UBUDİYET… 

UBUDİYET… Her yönüyle ALLAHIN emirlerine İTTİBA etme, UYMA, İTAATLA BAĞLANMA, koyduğu  YASAKLARDAN, HARAMLARDAN, nehiylerinden de içtinâb etme yani uzaklaşma hâlisdir *UBUDİYET*… Tabiidir ki; Müslümanlar Rabbimizin Emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçınmak zorundadırlar. UBUDİYET, Kul’luk  bilincinin  ÖZ’ÜNÜ TEŞKİL EDER. Kulluk ifadesi sadece NAMAZ, ORUÇ, ZEKAT, HACC ibadet’lerini içine  almaz. Mükellefin kul ile, Allah Celle Şanuhu ve toplum ile olan münasebetlerini de içine alır. Örneğin, Tırnak kesiminden DEVLET İDARESİNE KADAR her şeyi içine alır. KUL’LUK; Allahu Tealanın emirlerine SIMSIKI SARILMAK; VEB  illetinden  kaçar gibi de YASAK ve HARAM olan her şeyden kaçmaktır. Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 83.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hani İsrailoğulları’ndan, „Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, ANNE’YE, BABA’YA, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara GÜZEL SÖZ söyleyin, NAMAZI dosdoğru kılın ve ZEKATI verin“ diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, DÖNDÜNÜZ VE HAL  yüz çeviriyorsunuz…*** Rabbim bizleri verdiği SÖZ’DE SADIK KALAN MUTTAKİ Müslümanlarla bir ve beraber eylesin… Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

2.  UBUDİYET.. İnanıyoruz ki; Kulluk; ALLAHU TEALA’NIN koymuş olduğu SINIRI AŞMAMAK  ve Hak yoldan şaşmamaktır. İnsan Rabbinin  emir  ve  yasaklarına HARFİYYEN  Riayet  ettiğinde, UYDUĞUNDA Meleklerin seviyesine çıkar. Şehvetine  YENİK  düştüğünde  ise hayvan’lardan DAHA AŞAĞI mertebeye düşer. İşte İfade  etmeye çalıştığımız belirleyici ölçü ALLAHA kulluk bilincinin kişide yerleşmesidir. Bu aynı zamanda İnsanoglunun Allah Tealayı, RAB olarak tanıdığının ifadesidir. Allahu Teala, Rab olduğuna şahitlik eden insanoğlunun ruhu: *Ey Allah’ım yalnızca sen hakkıyla MÂBUT’SUN. Kulluk ANCAK SANA yapılır. Senden başka terbiye edici NİZAM KOYUCU yoktur…* diye haykırmıştır. İnsanoğlu ayrıca yerin, dağın, taşın yüklenemediği ağır bir emaneti de yüklenmiştir… Rabbimiz Âli imran Suresi ayet. 20. de mealen şöyle buyurmuştur: *** Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: „Bana UYANLARLA BİRLİKTE ben kendimi ALLAHA TESLİM ettim.“ Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: „Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?“ de. Eğer TESLİM OLDULARSA doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca DUYURMAKTIR. Allah kullarını çok iyi görmektedir…*** Rabbim  bizleri  hakkı  hak  bilip  HAKKA BAĞLANAN, batılı  batıl  bilip  batıldan  İÇTİNAB EDEN,  kaçınan  KULLARI  zümresine  dahil  eylesin… Sallu…

 

3.  UBUDİYET… Allahû Teâla gerek KENDİ HUKUKU, gerek yaratmış olduğu CANLILARIN HUKUKU’NU muhafaza etmek üzere, İNSANI YARATMIŞTIR. İnsanın yeryüzünde Allahû Teâla’nın emirlerini TEBLİĞ VE İNFAZA memur kılındığı bilinmektedir. Ayrıca KÂT’İ NASSLA sabittir ki; insan yeryüzünde Allahû Teâla’nın HALİFESİDİR. Adem Aleyhiselam’dan itibaren BÜTÜN PEYGAMBERLER İNSANLARI, Allahû Teâla’ya KULLUK etmeye davet etmişlerdir. Rabbimiz bizleri kendisine KULLUK etmek için yani UBUDİYET maksadıyla yaratmıştır. Yanlış anlamayalım, yanlış inanmayalım, Rezzak biz değiliz, Rezzak Allahu Tealadır. Aslında, Kendimizi biz doyurmuyoruz, çevremizdekilerin RIZKINI biz bulmuyoruz. Gökten RIZKI biz indirmiyoruz. Yerden RIZKI biz çıkarmıyoruz. Kendimizi REZZAK olarak görüp kâfir olmanın, kâfir gibi düşünmenin anlamı yoktur. Allah bizi bununla sorumlu tutmuyor. Allah’ın sorumlu tutmadığı bir şeyle kendimizi SORUMLU, MES’UL tutarak sapmayalım. Allah bizi ancak kendisine KULLUK EDELİM diye yaratmış, bununla sorumlu tutmuştur. Rabbimiz Zariyat Suresi ayet. 56 – 58. de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ben cinleri ve insanları, ancak bana KULLUK ETSİNLER DİYE yarattım. Ben onlardan RIZIK istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.
Şüphesiz RIZIK VEREN, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır…*** Rabbim bizleri hakkıyla okuduğunu anlayan, KAVRAYAN, tefekkür ve KULLUK eden Muttaki’lerden eylesin…Sallu…

 

4.  UBUDİYET… Kardeşlerim, İnsanların ve cinlerin YARATILIŞ GAYESİ, yalnızca Allah’a İBADET etmektir sonucuna  MUTLAK DOĞRU olan Kur’anı Kerimi okuyunca samimiyetle ulaşıyoruz. UBUDİYETİN yani İBADETİN ifade ettiği manâ; sadece belirli hareketleri, belirli zamanlarda yapmak değil, çok daha geniş ve kapsamlıdır. İbadet doğrudan doğruya insanın VAR OLUŞUNUN GAYESİNİ ve insan hayatının HEDEFİNİ teşkil etmektedir. İBADET Allahu Tealanın RIZASINI KAZANMAK ve ALLAH CELLE VE ALÂ’YA tazim etmek niyetiyle, her emrini emrettiği şekilde yerine getirmektir diye  inanıyoruz. Cenâbı Hak Kur’anı Kerim’de, insanoğlunun dünyaya gönderiliş gayesini kendisine KULLUK olarak beyan etmiştir. Allah’a inanan insanın, bu gayeye ulaşmak için yaşaması, ARZU ETTİĞİ dünya ve âhiret saâdetini elde etmesi bakımından VAZ GEÇİLMEZ BİR ESAS’TIR. İnsan Allahu Teala tarafından kendisine verilen en büyük nimetlerden olan AKIL NİĞMETİ vasıtasıyla hiçbir şeyin AMAÇ’SIZ olmayacağını, DÜNYANIN VE İNSANIN bir amaç için yaratıldığını KAVRAMAK zorundadır. Rabbimiz Hicr  Suresi  ayet.99.da  mealen  şöyle  buyurmaktadır: *** Ve sana ölüm gelinceye kadar RABBİNE İBADET ET…*** Rabbim,  bizlerin  İBADETLERİMİZİ indinde kabul eyleyip, yaratılış  GAYESİNİ  anlamada  FİRASETİMİZİ  artırsın İnşaallah…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.