YASA, KANUN, YÖNETMELİK…

YASA, KANUN, YÖNETMELİK… 1856. Yılında yayımlanan ISLAHAT fermanı ile Osmanlı, adeta sosyal, siyasal, kültürel, hukuki ve İDARİ yönden yepyeni bir yönetim modelini benimsemiştir. Islahat Fermanı’nın öne çıkan ÜÇ önemli sosyal yapı değişikliği vardır. Bunlardan birincisi EŞİTLİK, İkincisi Kardeşlik, Üçüncüsü Hürriyet tanımına getirilen yenilikçi yorum olmuştur. Osmanlı *DİNE BAĞLI DEVLET* sisteminin bu tarihe kadar  devam ettiği bilinen bir gerçektir. 1856. Yılından itibaren yani ISLAHAT fermanıyla birlikte *YARI DİNİ DEVLET* sistemi yürürlüğe girmiş olmaktadır. 70. yıl kadar hükmü süren bu sistemde, Şeri mahkemelerin yanında birde MEDENİ mahkemeler ihdas edilmiş; Müslüman, Yahudi, Hristiyan tebaa arasındaki farklılık ortadan kaldırılmış, İnsanların birbirine EŞİT, Hür ve kardeşlik ilkeleriyle KANUN önünde bir tutulmaya gayret sarfedilmiştir. Tarihimizde kendi idari yapısını değiştirme hareketleri  1800. yılının başlarında İVME kazanmış adeta daha önceki siyasi ve sosyal yapı tamamıyla reddedilir olmuştur. Başka milletlere benzeme olayının kanunla, yasa ile ya da zor kullanarak yerine getirilemediği geçen 200. küsur yıllık zaman zarfında anlaşılmışmıdır bilemiyoruz…

 

2.  YASA, KANUN, YÖNETMELİK… 1948. Yılında, İkinci dünya savaşından sonra kabul edilen; İnsan hakları EVRENSEL beyannamesinde birinci madde şöyle: *Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler…* Paris’te Birleşmiş milletler kurulu tarafından UZUN tartışmalar sonucunda OY çokluğuyla kabul edilen bu BİLDİRGE’NİN ikinci Maddesi daha insancıl 2. Madde’de denilir ki: *Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu BİLDİRGE ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir…* Birleşmiş Milletler teşkilatında 193. İmza sahibi ülke var. Birleşmiş Milletler  Konseyi ise 5 daimi üye’den oluşmakta, aynı zamanda Mirleşmiş Milletler teşkilatının kurucu üyeleri olan Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’dir. Dünyanın her hangi bir yerinde alınan karaları, bu ülkelerden biri bile VETO etse 193 üyeli Birleşmiş Milletlerden bir karar çıkamaz… Nerde kalmıştık ? Kim daha eşit ? Haysiyet ne manâya geliyordu ???

 

3.  YASA, KANUN, YÖNETMELİK… 1953.Yılında kabul edilen Avrupa insan hakları sözleşmesine taraf devletler, Kendi bünyesinde hak dağıtma telaşını içeren bir sözleşmedir. Protokollerde yer alan hak ve özgürlükleri KENDİ YETKİ ALANI içindeki herkese tanımayı kabul etmiştir. Adeta ALT’TA kalanı canı çıksın dercesine, zaten son zamanlardaki uygulama bu düşünce yapısının AÇIK bir göstergesidir. Ayrıcalık, Farklılık, ÖZEL olma durumu, Üstün IRK esasına dayalı  inanç esasları hemen bütün milletlerin değişmez avuntu kaynaklarındandır. Örneğin İngiliz toplumu dünya da üzerine GÜNEŞ batmayan büyük krallığın sahibi Üstün bir IRK olmanın gururunu yaşar. Amerikan toplumu dünya’da kendi insanını ÖZEL toplum ilkesiyle yetiştirir. Japon halkı kendini birey olarak GÜNEŞİN OĞLU olarak görme üstünlüğünün doğallığıyla yetişir. ÇİN halkı dünya’da EŞİ VE BENZERİ bulunmayan SEÇKİN bir toplum olma hüviyetiyle övünç duyar. Yahudi toplumu; Yahudi ANA’DAN doğanları insan, diğerlerini ise kendilerine hizmet için yaratılmış mahluklar olarak görür. Son devir Türk aydınları; *BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR* gururunu benimser. İslam dininden kopuk ARAP IRKÇILARI için; Tanrının muhatap alacağı tek toplum ARAP ırkı saçmalığıdır…Misâlleri uzatmak insanlık ayıbıdır sanıyorum…

 

4.  YASA, KANUN, YÖNETMELİK… Kardeşlerim, her toplumun, devletin, inanç gruplarının kendine ÖZGÜ kanunu, yasası ve yönetmelikleri vardır. Bizler Anne ve Baba’larımızı seçme hakkına sahip değiliz lâkin iman, itikad, inanç cuzi irademize verilmiş güzellik ve özelliklerin bilincini esas alıyoruz. Kanun, yasa ve yönetmeliklerle İMAN unsuru çözümlenemez. Eğer öyle olsaydı; Dini AFYON, uyuşturucu olarak telakki eden Sovyetler birliği idarecileri başarı sağlardı. *30. Yılda tamamıyla farklı, bambaşka bir ÇİN yaratacağım diyen YEŞİL KİTAP sahibi MAO başarı sağlardı. Dili, dini, kültür yapısı, tarihi, alfabesi, giyim kuşamı yasaklarla değiştirilen toplumlar DİN’DEN soğurdu. İnsanlığa en hayırlı âmelleri tâlim ettiren, eğiten, ögreten; Allahın izniyle, Allahın Rasulleridir. İbni Mace’nin zamanımıza ulaştırdığı hadiste, Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: **Şüphesiz Allah, biçimlerinize ve sözlerinize bakmaz, işlerinize ve kalblerinize bakar…** İnsanı en iyi bilen mutlaka her şeyleri YARADAN Rabbimizdir…Hucurat Suresi ayet. 13. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ey insanlar. Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır…***Sallu alâ Rasulina Muhamm…

    

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.