KUR’AN TİLAVETİ…

KUR’AN TİLAVETİ… Kur’anı Kerimi OKUMAK, Kıraatı üzerinde DÜŞÜNMEK, Sureler TİLAVET edilirken içerdiği sözleri ANLAMAK, Ayetlerin vermiş olduğu MESAJI kavrayabilmek, Kur’anı kerimin TERTİL üzere okunduğu anı birebir YAŞAMAK, Mü’minler üzerinde MUTLAK surette büyük İZ’LER bırakmaktadır. Sadece ŞİFA ayetleri değil; Mushaf’ın iki kapağı arasında bulunan ayetlerin hepsi Müslümanlar için MANEVİ bir kuvvet iksiri konumundadır. Hatta belki mealini anlamadan dinlemek bile gönüllere HUZUR, Kâlplere sürur, sinelere ferahlık verdiği bilinen bir gerçektir. Kur’anı kerim bizim en önemli HAYAT mektebimiz olduğu için her okunduğunda ya da her dinlediğimizde sanki YENİ NAZİL oluyormuş gibi her bir HİTABINI gönüllerimizde yaşadığımız bir gerçektir… Tirmizi’nin zamanımıza ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Bir adam dedi ki:Ey Allahın Resûlü. Allaha en sevimli amel hangisidir? „Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan kimsenin durumu.“ „Yolculuğu bitirip tekrar yola başlama durumu nedir?“ „Kurânı BAŞINDAN SONUNA KADAR OKUR, bitirince yeniden başlar.“**

 

2.  KUR’AN TİLAVETİ… İnanıyoruz ki; Kur’anı Kerim insanları karanlıklardan AYDINLIĞA çıkarmak için gönderilmiştir. Bu amacın gerçekleşmesi için elbette onun OKUNMASI ve anlaşılması gerekmektedir. Bu anlamda okuma, ANLAMAYI beraberinde getirmek zorundadır. Yani Kur’an, kıraat, tertil ve tilavet edilerek anlaşılmalıdır. Bununla birlikte Kur’anı Kerimin okunması, onun DİNLENMESİNİ DE gerektirmektedir. Dinlemek, seslerin işitilmesini değil, aynı zamanda İŞİTİLEN seslerin kavranmasını ve uygulanmasını beraberinde getirir. Dolayısıyla, Kur’anı Kerimi okumak ve dinlemek, aslında onu hayata geçirmek için ANLAMAK demektir. Bu sebeple Kur’an’ın okunması ile ilgili nakledilen rivayetlerin başına ANLAMAYI koymak gerektiğini düşünmekteyiz. Tarihin hangi döneminde yaşarsa yaşasın; Kur’anı Kerim her devire HİTAB eden ve anlaşılan bir kitap’tır…Rabbimiz Yasin Suresi ayet. 69. da mealen şöyle buyurmaktadır: ***Biz ona, PEYGAMBERE şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah’tan gelmiş bir ÖĞÜT VE APAÇIK bir Kur’an’dır…***

 

3.  KUR’AN TİLAVETİ… Tarihin her döneminde Kur’anı Kerime inanıp BAŞTACI edenler, Hayatını ayeti kerimeler ile şekillendirenler, Kur’ani hükümlerin DIŞINA çıkmayanlar, Sureler hangi HÜKMÜ indirmişse O hükme SIMSIKI sarılanlar, Kur’anı Kerimi değişmez hayat proğramı kabul eden inanmış insanlar olduğu gibi; Kuranı Kerime ZIT uygulamalar içinde olan, ayetlerine ŞAİR SÖZÜ diyenler, Kur’anı KAHİN sözü gibi görenler, SİHİR, BÜYÜ olarak tanımlayanlar ve nihayetinde her ayetini İNKÂR edenler olmuştur. Zamanımızda bile açık açık Müslüman olmadığını söyleyemeyenler KUR’ANI KERİM ayetlerini tartışmayı arzu etmektedirler. Kur’anı Kerimin değişik Sure’lerinde Rabbimizin tüm insanlığı bu kitabın bir benzerini meydana getirmeye dâvet ettiğini görüyoruz. Allah’tan başka güvendiğiniz ne kadar yardımcınız, ne kadar PUTLARINIZ, ne kadar EDEBİYATÇILARINIZ, şairleriniz, bilginleriniz, FİLOZOFLARINIZ, müdürleriniz, genel müdürleriniz varsa, veya size baş olacak, ayak olabilecek ne kadar yardımcınız, yardakçınız varsa hepsini çağırın da haydi örnek bir sûre getirin bakalım dense de… HADSİZ İnkârcılar her devirde İNKÂR ettikleri ile kalakalmışlardır…

 

4.  KUR’AN TİLAVETİ… Kardeşlerim, 1440. Küsur yıldır Kur’anı Kerim TİLAVET edilmekte, okunmakta, HÜKMÜ uygulanmakta, İnsanlığa IŞIK olmakta, Mü’minlerin önünü arkasanı, sağını, solunu Nur’landırmakta, Allahu Tealanın emir ve yasakları inananlar tarafından hassasiyetle korunmakta, Müslümanlar MUSHAFIN iki kapağı arasında olan FARZ hükmündeki beyan’lara TESLİM olmaktadırlar. Mü’minler nezdinde Kur’an Sürekli hatırda canlı tutulması gereken bir ZİKİR kitabıdır. Ku’ranı Mübin her zaman okunması fayda veren, ANLAŞILIR, apaçık ifadeleri bulunan bir HAYAT programıdır. Bütünüyle incelendiğinde Kur’anı Kerim âyetleri birbiriyle bütünleşen, birbirini tamamlayan, birbiriyle ÂHENKLİ bir bütünlük arzeden MUCİZEVİ bir kitaptır. Kur’an, şeytanî vesveseler gibi her biri diğerine zıt olan, birbiriyle çelişen kuruntular değil, Allahu Tealanın kullarına İLAHİ hitabıdır. Biz Müslümanlar İblisin her türlü vesveselerini, düzmece desiselerini terk edip, Her zaman ve daima Allahın kitabına yönelip, hakikatten kopmayacağız inşaallah… Tirmizinin bizlere ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ***  Kim, Kurân hakkında İLİMSİZ FİKİR yürütürse, Cehennemdeki yerini hazırlasın…** Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.