DUA VE  BİLİM…

DUA VE  BİLİM… Haddini aşan müptezellerden birisi DUA mevhumu ile BİLİM olgusunu kendi anlayışına göre değerlendirip, Sanki farklı kaynaklardan geliyormuş gibi yazıya dökmüş. Hiç şaşırmadım. Bu zihniyetin mensupları, İLAHİ olan ne varsa BİLİM kavramının gerisinde kabul etmeyi entellik çerçevesinde sunarlar. Entel değil de Mütefekkir olsalar fikir, düşünce, idrâk, mantıki kavram… İLİM, BİLİM ve her türlü TEFEKKÜR mahsulü olan beyinsel çalışmaların hepsi AYNI kaynağın mahsulü olduğunu görürler. İLMİ VE bilimi yaratan, Peygamberi vasıtasıyla insanlara AYET olarak vasıflandıran, inzal eden, duyuran Allahu Tealadır. DUA; Peygamber Efendimizin (sav) dilinde bütün ibadetlerin BEYNİ olarak  nitelendirilmiştir. İfade etmiş olduğumuz her bir İBADET bizim için Dua’dır. NAMAZ ibadeti, Kur’an’da bildiğimiz anlamda dua ile aynı anlama gelen *SALAT* kelimesi ile ifade edilmiştir. Namaz, tekbirinden selamına kadar birçok DUA’YI  içinde barındırır… Araf suresi ayet. 55. te Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Rabbinize yalvara yakara ve gizlice DUA edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez…*** Rabbim, bizleri haddini aşanlardan eylemesin…

 

2.  DUA  VE  BİLİM… Dini değerleri aşağılık, küçük ve basit görme hastalığı ideolojik bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık DIŞ kaynaklı olduğundan dolayı; sadece Türkiyedeki müntesipleri değil DEİST, Ateist, Laik… gibi DİN mevhumuna ŞAŞI bakanların bünyesindeki rahatsızlık UR’U, sadece insan beyninin ürettiği ideolojiye İMAN ettiğinden dolayı, DİN, DUA, ALLAH, KİTAP, SÜNNET, MEZHEP, MEŞREP, İBADET… gibi değerleri küçümser, bazan yok sayar, çoğunlukla inanmadığı mukaddes değerleri saçma sapan görüşleriyle MUKAYESE ederler. Aslında DUA inanan ve inanmadığını ifade eden herkesin tutunduğu dal’dır. Mü’minler bu isteklerini İmandan sonra en büyük İbadet bildikleri NAMAZ ile yerine getirirler. Ayrıca, *ZEKAT* ve *İNFAK*, sahip olunan maddi varlığın şükrünün onu bize EMANET olarak veren Rabbimize kendi cinsinden arz edilmesi duasıdır. Hakeza *ORUÇ* ibadetimiz, sağlıklı bir beden için yapılan eşsiz bir ŞÜKÜR ifademiz ve Riyâ bulaşmayan duamızdır. *HACC* ibadetimiz ise, dünyanın RUH’U olan ahiretin simgesel olarak yaşanması ve o ana kadar ki ÖMRÜN HESABININ yapılmasıdır. Haccın içindeki Arafat, adeta ömürlük bir TEVBE’NİN dua ile ifade edilmesidir…Yağmur duası ise İslam dininin bidayetinden nihayetine kadar uyguladığımız yakarı şeklimizdir… Birileri kuru AKIL mevhumuyla avunsalarda, biz hem AKIL ayet ve hadis yol bulacağız inşaallah…

 

3.  DUA  VE  BİLİM… Açıktan, aleni olarak DİNİ değerlere kin’ini  kusamayan müptezeller, güya söz söylüyormuş babında LAF kalabalığına getirip imani değerleri aşağılama cüceliğin sergilyorlar. Vay efendim bir Müslüman nasıl olur da KAFİR olan kişinin buluşundan faydalanır…ya da madem ki; KAFİR birine karşışın neden kafirin aletini kullanıyorsun gibi basitliğe soyunurlar. Türkiye’deki örnekleri, Ayşenur Arslan, İ.Saymaz, B.Yarkadaş, Ö.Özel, Cumhuriyet, Sözcü, Birgün yazarları gibi…Halbuki düşünseler sahiplendiği KAFİR toplumu da MÜ’MİN toplumu da yaratan Allahu Tealadır. Allahın arzında Yaratıcının bütün canlılar için niğmet olarak sunduğu HAVA’YI soluyor, SU’YUNU içiyorlar, sadece İMAN noktasında AKIL niğmetini ters yönde kullandıklarından AKSİ düşünce ve fikir ileri sürüp inanmadıklarını beyan ediyorlar…Buna rağmen Rabbimiz RAHMAN suresinde beyan buyurduğu gibi yalanlayamayacakları her türlü niğmetleri havada, karada, denizde yiyecek, içecek ve NİĞMET zenginliğinde RAHİM sıfatıyla önlerine sunmaktadır. Bu hareket tarzlarının mahiyeti bizce meçhul olsa da mutlaka hesabını vereceklerdir. Biz İMAN ehli olanlarda, İnsanlık ailesinin bir ferdi olarak İLMİ değerleri her nerede bulursak almakla mükellef olduğumuzun bilinciyle hareket ederiz…

 

4.  DUA  VE  BİLİM… Kardeşlerim, İnanıyoruz ki; Bir kişinin Allahu Tealaya en yakın olduğu zaman, sabırla birlikte olduğu za­mandır. Sa­bır oruçtur, DUA Allahu teala ile beraber oluştur. Rabbimiz bizim için; *KULLARIM* buyuruyor. Bu inanan insanlar için ne büyük bir şereftir. Şereflerin belki en yücesi Rabbimizin bizlere ŞAH damarımızdan daha yakın olduğunu bildirmesidir. Rabbimiz bizi kendisine muhatap kabul ediyor, bize yöneliyor ve biz­zat kendisi, bizim sorularımıza cevap verme lütfunda bulunuyor. Siz bana dua edince ben anında icâbet ederim buyuruyor. Bazı DAR beyinliler anlamasa da; Antalya örneğinde olduğu gibi neymiş efendim Ağustos ay’ında yağmur yağmazmış, Dua edilmesi boşunaymış, Bilime inanan insanlar olarak olanaksız diye vasıflandırdıkları günün ertesinde Allahın izni keremi ile YAĞMUR yağmaya başlıyor… Aramızdaki beyinsizler yüzünden bizlere azap etme yarabbi…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 186. da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kullarım sana, beni sorduğunda SÖYLE ONLARA: Ben çok yakınım. Bana DUA ettiği vakit DUA EDENİN dileğine karşılık veririm. O halde KULLARIM DA benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki DOĞRU yolu bulalar…*** Rabbim, bizleri hidayetten ayırmasın…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.