KABİR AZABI…

KABİR AZABI… Öncelikle ifade edelim ki; KABİR AZABI HAK olan inançlarımızdandır. Ehli sünnet ulemasının CUMHURUNA, yani HEPSİNE göre, KABİR AZABI HAK’TIR. Ruha yalnız başına AZAB olunduğu gibi, BEDEN’LE BİRLİKTE de azab olunmaktadır. Ruh, bazan bedenden ayrı kaldıgı gibi, bazanda bedenle birleşmektedir. Dünya hayatında RUH BEDENE BAĞLIDIR. Bedenin çektigi SIKINTI ile ruhta sıkıntılı, sevinci ile sevinçli oldugu gibi ; KABİR’DE DE, beden RUHA bağlıdır. Ruhun çektigi SIKINTI  VE AZAB ile beden de sıkıntı ve azab çekmekte, onun sevinci ve neşesi ile de SEVİNÇLİ VE NEŞELİ olmaktadır. Peygamber efendimiz (sav) Bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: **Sizden biriniz NAMAZDA son teşehhüdden sonra, dört şeyden Allaha sığınsın… CEHENNEM azabından, KABİR AZABINDAN, Dirilerin FİTNE VE FESADINDAN, bir gözü şaşı olan DECCAL fitnesinden…** Rabbimiz En’am Suresi ayet. 93. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***… O zalimler, ÖLÜMÜN BOĞUCU DALGALARI İÇİNDE, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: „HAYDİ CANLARINIZI KURTARIN! Allah’a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O’nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün ALÇAKLIK AZABI ile cezalandırılacaksınız“ derken onların halini bir görsen…*** Allahım KABİR AZABINDAN sana sığınırız…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

2.  KABİR AZABI… Tabiidir ki; DÜNYA âleminde de, BERZAH âleminde de, *KABİR’DE* de, MAHŞER gününde de Allahu Tealanın ADALETİ, HİKMETİ, MERHAMETİ VE MAĞFİRETİ esastır. İnancımız O’dur ki; Allahu Teala KULUNA zulmetmez. Allahu Teala ÂDİL’DİR. Rabbimiz MUTLAK surette HAKİM’DİR. Allah Celle ve alâ RAHİM’DİR. Yaratan, Yediren, içiren, yaşatan Allahu Zül Celal ĞAFUR’DUR. Ateistler, MADDECİ materyalistler ve bazı felsefeciler RUHU VE KABİR AZABINI İNKÂR etmişlerdir. Bu ise *KURU*, boş bir inançsızlıktır. Dünyada nasıl ki, yaptığımızın KARŞILIĞINI buluyorsak, komşumuza güldüğümüz şey nasıl BAŞIMIZA geliyorsa, bu süreç KABİR’DE DE devam edecektir. Bunun AKLA VE ADALETE TERS DÜŞEN yanı yoktur. Haşa ve kellâ bu BİR ZULÜM SÜRECİ değildir. HATTA Bu bir AF sürecidir. Yani büyük YARGILAMA GÜNÜNE KADAR kulunu affetmek isteyen Cenâbı Hak, DÜNYA’DA VEYA KABİR’DE verdiği SIKINTI, AZAB VE MUSİBET İLE kulunu affedebilir. Tirmizi’nin bizlere ulaştırdığı bir hadis’te, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **Kabir, ahiret menzillerinden İLK MENZİL’DİR. Eğer kişi ondan KURTULURSA, artık ondan sonrası DAHA DA KOLAY olur. Eğer ondan kurtulmazsa, ondan sonrası DAHA DA SIKINTILI olur…** Rabbim bizleri SIRATI müstâkim üzere yaşayan kullarıyla bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

3.  KABİR AZABI… Bazı GAYBİ hususlar vardır ki; bizler O KONULARDA ancak susarız. Bazı konular ise Kur’anı kerim’de ve Sünneti seniyye’de İFADESİNİ bulmuştur. Bizim için MUTLAK DOĞRU NASS’LARDIR. Hayatın ve ÖLÜMÜN GAYBİ yani bilinmeyen meseleleri hakkında Kur’anı Kerim’de AÇIK malumatlar bulmamız mümkündür. Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesi ise bize bu konular hakkında daha AYRINTILI BİLGİ vermektedir. Bir takım maddeciler, KABİR AZABINI, insanlar ve cinlerin dışındaki bütün canlı varlıkların duydukları yolundaki haberleri İNKÂR etmektedirler. Oysa bazı hayvanların  ve özelliklede AT’LARIN mezarlıktan geçerken KULAK DİKTİKLERİ ve DİKKAT kesildikleri çok kez görülmektedir. Sonra İNSAN kulağının ancak BELLİ BİR TİTREŞİMİN üstündeki sesleri duyabildigi ve insan DIŞINDA KALAN bazı yaratıkların ise bunu bir kıyaslama açısından söylüyoruz. Yoksa bir şey NASS yani AYET VE HADİS İLE SABİT olduktan sonra, bize düşen ona TESLİM OLMAK VE İNANMAKTIR… Tirmizi’nin bizlere ulaştırdığı bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Kabir, cennet bahçelerinden BİR BAHÇE veya cehennem çukurlarından BİR ÇUKURDUR…**Rabbim, Kabirlerimizi CENNET BAHÇELERİNDEN bir bahçe eyler inşaallah… Sallu…

 

4.  KABİR AZABI… Kardeşlerim, Allahu Tealanın DÜNYA VEYA KABİR AZABINI, adâlet, HİKMET VE RAHMET içinde yaptığına inancımız tam’dır. Hiç şüphesiz Allahu Teala, kuluna SIKINTI, AZAB VE MUSİBET vermeden de affedebilir. Fakat TAKDİR Allah Celle Celaluhu’nundur. Dünya âfetinden ve musîbetinden Allahu Tealaya SIĞINDIĞIMIZ gibi; KABİR AZABINDAN DA yine  Allah Azze ve Celle’ye SIĞINACAĞIZ. İnanıyoruz ki; KABİR AZABINDAN haber veren Peygamber Efendimizin (sav) muradı, bizi AZAB’A ATMAK değil; bizi GÜNAH KİRLERİNDEN ARINDIRMAK, Allah’ın AFFINI istememizi ve MERHAMETİNE ulaşmamızı sağlamaktır. Allah’ın dünyada AZAB verirken yüksek muradı ne ise, KABİR’DE AZAB verirken de muradı odur. Nesai’nin zamanımıza ulaştırdığı Hadisi Aişe validemiz şöyle rivayet ediyor: ** Resûlullaha (sav) KABİR AZABINDAN sordum. Bana: Evet, KABİR AZABI HAKTIR buyurdu. Benim bu sorumdan sonra onun KABİR AZABINDAN Allah’a sığınmadan NAMAZ kıldığını görmedim…** Allahım, bizleri hakkı HAK bilip HAKKA bağlanan, batılı BATIL bilip batıldan UZAK duran kulların zümresine dahil eyle. Bizleri KABİR AZABINDAN, CEHENNEM AZABINDAN muhafaza eyle. Sen her şeylere kadirsin Allahım…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.