Kalbi ve Bedeni Bir Hastalık: Şehvet

Ali İmran suresi,Ayet,14-15.te Mealen şöyle buyuruluyor: *** Kadınlara, ogullara kantar kantaraltın ve gümüşe, nişanlı atlara, develere ve ekinlere karşı aşırı sevgi (hubbuş şehevat) İnsanlar için süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici metaıdır. Asıl varılacak güzel yer, Allahın yanındadır. De ki: Bunlardan daha iyisini size söyleyeyimmi, Allahtan korkanlar için Rableri katında altlarından ırmaklar akan içinde sürekli kalacakları Cennetler, tertemiz eşler ve Allahın rızası vardır.***

Şehvet: Mana olarak Arzu, istek, temayül, aşırı sevgi; Nefsin deger verdigi istekler… Kelime olarak çok geniş bir anlam alanını kapsayan şehvet, İnsan nefsinin arzuladıgı, elde etmek istedigi her şeyi içerisine almasına ragmen konuşma dilimizde daha çok cinsel arzular anlamında kullanılmaktadır.

Nefsi emmare gurubundan sayılan en kötü huyların büyük günahlara sürükleyici unsurların biriside şehvettir. Şehvet diger kötü huylar gibi sahibini cehenneme sürükleyici afetlerden sayılmıştır.

Bununla beraber şehvet aslında İnsan ve Hayvan neslinin çogalmasını gerektirdigi için Cenabı Allahın bir NİMETİ olarak ta kabul edilmiştir. Şehveti Yaratıcının emrettigi dogru yolda kullanmayı bilmek lâzımdır.

İlim adamları şehvetin Erkeklerde on üç ile on sekiz yaş arasın da kendini gösteren bir kudret oldugunu ifade etmişlerdir. Bunun yanında şehvetin kötüye kullanılması her ne surette olursa olsun dogru degildir. Ve aynı zamanda sıhhate de çok zararlı olarak kabul edilmiştir. Bazı durumlarda şehvet hastalıgının tedavisi dahi mümkün olmamaktadır. Onun için şehvete götürücü hallerden sakınılmasını Rabbimiz bizlere Kuranı Kerimde emir buyurmuştur…

Gözümüz görmek suretiyle, Kulagımız işitmek suretiyle, dilimiz söylemek suretiyle, Elimiz ise temas etmek, dokunmak suretiyle şehveti tahrik ederler. Ve insanların büyük günahlara girmesine sebep olurlar. Bundan dolayı gözlerimizi korumak hususunda bizler çok hassas davranmalıyız. Gözün muhafazası çok önemlidir. Göz ler zinanın başlangıç noktasını tayin ederler.

İffetini koruyup şehvete dalmayan onun esiri olmayan kimseler çok faziletli sayılmışlardır. Afetlerin zararlı bakışların tehlikelerin tamamı göz’le başlar. Birinci bakış –Nazar kasden yapılmazsa kişi ondan mesul tutulmamıştır. Tekrar tekrar bakılmaması gerekene bakmak ise nehyedilmiş- yasaklanmıştır…

Peygamber efendimizden gelen bir hadisin rivayeti mealen şöyledir: ** Birinci bakış senin lehinde, ikinci aleyhindedir.Yani nazar’ın –Haram bakışın birincisi lehinde (çünkü istekle degil-gayri ihtiyari) İkincisi aleyhindedir.**

Basralı alimlerden Ebu Nasır Ula demiştirki: * Gözünü kadının kürküne veya sırtına , sagrısına dikip arkasından bakma. Çünkü bakış Kalbe şehvet tohumunu eker. Az insan vardırki, bakışında gözü kadın ve gençlere ilişmesin. İnsan oglu güzellikleri tahayyül ettiginde –düşünüp onu gördügünde tekrar tekrar bakmayı ister.

İşte en önemlisi böyle anlarda en uygun hareket, tekrar tekrar bakmanın kendi nefsinde kendisini cehaletin, cahili düşüncenin içinde oldugunu kabul etmesi, Baktıgı yerde güzellikleri görünce Nefsinin kabaracagını düşünerek o güzel şeye sahip olamayacagını bu acizlik kendisine hasret çekme ve bu yolda üzülmekten başka bir işe yaramayacagını bilmelidir. Ne zamanki; Gözünü bu yollardan korursa kalbinden bu afetlerin çogu kaybolur. İmkan oldugu halde gözünü, kalbini tenasül uzvunu koruyan kimse son derece kuvvetli olur. Ve insanlar içerisinde her yönüyle mükemmel bilinir…

Peygamber efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyurmuştur: ** Yedi sınıf vardır: Kıyamet gününde Allahın arşının gölgesinden başka gölge olmadıgı günde Allah teala onları arşının gölgesinde gölgelendirir.** buyurarak bu yedi sınıftan Güzel ve soylu bir kadın tarafından zina ya davet edilen ve bu davete karşılık: ** Ben Âlemlerin Rabbi olan Allahtan korkuyorum …** diyen kişiyi de saymıştır…

Hz.Yusuf un(As) Kıssası kudretli oldugu halde Zelihanın-züleyhanın da ragbet etmesine ragmen, Zina fiilinden kendisini korumuş olması bilinen meşhur bir kıssadır. Allahu Teala (cc) bu durumdan dolayı Kuranı Kerimde Hz Yusuf aleyhiselamı övmektedir. Yusuf Aleyhiselam bu büyük şehvet hususunda Şeytanla mücadele etmek ve muvaffak olan herkesin önderi kabul edilmiştir…

Nakşibendi Muhammed Bahaeddin Hazretlerinin dervişlerine olan dokuz tavsiyesinden biri de : Yürürken ve diger hallerde dervişin gözünün başka yerlere kaymaması için daima önüne bakarak yürümesi ve oturarakta önüne bakması tavsiye edilmiştir.

Şu tesbit bizler için çok önemlidir: * Gözün bakış tesiri, telsiz, telgraf ve mektuplardan (günümüzdeki iletişim araçlarıda tabiiki bunlara dahildir diye düşünüyoruz…) daha hızlı ve kuvvetlidir.

Hayvanlar içerisinde Kablumbaga yumurtalarını ancak gözlerini onlara dikerek olgunlaştırır ve yavrularını bakarak yumurtalardan çıkartır…

Gözün muhavazası için Cenabı Allah (cc) göze, göz kapakları koymuşturki, icabında gözlerini kapayarak insanlar bu gibi tehlikeli hallerden kendisini koruyabilsin. Gerek el teması dokunma ve gerekse bu hususlarda konuşmalarda, insanlarda şehveti galeyana getirici unsurlar olarak ifade edilmiştir. O sebepten dolayı dırki, İnsanlar bu noktalara çok dikkat etmeli, HADDİ AŞACAK hareketlerden kaçınmalıdırlar…

Aralarında NİKAH bagı olmayan erkek ve kadın , birbirine akraba da olsa, yabancı da olsa, şehvet hissiyle bakamaz, dokunamaz. Şehvet hissi olmaksızın, bir erkek, kendisine ebediyyen evlenmenin haram oldugu kendi yakını olan kadınlarla aynı yerde oturabilir. Bu sınıfa dahil olanlar Nisa suresinin.23.Ayetinde bildirilmiştir. Buna göre bir Müslüman erkege, Anası, kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi, erkek kardeşinin kızları, Kız kardeşinin kızları, süt annesi, süt kızkardeşi, Kayın validesi, Hanımından dünya ya gelen üvey kızları, öz ogullarını hanımlarıyla evlenmek ebediyyen haramdır. Bundan dolayı yabancı kadınlar ile olan ilişkilere- münasebetlere nazaran Müslüman erkek daha serbest davranır.

Göz ve el temasları şehvetin öncüleridir. Şehvet ufak temas etmelerde bşle bazen abdestin bozulmasına sebep olurda insan bilmeyerek abdestim var zannederek, Namaz kılmaya kalkar. Bazan da gusül abdestini icab ettiren hâller meydana gelir. Böyle durumda hem abdesti, hem orucu fesada girer. İMAM ŞAFİİ hazretleri (Rh.a) bu sebeplerle kadınlarla el sıkışmayı yasaklamıştır.

Bir rivayete göre Musa Aleyhiselam lanetli İBLİSE şöyle bir soru yöneltiyor:

· İnsan oglu ne gibi bir fiilde bulunursa sen ona galip gelirsin * diyor.

· İblis diyorki: * nefsi hoşuna gider, âmelini çok görür ve günahını unutursa ona galip gelirim Ya MUSA seni üç şeyden sakındırırım:

1.) Nikahı sana düşen bir kadınla başbaşa kalan bir erkegin arkadaşı benim.Digerleri Arkadaşım degildir.Onu O kadınla, O kadını da onunla fitnelendirinceye kadar arkadaşlıgıma devam ederim.

2.) Allaha verdigin her hangi bir ahdin varsa mutlaka yerine getir.

3.) Bir SADAKAYI çıkardıgın vakit muhakkak ver. Çünkü kişi bilfiil eliyle vermedigi bir sadakayı çıkardıgı zaman arkadaşlarım degil,yanına ben sokulur, kendisi ile SADAKA arasına girer onu bozarım.

Bu sözleri söyledikten sonra İBLİS gitti. Ve şöyle dedi: * Azap benim olsun. MUSA insanoglunu sakındıracak nesneleri bulmuş oldu…*

Şehvetin en alçak mertebesi sapık aşk ilişkileridir. Bu ise, cinsi ilişkinin icat edilmesinin hikmetinden son derece bilgisiz ve cahil olmaktır. Böyle bir duruma düşen insan hayvanlıkta hayvanları geçer denmiştir. Hayvan kendi işini nasıl becerirse şehvetini o şekilde tatmin eder. Ve onunla yetinir.

İnsanlar ise gayrı meşru ilişki içine giriyorlar ise; Karısı vardır onunla yetinmez, Ayrıca metresi vardır ona çeşitli aşk oyunlarıyla aşık rolünü oynar. Sonra onun la da yetinmez…Artık kadınlar böylesi kişilerin İLAHI olmuştur.(İhya.İmam Gazali) Sapıklık üzerine sapıklık, zillet üzerine zillet, kulluk üzerine kulluk yükü altına girerler. Ve sonra bununlada yetinmezler, Akıl nimetini şehvetinin hizmetinde kullanırlar…

Halbuki Akıl İnsanogluna hizmet için, dogru yolu bulması için yaratılmıştır. Şehvetine hizmetçi olsun, Şehvetin hatırı için hilekârlık yapsın diye yaratılmamıştır. Şehvet hastalıgı hiç bir hedefi olmayan ve boş olan kalbin hastalıgıdır. Şehvet hastalıgından kurtulmanın çaresi ise : Ancak bakış, dokunuş- temas ve bu husus taki düşünceleri terk etmek suretiyle onun başlangıçlarından sakınmak gerekir.Aksi takdirde şehvet hastalıgı vücuda yerleşirse onun sökülüp atılması zorlaşır, bazı hâllerde imkansızlaşır. Ve kişi artık şehvetinin esiri olur Allah korusun…

Büyük İslam Alimi İmam Gazali diyorki: * Mal, mülk, mertebe,Kadın sevgisi, Evlat sevgisi hatta Kumar oynamak, zar atmak, eglenceye dalmak, heva ve hevesine uymak, Kuşlarla oynamak, Satranç oynamak ve bu sayılanlardan aşırı zevk almakta Şehvet hastalıklarının bazı türleridir.*

İnsanların böylesi düşüncelere aşırı yer vermeleri bu gibi hususları şehvet derecesinde sevmeleri onların DİN VE DÜNYALARINI perişan eder. Onlar alıştıgı bu oyuncaklarsız edemezler. İhyiyatlı davranmak için. Başında gereli önlemler alınmalıdır, sonlarına gelindiginde ise artık öldürecek derecelerde yorucu bir çalışma ile ancak tedavi olmaları mümkün olur. Belki de tedavinin vakti geçmiş olur. Denilebilirki; şehvetin aşırı olanı, aklı kesin kes maglup eder. En çıkar yol, kişinin hemen evlenmesidir.

Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar: ** Ey Gençler, Evleniniz , her hangi bir kimse ki evlenmeye gücü yetmiyorsa oruç tutsun. Çünkü ORUCUN kesici bir kuvveti vardır.**

Allah Rasulü (sav) Bir başka Hadisinde ise mealen şöyle buyuruyor: ** Ademoglunun tümünün veya her insanın zinadan nasibi vardır. İki el zina ederler. Onların zinası şiddetle tutmaktır.İki göz zina ederler. onların zinası bakıştır. Ayaklar zina ederler. Onların zinası harama dogru yürümektir. Agız zina eder. Onun zinası öpmektir. Kâlp himmet eder veya temennide bulunur. Tenasül organı ise Ya kâlbi tasdik eder veya yalanlar.**

Şehvet hastalıgı konusunda güzel sözlerden bir kaç misal verelim.

İsa Aleyhiselam buzuruzorki: * Haram bakıştan sakınınız. Kâlpte şehvet tohumunu eker. Fitne olarak bu durum yeterde artar…

Said Bin Cübeyir (Rh.a) diyorki: * Hz.Davut (As) için fitne ancak haram bakış yüzünden gelmiştir. Ve Davut Aleyhiselam oglu Süleyman Aleyhiselama dediki: ‘’ Ey ogul Arslan ve Yılanların arkasından git te, bir kadının arkasından yürüme…

Zorunlu omadıgı hallerde Birbirlerine nikahları düşen Erkeklerin kadınlarla, ve kadınlarıında erkeklerle oturup konuşmaları, bir arada yalnız kalmaları ve zorunlu ihtiyaç olmaksızın, birbirleriyle münasebetleri münasebet kurmaları haramdır.

Mümkün oldugu kadar bütün uzuvlarımızı korumamız garakir. Erkek ben kendime güvenirim diyemez, Kadın ben kendimden eminim bana bir şey olmaz diyemez. Baştan beri saydıgımız hususları tekrar etmek gerekirse:

Önce Gözümüzü, elimizi, dilimizi, kulagımızı, ayaklarımızı hasılı bütün azalarımızı-organlarımızı korumak, şehvet hastalıgına bulaşmadan kurtarmak lâzımdır. Böyle bir zorlugu, böylesi çetin meseleyi hepimizin bulaşabilecegi hastalıkların en kötülerinden birisi olarak kabul edebiliriz.

Son olarak ne gerek vardı böylesi bir meselenin gündeme getirilmesine , ben kendimi koruyorum diyemeyiz. Eger İslam dini bu konulara da egildiyse Dini emirleri görmemezlikten ve duymamazlıktan gelemeyiz. Eger İslam Alimleri bu meseleyi anlattılarsa bizlerde anlamamazlıktan gelemeyiz. Çünkü bizim yolumuz EHLİ SÜNNET VE CEMAAT YOLUDUR…

Peygamber efendimizden (sav) soruldu. Cennete insanı dahil eden nesne nin en büyügü nedir Cevaben buyurduki: ** Allahın takvası-Allah korkusu ve Güzel ÂHLAK.**

Ateşe-Cehenneme sokanın en büyügünden soruldugu zaman da şu cevabı verdi: ** İki içi boş olan nesne, agız ve tenasül organı.** İslam Alimleri agızdan maksadın : Dilin afetleri oldugunu söylemişlerdir.

Ne diyelim, İnşaallah var olan şehvetlerimize galip geliriz.

Allah’ım. Seni gereği gibi tanımamıza muvaffak eyle. Seni ve Senin sevdiklerini gereği gibi sevmemize muvaffak eyle. Sana gereği gibi ibâdet etmemize muvaffak eyle. Bizi emirlerini harfiyyen yerine getirmede muvaffak eyle. Bizi Sana daimi olarak itaatte muvaffak eyle. Bizi Senin rızân için çalışmakta ve Senin için nefes almakta muvaffak eyle ve hayırlı ömürler nasip eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım. Amin…
Sermed Kadir… ..24.12.2000

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.