Kurban Olabilme Yada Edebilme

Cenabı Rabbul alemiyn Hacc suresi.ayet.28.de Mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kendileri için bir takım faydalar görsünler. Allahın onlara rızık olarak verdigi hayvanları belli günlerde KURBAN ederken Onun adını ansınlar. Sizde bunlardan yiyin; Çaresiz kalmış yoksulu da doyurun…***

KURBAN: Manen yaklaşmak, yakın olmak ve müşavir olmak gibi anlamlara gelir. İslami bir terim olarakta KURBAN: Allahı Tealaya ibadet niyetiyle muayyen bir vakitte, hususi bir hayvanı kesmeye KURBAN denir.diye kitaplarda tarifini bulmuştur…

İnanıyoruz ki; Kurban İbadeti Müminlere başta, Hazreti İbrahim Aleyhiselam ile Hazreti İsmail Aleyhiselamın teslimiyetini hatırlatan bir İbadet şeklidir. Bilindigi gibi Hazreti İbrahim Allahın emrine teslim olarak kendi ciger paresini, öz oglunu KURBAN etmeye, Hazreti İsmail Aleyhiselam ise Allah Rızası için KURBAN olmaya razı olmuştur…

KURBAN İBADETİ: Kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle kurban kesmek, akıl-baliğ, hür, belli bir yerde ikamet eden, zengin konumunda olan ve bizim Mezhebimiz olan Hanefi Mezhebinde vacip olan bir ibadettir. Diğer mezhepler de ise, kurban ibadeti müekked sünnet olarak kuvvetli bir emirdir.

İnancımız odur ki; Hiçbir ibadet gösteriş için yapılamaz. Kurban ibadeti de yalnızca ALLAH Tealanın rızasını kazanmak ve şükür ifadesini sunabilmek için yerine getirilmelidir. “O veya bu kimse kesti, biz de keselim” anlayışı son derece yanlış olan bir düşünce şeklidir. Yani birileri yapıyor diye gösteriş maksadıyla yapmak ve Allahın Rızasını esas almamak başlıbaşına büyük bir tehlikedir. Gösteriş olursa, ibadet değeri kalmaz. Rabbimiz Hacc Suresi ayet. 37.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onların ne etleri ne de kanları ALLAHA ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır…***

Tarihi sürecine yani merkeze baktıgımızda: Kurban ibadeti Asrı saadet döneminde, hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Peygamber Efendimiz de (sav), Kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de on yıla yakın bir süre hep KURBAN kesmiş ve yeri ve zamanı geldiginde, KURBAN İbadetini hiç terk etmemiştir…

Kurban İbadeti bilindigi gibi, mali ibadetlerden birisidir. Bu, Cenabı Hakk’ın ihsan buyurduğu her türlü varlığımıza karşı bir şükran borcumuzdur. KURBAB İbadetinin Meşruiyeti yani dinî dayanağı: Kuranı Kerim, hadisi şerif ve icmayı ümmet ile sabittir. Bu nedenle şartları taşıyan, gücü yerinde bir Müslüman, kurban kesmezse, sevaptan, feyizden mahrum kalır ve vebal altına girer…
Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır: ** KURBAN kesiniz. Zira Kurban Ceddim Hazreti İbrahimin SÜNNETİDİR…** Yine bir başka Hadisi şerifte mealen şöyledir: ** Kim ki KURBAN kesmeye mali kudreti bulunurda kesmezse, O kimse Namazgahımıza-Camimize yaklaşmasın…**

Dinimiz İslam, İnsanın Allahtan başkasına kul olmasını yasaklayan ve ondan başkasına ibadet etmeyi –ubudiyeti – kabul etmeyen , inanç ve düşüncesinde Allah nizamının dışına çıkmayan bir bilgiyi, ögretiyi bizlere aşılar ve özellikle İlahi emirler, Yapacagımız her türlü Amellerimizde ihlaslı olmamızı İmanımızın geregi olarak görür…

İnandıgımız Yüce Dinimiz İslam, bazı gün ve geceleri, olayların olmasına sebep olan o ulvi hadiselerden dolayı inananlar için Rahmet ve Magfiret vesilesi kılmış , O gün ve gecelerde İmanlarımızı tabir caizse tekrar yenilemeyi tavsiye buyurmuştur.

Bu Mübarek günlerden biriside Peygamber efendimizin (sav) bir hadisinde mealen buyurdugu şekliyle: ** Allah katında günlerin en hayırlısı Kurban Bayramının ilk günüdür. (Et Tac.c.2.s.142) ** Bu Mübarek Hadisi Şerifle ifade edilen Kurban Bayramının, Kurbanın biz Müslümanlar için bu derece önemi büyüktür…

Mali bir İbadet olan Kurban kesmek Müslümanın hayatında çok önemli yeri olan bir bir ibadet şeklidir. Hem de Müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dini hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Kurban ibadeti, Kuranı Kerimde ve hadisi şeriflerde yer almaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) yukarıda da ifade ettigimiz gibi bizzat Kurban kesmiş, O’na uyarak Müslümanlar da kurban kesmişler ve kesmektedirler. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde ALLAH yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir, belirtisidir, göstergesidir aynı zamanda…

Kurban ibadetini basite almak ya da yok saymak ve ya birilerinin dedigi gibi hayvan katliamı imiş gibi görmek, en basit ifade ile İslam Dinini anlayamamak ve kavrayamamaktır. gerçeği görmemek, görememektir. Kurban ibadetine katliam demek ise en hafifi ile Peygamber Efendimize (sav), Dine ve Müslümanlara saygısızlıktır. Kuranı Kerim, KURBAN ibadetinin Hz.Adem Aleyhiselamın çocuklarıyla birlikte başladığını haber verir. (Maide sûresi:27) Kurban, bugünkü şekli ile ise, Hz. İbrahim Aleyhiselama dayanır. (Saffat sûresi:Ayet.102–107 ye bakılabilir.) Kurbanın meşru kılınmış bir ibadet olduğuna dair Kuranı Kerimde deliller bulunmaktadır. Rabbimiz mealen şöyle buyurur: *** Rabbin için namaz kıl ve nahr yap, kurban kes…***

Kevser Suresinin Tefsirlerine baktıgımızda görürüz ki; İzahlara göre; ayeti kerimede geçen Namaz’dan maksat: Bayram namazı, nahr’dan da maksat ise: KURBAN kesmektir. Saffat Suresi: 107. Ayet-i kerimesinde; Hz.İbrahim Aleyhiselamın oğlu Hz.İsmail Aleyhiselamın yerine bir koçun, ALLAH tarafından kendilerine fidye, KURBAN olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca diğer bazı ayetlerde de KURBAN ibadeti ile ilgili hususlar mevcut oldugu aşikardır…

Peygamber Efendimiz (sav), Kurban bayramında ALLAH katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu bir Hadisinde mealen şöyle ifade etmektedir: ** Ademoğlu, Kurban Bayramı günü ALLAH Teala katında kurban kesmekten daha sevimli hiçbir amel yapmamıştır. Gerçekten o kurbanlık hayvan, kıyamet günü boynuzuyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla birlikte gelir. Kurbandan akan kan daha yere düşmeden ALLAH Teala yanındaki yerini alır. O halde, kurbanın sevabı böyle olunca, kurban kesmekle kendinizi hoş ve müsterih tutun… (Tirmizi, İbni Mace)**

Bizler yaptıgımız ve yapmaya çalıştıgımız her türlü İbadetlerimizin önemi bahsinde eger gerekirse yüzlerce sayfa yazı yazarız ve ya konuyu saatlarca her türlü yönleriyle anlatırız bu hususlar olayın sadece bir yanıdır. Yazı ve sözlerimizde ne kadar isabet etsekte yine de yeterli derecede konuyu izah etmiş sayılmayız, Hikmetlerinini hepsini bildigimizi kesinlikle ifade edemeyiz…

Lakin asıl olan şudur ki; Bizler her türlü İbadetlerimizi Allah Teala ve Peygamber Efendimiz emrettigi için yaparız bizim için asıl olan da budur. Kurban ibadeti ALLAH Tealanın emridir, Resulullah’ın emridir. Bizler sadece o emirler dogrultusunda ve sadece Teslimiyetimizi ifade etmek için İbadet ederiz. Zaten onun ötesinde bizlerin söz söyleme hakkımız yoktur. Cenabı Hak İbadetlerimizi kabul ederse Mükafat alacagımıza inanır, Allah korusun her türlü GÜNAH larımıza karşıda Ceza verileceginden korkarız ve TEVBE kapısına tutunmaya çalışırız. Yani Mükafat da Cezayı da verecek olan yüce Rabbimizdir…

Tarihle sabittir ki; Sahabei kiram KURBANLARINI kesmiştir, Tabiin kesmiştir. Ve asırlardır İSLAM ÜMMETİ, Müslümanlar kurban kesmektedir. Bizlerde kim ne derse desin, kınasalarda, gülselerde, modernlige ve çagdaşlıga uymadıgımıza hükmetselerde; Kurbanlarımızı kesmeye devam edecegiz. Maksatlı çıkarılan tartışmalar, ibadetimizin havasını bulandırmak ve lezzet almamızı engellemek içindir. İnanıyoruz ki; Mülk Allahındır, Rızkımızı veren de Allahtır…

Kurban bayramı nedeniyle çok sayıda hayvan kurban edilip kesiliyor. Bu kadar çok hayvanın aynı anda kesilmesi israf ve günah değil midir ? Kurban kesimi yerine, parası fakirlere verilse, olmaz mı? gibi sözde mantıklı ve masumane imiş gibi görünen sözler Müslümanlar için üzerinde durulacak önemde ifadeler degildir. Aslınde insaflıca düşünecek olursak; Kurban bayramında kurban kesilmekle, kesilen hayvanların sayısı artmış olmaz. Aksine, bu günlerde kasapların kesecekleri hayvan sayısı azalır ve yine normal sayıda hayvan kesilmiş olur…

Aslında herkes biliyorki normal zamanlarda İnsanların gıda ihtiyaçları için her gün çok sayıda hayvan kesiliyor. Ve bu kesilenlerden sadece maddi durumu yeterli olanlar istifade edebiliyorlar. Oysa kurban bayramında, sadece ALLAH Tealanın rızası gözetilerek hayvanlar kesiliyor ve bunların etinden, derisinden birçok muhtaç faydalanabiliyor. Kendi zevk ve ihtiyaçları uğrunda her gün binlerce hayvanın kesilmesini normal karşılayanların, yılda bir kere Rabbimizin rızasını kazanabilmek için bir kısım hayvanların fakirleri faydalandırarak kurban namıyla kesilmesini anormal ve çok görmeleri vicdana ve akla ters düşmektedir…

Bazı masumane ifade tarzlarına gelince; Kurban kesmek yerine, fakirlere para verilmesi meseleside genelde bu tip sözde hayvanseverlerin dillerine çok takılır. İnanıyoruzki; Rabbimizin kesilecek kurbanın kanına, etine ihtiyacı olmadığı için, maddi karşılığının fakirlere verilmesi düşüncesi yersizdir. Kurban ibadeti, ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilerek yerine getirilebilme hadisesidir…

Bedelini infak etmek, sadaka vermek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Bunun için biz Müslümanlar; Hem kurban keseriz, hem de sadaka veririz. Kesilen hayvanın etinin çoğunu fakirlere dağıtırız. Müslüman hem NAMAZINI kılacak, hem ORUCUNU tutacak, hem ZEKATINI verecek, hem KURBANINI kesecek ve bunlardan başka elinden geldiği kadar, ALLAH Teala rızası için SADAKA dağıtacaktır. İnanıyorumki; Namaz kılınmasa da olur, onun yerine sadaka verilsin, demek ne kadar yanlış ve boş bir söz ise, kurban konusundaki bu tip ifadelerde, İzah şekilleri ve iddialar da o kadar yanlıştır…

KURBAN: Başta da ifade ettigimiz gibi mana olarak yaklaşmak, ALLAH Tealaya yakınlaşmaya vesile olan şey anlamına gelen kurban, ALLAH Tealaya yaklaşmayı ALLAH Teala yolunda malların feda edilebileceğini, ALLAH Tealaya teslimiyeti ve şükrümüzü, hamd etmemizi ifade eder. ALLAH Tealanın her emrinde birçok hikmetlerin bulunduğunda şüphe yoktur. Ama bu hikmetlerin tamamının biz kulları tarafından bilinip idrak edilmesi mümkün olmayabilir. Bizler ancak düşünebildigimiz kadarıyla bazı şeyleri açıklama yoluna gidebiliriz. Yan anlayamadıklarımız, ya kavrayamadıklarımız..?

Bildiğimiz hikmetlerinin yanında zaman ilerledikçe, ilim,bilgi, irfan arttıkça Dinin getirdiklerinin insanlık için ne büyük faydalar içerdiğini görüyor ve ALLAH Tealanın kullarına ne kadar şefkatli ve merhametli olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Kurban kesmek de ALLAH Tealanın bir emri olması dolayısıyla sayısız hikmetlerinin oldugu yolunda şüphemiz yoktur. Fakat bizler bu hikmet ve faydalardan dolayı değil, sadece ibadet amacıyla kurban vazifesini yerine getiriyoruz…

Burada ALLAH Tealaya yaklaşma ameliyesi adeta bir BAYRAM olarak ilan edilmiştir. Yine Hac Suresinde *** Kurbanların ne etleri ne de kanları ALLAHA ulaşacaktır. ALLAHA ancak sizin takvanız ulaşır. Ayet.37*** buyrularak maddeden manaya bir kapı aralanıyor ve aslında açık ve seçik olarak esas hedef gösterilmiş oluyor. Kurban, bir hayvanın kanının akıtılmasından öte, KURBAN kesmekteki takva ve niyyet ile asıl gayemiz, amacımız önemlidir…

Kurban kesilirken bu takva ile kesilir. Cenabı ALLAHIN, insanların ibadetine ihtiyacı yoktur. Aksine, insanların Cenab-ı ALLAHA ibadet etme ihtiyaçları vardır. Ayeti kerimede belirtildiği gibi, akan kanlar ve elde edilen etler ALLAH Tealaya ulaşmayacağına göre, Ona ulaşacak olan Müslümanların niyetleri ve takvalarıdır. Kurban, ALLAH Tealanın emrinin yerine getirilmesidir. Servetin, Malın, mülkün, ALLAH Teala emretti diye harcanabileceğini göstermesi bakımından kurban önemli bir göstergedir diye inanıyoruz…

KURBAN Bayramı ve daha önce idrak ettigimiz Ramazan Bayramı gibi günler Allahın biz Müslümanlara bir hediyesidi Bunun içindir ki, ALLAH kurbanın sevabını kendisi tespit edecektir. Biz Müslümanların Ümidi ve beklentisi bu yöndedir…

Bu Mübarek günler, dünyanın her tarafından renk ve dilleri ayrı olmalarına ragmen kalpleri bir ideal için çarpan, bir olan milyonlarca Müslümanın, Allahın emri dogrultusunda LEBBEYK ALLAHÜMME LEBBEYK… Buyur Allahım buyur Maddemle, manamla, Evlat ve mal kaygısından kurtulmuş olarak huzurundayım diyerek, Beytullah etrafında mahşer hayatını sembolik olarak canlandırdıgı, Yalın ayak, başı açık olarak, Mevkii ve makamını bir tarafa bırakarak pervaneler misali dolaşa dolaşa Allahın ilahi emirlerinin gerçekleştigi bir gündür…

Aynı zamanda bu mübarek günler, İslam kardeşliginin, VAHDETİNİN ve yardımlaşmasının tekrar hatırda tutulmasına yardımcı olacak önemli bir gündür. 2006. yılının bu son günlerinde İslam Ümmeti etrafında öyle oyunlar oynanmaktadır ki; ne Filistindeki olaylara bakabiliyoruz, Ne ıraktaki hergün ölen yüzlerce Müslümanla ilgilenebiliyoruz, Ne de dünyanın dört bir yanında ülkelerini savunma durumundaki müslümanların Terörist damgası yemesini birbirimize anlatabiliyoruz. Yani Mazlumken, masumken, katil gibi gösterilmek ve nitelendirilmek tabiiki kanımıza dokunuyor. Lakin bir İslam Aliminin sözü imdadımıza yetişiyor ferahlıyoruz. Görelim Mevlam neyler, Neylerse güzel eyler…

Hz. Zeyd bin Erkam (ra) dan gelen bir rivayette, Ashabı Kiram sordular: ‘’ Ya Rasulullah, nedir bu Kurbanlıklar (Niçin Kurban kesmekle emrolunduk ?)

Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: ** Kurban, Babanız Hz. İbrahim’in başlattıgı bir ibadettir..**

Peki Ya Rasulullah , Kurban kesme ibadetinde bize sevap var mıdır ?

** HER KILI İÇİN BİR BİRİM SEVAP VARDIR. **

Ya yünü olan hayvan için ?

** Yünü olan hayvan için de HER TÜYÜNE BİR BİRİM SEVAP VARDIR. -İbni Mace **

Bir başka Hadisi Şerifta Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: ** İnsanoglu Kurban bayramı günlerinde, Allah katında KURBAN KESMEKTEN daha sevimli bir Amel yapmadı… İbni Mace. **

** Kurbanlarınız, Kıyamet gününde boynuzları, tırnaklarıve kılları ile Allahın (cc) huzuruna gelecek, çok iyi biliniz ki kurbanlarınızın kanı yere düşmeden kurban ibadetiniz, Allah katında varacagı mekana yükselir… İbni Mace. **

Birde bunun aksi durumu düşünecek olursak, Yani gerekli, yeterli imkanlara sahip oldugu halde, Kurban kesmeyenleri de Peygamber efendimiz (sav) Mealen şu şekilde uyarıyor: ** Sizden birinin KURBAN kesecek mali gücü bulunurda kurban kesmez ise, bizim Camimize – Namazgahımıza yaklaşmasın… İbni Mace.**

Maddi gücünün yerinde olmadıgı bahanesi ile Kurban kesmekten kaçınmadan önce bir yıl içerisinde ne kadar parayı nelere harcadıgımızın hesabını yapmalıyız öncelikle…Hiç bir şekilde DİN ve DİYANETE uymayan gerekli gereksiz insanlıga hiç bir şekilde faydası olmayan harcamalarımız acaba senede kaç KURBAN parası eder hiç düşündükmü ? Kaldı ki KURBAN ibadetinde öncelikle söz konusu olan Allaha Yaklaşma ve yakın olma çabası vardır…

Neticede Allahın vermiş oldugu rızkın mini minnacık,azıcık bir bölümünü Allah için ama sonuçta bizim yararımıza olacak şekilde verebilmek, Kurban edebilmek ne kadar anlamlı bir İbadet şeklidir düşünürsek. Saglık, sıhhat, afiyet ve huzur içinde geçen ömrümüz aslında her dakikası, her Saniyesi Şükür ve Hamd etmemiz için yeterli bir sebeptir. Bir bunu anlayabilsek ve zamanında pişmanlık günlerimizin birdenbire gelip çatacagı günler gelmeden İbadetlerimizi az da olsa yerli yerinde ve zamanında yapabilsek İnanıyorumki; işte asıl mutluluk işte budur diyebilecegiz…

Henüz önümüzde fırsat varken ve İmkanlarımız elveriyorken, Bu Mübarek günleri fırsat bilerek ayrılık, gayrılık, tefrika ve çekişme tohumlarını kalplerimizden silmeli, çıkarmalı, Kardeşçe yaşamanın, yaşayabilmenin çarelerini aramalıyız. Yine burada Peygamber efendimizin reçetesi imdadımıza yetişiyor her zamanki gibi mealen : ** Birbirinize hediye veriniz, birbirinizi seviniz, sevişiniz ve musafaha edinizki kin ve düşmanlık duygusu kalplerinizden silinsin.**

Bu mübarek Bayramlar yani RAMAZAN ve KURBAN Bayramları, Sevgiyi, kardeşligi ve VAHDETİ meydana getirmiyorsa, keder ve ızdırapların dinmesine vesile olmuyorsa, Dünyanın neresinde olursa olsun Mümin – yani inanan kardeşlerimizin ızdıraplarını dindirmek için bir çaba, bir gayret içine girilemiyorsa, En önemlisi de insanlar , ALLAHA KURBAN OLMUYOR da Paraya, Kadına, Evlada – çoluk çocuguna, Makam, mevkii ve şöhretine KURBAN oluyorlarsa, Bayramlardan beklenilen feyizin, beklentinin, mükafatın elde edilemeyecegi gayet açıktır…

Aslında birazcık tefekkür etsek , durupta çevremize bir alıcı gözle bakabilsek, Yani Mümince bir bakışla: Bunca emrimize sunulmuş canlı, cansız nice varlıklar görürüz. En kolayından başlarsak, Sabah kalktıgımızda Elimize yüzümüze çarptıgımız su, Elimiz altındaki bunca yiyecekler,içecekler, giyecekler, evimiz barkımız sahip oldugumuz bunca nimetler Karşısında Yüce Yaratıcıya karşı hamd edişimiz, şükrümüzü ispat etmek gayesiyle bir takım vazifelerimizin olması kaçınılmazdır. İşte bu yükümlülüklerimizden birisidir KURBAN KESMEK, Kurban olabilmek, KURBAN EDEBİLMEK…

Allah rızası için kesilecek vasıfta bulunan bir hayvanı KURBAN etmek Ona karşı yaptıgımız ibadetlerin en güzellerinden birisidir KURBAN KESMEK. Çünkü Peygamber efendimiz (sav) Bu konuda da bizlere örnek ve önder olmuş. Kurban kesme işinde de ne zaman, nasıl ve ne şekilde hareket edecegimize dair bizlere yol göstermiştir. Biz de diyoruzki eger bu DİNİN Ögreticisi bizlere bu konuyu da talim ettirdiyse bizlere nedeni, niçini, nasılı sormak degil sadece ve sadece ona uymak ve teslim olmak, İtaat etmek kalıyor. Çünkü bizim adımız MÜSLÜMAN yani TESLİM OLAN …

Dolayısıyla bu konuda da İslam Peygamberine söz, fiil ve hareketlerine yani SÜNNETİ SENİYESİNE baglanacagız, baglı kalacagız. Malımızdan bir kısmını Allah (cc) ugrunda feda edecegiz. Rabbımızın ugrunda bu malımızın hiç bir kıymeti yoktur diyecegiz. Yani kesmiş oldugumuz KURBANIN sadece sembolik bir anlamı oldugunu düşünecegiz. Allah (cc) ugrunda. Sevdiklerimizden vazgeçebilecegimizi göstermiş te olacagız aynı zamanda…

Bilmeliyizki; Kurban ibadetinin ilkini yapan Hz.İbrahim’in (as) Allahın emri oldugu için Sevgili evladı İsmaili (as) KURBAN etmeye karar vermesi neticesinde İhlas ve takvasını belirttigini, bizlere kıssa olarak sunan Cenabı Hakkın *** Muhakkak o bizim salih kullarımızdandı. Saffat suresi.ayet. 11. ** beyanı ile gerçek Müminin , Allahın (cc) emirleri dogrultusunda alması gereken gerçek tavrı açıklaması açısından dikkat çekicidir…

Hz. İbrahimin (as) ciger paresini, Öz evladını sırf Allahın emri oldugu için KURBAN etmeye hazırlanışı bugünün Müslüman Ana – Babanın, Evladının tatlı uykusuna kıyamadıgı için SABAH NAMAZINA kaldırmayan Ana-Babalarına örnek teşkil etmesi gerekir. Düşünmeliyizki; acaba bu hareketimizle Akıl balig olmuş çocuklarımızı bile bile ateşemi atıyoruz yoksa koruyup güzelce muhafazamı ediyoruz…

Bu nedenle hal ve hareketlerimizi, Allaha kulluk ve davranışlarımızı , İbadet ve taatlerimizi bir daha gözden geçirerek şuurlu, bilinçli ve ne yaptıgını bilen Müslüman sorumluluguyla, mesuliyetiyle hayatımızı, İslam Dini dogrultusunda şekillendirmek konusunda hassassiyetimizi bir defa daha gözden geçirmek bizlerin yararınadır diye düşünüyorum…

Bir Meseleyi bilhassa günümüzde özellikle ifade etmek mecburiyetindeyiz. KURBANIN Allaha yaklaşmak maksadıyla ve yalnız Allahın rızasını kazanmak maksadıyla kesilecegini defalarca yazmak durumunda kaldık. Allah tan başkası adına hayvan – kurban kesmek ise tek kelime ile HARAMDIR. Bile bile böyle bir harekete tevessül edenleri Sevgili Peygamberimiz mealen şöyle uyarıyor: ** Allahtan başkası namına hayvan kesene Allah lanet etsin…Muslim.Nesai.Ahmed b. Hanbel. **

Kurban kesmede nisap, sadakayı fıtırla mükellef olmaktır. Bu durumdaki Müslümana kurban kesmek vaciptir. Bu da: Temel ihtiyaçlarının dışında üreyici, artıcı olsun veya olmasın nisap miktarı mala 20 miskal yani 80 gram altın veya bunların karşılığı olan para veya ticaret malına sahip olmaktır. Bu da fitre nisabı ile aynı olup üzerinden bir yıl geçmesi şartı da aranmaz. Temel ihtiyaçlara ev, normal ev eşyası, binit, meslek aletleri ve benzerleri ile bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık geçim masrafları da girer. Seferi olan bir kimse kurban kesmekle mükellef olmamakla beraber, bu şahsın tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur…

Bilindigi gibi; İslam Dininde; Aile mülkiyeti değil, fert mülkiyeti esastır. Ailede ‘’mal birliği’’ değil, ‘’mal ayrılığı’’ prensibi vardır. Yani bir aile içinde de olsa, herkesin malı, kendisine aittir. Bir kimse, babasının, eşinin veya oğlunun servetiyle zengin sayılamaz. Bu bakımdan, Aile içinde, diğer şartlarla beraber kimler Dinen zengin sayılırsa, sadece onlar kurban kesmekle yükümlü olurlar. Hepsi zengin sayılırsa, her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir. Aile içinde zengin sayılan kimse yoksa bunlardan hiçbiri kurban kesmekle sorumlu, yükümlü olmaz…

Bu itibarla Aile içinde kurbanı, zengin olanlar keser. Bazılarının İnandıgı ve uyguladıgı gibi; Kurbanı Evin büyüğü keser, diye bir durum söz konusu degildir. Yanlış ve dini olmayan bu adet gereğince bazen, esas kurban kesmesi gerekli olan koca – veya tersi yani hanımı – bir sene biri, diğer sene de öbürü veya kurban kesmeye imkânı olmayan fakir Anne – Baba, zengin oğlu veya kızı yanında bulunurken, hürmeten Anne veya Baba adına kurban kesilmektedir ki dogru bir davranış degildir…

Bu tür uygulamalar, çok yanlış bir uygulamadır. Çünkü esas kurban kesmesi gerekli olan kimse kesmemekte ve borç altında kalmakta, diğeri ise nafile kurban kesmektedir. Bu bakımdan esas kurban kesmesi vacip olan kimse, her yıl kendi adına kurbanını mutlaka kesmelidir. Arzu ediyorsa diğerleri için de nafile kurban kestirebilir. Bu husus çok önemlidir…

Kurbanlar; yalnız koyun, keçi, deve ve sığır türü hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır türünden sayılır. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Yaban sığırı, geyik gibi yabani hayvanlarla, tavuk, horoz, kaz gibi evcil hayvanlar ve deniz hayvanları kurban edilemezler. Müslümanların; Dinleri ile alakalı hususları güvenilir İslami kaynaklara dayanarak ögrenmeleri ve o şekilde amel etmeleri zorunludur…

İfade edelimki İmani ve İtikadi meseleleri dahi sulandıran, Günümüzdeki Sosyete hocaları tabiiki konumuzun dışındadır. Kurban edilecek hayvanlardan, Koyun ve keçi ya birer yaşını bitirmiş bulunmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli olmalıdır. Deve en az beş yaşını, sığır da iki yaşını bitirmiş olmalıdır. Kurban hayvanının, kurban edilmesini engelleyecek kusurları olmamalıdır. Fıkıh kitaplarımızda gerekli malumat teferruatıyla mevcuttur…

Bu kitaplardan bazılarına kısaca bakacak olursak: Kurban kesecek olan kimsenin Müslüman olması, hürriyet içinde bulunması ve yolculuk halinde – seferi olmaması yani mukim olması gerekir. Ayrıca bu Müslümanın nisap miktarı malının olması lazımdır. Bizim Mezhep İmamımız İmamı azam Ebu Hanifeye ve İmam Yusufa göre Akıllı ve buluga erme şartı yoktur. Zengin konumunda olan çocuk veya delinin malından velisi Kurbanını keser. Yine Mezhep imamlarımızdan İmam Muhammede göre ise akıl ve buluga ermek şarttır. Fetva da bu görüşe göre verilmiştir. (Fetevayı Hindiyye)

Kurban edilecek hayvanlar, koyun, keçi, sıgır, manda, ve deve gibi hayvanlardır. Vahşi hayvanlardan kurban kesmek caiz degildir. Koyun ve keçinin bir yaşında olanı kurban edilir. Ancak altı ayını doldurmuş olan kuzu annesinden ayırt edilemeyecek kadar gösterişli ve semiz ise kurban edilebilir…

Oglak için bu durum geçerli degildir. Sıgır ve Manda nın iki yaşında olanı, Deve nin ise beş yaşında olanı Kurban kesilebilir. Koyun ve keçi bir kişi adına, Sıgır ve Deve ise birden yedi ye kadar olan kişiler adına kurban kesilebilirler. Ancak Niyyet eden kişilerin hepsi de Kurban ibadeti maksadıyla niyyet etmelidirler. Et yeme maksadıyla ortaklıga girilirse hiç birisinin kurbanı yerine gelmiş olmaz. ( Fetevayi Hindiyye)…

İmkan dahilinde kurbanın daha faziletli olanını kesmeye gayret etmek gerekir. ALLAH Tealanın rızasını kazanmak için kesilecek olan kurbanın ayıplı ve kusurlu olmaması gerekir. Bir kısım ayıp ve kusurlar var ki bunlardan birisi kendinde bulunan hayvanlar kurban edilemezler. Kurbana mani olan ayıp ve kusurlar fıkıh kitaplarımızda şu şekilde verilmiştir:

Bir veya iki gözü kör, dişlerinin yarıdan fazlası düşmüş, kemiğinde ilik kalmayacak kadar zayıflamış, kesileceği yere gidemeyecek derecede topal, ölüm derecesinde hasta, kulak veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş veya kopmuş, boynuzunun çoğu kırılmış, memesi kesilmiş, doğuştan kulakları veya kuyruğu bulunmayan, yavrusunu emziremeyen, memesi kurumuş veya memelerinden birisi sütten kesilmiş olan koyun – keçi ile ikisi sütten kesilmiş sığır – deve, dört ayağından biri kesilmiş olan hayvan, dilinin çoğu kesilmiş, burnu kesilmiş, pislik yiyen hayvanlar etindeki pislik temizleninceye kadar tutulmamış ise kurban olmazlar. Deve 40, sığır 20, koyun ise 10 gün hapsedilmelidir…

Kurbana mani olan bu kusurlar zengin içindir. Zengin, kurban edeceği hayvanı bu kusurlardan biri bulunduğu halde satın alırsa veya satın aldıktan sonra bu kusurlardan birisi meydana gelirse; artık bu hayvanı, kurban edemez, yerine bir başkasını satın alır. Fakir ise, o hayvanı keser. Şayet ölürse, zengin yerine bir başkasını satın alır, fakir olan ise başka bir kurban almaz. (Mebsut,bedayi ve damat…)

Koyun ve keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve deveye ise birden yediye kadar kişiler ortak olabilir. Yedi kişiyi geçmemek şartıyla ortakların tek veya çift olmalarında bir fark yoktur. Ortakların hisselerinin eşit olması şart değildir. Yeter ki her ortağın hissesi en az yedide bir veya katları olsun. Sekiz kişi bir sığıra ortak olamaz. Çünkü her bir ortağın hissesi en az yedide bir olmalıdır. İki kişi iki koyuna ortak olabilir. Biri, biri adına, diğeri de öbürünün adına kesilir…

Ortaklıkta bulunması gereken şartlar şunlardır: Bütün ortakların Müslüman olmaları, hepsinin kurban niyetiyle ortaklığa katılmaları, her birinin ortak kurbanda en az yedide bir hisseye sahip olmaları…Et yeme maksadıyla ortaklık kurulursa veya birisi et yeme maksadıyla ortaklıkta bulunursa, hiç birisinin kurbanı yerine gelmiş olmaz. Fakat kurban türlerinin aynı olması şart değildir. Yani bir kısmının vacip kurbanına, bir kısmının da sünnet, nafile veya akika gibi değişik kurban türlerine niyet etmesi caizdir…

Ancak bütün ortakların aynı tür kurban için ortak olmaları müstehaptır. Kurban kesildikten sonra et, tartı ile eşit şekilde paylaşılmalıdır (Bedayi,Damad), ortaklar göz kararı ile ayıramazlar. Ancak bir Ailenin fertleri için kurban edilecek olursa, bunun etini taksim etmeleri gerekmez. Diğer taraftan ortaklaşa kurban kesenler, kurban etini tamamen yoksullara dağıtacak veya bir kuruma verecek olurlarsa, bu takdirde de kurban etini taksim etmeleri gerekmez…

Kurbanın semiz olması; kurban kesme günlerinden önce kurbanlığı bağlamak; hayvana kurbanlık nişanı, gerdanlık takmak, işaretlendirmek; ilk gün ve gündüz vakti kesmek; kesilecek yere güzellikle, eziyet vermeden götürmek; kesmeden önce ve sonra dua etmek; besmeleyi duadan ayırmak, besmeleyle dua etmek mekruhtur;

KURBAN İbadeti yapılırken keskin bıçak kullanmak; yemek borusunu, nefes borusunu ve iki şahdamarını kesmek ve keserken acele davranmak; boğazlamayı enseden değil, boğazdan yapmak; kendi kurbanını kendisi kesmek, kesemiyorsa ehil olan birine kestirmek; kurbanı kesilirken hazır bulunmak; kesimden sonra iki rekat NAMAZ kılmak; sadaka olarak et vermek; sahibinin kurbandan yemesi, özellikle ciğerinden yemesi…

Kurbanlık hayvanın yününden veya sütünden yararlanılması mekruhtur; Ayrıca; Kurbanlık hayvanın değiştirilmesi; kurbanlık hayvana binilmesi; bulunması mekruh olan kusuru taşıyan hayvanın KURBAN edilmesi; Kurbanın ehl – i kitaptan birine yani Yahudiye veya Hıristiyana kestirilmesi; satın alınan kurbanlığa sonradan ortak olunması; Kurban etinin veya derisinin satılması; Kurban etinin nakledilmesi; Kurban etinin veya derisinin kasap ücreti olarak verilmesi mekruhtur…

Bir hususla beraber konumuzu neticelendirelim: Kurban bayramında kesilmek üzere satın alınmış olan hayvan eger kesilmez ve Bayram günleri geçerse (Bu günler Zilhiccenin onuncu, on birinci ve on ikinci günleridir – Bayramın bir,iki ve üçüncü günleri.) Bu hayvanın Tasadduk edilmesi yani Sadaka olarak verilmesi gerekir. Bu konu da zengin, fakir aynı hükme tabiidir. Zengin olan kişi Kurbanlık alsın veya almasın Kurban kesmedigi takdirde Kurbanın kıymetini Tasadduk etmesi – Sadaka olarak vermesi gerekir. Ertesi yıla bırakamaz.( Mevkufat)…

Yusuf Kerimoglu hocaefendi Kurbanın eti ve derisi hakkında şu bilgileri bizlere taşıyor: Rasuli Ekremin (sav) ilk dönemlerde Kurban etinin üç günden fazla saklanılmasını yasakladıgı sabittir. Hazreti Abdullah İbni Ömer den (ra) rivayet edildigine göre Rasuli Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: ** Sizden hiç kimse, Kurbanın etinden üç günden fazla yemesin…Muslim** Daha sonra bu yasak kaldırılmıştır…

Süleyman bin Büreyde (ra) den rivayet edilen Hadisi şerifte Rasuli Ekrem (sav) : ** Zenginlerin fakirlere genişlik saglanması için Kurbanın etinden üç günden fazla yemelerini yasaklamıştım bundan sonra yeyin, yedirin ve saklayın…buyurmuştur. İbni Mace…** Kurban etinin üçte birinin fakirlere tasadduk edilmesi – Sadaka olarak verilmesi müstehaptır – güzel görülmüştür…

Rasuli Ekremin (sav) : ** Kim Kurban derisini satarsa, onun Kurbanı makbul degildir. Buyurdugu malumdur. El Münziri.** Kurban derisinin ve ya bedelinin Fakirlere tasadduk edilmesi şarttır. İslam Fıkhını İRTİCA, Mütedeyyin Dindar Müslümanları MÜRTECİ İlan eden, fakirlere veya Resmi ideoloji adına MANEVİ degerleri hakir gören kuruluşlara KURBAN derisini vermek caiz degildir… (Yusuf Kerimog Misak.135-39…)

Kurban kesilirken orada hazır bulunmak ve şu şekilde Dua etmek müstehap görülmüştür: * Ey Rabbim bu senden ve yine sana dır. Namazım, Kullugum, Kurbanım, Ölümüm ve dirimim eşi benzeri olmayan Allah içindir. Ben bununla emrolundum. Ve teslim olanlardanım.*

Konumuzu bir Ayet meali ile noktalayalım inşaallah: Cenabı Rabbul alemiyn Hacc Suresi. Ayet.24.te Mealen şöyle buyurmaktadır: *** Şüphesiz benim Namazım da, Kurbanımda, yaşayışım ve ölüşüm de , hiç bir ortagı olmayan , Alemlerin rabbı olan Allah (cc) içindir. ***

Allahım. Bizi kendine layıkıyla KUL olmayı nasib eyle. Bizi doğruluktan, Adaletten, İhlastan, İstikametten, Hayırdan, Hasenattan, İslamiyet NURUNDAN, Kuranı Kerimin IŞIGINDAN ve İMANDAN mahrum eyleme. Bizleri Kurban İbadetini layıkıyla yaşayanlardan eyle. BAYRAM sevincini layıkıyla yaşayan kullarından eyle…

Her zanman ve Daima Bedenlerimize ve RUHLARIMIZA Saglık, sıhhat ve HUZUR ihsan eyle. Kalplerimiz kudret parmaklarının arasındadır, diledigin tarafa çevirirsin. Kalplerimizi Sevgiye, Muhabbete dogru yola çevir. Bizleri dosdogru yolun olan SIRATI MÜSTAKİMDEN ayırma. Bizleri Önder ve Örnek aldıgımız Peygamber Efendimizin yolu ve izi olan EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT yolundan ayırma. Sen her şeye kadirsin . Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 22.12.2006

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert