HADİS…

HADİS… Hadis, kelimesi lugatta, „eski“nin zıddı „yeni“ anlamına geldiği gibi, „söz“ ve „haber“ anlamlarına da gelir. Çok eskilerde doğru-yanlış, tarihî, efsanevî her türlü haberlere HADİS, bunları anlatanlara da HUDDÂS denirdi. Hadis kelimesi zamanla, Peygamber efendimiz’den (sav) rivâyet edilen haberlerin genel adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kelime, bizzat Rasûlullah (s.a.s) tarafından da, bu anlamda kullanılmıştır. En geniş çerçevesiyle HADİS şöyle tarif edilmektedir: „Hadis; Söz, fiil (amel), takrir (onay), yaratılış ve huyla ilgili bir sıfat olarak Peygamberimize izafe edilen (O’na ait olarak rivâyet edilen) haberlerin tümünün ismidir.“ Sahihi Buhârî’de yeralan bir hadîse göre Ebû Hüreyre, „Yâ Rasûlullah, kıyâmet günü şefâatine nâil olacak en mutlu insan kimdir?“ diye sorar. Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle cevap verir: ** Senin „hadîse“ karşı olan iştiyakını bildiğim için, bu hadis hakkında herkesten önce senin soru soracağını tahmin etmiştim. Kıyâmet günü şefâatime nâil olacak en mutlu insan, „Lâ ilâhe illâllah“ diyen kimsedir…**buyurmuşlardır. İslâm istılahında, ilk zamanlar hadis Hz. Peygamber`in (SAV) sözü, daha sonra da O`nun söz, fiil ve takrîrleri,onayı için kullanılmıştır. Rabbim bizleri Kur’anı kerimin NURU ve hadisi şeriflerin ışığından mahrum eylemesin…Sallu…

 

HADİS… Haber; birşey veya konu hakkında aktarılan bilgi manasınadır. Çoğulu *AHBAR’DIR.* Hadis ıstılahı olarak haber kelimesi birkaç manada kullanılmıştır. En yaygın ve kabul gören tanımı; *HADİS* terimiyle eş anlamlı olarak kullanılmış ve  Peygamber Efendimizin (sav) hadislerine *HABER* denilmiştir. Bu duruma göre „hadîs“e, „haber“; „haber“e de „hadîs“ demekte bir sakınca yoktur. Peygamber efendimiz (sav) Allah Celle Celaluhu’dan aldığı VAHYİ yalnızca insanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O’na *YAŞAYAN  KUR’AN* da denilmiştir. Kardeşlerim… Kur’an, bir insan hayatı olarak canlandırılsa acaba nasıl olur ? sorusunun cevabı: Peygamber efendimizin (sav) hayatıdır. Öyleyse, O’nun sözleri, hayatı, yaptıkları, yapılmasına izin verdikleri, İslâmı uygulama yöntemi Din açısından son derece önemlidir. O’nun hayatı veya sünneti Kur’an’ın açıklaması, Kur’an’ın hedeflerinin insanlara gösterilmesidir. Rabbimiz Âli İmran Suresi ayet. 164.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Andolsun ki Allah, inananlara, âyetlerini oku­yan, onları arıtan, onlara Kitab ve hikmeti öğreten, ken­dilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuş­tur. Halbuki onlar, önceleri apaçık sapıklıkta idiler…*** Rabbim bizleri Kur’anı kerim’den ve HİKMET olan Sünneti seniyyeden azami faydalanan kulları zümresine dahil eylesin…Sallu…

 

 

HADİS…Kardeşlerim…Kur’anı Kerimde değişik ayetlerden de anlaşılacağı  üzere Kur’ânı Kerim ve hadîs veya daha geniş ifadesiyle *SÜNNET*, Allah Celle Şanuhu tarafından Peygamber efendimize (sav) gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar. Şu kadar var ki; Kur’ânı Kerim, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i’câz) ve Levh-i Mahfûz’da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cebrailin ve ne de Peygamber efendimizin, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır. Allah Celle ve alânın rahmetiyle, Allah’tan kendisine gelen âyetleri okumak. İnsanlara Allah’ın kitabını ve hikmeti öğretmektir. O kitabın pratiğini, nasıl anlaşılması ve nasıl hayata indirgenmesi ge­rektiğini insanlara öğretiyordu. hikmet, kitabın insanlardan istediği ameli sâlihtir. Veya hikmet fıkıh anlamınadır. Yâni bu kitabın emir ve nehiylerinin maksadını kavramak demektir. Kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesi demektir. İşte peygamber efendimiz (sav) insanlara bu kitabın fıkhını öğreti­yor. Bir başka anlamıyla da hikmet yani Sünneti seniyye ile kitabın pra­tiği yaşanıyordu.*HİKMET* bu manâsıyla SÜNNET demektir. Kur’anı kerimin  pratikte uygulanışını göstermektedir… Allaha binlerce kez şükürler olsun ki her ayeti en güzel şekilde izah eden, açıklayan ve nasıl anlamamız gerektiğini bildiren HADİSLER var… Sallu… 

 

HADİS…Peygamber efendimizin (sav) görevlerinden birisi de ümmetini en güzel bir şekilde yetiştirmesidir. İnsanları ayet’lerle, bilgi ile, ilim’le, en güzel bir şekilde TERBİYE eden, EDEB, Ahlâk ve yaşantı biçimiyle arındırıp tertemiz hâle getiren peygamberi uygulamadır. Peygamberimiz (sav) bu manâ’da İnsanları yirmi üç sene zarfında arındırmış, pak’lamış ve tertemiz eylemiştir. İnsanları öncelikle, Küfürden, Şirkten, Nifaktan, Cahiliyeden arındırmış, onların vicdanlarını kalple­rini, düşüncelerini, niyet ve âmel’lerini, aile hayatlarını, sosyal ve içti­maî yaşantılarını, hayat programlarını tertemiz eylemiştir. DAR’UL ERKAM  dersleri bu anlattıklarımıza en güzel misâl’dir. Kardeşlerim bir Müslüman yirmi dört saatlik hayatını Al­lah’ın kitabına ve Resûlünün sünnetine göre yaşarsa o kişi haya­tını temizlemiş demektir. Bir toplum da hayatını bu kitaba göre ve bu kitabın pratiği olan Peygamber efendimizin (sav) sünnetine, hayat anla­yışına göre yaşarsa, o toplum da temizlenmiş demektir. Müslüman Kur’an ve Sünneti seniyye üzerine hayatını şekillendirmeli ve öylece yaşamalıdır. Müslüman hayatını vahiy ve Hadis ölçüleri dahilinde sürdürmelidir. Bizler hayatımızı Allahın ve onun şanlı Rasulünün istediği biçimde kulluğumuzu yaşatmak zorundayız. Rabbim bu ölçüler içerisinde hayat proğramıyla şekillendiren kardeşlerimizin  YÂR  ve yardımcısı  olsun…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.