HİCRET…

HİCRET… İslam tarihinde ve Peygamber Efendimizin (sav) hayatında belki de en önemli olay *HİCRET* hadisesidir. Bu olay İslamın yer yüzüne yayılmasında DÖNÜM NOKTASINI teşkil etmektedir. *HİCRET*: Peygamber Efendimizin (sav) Mekkeli Müslümanlarla beraber Miladi. 622.Yılında, Peygamberliğin ON üçüncü yılında Mekke’den Medine’ye GÖÇ etmeleridir. Mutlaka insanların doğup, büyüdüğü, bulunduğu yerden ayrılması çok ZOR, meşakkatli bir olaydır. *HİCRET*; imanın, Allahu Tealaya ve O’nun şanlı Rasûlüne bağlılığın, Allah yolunda fedâkârlık yapmanın, dünyalıklardan vazgeçmenin, yalnızca Allah RIZASINI seçmenin bir göstergesi; Küfür, şirk ve onların AZGIN temsilcilerinin hükmüne boyun eğmemenin, iman uğruna her zorluğu göze almanın ifade ediliş şeklidir. Bu yüzden *HİCRET* en güzel DAVA GÖÇ’ÜDÜR diyoruz… Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 218. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** İman edenler ve HİCRET EDİP Allah yolunda CİHAD edenler var ya, işte bunlar, Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir…*** Rabbim, Canıyla, malıyla İslama GÖNÜL VEREN insanlarla bizleri beraber eylesin…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

HİCRET… Eğer bir mekânda yaşama imkanı kalmadıysa TEK seçenek imkansız gibi görünse de O BÖLGEYİ terk etmektir. Mekke ŞEHİR devletinin ve onun zâlim yöneticilerinin zulmünden ve baskısından dolayı Müslümanlar daha önce İKİ DEFA, Habeşistana HİCRET etmek zorunda kalmışlardı. Onlar, Mekke’de âdi suç işleyen, başkalarının malına,canına veya ırzına TECAVÜZ eden kimseler değillerdi. Onların böyle bir suçu yoktu. Kimse onlara kötü, şirret, zararlı, soyguncu, haydut diyemezdi. Tam aksine onların, Allah Rasulünün DAVETİNE UYUP MÜSLÜMAN olduktan sonra ahlâkları düzeliyor, kötü huyları gidiyor, önceden yaptıkları fenalıklardan iz kalmıyordu. Onlar Mekke toplumunun huzurunu bozan ÂDİ suçlular değillerdi, Müslümanların suçu *Lâ ilâhe illâllah Muhammedür Rasûlüllah demeleri idi Yani,Allah’tan başka ilâh, tanrı yoktur, Hz. Muhammed O’nun elçisidir…* diyorlardı. Bu söz hem onu söyleyen için hem de Mekke devletinin ZORBA yönetimi için son derece önemliydi. Bu sözü söyleyen mü’minler, eski inançlarını, ahlâklarını, hayata bakışlarını, anlayışlarını, daha doğrusu atalarının ve bilhassa Mekkelilerin sömürü aracı olan dinlerini TERK ediyorlardı. Rabbimiz Enfal suresi ayet. 74. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** İman edip de Allah yolunda HİCRET VE CİHAD edenler, MUHACİRLERİ barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır…***Rabbim bizleri, Onlara KOMŞU eylesin…Sallu…

 

HİCRET… Kıyamete kadar NESH edilmeden, değiştirilmeden BÂKİ kalacak tek ve son DİN  olan İslam Dini, HİCRET hadisesi ile *DEVLET* olmaya doğru ilk adımlarını atmıştır.  Peygamber efendimiz (sav) ve ilk Müslümanlar; doğdukları topraklar olan Mekke de kendilerine ve dinlerine tanınmayan  hayat hakkını HİCRET ederek Medine de bulmuşlar, burada çoğalıp, güçlenip kuvvetlenerek Mekkeyi ve Arabistan yarımadasındaki bir çok beldeleri fethetmişlerdir. Peygamber efendimiz (sav) HAK dini, insanlara duyurmaya ve ögretmeye SABIR ve yumuşaklıkla devam ediyor, karşılaştığı herkesi, Allahü Tealaya İMAN etmelerini, kendinin Allahın Rasulü olduğunu, putlara tapmaktan vaz geçilmesini anlatıyordu. Bu durum mevcut düzene ve çevre şartlarına karşı yepyeni bir düşünce şekliydi. Sonu Allahu Tealaya dayanmayan İLKE’LERE karşı ALLAH NİZAMINA bağlanan Mü’minler. Putperestliğe, insan perestlige karşı *HİCRET* hadisesinden sonra TEVHİD BAYRAĞINI yeryüzünde ÖZGÜRCE dalgalandırmışlar, TEVHİD AKİDE’SİNİ DÜNYA’YA duyurmuşlardır… Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor: **  Memleketler, ALLAHIN memleketleridir. KULLAR  DA Allahın kullarıdır. Nerede hayır bulursan oraya yerleş. (İbni Kesir.) ** Rabbim bizleri, SON NEFESİMİZDE bu İMAN ve İTİKAD üzerinde olanlardan eyler inşaallah… 

 

HİCRET… Kardeşlerim,  Bir yerden diğer bir yere GÖÇ etmek yani *HİCRET*, İnsanların, hayvanların ve hatta bitkilerin yaşantılarıyla çok YAKINDAN İLGİLİ olan bir olaydır. Onun içindir ki *HİCRET*, bu üç  canlı nevi’nin yaşantısı üzerinde büyük ROL oynar. Bir kaya sarmaşığının yaşayabilmesi için kayaya tırmanması; toprak altına ekilen bir tohumun, yaşamak için TOPRAĞI YARIP yukarıya fışkırması, ayçiçeğinin gıdasını almak için, güneşin etrafında pervane olması, bitkisel hayat için zorunlu olan birer HİCRET, yani göç örneğidir. Hayvanlar için de durum bundan farklı değildir. KELAYNAK kuşlarının, şubat ayı sonlarında Nil vadisini terk edip, Urfa, Birecik’te Fırat nehri  mağaralarına sığınmaları, yaşantı için verilen bir kavğa, yani bir HİCRET’TİR. Yüzlerce kilometre uzunluğundaki Fırat’ın niçin sadece Birecikteki mağaraları ? Fıratın başka kıyılarında mağara yokmu ? Allahın yarattıgı bu ilginç KELAYNAK kuşlarını binlerce kilometre ötedeki Nil’den Birecik magaralarına sevk eden  sebep, hayat, ve buna yaşantı için zorunlu olan Hicrettir. Rabbimiz Tevbe Suresi ayet.20. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** İman edip de HİCRET EDENLER ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında DAHA üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır…*** Rabbim bizleri, her nerede olursak olalım İSLAM şeriatını yaşayanlardan eylesin… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.