edilerek buna da Şafiinin Müsnedi ve Malik in Muvatta ıyla delil göstermek Ebu Hanifenin Müsnedi bulunmadıgı yollu iddialar ileri sürülmektedir ancak bir kaç Hadis rivayet ettigini ifade etmektedirler. Bütün bunlardan dolayı bana dini bir cesaret gelerek Ebu hanife hakkında Hadis bilginlerinin derledigi yaklaşık 15. Müsnedi bir araya getirmeye çalıştım. Sözünü ettigimiz bu kitapta basılmış durumda ve yaklaşık 800.sayfa tutmaktadır…(Mustafa sıbai.İslam hukukunda Sünnet.sayfa.349.)

Ebu Hanife ilimle ugraşırken aynı zamanda Ticaret yaparakta hayatını devam ettiriyor bu yolla rızkını kazanıyordu. Ticaretle ugraşması kendisine helal rızık kazanmasını sagladıgı gibi, ticari kazancını ve talebelerinin ihtiyaçlarının karşılanmasını, bagımsız bir İLİM meclisi kurmasını da sagladı. Misal olarak Talebesi Ebu Yusufun parasının bittigini söylemesine itiyaç bırakmadan o Ebu Yusufu kollar, gözetir yardımda bulunurdu. Aynı zamanda gücü yetmeyen talebelerinin de evlenmelerini saglardı…

Bu yüzden bir çokları Ebu Hanifeyi, Ebu Bekire benzetirlerdi. Çünkü o bir malı satın alırken, sattıgı zamanki gibi emanet kaidesine uyar, kötü malı üste, iyisini alta koyardı, muhtaç satıcıyı da sömürmezdi. Bir defasında bir kadın, satmak üzere ona bir ipek elbise getirdi. O, fiyatını sordu. Kadın yüz dirhem istedi. Ebu hanife, degerinin yüz dirhemden fazla ettigini söyledi.

Kadın yüzer yüzer artırarak dört yüze çıktıgında Ebu Hanife, daha fazla edecegini söyleyince kadın, benimle egleniyormusun demişti. Ebu Hanife de Ne münasebet, bir adam getirin de fiyat takdir ettirelim dedi. Adam çagırıldı ve fiyatı takdir etti: Ebu Hanife o malı beş yüz dirheme satın aldı. Bu olay o zamandan beri halk arasında günümüze kadar anlatılarak, ticarette dürüstlüge dair bir darbı mesel yani ata sözü gibi söylenir hale gelmiştir…

Ebu Hanife (Rh.a) vakar sahibi bir insandı. Tefekkürü çok, konuşması az, Allahın hududunu olabildigince gözeten, dünya ehlinden uzak duran , faydasız ve boş sözlerden hoşlanmayan, sorulan sorulara az ve öz cevap veren çok zeki bir müctehitti. Fıkhı zamanında sistematik hale getirip bütün dünyevi meselelerin leh ve aleyhteki biçimlerini ortaya koyarak ve saglam bir AKİDE esası çıkararak usülünü meydana getirmiştir…

Ebu hanifenin binlerce talebesi olmuş, bunların 40. kadarı müctehid mertebesine ulaşmıştır. Ebu Hanifenin Fıkıh okulu, talebelerine verdigi dersler ile ondan fetva istemeye gelen halk için verdigi Fetvalardan meydana gelmiştir. Ebu Hanife gerçekten büyük bir Fıkıh alimidir, Fakih tir. Yaşadıgı dönemi Fıkhıyla doldurmuştur. Çünkü o, Fıkhi düşünceye yepyeni bir metod getirmiştir. Şöylede söylenebilir; veya Ebu Hanifenin metodunu – usulünü, hiç kimse onun gibi kullanamamıştır.

Muhammed Ebu zehra diyorki: Ebu Hanife hür düşünceli ve isabetli görüş sahibi idi. Nassların zahirlerine sarılan ve manalarının derinliklerine dalamayanlar, Ebu Hanifeye kızmışlar ve onu hakikatten uzaklaşmakla itham etmiş suçlamışlardır. Öte yandan, sapık düşünceli kimselerde Ebu Hanifeye hücum etmişlerdir. Çünkü o İslam fıkhında istinbat yani hüküm çıkarmak için saglam esaslar koyuyor ve bunların sınırlarını güzelce tesbit ediyordu… (M.Ebu Zehra. Mezhepler tarihi.sayfa238.)

Bu konularda söylenecek söz çoktur lakin biz burada kısaca bazı alimlerin Ebu Hanife hakkında söylemiş oldugu sözlerini naklettikten sonra Ebu hanifenin Fıkıh usülüne – metoduna geçelim inşaallah. İmam Malik Rahmetullahi aleyh, Ebu hanife hakkında O gerçekten Fakihtir dedikten sonra şu izahı getiriyor: * Sübhanallah onun dengine rastlamadım. Vallahi deseki, şu direk altındır, sözünü KIYAS yoluyla delillendirip isbat eder…*

İmam Şafii Rahmetullahi aleyh ise şöyle diyor Ebu Hanife hakkında: ** Fıkıhta derinleşmek isteyen herkes, Ebu hanife ye dayanırlar. Ondan daha derin Fıkıhçı tanımıyorum. İnsanlar Fıkıhta Ebu Hanifenin iyalidir yani çocuklarıdır…*

İmam Ahmed bin Hanbel Rahmetullahi aleyhde Ebu Hanife yi anınca aglar ve Allah ona RAHMET eylesin derdi. Hafız ibni Meymun Rahmetullahi aleyh diyorki: * Ebu Hanife devrinde, ondan daha ALİM daha müttaki, daha ZAHİD, daha anlayışlı kimse yoktu…* (Akaid risaleleri.Ali Nar.sayfa53.)

Abdullah bin Mübarek Rahmetullahi aleyh ise kısaca: * O ilmin beyni dir…* demekle yetiniyor. Bu ifadeler de gösteriyor ki Ebu Hanife Rahmetullahi aleyh, her konuda İlmin özüne ulaşıyor ve onda sapmıyıordu…

Allahım bizleri seni sevenlerle arkadaş eyle, bizleri seni sevenlerin yolundan ve izinden ayırma. Bizleri Sana baglanan lara arkadaş eyle. Bizleri Senin dosdogru yolun olan Sıratı Müstakim çizgisinden ayırma. Bizleri Ehli Sünnet vel cemaat yoluna baglanan lardan ve kesinlikle ayrılmayanlardan eyle. Bizleri son nefeste Kelimeyi şehadet ve Kelimeyi Tevhid den mahrum eyleme. Bizleri Sünneti seniyyeye sımsıkı baglananlardan eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım. Amin…

Sermed Kadir… 05.08.2008

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.