MİNNET ETMEM  CAHİLE…

MİNNET  ETMEM  CAHİLE… İnsanlar arasındaki iyilik etme duygusu, yapılan bir iyiliğin altında kalmama arzusu, yerinde, zamanında, ihtiyacı varken bir dost elinin uzantısı, derdini kimselere açamazken karşılıksız, hesabını kitabını yapmadan yardım talebini geri çevirmeyen birinin varlığı; aradan nice seneler geçse de, unutulamayacak *MİNNET* duygularıdır. Unutmayalım ki; GÜZEL her yerde güzeldir, ÇİRKİN ise ne kadar allayıp pullansa da, illa ki bir gün sırıtacak zamanı kollar. MİNNET yapılan bir iyilik karşısında borçluluk duygusudur. Bu iyilik dostça, kardeşçe, sadece karşısındakine yardım maksadı taşıyorsa, iyilik yapılan şahıs kesinlikle bu yükün altında kalmayacak mutlaka eli rahatladığında borcunu ödeyecektir. İnsanlar genelde yardım ve samimi dostluk duygusu içermeyen ve ilerde yüzlerine çarpılan, hoş olmayan tavırlarla muhatabını ezen  MİNNET duygusunun altında ezilmişlerdir. Öyle zamanlar olmuştur ki; aç kalsa dahi nobran, nadan, duyarsız insanlardan iyilik ve yardım talebinde bulunmamışlardır. Zaten bir Müslüman iyilik yaptığının bilincinde ise yaptığı güzelliğin gevezeliğini yapmaz düşüncesindeyiz…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 3. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***Onlar,gaybe inanırlar,namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine RIZIK olarak verdiklerimizden İNFAK ederler…***

 

2.  MİNNET  ETMEM  CAHİLE… Minnet O kadar ihatalı, geniş hayırlı manâlar içermektedir ki; değer veren de, kıymet bilen de bu kavramı yaşatan lâtif insanlardır. *MİNNET* İhsan, Kerem, Lütuf, iyilik etme, İyilik bilme, yapılan lütuf karşısında ŞÜKRAN duygusunu izhar etme,güzellik ve özellikler içeren bir kavramdır ki; cemiyet hayatına inanan insanlar mutlaka birbirlerine muhtaç konumuna gelirler.  Komşuluk duygularımızın zayıfladığı, insanlarla münasebetlerimizin minumum seviyelerde olduğu, iyilik etme, lütufkârlık, Kerem sahibi insan olma gibi uygulamalarımızın iyice azaldığı zamanımızda halâ MİNNET duygusundan bahsediyorsak, İslami edebi koruduğumuzun bir göstergesi olarak bu güzel duygulara biğane kalmadığımıza inanırız. Bu husus aynı zamanda İMAN ile de alakalı tavrımızdır…Rabbimiz Hucurat suresi ayet. 17. de mealen şöyle buyurmuştur:*** Onlar İslâm’a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bilakis sizi imana erdirdiği için Allah sizin başınıza kakar. Eğer doğrulardan iseniz Allah’a minnettar olmanız gerekir…***

 

3.  MİNNET ETMEM  CAHİLE… Güzel bir söz vardır:* İyilik et denize at, BALIK bilmezse HÂLIK bilir…* diye. Eğer bizler iyilik etme fırsatı buluyorsak aynı zamanda Rabbimize şükretmemiz gerekmektedir. Eğer öyle bir fırsatı yakalayamasak O güzellikten MAHRUM olacaktık. Bu açıdan bakıldığında iyilik yapılana, söz, fiil ve hareketle baskı yapılmamalı, yapılan iyiliği başa kakmamalı, eğer BEN olmasam yollu lüzumsuz egoistliğe sığınmamalıdır. *MİNNET* kavramında en ürkütücü, yaralayıcı, incitici hatta hakarete varan yapılan iyiliği yerle bir edici tavır, hayır ve hasenatı da alır götürür. Muhatabımıza yönelik hangi hareketin iyi, hangi tavrın çirkin olduğunu belirleyen dinimiz, yapılan bir iyiliği başa kakma anlamında minnet duygusunun ZIT manâda kullanımını yasaklamıştır…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 264. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler.Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın…İlâ ahir…*** Elhamdulillahi Rabbel âlemiyn…

 

4.  MİNNET  ETMEM  CAHİLE…Kardeşlerim, Eğer yapılan iyilikte, güzellikte, lütuf’ta…Allah rızasını esas alamıyorsak  baştan HATA içerisindeyiz denilebilir. Çünkü O zaman mutlaka NEFSİ duygular araya karışacak, ben olmasaydım O zavallının hâli nice olurdu diye başlayan indi yorumlar bize büyüklenme, gurur ve kibir illetini yaşatacaktır. Birisine BORÇLU kalmak, her hangi birinin gölgesini üzerimizde hissetmek, şahsiyet, karakter ve seciyemizi RENCİDE edecek birisine maddi ve manevi anlamda bağımlı olmak dünyamızı karartacak MENFİ hâllerdendir. Hele bir de gösteriş meraklısı,sonradan görme birisi ile münasebet kurmuşsak, ilişkimiz iyice karanlığa gömülmüş demektir. MİNNET borcumuzu ödeyene kadar tabir caizse *Ananmızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecektir…*Elimizden ve dilimizden geliyorsa; çaresiz olanlara, düşkünlere, fakirlere, kimsesizlere, gariplere, hasta olana, elinden iş gelmeyen miskinlere yardım edelim yaptığımız O yardımı da O AN unutalım. Yardım edemiyorsak en basitinden dilimizi tutalım…Sahihi Muslim’in zamanımıza ulaştırdığı bir hadis mealen şöyledir:** Allah için vermekle mal eksilmez. Allah, affeden kulunun şerefini daha da artırır. Allah için tevazu göstereni, Allah daha da yükseltir…** Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.