LİYAKAT…

LİYAKAT… Muhakkak ki Allahu Teala emânetleri EHLİNE yani lâyık olana vermemizi, emânetleri EHİL olana verilen işi LÂYIKIYLA yapabilecek yeteneğe sahip olana tevdi etmemizi, emânetleri EHLİNDE tutmamızı, karakter, şahsiyet ve seciye olarak verilen görevi yapma becerisinin sahibine vermemizi, kendisine verilen işin şuurunda, bilincinde olan şahsa, verilen görevi bihakkın yerine getirebilecek sorumluluk sahibine ulaştırmamızı istemektedir. LİYAKAT, Emanet ve Ehliyet birbiriyle iç içe olan kavramlardır. Bilindiği gibi; İslam ahlâkında makam istenmez, LİYAKAT ve ehliyet bakımından müstehak olana *TEVDİ EDİLİR*. Tevdi etmek, geçici olarak, emaneten vermek demektir. Bu dünyadaki her şey gibi mevki ve makamlar da hem gelip geçicidir ve emanet cümlesindendir… Rabbimiz Nisa Suresi ayet. 58. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah size, mutlaka emanetleri EHLİ OLANLARA vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman ADALETLE hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür…*** Rabbim bizleri EMANETE riayet eden, Liyakatı ön planda tutan kullarından eylesin…

 

2.  LİYAKAT… Allahû Teala gerek kendi hukuku, gerek yaratmış olduğu canlıların hukukunu muhafaza etmek üzere, insanı yaratmıştır. İnsanı yeryüzünde Allahû Tealanın emirlerini tebliğ ve infaza memur kılmıştır. Misak olayında; Allahu teala, Ben sizin rabbiniz değil miyim şeklindeki soru hitabına; İnsanların kendi nefislerini şahid tutup; Evet Rabbimizsin, şahid olduk diye tasdik ettiği bilinen bir gerçektir. Bu hadisede *İCAP VE KABUL* olayı teşekkül etmiştir. Bunun tabii sonucu insanların yerine getirmesi gereken vazifeler ortaya çıkmıştır. İşte bu olay, Rabbimizden bize bir emanet’tir. Bu manâda İNSAN yeryüzünde Allahu Tealanın halifesi konumundadır… Bu husus Rabbimizin insanoğluna yükletmiş olduğu çok büyük bir yükümlülüktür. İnsanoğluna bu makamı Rabbimiz vermiş ve şerefimizi yükseltmiştir…Taberani’nin zamanımıza taşıdığı hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **Müminin sezgisinden sakının. Çünkü o, Allahın nuruyla bakar…**Kur’anı Kerimin ve Sünneti seniyyenin NURUYLA aydınlatan Rabbimize hamdolsun…

 

3.  LİYAKAT… Emaneti EHLİYET sahiplerine, LİYAKAT ehline, Lâyık olana vermek, adaletin olduğu kadar iktidarın da şartıdır. Bugün ‘’yönetimi elinde bulundurma, YÜRÜTME yetkisine sahip olma hali” anlamına kullanılan *İKTİDAR*, aslında “güç yetirebilme niteliği, yapabilme kudreti” yani EHLİYETLE KAZANILMIŞ GÜÇ demektir. Dolayısıyla makam ve yetkiden öncedir; Mevki, makam ve rütbe ile sağlanan yetki ve imkanlar, kişide önceden bulunması gereken *LİYAKAT* donanımın, yani ehliyetin pratiğe yansıtılmasına, uygulamaya aktarılmasına yarar. Değişmeyen bir kuraldır: Makamın gerektirdiği ehliyetten yoksun insanlar yürütme yetkisini ele geçirme anlamında iktidar olabilirler ama hiçbir zaman MUKTEDİR olamazlar. Bundan daha kötüsü iktidarı kullanma mevkiinin bir zulüm, haksızlık, yolsuzluk kaynağı haline getirilmesidir ki, bu durum da LİYAKATSİZLİK eseridir… Rabbimiz Ahzab Suresi ayet. 72. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, SORUMLULUKTAN korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir…*** Rabbim bizleri DALALETE düşmekten muhafaza eylesin…

 

4.  LİYAKAT… Kardeşlerim, SALAHİYET, salih kişilere verilmeyince *YETKİ* olur, yettiği yerlerde ot bitirmez denilmiştir. LİYAKAT VE EHLİYET mahrumiyetine rağmen elde edilecek bir makam yahut iktidar mevkiinin hayır değil şer olduğunu bilmek, bunun hem kişiye hem topluma zarar vereceğini unutmamak gerekiyor. Makama değil LİYAKAT VE EHLİYETE tâlip olmak, bununla yetinmek gerekiyor. İnsan altın olursa, kıymetini bilecek bir sarraf mutlaka bulunacaktır. Bulunmasa da gam değil. Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan ve hikmetinden sual edilmeyen değil midir..? Bir makamı birine tevdi etmenin ilk şartı olan *LİYÂKAT*, işte bu fanilik ve emanet şuuruyla kendini belli eder. Bulunduğu veya bulunacağı makamda geçici olduğunu bilmesi ve buna göre davranması, her an ölebileceğini hesaba katıp ahirete hazırlıklı olması, LİYAKAT sahibi insanın birinci özelliğidir. İkincisi EMİN, yani güvenilir olmasıdır. Çünkü emanet ancak emin olana, emanete ihanet etmeyecek olana verilebilir… Rabbim bizleri görev ve sorumluluklarımızı harfiyyen ifa eden MUTTAKİ kullarıyla bir ve beraber eylesin… Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.