DİN KÖRLÜĞÜ…

DİN KÖRLÜĞÜ… Şurası bir gerçektir ki; Mesuliyet, sorumluluk, mükellefiyet bilincinden yoksun yaşayanlar mutlaka kaybedenler sınıfına yazılacaklardır. Çünkü bizler *AKIL BALİĞ* yaşından itibaren; AKİDE, KAİDE, KURAL, YASA, KANUN VE VECİBE olarak manevi bir atmosferin içine dahil oluyoruz. Mükellef olma fiillerimiz nedir, nasıl uygulayacağız, İslam dininin müntesibi olmamız neyi gerektiriyor, ŞER’İ DELİLLER bize neyi hatırlatıyor…KİTAP bizlere neleri emrediyor, Sünneti seniyye bu konuları nasıl anlatmış, uygulamış, Peygamber Efendimizden (sav) ders alan arkadaşları İCMAA diye öğrendikleri hakikatleri nasıl gerçekleştirmişler, Etbai Tabiinden sonrakiler; Mezhep imamları KIYAS hususunda  bizlere hangi DİNİ KOLAYLIKLARI sunmuşlar…Akıl niğmetiyle mücehhez olan bizler imkanlarımız ölçüsünde DİNİMİZİ anlayıp, kavrayıp, hayatımıza aktarmak mecburiyetindeyiz. Eğer, Dünya hayatını ahirete tercih edenler sınıfına giren *DİN KÖRLERİ* kapsamına girmek istemiyorsak, İslam Şeriatı bırakıp, Allah korusun sadece DÜNYAMIZI MAMUR etme gayretiyle yaşıyorsak bilelimki YANLIŞ yoldayız. Zaman varken Dosdoğru YOL diye izah edilen SIRATI MÜSTAKİME dönüp, *DİN KÖRLÜĞÜ* illetinden kurtulalım inşaallah…

 

2.  DİN KÖRLÜĞÜ… Kadın, Erkek CÜMLE Mü’minler olarak; Mükellef olma çağımızdan itibaren bilelim ki; DİN hususunda MAZERET beyan etme hakkımız elimizden alınıyor…Abdestsiz, Namazsız, İbadetsiz, Taâtsiz, Teslimiyetsiz, vurdumduymaz bir HAYAT bu yaştan sonra unutulması gerekmektedir. Eğer *DİN KÖRLÜĞÜ* hastalığına tutulmak istemiyorsak çözüm yolu; Allahın EMİR VE YASAKLARINA SIMSIKI sarılmak. Yapılması istenen doğruları tatbik edip, kaçınılması istenen hususlardan da mümkün mertebe UZAK durmak bizlerin menfaatına olacaktır. En çok ifade ettigimiz sözlerden birisi *ZAMAN ÇOK ÇABUK GEÇİYOR* sözüdür. Allah RIZASINI eğer doğru anlamış isek; bu kısa zaman dilimini ALLAHIN  RAZI OLDUĞU şekilde geçirmeye ğayret edip, *DİN KÖRLÜĞÜ* İlletini yenerek Allahu Tealaya RAZI olduğu kul, Peygamber Efendimize ise yaraşır bir ÜMMET olma sıfatına haiz olalım inşaallah…Tirmizi’de bizlere ulaştırılan HADİS mealen şöyle: ** Başınıza şu yedi şey gelmeden güzel işler yapmakta acele ediniz: Kişiyi UNUTTURUCU kılan fakirlik, AZDIRAN zenginlik, BOZAN hastalık, BUNAKLIK derecesinde yaşlılık, ÂNİDEN GELEN ölüm, beklenenlerin EN KÖTÜSÜ deccâl ve hepsinden daha ŞİDDETLİ VE ACI olan kıyamet…**Rabbim bizlere İslami ŞUUR nasib eylesin…

 

3.  DİN KÖRLÜĞÜ… Dünya ve Ahiret arasındaki *O HASSAS DENGE* çok iyi düşünülmeli ve yaşantımız bu MİNVÂL üzere şekillenmelidir. Dünyayı DERT edindiğimiz kadar âhiretteki HESABI, KİTABI dert edinmeyi de unutmayalım. Dünyada kalacak olan ÜÇ KURUŞLUK dünya menfaati için BÂKİ olan âhiretimizin hepsinden vazgeçmeyelim. Allah yoluna tabi olmadıkları gibi bir de üstelik insanları da Allah yolundan ALIKOYMAK için, insanların Allah’a kulluk yollarına ENGELLER döşemeyelim. Allahu Tealanın dinini, Allah’ın yolunu eğriltmeye, EĞİP BÜKMEYE, YAMULTMAYA çalışmayalım. Allahu tealanın dinini BOZMAYA çalışanlara, Kendi hevâ ve heveslerini İslâm budur diye insanlara sunarak hem kendi hayatlarını, hem de insanların hayatlarını öldürmeyi ğaye edinmişlere FIRSAT vermeyelim. Kim böyle insanları Allah yolundan saptırabilmek için Allah’ın dinini TAHRİF etmeye çalışırsa, İslâm budur diye kendi HEVÂ VE HEVESLERİNİ insanlara takdim etme yoluna girerse, Sıratı müstakimden ayrılmış, SAPIK yolların esiri olmuş ve kendi nefsine zulmetmiş *DİN KÖRLÜĞÜ* hastalığına yakalanmış zavallı gözüyle bakarız…

 

4.  DİN KÖRLÜĞÜ… Kardeşlerim, Ahir zaman Peygamberinin ÜMMETİ olarak yazı, söz, fikir, düşünce, yaşantı tarzı İslam şeriatının gösterdiği çizginin dışına taşmak bizim İMAN ölçümüzü yaralar. Peygamber Efendimiz (sav) 23.sene içinde yaşadığı toplumun her türlü meselenin reçetesine DİN NEŞTERİNİ vurmuş, yanlış olanı atmış, doğru olanı hayatın TAM MERKEZİNE yerleştirmiştir. AKIL ZAAFI sorunu yaşayan bazı cahiliye kalıntıları diyor ki; Peygamber zamanında MEZHEP varmıydı, şimdi mezhebe ne gerek var… İslam dinine LAİK gözlük’le bakılırsa unutmayalım ki; yarım itikadlı *DİN KÖRLÜĞÜ* dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Tabiidir ki; Peygamber Efendimiz zamanında Mezhebe de, Tarikat ya da Tasavvufa da, diğer dini kurumlara da…GEREK yoktu çünkü bizzatihi her türlü sorunların çözümü HAYATTA idi. Bu gerçeği anlamamak için ya AKIL niğmetinden uzak olmak ya da KÖTÜ NİYET taşımak söz konusudur, başka bir ihtimâl DİN DIŞI izah olur ki, bu durumun kimseye faydası olmaz… Tirmizinin bizlere ulaştırdığı hadise göre, Peygamber efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır:** Mümin, İYİ NİYETLİ olduğu için aldanır, azgın ise, KÖTÜ NİYETLİ olduğu için aldatır…** Rabbim, bizleri bu mucizevi sözlere İTAATLİ davrananlardan eylesin… Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.