ELHAMDULİLLAH…

ELHAMDULİLLAH… Allahu Teala’yı ve O’nun Rabliğini anlayan samimi bir müslüman hamdi’ni yalnızca Allah’a yapar. O her zaman *ELHAMDULİLLAH* diyerek Yaratıcıyı hakkıyla ÖVER VE YÜCELTİR.  *HAMD*, bir nimetin veya güzelliğin KAYNAĞI ve sahibi olan gücü, övgü ve yüceltme sözleriyle anmaktır. Bir başka deyişle *HAMD*; isteğe bağlı bir iyiliğe veya onun başlangıç noktası olan bir yardıma karşı, GÖNÜL AÇIKLIĞI ile o iyiliğin sahibine SAYGI ifade eden bir övgü sözüdür. Bunda hem NİMET SAHİBİNİ ÖVGÜ, hem şükretmek, hem de YÜCELTME anlamı vardır. HAMD; bir çeşit övmek veya övülmek gibi anlamları da kapsayan bir kelâm’dır. Yeri, gökleri yaratan, yerdekileri, ve göktekileri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yaratan, karanlıkları ve NUR’U yaratan Allah Tealadır. Öyleyse HAMD’DE Allah Celle ve alâ’ya aittir. Övgü ve SENÂ Allahu azimuşşana ait’tir. Övülmeye lâyık tek varlık Allah’tır. Kulluk edilmeye lâyık TEK VARLIK Allahu Teala’dır… Rabbimiz En’am Suresi ayet.1. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** HAMD, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. BUNCA AYET VE DELİLLERDEN SONRA sonra kâfir olanlar HALÂ PUTA TAPANLARI, Rab’leri ile denk tutuyorlar…*** Rabbim bizleri hakkıyla Şükreden, Hamdeden ve ELHAMDULİLLAH zikrini dilinden düşürmeyenlerden eylesin…Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

2.  ELHAMDULİLLAH… Biz Müslümanlar Rabbimizi  HAMDE lâyık YEĞANE varlık olduğu için şükreder ve ELHAMDULİLLAHİ RABBUL ALEMİYN deriz. *HAMD* kavramını dilimizde karşılayacak bir kelime bulunmamaktadır. Çünkü o yalnızca bir ÖVME ve teşekkür değil, METHETME İLE ŞÜKÜR arasında bir çeşit övme, özel bir methetmedir. Canlı veya cansız varlıklar da methedilebilir. Mesela, değerli bir ELMAS parçası veya güzel bir AT övülebilir. Ama hiç bir zaman onlara HAMD EDİLMEZ. *HAMD*; canlılara ve cansızlara istediğí şekli ve değeri veren daha güçlü bir varlığa karşı yapılır. HAMD; en geniş anlamıyla ŞÜKÜR’DÜR. Hamd, yalnızca DİL’LE yapılır. Halbuki şükür hem dil’le hem de hareketle yerine getirilir. Şükür, bir NİMETİN KARŞILIĞI olarak yapılır. Hamd ise, nimet sahibinin var olduğunu bilmemiz durumunda, o nimet veya güzellik bize ULAŞMASA DA yapılır. Bu bakımdan hamd her durumda yerine getirilir. Şükür, insana ulaşan bir iyilikten sonra , sözlü, fiille ve kalpten nimeti verene karşılık vermektir. Yalnız fiille veya kalpten yapılan şükür ne methetmedir, ne de hamd’dir. Fakat dil olarak yapılırsa bu, hem HAMD hem METHETME OLUR. Böyle bir hamd de Allah’a karşı duyulan MİNNETTARLIĞIN BAŞI olur. Rabbim bizleri HAMDEDEN, ŞÜKREDEN ve ZİKREDEN kullarıyla bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

3.  ELHAMDULİLLAH… HAMD VE ŞÜKÜR etmekten esas amaç NİMET’LERİ VERENE olmalıdır. Bizler *ELHAMDULİLLAH* derken Rabbimize Teşekkür ediyoruz, zikrediyor şükrediyoruz. Tabiidir ki; bu niyetlerimizin her ikisi de HAKTIR ve HAKKA yöneliktir. Rabbimizin verdiği her güzellik, Müslümanın, Mü’minin gönlünü kavuştuğu NİMET’TEN dolayı sevinçle doldurur. HAMD edişimizde  SEVİNÇ VE ARZU belirtisi, beklentiye kavuşma neşesi olduğu gibi,  ŞÜKÜR’DE İSE içten bağlılık ve dostluk anlamı daha fazladır. HAMD edişte ayrıca SAYGI VE DEĞER VERME manâsının saklı olduğuna inanırız. *HAMD*, Yüce Rabbimiz dışında HİÇ BİR KİŞİ VEYA KUVVETE yapılmayacak bir ŞÜKÜR türüdür. Halbuki insanlara, yaptıkları İYİLİKLERDEN DOLAYI TEŞEKKÜR etmemiz gayet normaldir… Her methetme yani ÖVGÜ, HAMD sayılmaz. Çünkü methetme, boş bir yalan, soyut bir DALKAVUKLUK’TA olabilir. Ancak HAMD VE ŞÜKÜR devamlı DOĞRUYU, GERÇEĞİ, REALİTEYİ, HAKİKATİ ifade ederler. Rabbimiz Kasas Suresi ayet. 70. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** İşte O, Allah’tır. O’ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da HAMD O’nundur, hüküm O’nundur. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz…*** Bu yüzden her güzelliği Rabbimizden bekliyor, arzu ediyor ve sonuçta ELHAMDULİİLAHİ RABBUL ALEMİYN diyoruz…Sallu…

 

4.  ELHAMDULİLLAH… Kardeşlerim, HAMD*; yaşadığımız bir SEVİNÇ ya da MİNNETTÂRLIK duyulan bir NİMET içerisinde bulunarak RAHAT ETMENİN ZEVKİ ile yapılır. HAMD, geçmişte verilen ve gelecekte verilecek olan NİMETLER hakkındaki sevinç durumundan, şükür ise, verilmiş olan bir NİMETE KAVUŞMA drumundan dolayı yapılan bir MUTLULUK İLANIDIR. Hamd; nimetleri, iyilikleri ve bağışları SINIRSIZ VE SONSUZ olan bir kuvvete yapılır. O da Allah Celle şanuhu’dan başkası olamaz. Allah’ı tanımayan başkalarına hamd etmeye çalışır. Baş­kalarını övmeye, başkalarına YALAKALIK etmeye başlar. Allah’ın ya­rattığı varlıkları yaratana DENK TUTMAYA yönelir. Bu tür çaba ve gayret içinde olanlar EBEDİ KAYBEDEN bedbahtlardır. Tabiidir ki; HAMD, bir iyiliğin karşılığı olmaktan çok, Yaratıcının sonsuz güç ve kuvvetine, verdiği nimetlerin çokluğuna, O’nun Rabliğine duyulan HAYRANLIĞIN övme yoluyla DİLE getirilmesidir. HAMD Allahu Tealanın kendi varlığının sayısız yansımalarını düşünerek Rabbimizi hakkıyla ÖVMEK, Allahu Tealanın yüce sıfatlarını ve kudretini dile getirmektir. Rabbimiz Fatiha Suresi ayet. 2. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hamd, ÖVME VE ÖVÜLME, âlemlerin Rabbi ALLAHA mahsustur…*** Bunu bilir bunu sözleriz: ELHAMDULİLLAH…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.