EHLİ DALÂLET…

EHLİ DALÂLET… Müslüman ve MÜ’MİN olarak HAYSİYET, Onur ve şerefimizle taşımaya gayret sarfedeceğimiz İSLAMİ bir kimliğimiz var şükür. Bu kimliği MUHAFAZA etmek bizim söz, fiil ve hareketlerimizin İSLAM ŞERİATINA uygunluğuyla birebir ilgilidir. Allahu Teala’nın İLAHİ davetine KULAK asmayıp, Rabbimizin âyetlerinin ZIDDINA hayat sürenler, her türlü hâl, tavır ve yaşantılarıyla MUTLAK DOĞRU olan ayetleri inkâr edenler, kendilerini asıl gayeye, HEDEFE, maksada götürecek yolu kaybedip, AZABI VE TÜKENİŞİ, kayboluş mecraını seçenler kendi kendilerini bilerek ya da bilmeyerek TELEF ederler. Allahu Tealanın emir ve yasaklarının AKSİNE bir hayat tarzı SAPIKLIK alâmetidir. DALÂLETE düşmek bir anlamda AZMAK, yolunu kaybetmek ve HADDİ aşmayı gündeme getirir. İşte bu yolu seçen ŞAŞKIN zümreye *EHLİ DALÂLET* diyoruz… Rabbimiz Fatır Suresi ayet. 7. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** İnkâr edenler için şüphesiz çetin bir azap var, iman edip iyi işler yapanlara da mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır…*** Rabbim bizleri İMAN ettikten sonra sapkınlığa meyleden bahtsızlardan eylemesin…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

EHLİ DALÂLET… Cenabı HAK, Peygamberi vasıtasıyla dogruyu, HAKİKAT olanı, gerçekte ne yapmamız gerektiğini açık açık BEYÂN etmiştir. Eğer bu MESAJA uygun bir hayat tarzı sürdüremezsek *EHLİ DALALETİN tuzagına düşeriz. İnsanları Allahu Tealanın dininden, hayat nizamından YÜZ ÇEVİRTİP, sapıklık yollarına sürükleyecek kişiler, sistemler ve ARAÇLAR günümüzde hesapsız şekilde çok daha fazladır. Bugün bir sürü İDEOLOJİK kavram, birbirlerinin her an KUYUSUNU KAZAN Siyasí SİSTEM, farklı ve değişik karakterde HAYAT felsefesi, beynimizi, idrâkimizi zorlayan mantık yüklü akımlar ve çalışmalar insanları DALÂLETE düşürmek için FIRSAT kollayan geniş imkanlarıyla önümüzde geçit resmi yapmaktadırlar. Eğitim ve medya İLETİŞİM araçları DALÂLETİ daha geniş kitlelere, çevrelere ulaştırmanın yarışını vermektedirler. Yani demem O ki; HAK BİR lâkin batılın HADDİ HESABI yoktur…Rabbimiz Nisa Suresi ayet. 44. de mealen şöyle buyurmaktadır: Kendilerine Kitap’tan NASİP verilenlere baksana! SAPIKLIĞI SATIN ALIYORLAR ve sizin de YOLDAN çıkmanızı istiyorlar…*** Rabbim bizleri, MUTTAKİ VE RAZI olduğu kullarından eylesin…Sallu…

 

EHLİ DALÂLET… Rabbim AKIL NİĞMETİNİ elimizden almasın. EHLİ DALÂLETE uyup DÜNYA VE AHİRET huzurunu TELEF eden nasipsizlerden olmayalım. MUSHAF yol gösterici vasfıyla elimizde dururken, Sünneti seniyye en açık ve bariz söz, fiil ve onayı ile bizlere HİTAP ederken ŞAŞKIN ve YANILĞI içinde olan bahtsızların arkasına düşmeyelim. Çok bildiğini zanneden Rektör, Dekan, Profesör de olsa, mesleğinde ZİRVE noktasına ulaşmış sanılsa da bilerek ya da bilmeyerek Allahın emir ve yasaklarına, KUR’AN ve Sünneti seniyye’ye BURUN kıvırıp başka çözüm yolları arasa, ne kadar mâlumat sahibi olsa da yanlış yoldadır *EHLİ DALÂLET* mensubudur, aldığı kararlar ve verdiği birifinğler yalnız kendini bağlar deyip, bu HİDAYET cahillerini etrafımızdan uzaklaştırmak kendi menfaatımızın gereğidir inancını taşıyoruz. Sonucu HELÂKE götürücü her türlü PUSULA bilmemiz gerekiyorki EHLİ DALÂLET aracıdır… Rabbimiz Necm Suresi ayet.1-3. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) SAPMADI VE BÂTILA İNANMADI O, ARZUSUNA GÖRE DE konuşmaz…*** Rabbim bizleri her zaman SIRATI MÜSTÂKİM üzere yaşayanlardan eylesin…Sallu…  

 

EHLİ DALÂLET… Kardeşlerim, DALÂLET kavramı Kur’anı Kerimde çok önem verilen bir ifade bütünlüğüdür. Bu kavram önemine binaen iki yüzü aşkın ayette karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram daha ziyade KÜFÜR VE İNKÂR belirten SAPIKLIKLAR hakkında beyân edilmektedir. Örneğin DALÂLET kavramı; Sapıtmak, Şaşırmak, Boş işlerle uğraş, Dalâlet yoluna girenlerin kazandığı AZAP, Mü’minlere TUZAK kuran bu ğafillerin HÜSRANA uğrayacağı, Kendini her konuda yetkin sananların YANILĞI içinde oldukları ayetlerle beyân edilmiştir. EHLİ DALÂLET sınıfına giren nasipsizler aynı zamanda; Allahın RAHMETİNDEN ümidini kesen ve kâlbinde NİFAK hastalığı taşıyan doğru yoldan sapmışlar olarak ta TARİF edilmiştir. Allahu Tealanın HİDAYETİNE UYMAK insanın fıtratına daha uyğunken, dalâleti tercih edenler, AKIL VE DUYU organlarını yerli yerinde kullanmayıp ta sapıklığa düşenler sınıfında zikredilmiştir…Rabbimiz En’am suresi ayet. 116. da mealen şöyle buyurmaktadır: ***Eğer yeryüzündekilerin ÇOĞUNLUĞA UYARSAN seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece ZANNA uyarlar ve saçmalarlar…*** Rabbim bizleri EHLİ DALÂLET erbabının her türlüsünden MUHAFAZA eylesin… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.