SEYYİAT…

SEYYİAT… Manâ itibarıyla *SEYYİAT*: Kötülük, kötü iş manâsına gelen bir Kur’anî terim’dir. SEYYİE, iyilik, güzellik manâsına gelen *HASENE* kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden *SEYYİE* kelimesi HASENE kelimesi ile genelde birlikte ifade edilmiştir. Rabbimiz A’raf Suresi ayet. 131.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Fakat kendilerine iyilik geldiği zaman, işte bu bizim hakkımızdır, dediler, başlarına bir kötülük gelince de, işte bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğu yüzünden, dediler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır. Lâkin çoğu bunu bilmezler…*** Kardeşlerim… SEYYİAT kelimesini kötülük olarak ifade ediyoruz. Bu manâ bilinen anlamının en belirgin olanıdır. SEYYİE, uğursuzluktur, BOZUK DÜZEN’DİR, DAR’LIKTIR, AÇ’LIK, SIKINTI, FELAKET, BELÂ… gibi olumsuzlukların hepsi SEYYİE sözcüğüyle tabir edilir. Başımıza gelen her türlü FELAKET Seyyie’dir. Bizler elimiz bollaşınca kendimizden, dar’a düşünce uğursuzluk gibi yorumlara sapmayalım. Rabbim her türlü kötülükleri iyiliklere TEBDİL eyler inşaallah…Sallu…

 

2.  SEYYİAT… Kardeşlerim, zaman kavramı İZAFİ’DİR. Daha önce yaşayan toplumlar, Kavimler, Aşiretler…onlar da başlarına bir güzellik, iyilik geldiği zaman bu bizdendir diyorlardı. Bu bizim hakkımızdır, bu bizim hak ettiğimiz şeydir, biz buna lâyığız diyorlardı. Her şeyi kendilerinin HAK ettiklerini ifade ediyorlardı. AD KAVMİ, SEMUD KAVMİ, İSRAİL OĞULLARI ve zamanımıza gelene kadar yaşayan toplumlar… İşleri iyi gittiği zaman, karınları doyduğu vakit, ekonomik, SİYASİ, Sosyal yönden rahatladıkları zaman bunu kendilerinden, kendi tedbirlerinden, kendi bilgilerinden, kendi plan ve projelerinden biliyorlar, Hayatın tümüne HAKİM olduklarını sanıyorlar. Biz yaparız, biz ederiz, biz kurarız. Eğer biz yapmasaydık, eğer biz tedbir almasaydık, eğer biz plan yapmasaydık, eğer bu hayata yön vermeseydik gibi her şey İYİ, güzel, yolunda gittiğinde, İnsanlar merkeze kendilerini yerleştiriyorlar. Aynı daha önceleri olduğu gibi…Rabbimiz Yasin Suresi ayet.18.de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Onlar dediler ki: Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur…*** Rabbim bizleri İFRAT VE TEFRİT İlletine düşmekten muhafaza eylesin…Sallu…

 

3.  SEYYİAT… Tarihin her döneminde yaşayan insanlar tabir caizse; *İNİŞLİ, ÇIKIŞLI* bir hayat yaşamışlardır. Tabiidir ki; Ömrümüzün bütünü RAHAT, MÜREFFEH, SORUNSUZ geçmemiş her zaman işlerimiz yolunda gitmemiştir. Rahat olduğumuz zamanlar gibi SIKINTILI olan dönemlerimiz de geçmektedir. Kur’anı Kerimden ögrendiğimiz gibi; Meselâ Âd kavmi, Hûd kavmi, Lûd kavmi, Eykeliler Allah’ın kendilerine ibret alsınlar diye gönderdiği bu BELÂ’LARI tabiat kanunları olarak yorumlamışlardır. Veya işte bunlar olağan şeylerdir. Daha önceki toplumlara da böyle şeyler gönderilmiştir dediler. Tıpkı şu anda bizim toplumun bu depremleri, bu felâketleri farklı yönde yorumlayıp onlardan ibret almaya yanaşmadıkları gibi. Şeytan, İblis onların ibret almalarını engellemiş, ÂMEL’LERİNİ, yaptıklarını onlara SÜSLÜ göstermiş, Hayatlarından, durumlarından, âmellerinden RAZI olmuşlardır. Yaşadıkları hayatı İSLAM olarak değerlendirmişlerdir. Aynı şimdiki ukala tipler gibi… Hani diyorlar ya… Ne var bizim hayatımızda? İşte kulluk budur, İşte İSLAM budur demişler… Dini değerlere SIRT çevirmişlerdir. İşte asıl SEYYİAT budur diyoruz. Rabbimiz En’am Suresi ayet.160.ta mealen şöyle buyurmaktadır: ***Kim bir iyilik HASENE yaparsa, ona o yaptığının on misli sevap vardır. Kim de bir kötülük SEYYİE yaparsa, sadece onun dengiyle cezalandırılır, onlar haksızlığa uğratılmazlar…*** Rabbim bizleri azğınlığa meyil eden kişilerden UZAK bulundursun…Sallu…

 

4.  SEYYİAT… Kardeşlerim… İnsanlar *SUİ* kelimesini gerek dünya, gerek ahirete ait işlerde GAM, KEDER olumsuzluklar için kullanmışlardır. Meselâ MAL kaybetmek, bir yakınını kaybetmek kötü’dür, kötü bir iştir ve bunlar SUİ kelimesiyle ifade edilir. Ayrıca bu kelime, KUSURLU, HASTALIKLI, BELÂ, ŞER, HEZİMET, FELAKET manâ’larında da kullanılmıştır. Türkçemizde hepsine birden KÖTÜ diyoruz. Her şey ZIDDI ile kaim’dir sözü gereğince bu kelimenin ZIDDI, Hasen, hüsün, Hüsna’dır yani İYİLİK’TİR. Rabbimiz, Rum Suresi ayet.10.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah’ın âyetlerini yalan saydılar ve onlarla ALAY ediyorlardı…*** İnsanların, Allah’ın âyetlerini yalanlamaları, Allah’ın âyetlerini yok farz etmeleri, Allah’ın âyetleriyle ALAY etmeleri, Allah’ın âyetlerinin işlevini bitirdiğini ifade etmeleri SEYYİAT’TIR, en büyük KÖTÜLÜK’TÜR. Rabbim bizleri kötülükleri sebebiyle bizden önceki kavimleri HELÂK ettiği gibi, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleride felakete, belâlara, sıkıntı ve hezimete uğratmaz inşaallah…Sallu…

 

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.