RÜYALAR  GERÇEK OLSA…

RÜYALAR  GERÇEK OLSA… Sabah uyandığımız vakit belki de hiç anlam veremediğimiz bir *RÜYA* gördüğümüzü hatırlarız. Hatta O Rüyanın geçtiği yerlerin dahi günümüzden seneler önce yıkılıp yok olduğunu TARİHE karıştığını ACI BİR HATIRA olarak anarız. *RÜYA*; şu anda hepimizin zihninde yer ettiği gibi, UYKU sırasında aynen uyanıkmış gibi çeşitli olayların yaşanması hâlidir, Dilimizde aynı ifadeyi *DÜŞ* olarak ta zikrederiz. RÜYA, İnsanlık tarihi boyunca bütün toplumlarda büyük önem arzetmiştir. Rüyanın mâhiyeti ve kökeni hakkında çok şeyler yazılıp söylenmiştir. Ciltler dolusu  RÜYA TABİRİ kitaplar hâlinde toplanmıştır. Genellikle *RÜYA*, uyanıklık halinin bir uzantısıdır diyebiliriz. Zihnimizde, beynimizde bazı olayların ETKİSİNDE kalınan sevindirici veya üzücü olayların uyku halinde yaşanması bilinen bir hadisedir. İslâm ŞERİATINDA RÜYA hukukî bir KAYNAK VE DELİL teşkil etmez. *O RÜYA* Yalnız gören kişi ile alâkalıdır. O kişi de bu rüyasını hayra yorar ve bu rüya yalnız kendisini bağlar. Rüyanın MÜJDECİ YÖNÜ bizi ziyadesiyle sevindirmiştir…Buhari’nin Zamanımıza ulaştırdığı bir HADİS’te Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyurmuştur: **Kim beni RÜYASINDA GÖRÜRSE, beni GERÇEKTEN görmüş gibidir. Çünkü, şeytan BENİM ŞEKLİME girip görünemez…** İnanıyorum ki bir MÜ’MİNİN en güzel RÜYASI böyle bir RÜYA olacaktır…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

2.  RÜYALAR GERÇEK OLSA… Sabah uykudan uyanınca hatırladığımız kadarıyla AKLIMIZIN UCUNDAN geçmediğini zannettiğimiz olayı DÜŞ hâlinde gördüğümüzü hatırlarız. Mutlak surette inanıyoruz ki; RÜYA’MIZDA, görülmesi mümkün olan şeyleri görürüz. Uyanıkken görülmeyecek olan şeyleri RÜYA’DA görmek mümkün değildir denilmiştir. Mümkün ve olağan olmayan şeyleri rüyada görme imkânı yoktur. *RÜYA* insanların kalplerinde yaratılan ve oraya yerleşen şeyin HAYÂL ETME ve düşünme yoluyla idrâk edilmesi hadisesidir. Gördüğümüz İLGİNÇ RÜYAYNIN yorumunu çok merak ederiz. Rüya TABİR ETMEK tabii ki bir Allah vergisidir. Herkes *RÜYA* tabir edemez. AKIL VE MANTIK bu iş için yeterli değildir. RÜYA merhametli ve ÖĞÜT verebilecek durumda olanlara anlatılmalı, güzelce yorumlayamayacak kişilere söylenmemelidir…Tirmizi’nin zamanımıza ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **Rüya gören onu hiç kimseye söylemediği sürece o, bir kuşun ayağına bağlıdır ZUHUR ETMEZ; söylerse zuhur eder. Böyle olunca RÜYANIZI yalnız AKILLI, sizi seven veya size ÖĞÜT VERECEK durumda olan kimselere söyleyin…** Rabbim bizleri her zaman ve her yerde İSLAM ŞERİATINA uyğun Nasihat ve öğüt alan kulları ile bir ve beraber bulundursun…Sallu…

 

3.  RÜYALAR GERÇEK OLSA… Hepimizin bir şekilde gördüğümüz RÜYA’YI anlamak ifade edemiyeceğimiz kadar zor bir hadise’dir. Yalnız KESİN olarak  inandığımız doğru şudur ki; Rüyanın mâhiyeti hakkında EN ÜSTÜN BİLGİ Allahu Teala katındadır. *RÜYA*, Allahu Teala’nın MELEK vasıtasıyla HAKİKAT VEYA KİNAYE olarak gösterildiği kişinin şuurunda uyandırdığı ENFÜSİ yani nefsimizde oluşan idrâkler ve VİCDANİ duyğular veya ŞEYTANİ TELKİN’LERDEN meydana gelen KARIŞIK hayâl’lerden ibarettir şeklinde de tarif edildiğini öğreniyoruz. *RÜYA’NIN*, uykuda bütün duyğu ve bilinç hallerinin tamamen yok olmadığı bir sırada meydana geldiğini, UYKU’NUN iyice azaldığı dönem olan SABAHA KARŞI daha çok görüldüğü ifade edilmektedir. Kur’anı Kerim’de birçok AYET’TE rüyadan söz edilmiştir. İbrahim Aleyhiselamın, oğlu İsmail Aleyhiselam hakkındaki Saffat Suresi ayet. 102. mealen şöyledir:*** Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! RÜYADA seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi…*** Rabbim bizleri, Hayâlde, RÜYA’DA ve gerçek hayatta TESLİMİYET ahdinden vazgeçmeyen kullarından eylesin…Sallu…

 

4.  RÜYALAR GERÇEK OLSA... Kardeşlerim, Rüyanın mâhiyetini açıklama sadedinde insanlar, ESKİDEN BERİ uğraşmışlar, farklı İZAHLAR getirmişlerdir: Doktorlar, psikologlar, felsefeciler gibi, başka dinlere mensup olanlar birbirinden farklı izah geliştirmişlerdir. Örneğin, Müfessir Kurtubî, şeriat âlimleri dışında kalanların *RÜYA* konusunda birbirine zıt, tutarsız iddialarda bulunmalarını, onların bu  işi yaparken, peygamberlerin gösterdiği  doğru yoldan ayrılmalarıyla izah eder. Kurtubi’ye göre, RÜYA, nefse, RUHA ait idrâklerdir. Halbuki NEFSİN, RUHUN hakikati bizce meçhuldür, bilinemez. Durum böyle olunca, kendisi  meçhul olan nefsin idrâk ettiği şeyleri RÜYAYI anlayamamamız, bilemememiz çok daha normaldir, tabiidir. Biz daha ziyade göz ve kulakla idrâk edilen şeyleri anlayabiliriz. Sonuç olarak diyebiliriz ki; *RÜYA* Allahu Tealanın yaratmasıyla vukua gelen bir hâdisedir. Yaratma işinde MELEK VE ŞEYTAN vâsıta kılınmaktadır. Rüyanın SADIK VE SALİH olanı var, ALDATICI VE HAYIRA YÖNELİK olmayanı vardır. Tâbir sûretiyle rüyanın delâlet ettiği şeye yaklaşılabilir. Darimi’nin zamanımıza ulaştırdığı HADİS mealen şöyle: **Ey Aişe! Yavaş ol! Müslümanlara, GÖRDÜKLERİ RÜYA’LARINI tâbir ederken İYİ ŞEYLER SÖYLEYİN, hayırla yorumlayın. Çünkü RÜYALAR, YORUMA GÖRE ÇIKAR…** Gecenin bu saatinde, Cümleye İYİ UYKULAR, HAYIRLI RÜYA’LAR görmelerini diliyorum… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.