HIRS…

HIRS…Manâ itibarıyla bir şeyi *ŞİDDETLE ARZU* etmek, üzerine çok düşmek anlamına gelen bir âhlaki terimdir *HIRS.* Bu terim eşya için kullanıldığında şiddetli ARZU ve büyük RAĞBETİ anlatır. HIRS, Dünya’ya AŞIRI RAĞBET etmeyi anlatan bir kavram’dır. Bazan bu kelime dilimizde: TAMAH, AÇGÖZLÜLÜK, Şiddetli arzu  ve her hangi bir şey hakkında ZİYADESİYLE RAĞBET ETMEK ve o şeye MEYİL göstermek manalarında kullanılmıştır. İslam Nizamında ve tabiidir ki, Müslümanın yaşantısında; DOĞUM’DAN ÖLÜMÜNE KADAR olan zaman zarfında insan oglu BAŞIBOŞ  bırakılmamıştır. Her şeyin bir HUDUDU vardır. Bu hudut aşıldığı anda yapılan âmel, İŞ  menbaından çıkar. Artık insanoğlunun yapacakları hususunda önüne geçmeye İMKAN yoktur. Bir müslüman başıboş bir hayvan gibi değil, sorumlu ve MÜKELLEF olduğunu bilerek hayatını ona göre TANZİM etmelidir. İslam din’ini kendi yaşantısına göre değil aksine kendi yaşantısını bütünüyle *İSLAMA UYDURMALI VE UYMALIDIR…* Rabbimiz, Âli İmran Suresi.Ayet.14.te mealen şöyle buyuruluyor: *** İnsanlara, Kadınlar, Ogullar, Altın ve Gümüşten istiflenmiş yıgınlar, yayılıma salınmış güzel AT’LAR, Davar’lar  ve Ekin’lerden yana Nefsin isteklerine muhabbet, süslenip bezendi.  Fakat bunlar dünya hayatının geçici menfaatidir. *** Rabbim bizleri GÖZÜ VE GÖNLÜ TOK olan kullarıyla bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

2.  HIRS… İnanıyoruz ki; bizleri HAYATA BAĞLAYAN her konuda, *ÖLÇÜ’MÜZ İSLAM* olursa İnşaallah şaşırmayız. Ve belirlenen HUDUDU AŞMAZ gösterilen sınırımızı da geçmeyiz. Bir Müslüman TERAZİ’Yİ DENK tutmak mecburiyetindedir.  *HIRS*  O kadar fena bir huy’dur ki; İnsanın gözünü DOYMAZ hâle getirir.  O HIRS hastalığına bulaşan birisi  gecesini ve gündüzünü DÜNYA’SINI kazanmak için harcar.Top yekün mücadelesini, bütünüyle gayretini, ZAMANININ TÜMÜNÜ, herşeyini dünyayı kazanmak için sarf eden birisi  tabii olarak İBADETLERİNİ UNUTUR. Allahın dinini yaşamaktan UZAKLAŞIR. Yaşantısının gaye’sini, ne için yaratıldığını düşünmez. Öyle bir zaman gelir ki;  O kazandığı servetin de HİÇ BİR İŞE yaramadıgını görür.  Ama iş işten geçtikten ÖLÜM MELEĞİNE TESLİM olduktan sonra… Adam ne güzel söylemiş *BÂ’DU HARABUL BASRA * yani, Basra harap olduktan sonra… Cenabı Hak, Talak suresi. Ayet . 2. de Mealen şöyle buyurmaktadır: ***  Kim de Allahtan korkarsa ona DAR’LIKTAN GENİŞLİĞE BİR ÇIKIŞ YOLU İHSAN EDER. Bir de ona ummadığı yerden RIZIK verir. Kim Allaha tevekkül ederse o ona yeter…*** Rabbim bizleri KUR’AN ÂHLAKIYLA ahlaklandırsın, Sünneti seniyye’den nasibi olanlardan eylesin…Sallu…

 

3.  HIRS…Şurası bir hakikat’tir ki; İnsanoğlunu doğru’lardan, güzelliklerden, iyiliklerden saptırıcı  bir ÂHLAKİ ve helâk edici bir niteligi, karakteri huyu’dur HIRS.  Bir insan kendi kendini hırsına kaptırmışsa ondan artık kolay kolay HAYIR gelmez diye düşünüyoruz. Böylesi kişilerde DÜNYA SEVGİSİ çok aşırıdır. Yalnızca Dünyayı sevmek, sadece DÜNYA İLE yetinmek ve bunun neticesi olarakta AHİRETİ UNUTMAK sahibine yani kişiye başıboşluk, tabir caizse tam bir HAYVAN HÜRRİYETİ getirir…Dünyayı AŞIRI seven kişi hiç bir KAYIT tanımadan, arzu ve isteklerini TATMİN etmeyi, öncelikle nefsani şehvet’lerini karşılamayı  düşünür. KADIN, İÇKİ, HARAM KAZANÇ, OYUN, EĞLENCE, ZİYNET, SÜS EŞYASI, başkaları tarfından ÖVÜLMEK ve ÖĞÜNEREK YAŞAMAK O kişinin tek arzusu, biricik EMEL’İDİR… Tatmin’siz, GÖZÜ DOYMAZ, Kanaat’sızlık HIRS kavramının en belirğin göstergelerindendir. Peygamber efendimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Eğer Adem oglunun İKİ DERE DOLUSU Altını olsaydı muhakkak üçüncü bir dereyi daha TÂLEP edecekti. Adem oglunun karnını ancak TOPRAK dolduruyor. Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder…** Rabbim bizleri hem dünyasını ve hem de AHİRETİNİ unutmayan MUTTAKİ kullarından eylesin…Sallu…

 

4.  HIRS… Kardeşlerim, bizler Allahın dini ne şekilde şeytan ve on askerlerine galebe çalar bu sorunun cevabını bulma gayretini, çabasını güdeceğiz inşaallah.  İnsanları HIRS’TAN ve HIRS’IN her türlüsünden  kurtarıcı sebepler üzerinde kafa yoracağız. Örneğin, SABIR, İLİM ve SALİH ÂMEL bizlere bu konuda en çok yardımcı olabilecek müsbet tavırlarımızdır inancındayız. İnsanlar âmel’inde AŞIRILIĞA KAÇMADAN ihtiyacı olduğu kadarıyla yetinmesini, kendi nefsini buna alıştırmalıdırlar. YİYECEĞİNDE, GİYECEĞİNDE, evinde her türlü ihtiyaçlarında KANAAT ilacını baş tacı etmesi ÖĞÜT VE NASİHAT olarak bizlerin beyinlerimize kazınacak güzelliklerimiz olmalıdır. Örneğin ASRI SAADET’TE SAHABİ’LER; gece ayrı bir insan, gündüz ayrı karakter ve yapıda insanlar değillerdi. Onlar İslama TESLİM olmanın VAKTİ VE ZAMANI OLMAZ düşüncesini içlerine sindirmişler, GECE – GÜNDÜZ her zaman ve her yerde İslama SIMSIKI SARILMAYI görev telakki etmişlerdi… Onlar katiyyen başıboş ve plansız, programsız iş yapmıyorlardı hayatları BELLİ BİR NİZAM VE DİSİPLİN doğrultusunda bilinçli ve ŞUUR’LU hareket etmişlerdir. Örnek ve önderimiz Sevgili Peygamberimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Muttaki ol. İnsanların en ÂBİD’İ, İbadet edeni  olursun. KANAATKÂR OL  İnsanların en ŞÜKREDİCİSİ olursun, Kendi nefsine sevdigini İNSANLAR İÇİN SEV MÜ’MİN olursun. ** Rabbim bizleri Kur’anı Kerimin ve Sünneti seniyye’nin güzelliklerinden MAHRUM eylemesin…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.